Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

Türkiye bu sorunlarla başa çıkar

Türkiye giderek çoğalan sorunlar yumağı ile uğraşıyor. Bu uğraşı Türkiye''nin kalkınmasına harcanacak enerjisinin farklı alanlara yönelmesine sebep oluyor. Bu sorunlara yurt içinde uzun zamandır etkili olamayan terör sorunu da eklendi. Son Mersin ve ardından İstiklal Caddesi saldırıları Türkiye''nin teröre karşı daha güçlü karşılık vermesi gereğini ortaya koydu. (İki gün evvel de Suriye''den ülkemize roket saldırısında bulunup iki vatandaşımızı şehit ettiler, vatandaşlarımızı yaraladılar.) Nitekim İstiklal saldırısına Türk Hava Kuvvetleri ile çok güçlü bir karşılık veren Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri Kuzey Irak ve Kuzey Suriye''de PKK/PYD = SGD''ye karşı çelik yumruğunu vurdu ve dokuz önemli hedefi yerle bir etti. Hava harekâtının gerçekleştiği alan 1280 km. uzunluğunda bir cephe genişliğine, 195 km. cephe derinliğine sahip bir alandır. TSK ilk defa bu kadar geniş bir alanda operasyon gerçekleştirdi. Öte yandan uçaklarımız bu alandaki çoklu hedefleri nokta atışları ile vurdular ki bu başka ülkelere de verilmiş bir mesajdır. Bu güne kadarki hava harekâtlarında gördüğümüz, uçağın hedefe dalış yaparak atışı gerçekleştirdiği ve hedefi imha ettiği yönündedir. Burada ikinci bir yol ile bir uçak lazer işaretlemesi yaparak diğer uçak ise atışı yaparak hedefleri vurmuştur. Bu harekâtta uçaklar atışlarını dalış yaparak değil 5 km. yüksek irtifadan yapmışlar ve nokta atışı ile hedefleri imha etmişlerdir. Bu da Hava Kuvvetleri pilotlarımızın ne kadar üstün yeteneğe sahip olduklarının göstergesidir. İHA ve SİHA''lar da harekâtta kullanılacak olan hedef istihbaratı için Suriye''de 86 saat, Kuzey Irak''ta 72 saat görüntü kaydı yapmıştır. Pençe-Kılıç harekâtının önemli bir noktası da Kobani yani Ayn-el-Arap''ın 8 noktadan 10 uçaklık bir filo ile ilk kez vurulmuş olmasıdır.

Kobani önemlidir çünkü tam anlamıyla PKK''nın beyin noktası, dünyaya çıkış kapısı ve meşrulaştırma alanıdır. Yine hem ABD unsurlarının hem de Rus güçlerinin bulunduğu Tel-Rıfat 21 uçaklık bir filo ile vuruldu ve burada İran güçleri de bulunuyor. Sincar da hedefler arasındaydı. Suriye''de Minning Hava Alnının vurulmuş olması da birliklerin lojistik desteği açısından önemlidir ve ele geçirilmesi gerekli bir hedeftir. O havaalanı Ruslar tarafından nakliye helikopterleri için kullanılmakta olup kanaatimizce Ruslarla mutabakata varılarak vuruldu. Yine Kuzey Irak''ta Asos dağındaki hedeflerin vurulması stratejik açıdan önem arz eder. Kısaca özetlersek harekâtta vurulan hedefler; Suriye/Ayn el Arab - Suriye/Ayn İsa - Suriye/Ayn Dagne - Suriye/Derbesiye - Suriye/Tel Rıfat - Suriye/Maranez - Suriye/Malikiye - Suriye/Minnig Havalimanı - Irak/Asos -Irak/Süleymaniye -Irak/Sincar -Irak/Kandil -Irak/Senkeser(Erbil) olarak ifade edilebilir. Tabii burada uçakların harekâtına ilaveten bizim sınırlarımız içinde mevzilenmiş topçu birliklerimizin menzilleri içinde kalan hedefler de topçu ateş destek unsurları ile ateş altına alındı.

Harekâtla ilgili şunu da söyleyebiliriz; mağara operasyonları en zor operasyon türüdür. Hem bu mağaralar hem de C-40 denilen ve Fransız LaFaregge firmasınca üretilen çok güçlü betonlardan yapılan sığınakların lazer güdümlü "nüfuz edici" akıllı bombalarla imha edildiğini değerlendiriyoruz. Harekât ile ilgili noktayı burada koyalım. Ancak şunun da altını çizmek gerekir; her harekâtın nihai sonucu o noktaya Komandolarımızın postalının basması neticesinde alınır. Türkiye''nin PKK/PYD terörü ile mücadelesinde Emperyal güçlerin yanı sıra sahnede olan bölge güçleri de var. Bunlar; İran, Irak, Suriye ve İsrail olarak ifade edilebilir. İsrail fiilen şu an için aktif olarak meselenin içinde görünmüyor. Suriye rejimi ise kendi derdi ile meşgul. Irak da aynı biçimde. Zaten Irak Merkezi Hükümetinin Kuzey Irak''ta Barzani''nin Kürt Otonom Bölgesinde bir etkisi yok. Geriye İran kalıyor ki İran sahada çok etkili. İran''ın PKK içinde elinin olduğu biliniyor ve İran PKK''nın temizlenmesini kendi menfaatlerine aykırı gördüğü için istemiyor. Kandil dağının yarısı Kuzey Irak''ta yarısı da İran sınırları içindedir. Kandil ve Asos''tan PKK''nın çıkması halinde kendi muhaliflerinin buraya yerleşeceğini biliyor. Bu arada bölgede dikkatler bu noktalara çevrilmişken İran içerideki ayaklanmaya karşı daha sert tedbirler de uygulayabilir. Öte yandan PKK/PYD= SGD Suriye''de kendini meşrulaştırmaya çalışıyor ve yeni hazırlanacak olan Suriye Anayasasında kendine yer bulmaya çalışıyor. Lakin Irak için böyle bir durum söz konusu değil çünkü orada Barzani Yönetimi ve Irak yönetimleri var. Bizim PKK''yı Kuzey Irak''ta tamamen bitirmemiz halinde PKK''nın Suriye''de hareket alanı da kalmayacaktır. Çünkü Suriye büyük ölçüde Irak''tan beslenmektedir.

Söz konusu terörle ilgili çok önemli bir başlık da "Suriyeli sığınmacılar" konusudur. Maalesef Suriyeli sığınmacılar daha başlangıçta Türkiye''ye kabul edilirken parmak izleri, retina taramaları gibi biyometrik verileri alınmadı. Tümünü kapsayan tam ve net bir kayıtları yok. İstihbarat açısından bu çok elzem bir mesele idi. Sığınmacılar ile birlikte Türkiye''ye kaç teröristin girdiği ne ölçüde belirlidir bilemiyoruz. Türkiye''de kaç uyuyan hücre var herhalde belli değil. Ülkemiz açısından son terör olayında da görüldü ki Suriye uyruklu eylemciler de PKK/PYD tarafından kullanılabiliyor. Bu durumda Allah korusun kendi vatandaşlarımız Suriyeli sığınmacıların tümünü potansiyel bir tehdit olarak algılarsa çok ciddi sıkıntılar ile karşılaşabiliriz. PKK/PYD= SGD terör örgütü İstiklal''deki terör olayında teröristleri bu denli açık hareket ettirerek belki de Suriyeli sığınmacılar ile Türkiye''de bir iç karışıklık çıkmasını amaçladı, bilemiyoruz. Türkiye''nin ABD ile olan ilişkilerinde soğuk ve tatsız bir durum olduğu ifade ediliyor. ABD''nin SGD''yi Suriye''deki müttefikleri ilan ettiğini tüm dünya biliyor. Bu durum ABD''nin Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) için vazgeçmediği ve vazgeçmeyeceği bir süreçtir. ABD BOP''u hem İsrail''in güvenliği hem de enerjinin Batı''ya transferinin sürekliliği açısından şart gördüğünden SGD''ye bir "garnizon Kürt devleti" kurdurma hedefindedir. Ama aynı ABD, NATO''da Türkiye''nin müttefikidir. Üstelik de Türkiye ABD''den sonra NATO''nun en büyük ikinci vurucu gücüne sahip üye ülkesidir. ABD, Türkiye''nin NATO üyeliğini BOP''nin hayata geçirilmesinde engel olarak görmektedir. Bunun için Türkiye''nin NATO''dan çıkmasını sağlayacak durumlar geliştirebilir. O nedenle de Türkiye''nin bu konuda müteyakkız olması şarttır. Örneğin Polonya''ya düşen iki füze konusunda Bali''de G20 toplantısında ABD Başkanı Biden''in G7 liderleri ve bazı NATO üyesi ülkelerin liderleri ile "acil" toplantı yapıp konuyu görüşmesi ve bu toplantıya NATO''nun en büyük ikinci ülkesi olan Türkiye''nin katılmamış olması ABD''nin Türkiye ile ilgili niyet ve maksadını anlatması açısından önemlidir.

Bütün bu yazdıklarımızı alt alta koyup toplarsak Türkiye''nin önünde ciddi sorunların olduğunu görürüz. Ama şu da çok açık ve nettir ki; Türkiye tüm bu sorunların üstesinden gelecek güce ve potansiyele sahiptir. Yeter ki bu güç ve potansiyel isabetli biçimde kullanılsın. Bu arada Sayın Cumhurbaşkanının Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ile görüşmesi Türkiye''nin millî menfaatleri açısından çok doğru bir davranıştır. Aynı şekilde Esad rejimi ile de öyle. Çünkü devletlerin ebedi dostlukları da ebedi düşmanlıkları da yoktur, ebedi çıkarları vardır.

Bir de medyamızla ilgili bir hususun altını çizelim. Medyamızdaki yazanlar, çizenler konuşanlar bilmedikleri konularda konuşmasalar çok daha saygın olurlar. Gazetelere baktık şöyle yazıyor; "Harekât emrini Cumhurbaşkanı verdi." Bilgi olarak kısaca anlatalım. Siyasi irade bir askerî harekât için "Harekât Emri" vermez, "Siyasi Direktif" verir. Çünkü her askerî harekât bir siyasi amacı gerçekleştirmek için icra edilir. Siyasi iradenin "emri olan" bu Siyasi Direktifi alan askerî makamlar (Önceden Genelkurmay Başkanlığı idi, şimdi MSB.) bu siyasi direktifin amacına uygun olarak "Harekât Emrini" hazırlarlar. Harekât emirleri genelde 5 maddeden oluşur ve "Harekât Yıldırım" öncelik kodu ile hazırlayan askerî makamca ana ast birliklere gönderilir. Ana ast birlikler de kendi harekât planlarına uygun olarak harekâtı icra ederler. Kavramları doğru ve yerinde kullanmakta yarar vardır.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları