Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

“HAYATIN NABZI”

İSRAİL KARA HAREKÂTINI BAŞLATACAK MI? BAŞLATIRSA NELER OLUR?

Bu yazı yazılırken İsrail kara harekâtını başlatmamıştı. Geçen Cumartesi İsrail’in Gazze’ye gireceğini düşünen hemen herkes yanıldı. Biz başından beri İsrail’in öyle kolayca Gazze’ye giremeyeceğini düşünmüş ve bunu da belirtmiştik. Sebebi “askeri açıdan yaptığımız bir değerlendirme” idi. Savaş prensiplerinden birisi de şu dur; iki muhasım devlet, güç, ordu her ne ise karşı karşıya geldiğinde biri diğerinin topraklarını hava kuvvetleri ve donanması da dâhil tüm ateş destek unsurları ile günlerce dövsün sadece o kara parçasının rakımını en fazla 5 metre aşağı indirir. Eğer taarruz eden taraf o dövdüğü kara parçasına zırhlı ve mekanize birlikleri ile girmez ise yani eskilerin tabiri ile o kara parçasına “piyadenin postalı basmaz ise” o dövülen arazi üzerinde hâkimiyet sağlanamaz ve kontrol edilemez. İşte bu nedenle İsrail günlerdir karadan, havadan ve denizden tüm ateş destek unsurları ile ateş altına aldığı Gazze’yi kontrol edebilmesi ve Hamas’dan temizleyebilmesi için bir “kara harekâtı” yapmak durumundadır. Aksi halde Gazze’nin kontrol edilebilmesi ve Hamas’ın temizlenebilmesi mümkün değildir. Biz burada asla kimse kimseyi imha etsin demiyoruz, katiyen yanlış değerlendirilmesin. Keşke tüm dünya barış içinde yaşasa ve Büyük Atatürk’ün dediği gibi “yurtta sulh, cihanda sulh” olabilse. Ama ne yazık ki günümüz öyle değil ve bu nedenle biz sadece bir askeri analiz yapmaya çalışıyoruz. İsrail’in bu aşamadaki niyet ve maksadı bellidir ve bunu tüm dünyaya ilan etmişti. İsrail’in maksadı Hamas örgütünü tamamen imha ederek etkisiz hale getirmektir. Hamas ise “Gazze Filistinlilerin toprağıdır, biz toprağımızı, vatanımızı savunuyoruz.” diyor. Ancak her iki taraf da masum sivilleri ve çocukları öldürmekle insanlık suçu işliyorlar o da ayrı bir konu. İsrail cephe hattı yığınaklanmasını kuzeyde yani Sderot bölgesinde, devamla da Askelon ve Aşdot bölgesinde yapıyor. Yani askeri terimle “sıklet merkezini” Sderot ve Askelon bölgesinde tesis edecek. Bu durumda görünen o ki İsrail’in kara harekâtını Gazze’de kuzey – güney istikametinde geliştirecek. Lakin İsrail’in hepsini cephe hattında kullanmayacak olsa da 350.000 asker ile harekâta gireceği duyumları alınıyor. Eğer bu doğru ise Kuzey –Güney istikametindeki “asli taarruzunu” başka noktalarda başlatacağı “tali taarruzları” ile destekleyecek demektir. İsrail özellikle de Başbakan Natenyahu kendi çizilen karizmasını düzeltmek, yenilmez İsrail imajını yeniden tesis edebilmek için kanaatimizce kara harekâtından vazgeçmeyecek, öyle veya böyle bir biçimde bu kara harekâtını yapacaktır. (Biz yine de İsrail’in ve Emperyal gücün gelecekteki daha büyük stratejik planlarına kılıf olması amacıyla ilk Hamas saldırısının yapılması ve İsrail’in 9/11 inin yaratılması için birçok noktayı içeren, adeta hazırlanmış bu saldırıyı bilerek görmezden geldiğini düşünüyoruz. Burada mesele bu kara harekâtının sonunda İsrail’in ne ölçüde zayiat vereceğini kestiremeyişindedir. İsrail Gazze’deki sivillerin verilen süre içinde kuzeyden güneye gitmesini ve kuzey bölgesinin tahliye edilmesini istedi. Kuzeyde yaşayan 1milyon 200 bin insanın yaklaşık 600 bin kişisi güneye göçtü. Lakin kuzeyde vatanımız terk etmeyeceğiz diyen 600 bin sivil hala mevcut. Ayrıca binlerce Hamas militanı savaşmak için bekliyor. Hamas’ın elinde 32.000 roket olduğu da unutulmamalıdır. Hamas’ın bütün amacı İsrail’i Gazze’nin içine çekip “meskûn mahal muharebeleri” ile yani sokak sokak göğüs göğüse çatışma ile İsrail ordusunu pes ettirmektir. Zaten Hamas’da İsrail ordusunu tünellere gömeceğini deklere ediyor. Hamas’ın en büyük kozu Gazze’nin altındaki ikinci bir Gazze’dir. Hatta bu tünellere “Gazze Metrosu” da diyorlar. 2014 yılındaki çatışmalarda bu tünellerin 500 km. uzunlukta olduğu söyleniyordu. Şimdi yenilerinin yapılarak daha fazla olduğu ifade ediliyor. Yerin 40 metreden daha fazla altında olan bu tüneller meskûn mahal muharebelerinde gerilla harekâtının en önemli unsurlarından biridir. 40 metre ölçeği İsrail’in kullandığı “nüfuz edici bombalara” karşı korunak olsun diye tespit edilmiştir. İsrail Ordusu düzenli ordu birlikleri ile yani Zırhlı ve Mekanize birliklerle Gazze’ye girdiklerinde başta mayınlar, bubi tuzakları, keskin nişancılar gibi kolayca başa çıkamayacağı pek çok sorun ile karşılaşacaktır. İsrail hava ve deniz kuvvetleri ile birlikte elindeki ateş destek silahları ile Gazze’yi ateş altına alarak birçok binayı yerle bir etti. Hamas bu binaları doğal mevziler olarak kullanacaktır. İsrail güçleri açıkta ilerlerken Hamas militanı örneğin bir roketatar ile bir İsrail tankını ya da ZPT sini vurup tünellerin içinde saklanacaktır. Tüneller Hamas’a “örtü ve gizleme” yani hem İsrail’in gözünden hem de ateşinden korunma imkânı sağlamaktadır. Hamas İsrail’in beklemediği yerde, beklemediği zamanda, beklemediği biçimde karşısına çıkacaktır. Tüneller bir meskün mahal muharebesinde çok etkilidir. ABD Vietnam’da tüneller yüzünden savaşı kaybetti. İsrail Gazze’ye girdiğinde çok zayiat verebileceğini değerlendiriyor ve bunu kendi kamuoyuna anlatması çok zor. Çünkü askeri gücü içinde yedek askerler de var ve eğitim düzeyleri yetersiz. İsrail Hamas’ın direncini kırmak için bir savaş suçu olmasına rağmen “halı bombardımanına” da girişebilir ama bu durum sadece daha fazla masum sivilin ölmesine ve bir katliama neden olur ve Hamas’ın direncini de kırmaz. Zaten şu an için 3500 bina yıkılmış durumda Gazzede. İsrail’in kullandığı fosfor bombası da bir savaş suçu ve 1984 Konvansiyonel Silahlar anlaşmasına aykırıdır. Atılan fosfor bombaları “ihtiraklı tapa” yani patlaması zaman ayarlı tapalarla atılmakta ve zeminden 200 metre gibi bir yükseklikte patlatılarak şemsiye gibi açıklaması sağlanarak çok ciddi zayiatlar vermesine sebep olmaktadır. Aynı ihtiraklı tapalar binalara atılan bombalarda da kullanılmaktadır. Bomba binaya vuruyor, bir delik açıyor, binanın içine giriyor ve zaman ayarlı bu tapa ile binanın içinde ikinci kez patlıyor ve binayı yerle bir ediyor. Yine İsrail’in başlayacağı bir kara harekâtında tünellere karşı kimyasal ve biyolojik silah kullanabileceği de değerlendirilmektedir. İsrail sivilleri öldürmekle kendisine de gelecek için yeni düşmanlar üretmektedir. Bu gün gözünün önünde annesi – babası öldürülen 3-5 yaşındaki bir çocuk bunu asla unutmaz ve doğal olarak içinde daima bir intikam hissi taşır. Bu durum daha şimdiden Ortadoğu coğrafyasında bitmeyen bir “kan davasına” dönüşmüştür. Bu topraklar Ortadoğu’dur, Mezopotamya’dır. Çok imparatorlukları, çok devletleri tarihin tozlu sayfalarına göndermiştir. Tarih göstermiştir ki; Ortadoğu’da kalıcı barış yoktur, kalıcı ateşkes vardır. Arap ülkelerinin bile kendilerinden olan Filistin halkı için henüz bir tavır almamış olmaları da bu açıdan çok dikkat çekicidir. Gerçi geçmişte Mescid-i Aksa yakıldığında bir tek ses bile çıkarmayan Arap ülkelerinin Filistin meselesinde tepki vereceklerini düşünmek de yersiz ya neyse. Tarihi gerçekleri hiç unutmamak gerekir. Bu konuları yazmaya devam edeceğiz.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları