Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

Üniversite meselesi

Geçtiğimiz günlerde necip medyamızda dikkat çekici bir haber vardı. YÖK Antalya''daki bir "vakıf üniversitesi" ile ilgili 5 ayrı dosyadan soruşturma yürütüyormuş. Üniversitenin Denizcilik Yüksek Okulunu kazanıp bitiren öğrencilere taahhüt ettiği halde "yat kaptanlığı ehliyetini ve gemi adamı cüzdanını" vermiyormuş bu bir. Daha vahimi üniversitenin "Sivil Havacılık Bölümü"nün mezunlarına "sahte diploma" verdiği. Devamla, yatay geçiş için sahte belge üretimi, ihale yolsuzlukları, yasa dışı para transferleri, sahte fatura üretimi, ödenmeyen milyonlarca lira borç için icra takipleri vs. Bu nasıl bir üniversite yahu? Üniversite mi yoksa organize suç örgütü merkezi mi? Hadi diğerlerini bir yana bırakın ama Sivil Havacılık bölümü mezunlarına "sahte diploma" verilmesi akıl dışı bir durum. Sivil Havacılık Bölümü ne eğitimi veriyor? Mezun olanlar ne iş yapacaklar? Kabin hizmetleri programını veren bölümden mezun olan öğrencilerin görevlerinin başında "uçuş emniyetini ve güvenliğini" sağlama geliyor. Adam hiçbir şey bilmiyor, sahte diploma ile mezun oluyor ama bir uçuşun emniyetini ve güvenliğini sağlamakla görevli oluyor. Akıl alır gibi değil. O kadar yolcunun hayatı tehlikede bu durumda. Çünkü üniversiteden sahte diploma ile mezun olmuş gözüküyor. Evet, görüldüğü gibi yalnız dokundukları kişileri değil hiç ilgisi olmayan masum vatandaşları da hiç düşünmeden yakabilen bir üniversite. Ne için? Sadece para için. Bu vakıf üniversitelerinin çok büyük çoğunluğu üniversiteyi sadece para kapanı olarak düşünüyor. Tamamen bir ticarethane haline gelmişler. Dünya standartlarına göre Türkiye''deki üniversiteleri bir teste soksak içinden kaç tanesi barajı geçer sizce? Ülkemizde belli başlı köklü üniversiteler hariç üniversite diyemeyeceklerimizin sayısı yüzde 80-90''ı bulur.

Üniversite bilim üreten bir organizasyondur ve özerk olmalıdır. Her düşüncenin özgürce ve bilimsel düzlemde tartışılabildiği bir eğitim alanıdır. Bunun için de ciddi biçimde donanımlı öğretim üyelerine ihtiyaç vardır. Öğretim üyesinin olmadığı, laboratuvarların bulunmadığı kupkuru bir binanın adı üniversite olsa ne olur olmasa ne olur? "Tabela Üniversitesi" olur en fazla. Türkiye''de bugün toplamda 209 üniversite var. 131 devlet üniversitesi (11 teknik üniversite, 2 güzel sanatlar üniversitesi ve 1 yüksek teknoloji enstitüsünün yanı sıra Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi, Polis Akademisi ve Millî Savunma Üniversitesi) ve 78 vakıf üniversitesi bulunuyor. Ama bu 209 üniversiteden dünya sıralamasında ilk 500''e giren üniversitemiz yok. Dünya çapında 1500''den fazla yüksek öğrenim kurumunu, akademik itibar, fakülte/öğrenci oranı, bilgi aktarımı, uluslararası fakülte ve uluslararası öğrenci oranı gibi altı kriterde değerlendiren uluslararası değerlendirme kuruluşu QS Quacqarelli Symonds, 2022 yılı için dünyanın en iyi üniversitelerini sıraladı. Listede Massacushett Teknoloji Enstitüsü 1543 üniversite arasında ilk sırayı alırken Türkiye''den ilk 500''e giren üniversite olmadı. Hâlbuki eski yıllarda örneğin Hacettepe hep ilk 500''de olurdu. Koç Üniversitesi 511-520 bandında Türkiye''den ilk sırayı aldı. Sonrasında Sabancı Üniversitesi, ODTÜ, Bilkent, Boğaziçi, İTÜ, Hacettepe, İstanbul Üniversitesi ve Ankara Üniversitesi sıralamaya girdi. Listede Ege Üniversitesi 1001-1200 bandında yer alırken yine köklü üniversitelerimizden Dokuz Eylül ve Yıldız Teknik 1200''üncü sıradan sonra listede yer bulabilmişler. İlk 500''e giren üniversitemiz olmadığına göre demek ki bu alanda yetersiz kalmışız.

Üniversite eğitimi öncelikle iyi yetişmiş öğretim elemanı ister. Özellikle Fetö''nün birçok akademisyene sahte diplomalarla ya da intihal ile doçentlik, profesörlük unvanları verdiğini düşünürsek bugünkü sıralama sonuçlarını yadırgamamalıyız. Hangi siyasi iktidar olursa olsun sırf adı üniversite olsun diye üniversite açmamalıdır. Çünkü yapılan iş sadece binayı yapan müteahhide para kazandırmaktan öteye geçmez. Akademisyen kadrosu, laboratuvarı, malzemesi, ilgili idari personeli olmayan üniversite üniversite olmaz. O üniversiteleri tercih eden öğrencilerin geleceklerine de yazık olur. Çocuk tıp fakültesinden mezun oluyor daha bir defa enjeksiyon yapmamışsa nasıl hekimlik hizmeti verecek? Tanık olduğumuz bir olayı aktaralım; bir eczaneye bir gün ülkemizin köklü üniversitelerinin birinin tıp fakültesinde 3''üncü sınıfta okuyan iki öğrenci gelir. Ertesi gün sınavları vardır, tansiyon ölçmeyi bilmeleri gerekmektedir. Eczacıdan tansiyon aletini rica ederler ve iki arkadaş birbirlerinin tansiyonunu ölçerler. Eczacı çok tecrübelidir ve ölçüm eczacının dikkatini çeker. Çocuklar siz nasıl tansiyon ölçtünüz der. Çünkü öğrenciler aleti 13''e kadar getirmiş ve tansiyonlar sağlıklı demişlerdir. Hâlbuki aletin pompasının iyice sıkılıp göstergenin 25-26''yı filan geçmesi lazımdır. Zira hastanın tansiyon üst sınır sesi belki 21''de belki 23''te duyulacaktır. O sınırdaki sesi duymadan tansiyon aletinin havasını boşaltan bir hekim, belki de tansiyonu 24 olan hastanın tansiyonunu doğru ölçemeyecek, müdahale edemeyecek ve hastanın damarında emboli atmasına seyirci kalabilecektir. Bu durumda bir felç ya da kalp krizi ile karşılaşılabilecektir. Tıp fakültesi 3''üncü sınıf öğrencisi tansiyon ölçmeyi bilemiyorsa durum vahim demektir. Bu yaşanmış bir örnek. Kim bilir bunun gibi ne örnekler vardır. Allah''tan bizim hekimlerimiz en zor koşullarda bile kendilerini yetiştirmeyi biliyorlar da ülkemiz tıbbı dünyada saygın ve tercih edilir konumda bulunuyor.

Üniversiteler iyi meslek sahibi yetiştiremiyorsa bunun bedelini toplum öder, vatandaşlar öder. İyi inşaat mühendisi yetişmiyorsa binalar çöker, iyi hekim yetişmiyorsa hastalar ölür, iyi hukukçular yetişmiyorsa adalet olmaz, iyi ziraatçi yetişmiyorsa tarım olmaz, say sayabildiğin kadar. Tabii o koşullarda olan ülkelerde bilim de olmaz, buluş da olmaz. Üniversite sayısını çoğaltmak değil niteliğini arttırmak esas hedef olmalıdır. Ancak o zaman dünyada bilimde saygın yerlere gelebiliriz. Bir ülkenin kalkınması için bilim üretmesi, buluşlar yapması elzemdir. Bunun için de üniversitelerin her alanda bir araştırma merkezi olarak değerlendirilmesi gerekir. Yukarıdaki haberde olduğu gibi sadece "ticari para tuzağı olan" yerlerin ise ivedilikle kapatılması şarttır. Bu tür yerler ülkeye zarar vermekten öteye geçmezler. Çünkü eğitimin ticareti olmaz

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları