Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

Terör ve propaganda

Geçtiğimiz Pazar günü İstanbul''un göbeğinde İstiklal Caddesi''nde lanet bir terör eylemi yaşandı. Bu yazı yazılırken Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay''ın açıkladığı üzere söz konusu bombalı terör eyleminde 6 vatandaşımız hayatını kaybederken ikisi ağır 81 vatandaşımız da yaralandı. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah''tan rahmet, yaralılarımıza da acil şifalar diliyoruz. Bu eylemi yapan teröristleri de lanetliyoruz. Umarız en kısa sürede yakalanırlar(kadın olan terörist güvenlik güçlerimiz tarafından yaklandı) ve hak ettikleri cezalara çarptırılırlar. En son Beşiktaş Dolmabahçe Stadı yanında böyle bir bombalı saldırı olmuştu. 4,5 yıldır böyle bir eylem ile karşı karşıya kalmadık ülkemizde. Şimdi uzun zamandır ilk kez böyle lanet bir saldırı ile karşı karşıyayız. Günümüzün teknolojik imkânları ile olay bölgesindeki vatandaşların olay sırasında ve sonrasında çektikleri video görüntüleri birçok iletişim mecrasında görüldü. Doğal olarak da kısa bir süre sonra mahkemeden yayın yasağı çıktı ve TV kanallarında da bu görüntülerin yayınlanmaması RTÜK tarafından bildirildi. Getirilen yayın yasağı ve sosyal medya mecralarında paylaşım yasağı çok doğru bir hareket tarzıdır. Çünkü eylem koyan terör örgütleri, yaptıkları eylem ne kadar çok duyulur görülürse o kadar başarılı olduklarını kabul ederler. Terör örgütlerinin en büyük silahı propagandadır. Terör örgütleri yaptıkları özellikle bu tür kanlı eylemlerin çok sayıda kişi tarafından görülmesini isterler. Zira bu şekilde insanların üzerinde korku ve panik oluşturulacağını düşünürler. Terörün en temel hedeflerinden biri kamuoyunda korku ve panik yaratmaktır. Bu yolla halkın devlete olan güveninin sarsılmasını isterler. Terör örgütleri yaptıkları kanlı eylemler ile halkta korku ve çaresizlik duygusu uyandırmak isterler. Siz de orada olabilirdiniz hissi uyandırarak toplumsal psikolojiyi olumsuz yönde etkilemek isterler. Bu tamamıyla bir algı yönetme gayretinin altyapısının oluşmasına yönelik bir tutumdur. Bütün bunlardan ötürü özellikle bir terör olayının görüntülerinin medyada yayınlanması ya da sosyal medyada paylaşılması çok büyük bir yanlıştır. Bu davranış farkında olmadan terör örgütünün istediği amaca hizmet eder. Hiçbir medya kuruluşunun ya da ülkesini seven hiçbir vatandaşın böylesi terör eylemi görüntülerini asla paylaşmaması gerekir.

Terör örgütlerinin kullandığı cahil teröristler bilmezler ama örgütün üst yöneticileri terör eylemleri ile bir devlete karşı üstünlük kuramayacaklarını iyi bilirler. Çünkü dünyada hiçbir kişi ya da organizasyon "devlet" denilen organizasyondan güçlü değildir. Olması da mümkün değildir, zira eşyanın tabiatına aykırıdır. Ancak terör örgütleri genellikle emperyal güçlerin kullandığı maşalardır. Yöneticileri bu emperyal güçlerden maddi menfaatler elde eden kuklalardırlar. Bu kuklalar alt kesimdeki teröristlere de sürekli biçimde yaptıkları işin bir "dava olduğu" söyler dururlar. Aslında ortada bir dava filan da yoktur, hiç de olmamıştır. Çünkü terör ile hiçbir sonuca varılamayacağı açıktır. Dünyada örneği de yoktur. Örneğin Türkiye 40 yıla yakın süredir PKK terör örgütü ile mücadele etmektedir. Ama PKK terör örgütü tıpkı bu son hadisede olduğu gibi üç yaşındaki bir bebeği dahi hedef alan kalleş terör eylemleri yapmak ve masum insanlara zarar vermekten başka hiçbir şey yapamamıştır. Yapması da mümkün değildir. Dedik ya, hiçbir kişi ya da organizasyon devletten güçlü değildir, olamaz da. İstiklal Caddesi''nde normal zamanlarda da gece gündüz çok sayıda polisimiz güvenlik ve asayiş görevi yapmaktadır. Jandarmamız ve Polisimiz terörle mücadelede kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri ile birlikte bu güne kadar çok büyük başarılara imza atmıştır. Bugün de gerek yurt içinde gerek sınır ötesinde terörle mücadele başarı ile devam etmektedir. Ancak "bombalı eylem" terörün en lanet yüzüdür. Çünkü kahraman güvenlik güçlerimiz yüz eylemden 99''unu önler, bir tanesi aradan kaçar, o da böylesi kalleşçe ve haince bir eylem ile masum vatandaşlarımızın zarar görmesine neden olur.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay teröristin bir kadın eylemci olduğunu ifade etti. Tabii güvenlik güçleri bu kadın canlı bombanın oraya nasıl geldiğini, nereden geldiğini, kimlerle temas ettiğini, talimatı kimden aldığı, eylemin arkasında kimler olduğunu, yardım ve yataklık yapanların kimler olduğunu, patlayıcıların nereden nasıl alındığını, kimlerin verdiğini tek tek bulup ortaya çıkaracaktır kuşkusuz. Ancak belirttiğimiz gibi böylesi bir terör eylemi sonunda terör örgütünün algı operasyonlarına da gelmemek gerekir. Hani derler ya şuyuu vukuundan beter diye. Öyle olmamalı. Çünkü toplumun algılarının yönetilmeye başlanması durumunda toplumlar önemli zararlar görürüler. Algı yönetimi en güçlü "psikolojik harp" silahıdır. Psikolojik Harbin en önemli enstrümanı da "propaganda"dır. Propaganda; kitlelerin duygu, tutum ve davranışlarının istenilen bir konu etrafında manipüle edilmesi olarak ifade edilebilir. Bugün Ukrayna-Rusya savaşında bile Putin Ukrayna ile savaş gerekçelerini gösterir broşürleri Ukrayna halkına iletmektedir. Bunun sebebi Ukrayna halkının ve ordusunun savaşma azim ve kararlılığını kırmak amacında olmasıdır. Propaganda esas olarak algı yönetimi için oluşturulan bir zemindir. Algı Yönetimi ise; algı, sunulan bilginin ya da içinde bulunulan çevrenin anlaşılabilmesi için duyusal bilgilerin düzenlenmesi, tanımlanması ve yorumlanmasıdır. Algılar oluşturulabilir, dahası kitleler yaratılan bu algılara inanabilirler. Algının bu özelliği, algıların yönetilebilir olduğuna işaret etmektedir. Algı yönetimi kavramı literatüre Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Savunma Bakanlığı (Department of Defense) tarafından kazandırılmıştır. ABD Savunma Bakanlığının "algı yönetimi" kavramı için tanımı şöyledir; "Algı yönetimi; yabancı kitlelerin duygularını, güdülerini ve nesnel akıl yürütmelerini etkilemek ve aynı zamanda resmî tahminleri etkilemek için seçilmiş bilgileri ve göstergeleri, her seviyedeki istihbarat sistemlerine ve yöneticilere iletmek ve veya reddetmek için gerçekleştirilen eylemlerdir." Bu tanımlardan da anlaşıldığı üzere terör eylemleri toplumların duygularını, güdülerini ve nesnel akıl yürütmelerini etkilemek ve terör örgütlerinin propagandalarını oluşturmak için yapılan eylemlerdir denilebilir. Terör örgütünün toplumun algılarını yönetmesine ve propaganda yapmasına ise asla izin verilemez. Zira terör örgütleri de bir psikolojik harekât icra ederek iletişim araçları vasıtası ile kamuoyunun moral motivasyonunu olumsuz yönde etkilemek amacındadırlar. O nedenle bu terör eylemi sonrası hem yayın yasağının getirilmesi hem de sosyal medyanın yavaşlatılarak kamuoyunda paylaşımların yapılmasının engellenmesi çok doğru bir hareket tarzıdır. Yapılması gerekendir. Bu davranış ülke güvenliği için gerekli olup asla sansür olarak değerlendirilmemelidir.

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları