Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

“HAYATIN NABZI”

İSRAİL – FİLİSTİN SAVAŞI NEREYE EVRİLİR?

Bu yazımızda bir “Komutan Durum Muhakemesi”nin önemli iki başlığı olan “Her İki Tarafın İmkân Kabiliyetleri” ve “Muhtemel Hareket Tarzları” ile bunların “Kabul İhtimal Dereceleri”ni ortaya koyalım ve bu savaşın nerelere evrilebileceğini tespit etmeye çalışalım. İsrail – Filistin çatışmasında taraflar İsrail ve Filistin’dir. İsrail düzenli bir orduya sahiptir ve düzenli bir ordunun elindeki her türlü kuvvet, silah, araç, gereç, mühimmatı bulunmaktadır. Filistin ise düzenli bir orduya sahip olmayıp Hamas adlı bir direniş örgütüne sahiptir. Hamas bir direniş örgütü olduğundan düzenli bir ordunun sahip olduğu askeri güce sahip değildir. Örneğin hava kuvvetleri yani savaş ve nakliye uçakları yoktur, zırhlı birlikleri yani tankı, ZPT si vb. yoktur, donanması yani savaş gemileri yoktur vb. Yani askeri açıdan objektif bir “kuvvet mukayesesi” yapıldığında Hamas’ın askeri güç olarak İsrail düzenli ordusu karşısında zafer kazanma imkânı pek de mümkün değildir. Bu konuyu daha önceki yazımızda da yazmıştık zaten. Ama sonuçta Hamas bir saldırı başlattı ve İsrail ile savaşa girdi. Öte yandan bir savaşta elzem olan lojistik destek İsrail için mevcutken Hamas için lojistik imkânlar son derece sınırlı ve kısıtlıdır. Savaşı devam ettirebilmek için lojistik desteğin devamlılığı şarttır aksi halde net biçimde yenilir ve teslim olmak zorunda kalabilirsiniz. Lojistik destek; silah, mühimmat, yiyecek – içecek, ilaç, sağlık hizmetleri, akaryakıt gibi birçok kalemden oluşmaktadır. İsrail’in yanında duran devletlere gelince başta ABD olmak üzere Avrupa Birliği ülkeleri, Japonya, Kore gibi ülkeler görülmektedir. Hamas’ın yanında durduğunu açıkça deklere eden devlet ise şu an için yoktur. Evet, Türkiye dâhil Mısır, Katar gibi ülkeler Filsitin’in yanında görünmekle birlikte çok isabetli bir biçimde diplomatik temaslarını sürdürerek çatışmaların bir an önce sona ermesini ve tarafların itidalli davranmasının çağrısını yapmaktadırlar. Batı ülkeleri ile olan ilişkileri ve sorumlulukları gereği Hamas’ın yanında fiilen durmaları ise zaten mümkün değildir. Ancak Hamas’ın yanında da fiilen durabilecek bir Hizbullah örgütü, bir Haşti Şabi örgütü olduğunu ifade etmek gerekir. Ama perdenin gerisinde İran’ın Hamas’ı fiilen desteklediği, silah ve mühimmat desteği verdiği artık bilinmektedir. Görünen o ki Hamas başlattığı saldırı için askeri açıdan aylarca hazırlık yapmış. Hamas’ın konser yeri basma görüntülerinde paramotorla değil “serbest atlayışla” inen paraşütçü militanlar olduğun görülüyor. Bu çok önemli bir veridir. Bu paraşüt ile indirme harekâtı yapan az sayıda da olsa militanlar nerede eğitildi? Çünkü bu indirme eylemi çok ciddi bir uzmanlık ve eğitim ister. Öte yandan serbest paraşütle indirmede paraşütçü militanları atmak için bir uçak gerekir. Bu uçak hangi ülkenin ve nereden kalktı? Uçak, paraşütçüleri 30 km mesafede atabilir ve bu mesafe çeşitli tekniklerle paraşütçü tarafından alınabilir. Bu durumda hadiseye karışan başka bir devlet olduğu ortaya çıkar. İsrail imkân ve kabiliyet olarak ne yapabilir? Hamas mevzilerini hava kuvvetleri, deniz topçusu ve tüm ateş destek vasıtaları ile vurabilir ki zaten vuruyor. Gazze’ye zırhlı ve mekanize birlikler ile kara harekâtı yapabilir. İsrail bu harekâtını her türlü lojistik imkânları ile destekleyebilir. Politik açıdan ise İsrail bu savaşı tüm Ortadoğu’ya yaymak isteyebilir ki zaten bunu Natenyahu “Ortadoğu’da haritalar değişecek.” sözü ile açıkça ortaya koydu. Hamas ise imkân ve kabiliyet olarak sınırlı sayıda mühimmatı ile İsrail’in bazı askeri hedeflerini ve yerleşim yerlerini vurabilir. Hamas bazı sızmalar yaparak İsrail’in askeri hedeflerine ve yerleşim yerlerine mahdut hedefli “taktik akın” tarzı taarruzlar icra edebilir. Çeşitli ülkelerde İsrail hedeflerine terör eylemlerinde bulunabilir. Gazze bölgesinde “meskûn mahal çatışmaları” ile İsrail Ordusuna zayiatlar verdirebilir. İran’dan ve diğer örgütlerden alabileceği lojistik destek ölçüsünde harekâtını devam ettirebilir. İki tarafın imkân ve kabiliyetleri genel anlamda böylece ortaya konulabilir. Bu koşullarda muhtemel hareket tarzlarının kabul ihtimal derecesi ise şöyle ifade edilebilir. Hamas açısından mevcut gücü ile çatışmalara devam eder, gücü tükenince teslim olmaktan başka çaresi kalmaz. İran’ın çatışmaların seyrine göre Hamas’a açıktan destek vermesi sözkonusu değildir. Çünkü İran nihai hedefin kendisi olduğunun farkındadır. O nedenle İran doğrudan bir savaşın içinde olmak istemiyor. Aynı zamanda Irak ve Saddam örneğini de dikkate alıyor. İsrail ise İran dâhil Ortadoğu’nun işini biran önce bitirmek istiyor. Lakin ABD ile İsrail’in bu konudaki görüşleri farklıdır. ABD acele etmemektedir, Ortadoğu’da kademe kademe ilerleyerek haritayı değiştirmeyi düşünmektedir. Çünkü ABD Ortadoğu’da İran’ı da kapsayacak bir harekâtın içinde olursa kendisinin zayıflayacağını buna karşın Çin’in daha da güçleneceğini ve dünyada üstünlüğü tamamen elde edeceğini düşünüyor. Öte yandan Rusya faktörünü de unutmamak gerekir. Rusya’nın sözkonusu duruma şu aşamada fiilen müdahil olmayacağı değerlendirilmektedir. Zaten bu yazı yazılırken İsrail yolunda olan ABD Dışişleri Bakanı Blinken’de çatışmaların alanının genişlemesini istemediklerini ifade etti. Buna mukabil ABD’nin Adiryatik’ten İsrail açıklarına gönderdiği dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald Ford’u da içinde bulunduran armada yani “Deniz Görev Gücü” de tamamen İran ve Rusya’ya “Siz bu işe müdahil olmayın.” mesajını vermek içindir. Hatta bu mesajı güçlendirmek için dünyanın 2nci büyük uçak gemisi olan USS Eisenhower’i de bölgeye göndermek üzere yola çıkardı. Bu gemiler İsrail karşıtı devletlere bir gövde gösterisinden öteye gitmeyecekler ve bir aksiyonda bulunmayacaklardır bizce. Burada önemli bir nokta da İsrail’in kara harekâtı yapması durumunda Pakistan’ın “İsrail kara harekâtı yaparsa biz de Hamas’a balistik füzeler veririz.” açıklamasıdır. E, İsrail kara harekâtına başladı. Bakalım Pakistan Hamas’a bu balistik füzeleri ne zaman ve nasıl verebilecek? Hamas bu füzeleri kullanabilecek mi, kullanabilirse nasıl kullanacak? Çünkü o durumda çatışmanın boyutları değişebilir. Biz bunu da pek olası görmüyoruz. İsrail’in harekâtının kabul ihtimal derecesi; İsrail Gazze’de bir kara harekâtı başlatabilir ve bu kara harekâtını devam ettirebilir, Gazze’yi insansızlaştırarak Filistin halkını Mısır vb. ülkelere sürgün edebilir, harekâtını bununla sınırlı tutabilir. Burada Türkiye açısından üzerinde durmamız gereken çok önemli bir nokta da şu dur; İsrail bu günkü konumuna uzun yıllar içinde toprak satın alarak gelmiştir. Toprak satmak bir ülke için her zaman bu tür sorunlu olasılıkları da içinde barındırır. O nedenle Türkiye toprak satışından imtina etmelidir. Sonuç olarak biz eldeki verilere göre bu çatışmaların ve harekâtın şimdilik tüm bölgeye yayılmayacağını, Gazze ile sınırlı kalacağını değerlendiriyoruz. Dileriz ve umarız hiçbir ülke bir çılgınlık yapıp da savaşın başka bir alana evirilmesine sebep olarak daha büyük felaketlere yol açmaz. Aksi halde tüm dünyanın Ortadoğu’da yanan ateşle kavrulmayacağını kimse garanti edemez. İnsanoğlu kendi sonunu hazırlamamalıdır.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları