Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

Suriye'de ne olacak?

Suriye'de bir İdlib krizi olduğu herkesçe kabul edilen bir durum. Türkiye bu krizin tam da göbeğindeki ülke konumunda. Nasıl çıkılacak bu krizden hemen kestirmek çok zor. Zira İdlib krizi Suriye ile, Suriye Ortadoğu ile, Ortadoğu ise ABD ve Rusya arasındaki bilek güreşi ile tam doğrudan ilişkili. Türkiye bu pozisyonda ABD ile Rusya arasında tam pres olmuş durumda gözüküyor ve bir an önce bu durumdan kurtulmak istiyor. Lakin mevcut koşullar da buna pek elverecek gibi görünmüyor. ABD'den hemen her alanda beklediği karşılığı bulamayan Türkiye, İdlib krizine çözüm bulmak amacı ile Soçi'de Rusya ile görüştü. BM toplantısında Biden ile görüşemeyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Biden'in Irak Cumhurbaşkanı Bahram Salih ile görüşmesi üzerine Biden yönetimini "teröre destek vermekle" suçladı (ki Cumhurbaşkanı Erdoğan bu noktada tartışmasız yüzde yüz haklıdır, ABD sürekli terör örgütü PKK/PYD'ye her türlü desteği vermektedir.) ve daha da ileri bir hamle ile S-400 lerden vazgeçilmeyeceğini, ikinci parti S-400lerin de alınacağını açıkladı. Bu açıklama Washington'da koltuklardan zıplamalara neden oldu.

Ned Price yeni silahlar alınırsa CAATSA yaptırımlarının artarak devreye gireceğini açıkladı. Erdoğan da Soçi dönüşünde Türkiye'nin teknolojisini geliştirmek için Rusya ile birlikte çalışabileceğini bunun özellikle askeri ve silah sanayinde olacağını vurgulaması, ABD de sinir uçlarını iyice tetikledi. Biden, Türkiye'nin PKK/YPG'ye yaptığı operasyonların, YPG'nin IŞİD ile mücadelesini sekteye uğrattığı, bu durumun da bölgedeki sivillerin hayatını tehlikeye attığını, bölgede barışı, istikrarı ve güvenliği zedelediğini, bunun ise ABD'nin ulusal güvenliğine ve dış politikasına karşı "alışılmadık ve olağanüstü bir tehdit oluşturduğunu" vurguladı. Bu ifadeler Biden'in Fırat'ın doğusunda bir garnizon terör devleti kuracağındaki kararlılığı ortaya koyuyor gibi. Türkiye bu yazı yazılırken Irak ve Suriye'ye karşı "sınır ötesi harekât" yapabilme yetkisi için TBMM'den çıkacak Meclis Tezkeresini bekliyordu. Tezkere yüksek olasılıkla geçecektir. Sonrasında neler olabilir? Şunun altını çizelim ki sınırötesi harekâtlarda özellikle Suriye için olabilecek bir harekâtta birçok şeyi baştan kestirmek çok ama çok zor. Kuşkusuz Türk Genelkurmayı her türlü olasılığı hesaplamış ve ona göre alternatif hal tarzları geliştirmiştir. Lakin özellikle İdlib bölgesi öyle karışık ki, öylesine kimin eli kimin cebinde belli değil, ki bir harekât başladıktan sonra hiç umulmadık durumlarla da karşılaşılabilinir. Zaten sıcak çatışma böyle bir şeydir, ilk tetik çekildikten sonrasını kestirmek zordur.

*

Türkiye, Astana süreci ile birlikte Suriye'nin toprak bütünlüğünün garantörü oldu ve çok büyük bir sorumluluğun altına girdi. Sözkonusu coğrafyada yüzde 25'den fazla bir alan PKK/PYD'nin kontrolünde. İlginçtir, Türkiye'nin ağırlıklı bulunduğu bölge olan İdlib'de mandalina var PKK/PYD'nin kontrolündeki bölgede ise petrol. Tabii tamamen tesadüf! Suriye Dışişleri Bakanı Mikdat ise, "Türkiye çekilsin" deyip duruyor. Çünkü Şam ile ilişkilerimizi yeterince düzeltemedik ve hala Esad hükümeti ile görüşmüyoruz. Suriye harekât alanı sadece İdlib ile sınırlı değil. Orada asıl çıbanbaşı Tel-Rıfat'tan başlıyor. Tel-Rıfat'tan başlamayan bir harekât ne ölçüde başarılı olur bilinmez. Hatta başarı şansı az denilebilir. İyi de Fırat'ın doğusu PKK/PYD kontrolünde ve Irak'tan gelen her türlü destek Sincar'a akıyor. Bu durumda Sincar'a da bir operasyon şart oluyor. O zaman da harekât hemen Sincar bölgesindeki ABD üslerine çarpıyor. Yani ABD ile Türkiye sahada karşı karşıya geliyor. Uluslar arası konjonktürün değişmesi nedeniyle Türkiye'nin gidip orada kalması da mümkün değil çünkü Türkiye işgalci Türkiye düşman diye gösteriliyor. Tezkere çıktığında yapılacak bir askeri harekât bölgeyi kontrol etmek açısından çok önemli ama bu gün için sadece operasyonla bu iş bir sonuç vermez gibi görünüyor. Çünkü Tel-Rıfat'tan operasyona Rusya izin vermez. Türkiye, Rusya ve Şam ile anlaşarak radikal gruplara karşı bir harekâta girebilir ancak bu da Türkiye içinde ciddi güvenlik sorunları yaratabilir. Radikal grupların Türkiye'deki uyuyan hücreleri harekete geçebilir. Rusya, M-4 karayolunu açmaya yönelik bastırıyor ve bu nedenle Türkiye'nin İdlib'deki radikal grupları devre dışı bırakmasını istiyor. Suriye'de angajman kurallarını değiştirme konusunda bir sıkıntı yok. Çünkü angajman kuralları siyasi iradenin askere neyi yapıp neyi yapamayacağını kısıtlayan kurallardır. Bu durumda Suriye'de harekatı kısıtlayıcı bir angajman kuralı yoktur. Buna karşın özellikle İdlib bölgesinde zaten TSK unsurları ile muhasım güçlere karşı bir "yakın temas" sözkonusudur. Askeri literatürde yakın temas; muhasım güçlerin birbirlerinin göz mesafesinde olduğu durumu ifade eder. Sıcak temas ise silahlı çatışmanın başladığı anı ifade eder. Türkiye, Rusya ve Şam ile anlaşmadan bir askeri operasyonu gerçekleştirirse sıcak temas durumunda Allah korusun çok ciddi bir zayiat ile karşılaşabilir. Çünkü Hava Kuvvetlerinin hava desteği olmadan, hedefler önceden Hava Kuvvetlerince yumuşatılmadan yapılacak bir askeri harekât düşünülemez. Bunun için de Rusya'nın kendi kontrolündeki hava sahasını Türk Hava Kuvvetlerine açması şarttır. Türkiye bir harekâtta bulunmaz ise Rusya, ben Şam ile anlaşarak bölgeyi temizlerim dedi. Bu ise Türkiye'ye korkunç bir göç dalgasının gerçekleşmesi demek olur. Bu durumda Türkiye'nin Rusya ve Şam ile anlaşarak özellikle İdlib'de öncelikle tampon bölgeye mültecileri çekmesi sonra geniş çaplı bir ortak operasyon ile sonuca gidilmesi daha uygun bir hareket tarzı olarak değerlendirilebilir.

Türkiye, Rusya ve Şam'ın anlaşarak ortak operasyon yapması durumunda  ABD ve İsrail'in zıplayacağı da kuşkusuz. E, yapmasa durum ortada, şehitler geliyor. Yazımızın başında belirttiğimiz gibi ABD zaten artık Türkiye'yi Rusya'nın yanında ve kendisine hasım gibi görüyor. Yunan Bakan Dendias bile ABD artık bizim yanımızda, sürekli olarak buraya silah yığıyor diyor. Hani derler ya tam köşeye sıkışmak diye. İşte durumumuz tam da böyle görünüyor. İki arada bir derede kaldık hesabı. Dileriz ülkemiz ciddi bir sıkıntı yaşamadan bu sıkışık süreçten çıkar.

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları