Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

Yoğun gündemden notlar

Türkiye gazeteciler için verimli bir ülke. Haber sıkıntısı yok. Gündem öyle hızlı değişebiliyor ki bazen saat başı hatta dakikalarla tamamen farklı alanlarda haber ortaya çıkabiliyor. Gündemin en önemli dış politik başlıklarından biri ABD seçimleri, seçimlerde Trump'un kaybederek başkanlığa veda etmesi, Biden'in kazanarak yeni ABD Başkanı olması. Aslında Biden'dan daha çok konuşulan yardımcısı Kamala Harris oldu. Zira ABD tarihinde ilk defa bir Jameika kökenli kadın başkan yardımcısı oluyordu. Kamala Harris için rivayet muhtelif. Amerikan Derin Devletinin, yani "Müesses Nizamın", yani Pentagon'un Biden'i sahnenin önüne koyduğu ama asıl başkanlık fonksiyonlarını Kamala'nın icra edeceği yönünde. Bizce de akla çok yatkın. Bunca yıllık tecrübemiz bize ABD başkanlık seçiminin nihai kararını bir "Seçiciler Kurulunun" verdiğini söylüyor. Zaten büyük olasılıkla Biden sonrası ABD Başkanı Kamala Harris olacak. Ha, Biden yaşı itibariyle bir sıkıntı yaşarsa yine Kamala resmî başkan ilan edilecek. Olanların Kamala'nın önünü açmak için olduğunu söylemek yanlış olmaz. Kamala anladığımız kadarı ile daha keskin tutumlu bir tip. Hatta biraz da "tehlikeli" denebilir. Biden'e nazaran Türkiye ile ilişkilerinin sert koşullarda seyredeceği ihtimali de var. Biden (Kamala) döneminde Türkiye ile ABD arasında dört alanın ciddi sorunlar üreteceği düşünülebilir. Bunlar; ABD'nin PKK/PYD ye verdiği destek, FETÖ'ye verdiği destek, S-400 meselesi ve ABD'nin Doğu Akdeniz'de Yunanistan'a verdiği destek.Tüm bunlarla ilgili süreçlerin nasıl ilerleyeceğini zaman içinde göreceğiz. Türkiye bu alanda yeni stratejiler geliştirmeli ve bu yeni stratejiler ile millî hak ve menfaatlerini koruma yoluna gitmelidir.                                     

                                                                ***

Gündemin en önemli başlığı Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın istifası oldu. Albayrak'ın istifası öncesinde gelişmeler Sayın Cumhurbaşkanının talimatı ile Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal'ın görevden alınması ve yerine Maliye Eski Bakanı Naci Ağbal'ın getirilmesi ile başladı. Albayrak ile Ağbal'ın yıldızlarının hiç barışmadığı bilinen bir konu idi. Albayrak'ın ilişkili olduğu bir alanda ondan habersiz yapılan bu değişiklik bazı gelişmelerin sinyali idi. Ekonominin kötü koşullarda olduğu herkesin ortak kanısıydı. Doların ve Euro'nun önlenemez yükselişi Türk ekonomik ve sosyal yaşamında ciddi sorunlara sebep oluyordu. Albayrak'ın istifası bugüne değin Türk devlet teamülleri içinde görülmemiş bir yöntemi içeriyordu. Devlet görevimizden bildiğimiz istifa bir cümleden oluştuğu halde Albayrak'ın istifası adeta uzun bir mektup gibiydi ve çok dikkat çekici mesajları içeriyordu. Albayrak istifa etti ve yerine Kalkınma Eski Bakanı Lütfü Elvan atandı. İki yıldan fazladır ekonomimiz büyük sıkıntılarla boğuşuyor. Bunların başında da döviz kurlarının sürekli yükselmesi geliyordu. Yüksek kur ithalat ve ihracat dengelerini tamamen bozdu. Dış borç yükü hızla arttı, cari açık ve dış ödemeler dengesindeki makas açıldı, işsizlik yüksek boyutlara ulaştı, vatandaşın alım gücü düştü, fiyatlar genel düzeyi hızla yükseldi, yabancı yatırımcılar ülkeyi terk ederken yeni yatırımcılar gelmedi vs. Bütün bu olumsuzluklar karşısında gerçekleşen görev değişiklikleri ve sonrasında Sayın Cumhurbaşkanının açıklamaları sonucu $ ve € kurları hızla düşmeye başladı. Maliye Bakanı Elvan'ın ismi henüz açıklanmamışken yani bir belirsizlik olduğundan ötürü piyasaların negatif açılması gerekirken dövizin düşmesi bile yeni bir sayfanın açılması umudundan kaynaklandı. Cumhurbaşkanının yeni dönem vurgusu ile birlikte şeffaflık, yabancı yatırımcı ile görüşmelerin yapılacağı, hukuk alanında reform açıklamaları dış piyasalarda olumlu bir karşılık buldu ve bir güven duygusunun hareketlenmesine neden oldu. Öte yandan Bakanın ve MB Başkanının değişmesi yurt dışındaki ekonomi lobilerinde Türkiye lehine olumlu yansımalar yayılmasına zemin oluşturdu. Türkiye ekonomisi son 2-3 yıldır büyüyemiyordu. İstihdam hacmi çok düşüktü. Yatırım için iç tasarruf olmadığından dış kaynağa ihtiyaç duyuluyordu. Türkiye'de yerli üretim olmasına karşın bir katma değer sıkıntısı olduğu da ortadadır. Ekonomi dar boğaza girince cari açık artarak oluşuyor bu durumda da TL.nin değeri düştüğünden enflasyon canavarı da ortaya çıkıyor. Enflasyonla gerçek anlamda mücadele edilemediği için de büyüme istenen düzeyde gerçekleşemiyordu. Bu koşulların pozitife dönebilmesi için hem Sayın Cumhurbaşkanının hem de Hazine ve Maliye Bakanı Elvan'ın öngörülebilir, şeffaf ve hesap verilebilir bir ekonomi politikası uygulanacağının mesajını vermeleri güven açısından çok önemli idi. Çünkü günümüz koşullarında enflasyonun aşağı çekilmesinin iki yolundan birisi ülkeye sıcak paranın girmesi yani yabancı yatırımcının gelmesidir. Yabancı sermaye ürkektir, rotasını daima güvenli limana çevirir. Yapılan değişiklikler, açıklanan yol haritası ve yeni atananların kimlikleri önemli bir güven vurgusu yaptı. Albayrak ekonomist değildi ve devlet tecrübesi yoktu. Buna karşın Lütfü Elvan'ı tanırız. Kendisinin Devlet Planlama Teşkilatı kökenli olması, devleti ve ekonomik yapıyı tanıması, geçmişte Kalkınma Bakanı olması, ekonomiyi iyi bilmesi, yine MB Başkanı Naci Ağbal'ın da Maliye Eski Bakanı olması, devlet bürokrasisinden gelmesi, Maliye kökenli olması işlerinin ehli olduklarının göstergesidir. Dileğimiz ve umudumuz ekonominin bir an önce olabildiğince düze çıkmasıdır.

                                                                 ***

Can Azerbaycan, Kahraman Azerbaycan Türk Ordusunun 44 gündeki muhteşem zaferi sonucunda Karabağ'daki 26 yıllık işgali sona erdirdi. Ermeni Ordusu savaş alanında büyük bir hezimete uğradı ve teslim olmak zorunda kaldı. Ermenistan Başbakanı Paşinyan tüm koşulları kabul ederek ateşkes istedi. Bu muhteşem başarıda tüm Azerbaycan'ın arkasında durduğu Aliyev'in dirayetli tutumu, Azerbaycan Türk Ordusunun kahramanca savaşması ve tüm Türkiye'nin Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde dimdik Azerbaycan'ın yanında olması en büyük etkenlerdir. Şimdi Rusya ve Türkiye, Azerbaycan ve Ermenistan ile masaya oturacaklar. Ermenistan'ın tüm Karabağ'ı boşaltmadan anlaşmanın sağlanması kabul edilmeyecektir sanırız. Öte yandan geçiş döneminde Türkiye ve Rusya bölgede garantör olarak bulunacaklar. Rusya, Türkiye'yi istemedi ama iki devlet bir millet kilidini açamadığı için Türkiye'nin masada olmasına itiraz edemedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve "devlet aklı" Azerbaycan konusunda son derece doğru bir strateji izledi. 28 yıl evvel Elçibey'in yardım talebini merhum Özal'ın "Onlar Şii biz Sünniyiz" gibi mezhepçilik anlayışı ile reddettiği o çok büyük hataya bugün Erdoğan'ın düşmemesi takdire şayandır ve gelecekte Türkiye'ye çok büyük artılar katacaktır.  

                                                 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları