Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

Taht kavgaları

Muhalefet son seçimlerde büyük bir fırsatı teperek seçimi kaybetti. Nedenleri filan çok konuşuldu, tartışıldı. Hâlâ da tartışılıyor. Muhalefet denince doğal olarak ana muhalefet partisi yani CHP akla geliyor. CHP ilk kurucu başkanının Atatürk olduğu ve bu ülkenin kurucu partisi konumunda, 100 yıllık geçmişe sahip bir partidir. Lakin bu yaşımıza geldik, biz bildik bileli CHP’de hep iç çekişmeler, kavgalar vardır. CHP içinde buna “CHP’nin demokrasi geleneği” diyorlar. Rahmetli İnönü dönemini pek hatırlamıyoruz ama Rahmetli Ecevit’ten itibaren Türkiye’deki siyasi hayatı dolayısıyla CHP de olanları iyi hatırlıyoruz. CHP de her zaman birileri çıkar Genel Başkana bayrak açar. Bizden büyüklerden dinlerdik, Ecevit de İnönü’ye bayrak açarak genel başkan olmuş birisi. Rahmetli Baykal da Ecevit’e bayrak açarak genel başkan oldu hatırlarsanız. Şimdi yine birileri Kılıçdaroğlu’na bayrak açarak genel başkan olma çabası içindeler. Günün koşullarında göze çarpan iki figür var, biri İmamoğlu diğeri de Özgür Özel. İmamoğlu genç bir kimlik. İstanbul Belediye Başkanlığı seçimlerinde yaptığı çıkışlarla yıldızını parlattı. Genel seçimlerde de kendisini izledik. Hedefinin büyük olduğunu, gelecekte Türkiye’ye Cumhurbaşkanı olma sevdasında olduğunu zaten kendisi hep vurguladı, saklamadı. Basına verdiği mülakatları dinledik, İmamoğlu’nu teraziye koyup tartmaya çalıştık. Gördük ki İmamoğlu fazla hırslı, duygularını kontrol edemiyor. Kanaatimiz şu oldu; İmamoğlu iyi bir belediye başkanı, etkili bir siyasetçi olabilir ama devlet adamı olamaz, devlet yönetemez. Yaşamımızın büyük bir bölümü devlet yönetiminde geçmiş biri olarak hep söyleriz; siyasetçi olmak başka şeydir, devlet adamı olmak başka şeydir. Her siyasetçinin devlet adamı olması asla mümkün değildir. Devleti yönetebilmek için öncelikle o devlet çarkının dişlileri arasında öğütülmüş olmanız lazımdır, devlet terbiyesi ve birikimine sahip olmanız lazımdır. Bu da yıllarla kazanılır. Devlet adamlığı apayrı bir formasyon ve apayrı bir nosyon gerektirir. Ne yazık ki bugüne kadar izlediğimiz İmamoğlu’nda bunlar yok. Belediye Başkanı yerel siyasetçidir, halkla iç içedir, gider oturur esnafın çayını içer, sorunlara yerel düzeyde bakar, öyle alışmıştır. Ama devlet yönetmek için sadece halkla iç içe olmak yetmez, tabii ki halkla iç içe olmak da şarttır ama meselelere ülke ve dünya ölçeğinde bakmak ve o birikimle doğru kararlar verebilmek esastır. O nedenle belediye başkanlığından başka yönetim tecrübesi olmayan bir İmamoğlu’ndan devlet yöneticisi olmaz. Basının parlatması, gençlerin “her şey çok güzel olacak” diyerek sevgi göstermesi, meydanlarda kalabalığa hoş gelecek konuşmalar yapmak kişiyi devlet adamı nitelikli biri yapmaz. O nedenle İmamoğlu CHP’ye genel başkan olursa sonuç beklendiği gibi parlak olmayabilir. Bir de “ahde vefa meselesi” var tabii. Onu pek karıştırmayalım.

Gelelim Özgür Özel’e. Özel etkili bir siyasetçi, beş dönemdir de TBMM’de vekil. Bize göre TBMM’de geçirdiği bunca yılın kendisine devlet kavramı ile ilgili olarak iyi bir deneyim ve birikim kazandırdığını düşünebiliriz. Lakin genel başkan olup sonra da devlet yönetmeye talip olmasına yeterli midir bilemeyiz. Ancak kişisel duruşunun, eğitiminin, halkla kurduğu hitabet bağının iyi olduğunu da söylemeliyiz. Özel’de de dikkatimizi çeken bir nokta çok hırslı olması ve bunu kolayca açığa vurmasıdır. Bir devlet adamı adayı için söz konusu durum olumlu bir nitelik değildir. Bir devlet adamı yarın başka devletlerin yöneticileri ile bir masaya oturduğunda asla renk vermeyen, düşünceleri okunamayan, kararlarının ne olacağı önceden kestirilemeyen nitelikte olmalıdır. Kılıçdaroğlu’nun karşısında değişim isteyenlerin en etkinleri bu iki kişi yani İmamoğlu ve Özel görünüyor. Genel Başkanlık için başka talipler de çıkar mı bilmiyoruz. Ama Kılıçdaroğlu’nun işi zor görünüyor. Kılıçdaroğlu yerel seçimlere kadar partinin kaptan köşkünde kendisi olmak istiyor. Hani dere geçerken at değiştirilmez kuramından hareket ederek. Lakin taban buna nasıl bakıyor, işte orası meçhul. İzmir gibi CHP’nin kalesi olan yerlerde bile taban kaynıyor. Özellikle de milletvekili tercihlerinde Kılıçdaroğlu’nun büyük hatalar yaptığı görüşü hâkim. E, haksız da sayılmazlar. Örneğin Hacer Foggo’nun, Gökçe Gökçen’in, Prof. Yüksel Taşkın’ın ne işleri vardı İzmir’de? Bazılarını Konak’ta bırak Karşıyaka’ya gidemezler. E, taban bunu görmedi mi? Öte yandan Altılı Masa partilerine verilen kontenjanlar ve yerleri de tabanı çok incitmiş görünüyor. Başka şehirlerde aday gösterilselerdi seçilmek için biraz çalışıp yorulurlardı hiç olmazsa diyorlar. Taban bu kişilerin de oturdukları yerden milletvekili koltuğu kapmalarını hiç içine sindiremedi duyup gördüğümüz kadarı ile. Bu arada Altılı Masa’nın özellikle Gelecek Partisi, DEVA Partisi gibi bileşenlerinin CHP’ye hiçbir şey kazandırmadığı, tersine CHP’den çok şeyi alıp götürdüğü kanaati de Kılıçdaroğlu’na karşı tabanın çok kızdığı hususlardan birisi. Hakikaten örneğin Gelecek Partisi ne kattı CHP’ye? Bizce hiçbir şey. Ama CHP’nin tabanda çalışan ve aday olmak isteyen 10 vekilini aldı götürdü. Bir de üstüne üstlük Ahmet Hoca çıkmış diyor ki, pişmanlık oldu, 10 vekil aldık ama 10 vekilden fazla çalıştık filan. Ya Hocam Altılı Masa’da olmadan seçime girseydin değil 10 kişi ile TBMM’ye girmek, sen dahi aday olsan Meclis’e giremezdin ki, piyango çıkmış sana, diyorsun ki niye büyük ikramiye çıkmadı. Oy oranın yok denecek kadar az Hocam. Üstüne üstlük memleketin Konya’da bile kaç kez miting yaptın ki 10 kişilik vekilden çok daha fazla çalıştık diyorsun. İnsaf be hocam. Neyse Ahmet Hocamızın böyle huyları var, eskiden biliyoruz. Yine CHP’ye dönersek konuştuğumuz bazı eski kemik CHP’li vekiller de CHP’nin özünden çok uzaklaştığını, kurucu değerlerinden koptuğunu, partinin yönetim felsefesinin çok değiştiğini sıkça söylüyorlar. Bu söylemi taban da dikkate aldığında Kılıçdaroğlu’nun değişim talep ve rüzgârları önünde işi oldukça zor görünüyor. Ne diyelim, bizim gazeteci olarak işimiz bekleyip izlemek. İzleyip göreceğiz.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları