Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

Ukrayna-Rusya savaşının anlattıkları

Kuzeyimizde yaklaşık bir yıldır süren çok ciddi bir savaş var; Ukrayna-Rusya savaşı. Bu savaşta Rusya birçok yeri işgal etti, bazı yerleri ilhak etti, Ukrayna, Harkov ve benzeri bazı yerleri geri aldı. Savaş halen devam ediyor ve Batı Ukrayna''yı desteklediği için çok daha uzun sürecek gibi görünüyor. Zira ABD Başkanı Biden geçen hafta aynen şöyle dedi; "Rusya savaşı durdurmak niyetinde değil. Savaşta en kritik aşamaya gelindi. Bu yüzden Ukrayna''nın saldırgan karşısında kendini savunabilmesi için silah yardımının arttırılması gerek. Bunu da en kısa sürede yapacağız." Savaşın çok uzun süreceğinin en net emaresidir bu sözler. Büyük Atatürk''ün söylediği gibi "Savaş zaruri yani milletin kendi ülkesini korumak için olmadıkça cinayettir." Gerçekten savaş dünyada insanoğlunun yarattığı en korkunç olaydır. Ama insanlık tarihi var olduğundan beri savaşların olduğu gibi bir gerçek de vardır, bundan sonra da olacaktır. Keşke olmasa. Ülkenizi korumak gücüne sahipseniz bir başka ülkenin size karşı olan hasmane düşüncelerini ya da saldırgan tutumunu daha baştan caydırma imkânına sahip olursunuz. Çünkü o ülke bilir ki size karşı mütecaviz bir tutum gösterirse çok büyük zararlar görecektir. Bu düşünceyi var edecek olan en büyük kozunuz da çok güçlü bir ordunuzun olmasıdır. Rus Ordusu, Ukrayna savaşında çok kötü bir sınav verdi. Daha savaşın başında birkaç gün içinde Kiev''de oluruz düşüncesine kapıldılar. Bu büyük bir hata idi. Çünkü Ukrayna Ordusunun ve Ukrayna halkının karşı koyma, savaşma azim ve kararlılığını hesaplayamadılar. Yine gerek sıklet merkezi yaparak, gerekse muhtelif manevralarla Ukrayna''nın savaşma azim ve kararlılığını kıramadılar. Çünkü Ukraynalılar vatanlarını korumak için savaşıyorlardı. Kiev''in kuzeyinden Kiev''i kuşatmaya gelen Rus birlikleri ağır zayiatlar verdiler ve Kiev''e giremeden o cepheden çekilmek zorunda kaldılar. Birliklerin ikmalini dahi yapamadılar. Mühimmat ve iaşe desteğini gerçekleştiremediler. Çünkü barış sürecinden Ordunun kendi ikmal birlikleri değil bazı sivil sektör kurumları bu işleri üstlenmişlerdi.

 Rus Genelkurmayı ve Rus Birlik Komutanları savaşın birçok muharebesinde yanlış kararlar verdiler. Bu da Rusya''nın ciddi kayıplar vermesine ve savaşı kesin sonuçlu bir muharebe ile kazanamamasına sebep oldu. Çünkü bir kısım komutanlar liyakatli değildiler. Nitekim Putin bazı komutanları görevden aldı. Geçtiğimiz günlerde Putin bu konularda ciddi eleştirilerde bulundu ve bir özeleştiri yaptı. Ukrayna-Rusya savaşından çıkarılacak çok dersler vardır. Harbi kazanan da kaybeden de silahlar değil insanlardır, siyasi iradeler ve o siyasi iradenin "siyasi direktifine" göre hareket eden askerlerdir. Ne kadar mükemmel silahlara sahip olunursa olunsun eğer o silahları vatan savunmasında kullanacak olan askerler liyakatli, çok iyi yetişmiş, cesur, vatansever, vatanı için hiç düşünmeden canını verecek kişiler değillerse, o orduya o ruh verilmemişse o milletin harbi kaybetmesi kaçınılmazdır. Bu duruma en iyi örneklerden biri ABD''nin Irak''ı işgalidir. 2003 Körfez Savaşında Irak''ın çalışır durumda yüzlerce uçağı, üç bin civarında tankı, 450.000 kişilik büyük bir ordusu vardı. Ama ABD tek bir kurşun atmadan Bağdat''a kadar elini kolunu sallayarak geldi. Ancak Bağdat''ta Saddam''ın akrabalarından oluşan Tikrit Tümeni ile aylarca muharebe etti. Körfez Savaşında hiç hava muharebesi oldu mu? Olmadı. Hiç zırhlı birlik muharebesi oldu mu? Olmadı. Bağdat dışında hiç göğüs göğüse muharebe oldu mu? Olmadı. Neden? Çünkü askerlerin hemen hepsi ya kaçtılar ya da para karşılığı ABD ile anlaştılar. Hâlbuki Irak''ın güneyindeki El-Qurna bataklıklarında ve kuzeye doğru devamında İstihkâm birlikleri su şişirmeleri bile yapsalardı ABD ordusunun çoğunu o bataklıklara gömerlerdi. Ama olmadı. Çünkü Irak Ordusunun "savaşma azim ve kararlılığı" yoktu. Vatanlarını korumak gibi bir düşünceleri yoktu. Zira  liyakatsizdiler ve böyle bir ruha sahip değildiler. Bir ordunun varlığı o orduya verilen ruh ve subaylarının liyakati ile devamlılık sağlar. Türk Ordusunu binlerce yıldır muzaffer kılan en önemli öğe benliğinde taşıdığı "Mehmetçik ruhu"dur.

Savaş asla bir bilgisayar oyunu değildir. Kazanılırsa bir ulusun varlığı devam eder, kaybedilirse bir ulusun varlığı tehlikeye girer. Milletlerin hayatındaki en yaşamsal ama hiç olmaması istenilen bir olaydır savaş. Başta yazdığımız gibi ne yazık ki sürekli barış içinde olan bir dünyamız da yok. Hele yaşadığımız coğrafyada hiç yok. O nedenle 20 yıl evvel olan Körfez Savaşından da, bu gün hala devam eden Ukrayna- Rusya Savaşından da dersler çıkarılmalı ve ona göre önlemler alınmalıdır. Biz asla profesyonelliğe karşı değiliz. Ancak bazı alanlar farklı tutumlar gerektirir. Şöyle ki Eylül ayında 300 bin yedek askerin silahaltına alınması talimatının sorunsuz geçmediğini bir kez daha itiraf eden Putin, "Gerçekleştirilen kısmi seferberlik, herkesin çok iyi bildiği gibi, derhal ele alınması gereken bazı sorunları da ortaya çıkardı." dedi. Askerlik şubelerinin bu süreçte fiziki olarak uygun olmayan ya da oldukça ileri yaşlı çok sayıda kişiyi silahaltına almasının yanı sıra yeni askere alınanların uyku tulumu ve kışlık giysi gibi temel ekipmanlardan bile yoksun olduğunun ortaya çıkması sonrası Kremlin''e sert eleştiriler yöneltilmişti.

Türk Ordusunun profesyonel savaşçıları ve komutanları Subay ve Astsubaylarıdır. Bir de 1990''ların ortalarında ilaveten Uzman Çavuşluk, sonrasında da Uzman Er (Sözleşmeli ) personel ilave edildi. Özellikle bize göre çok büyük yanlış olan "bedelli askerlik" uygulaması ile bazı kavramlar zedelendi. Şöyle ki, bedelli askerlik çıkmadan evvel her Türk genci askerlik hizmetini bir "vatan ve namus borcu" bilir, gider askerliğini yapar gelirdi. Anadolu''nun en güzel adetlerinden biri de askerliğini yapmamış adama kız vermezlerdi. Bu uygulama çocuğu askerlik hizmetinde olan her aile ile Türk Ordusu arasında güçlü bir manevi bağın oluşmasını sağlardı. Aileler Türk Ordusunu daha fazla kendine ait hissederlerdi. Şimdi de öyle olduğuna inanıyoruz ama ne ölçüdedir bilemiyoruz. Ordu millet olma özelliğimiz de bu duygudan kaynaklanır. İşte bu Mehmetçik ruhudur. Bedelli askerlik hizmeti gören, hele sadece bankaya yatırdığı dekontu Askerlik Şubesine teslim etmek kadar askerlik yapan insanlarımız yarın Allah korusun ülkemiz bir tehdit altıda kalırsa temel bilgi ve beceriden yoksun oldukları için vatan savunmasına ne ölçüde katkı sağlayabilirler?

 Öte yandan geçmişte Türk Ordusunun iaşesi yani askerin yemek ihtiyacı, barış zamanında kışlalardaki sabit mutfaklarda görevli sivil aşçı ve yardımcısı olan er-erbaşlarca Levazım Bölüklerinin uhdesinde pişirilirdi. Eti, yaş ve kuru erzakı vb. Levazım sınıfı ihaleler ile kaynağından temin ederdi. Kıt''a yükü erzak depoları olurdu. Seferberlik durumunda yine Levazım sınıfı uhdesinde sahra mutfakları kurulur, savaşta bile Mehmetçiğe sıcak yemek ulaştırılır, sağlıklı beslenmesi sağlanırdı. Özel görevler için kumanyalar hazırlanır verilirdi. Neo-Liberal ekonomik sistem ile birlikte bu hizmetler piyasadaki özel şirketler tarafından verilmeye başlandı. İyi de özel şirket ve elemanları savaşta da Ordunun yanında cephede olabilecek mi? Bilmiyoruz. Putin dahi Rusya-Ukrayna savaşında bu konularda yetersiz kaldıklarının özeleştirisini yapıyor. Bunlara ilaveten dünyanın her ordusunda var olan Askerî Hastaneler konusunu da unutmamak lazım. Bizce Askerî Hastaneler bir an önce yeniden faaliyete alınmalıdır. Çünkü "harp cerrahisi" sadece askerî hekimlerin uzmanlığında olan bir alandır ve sivil cerrahlar tarafından pek uygulanamaz. Ama harp cerrahisi onlarca askerin hayatını kurtarır. Bütün bu ve benzeri konulara rağmen beş bin yıllık Türk Ordusu öyle bir ordudur ve öyle bir ruh taşır ki Mete Han''dan beri her koşulda savaşı kazanma ve zafere ulaşma hedefinden asla vazgeçmez.

Bu coğrafyada yaşamanın bedeli yüksektir. Büyük Türk Milleti de bu aziz vatan toprakları için büyük bedeller ödemiş bir millettir. Her meseleden bir ders çıkartmak geleceği güvenle hazırlayabilmenin temel öğesidir. 

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları