Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

Şu siyaset çok acayip bir iş

Şu siyaset hakikaten çok acayip bir iş, hele Türkiye'de siyaset ultra acayip bir iş. Türkiye iki gün sonra Cumhurbaşkanlığı için ikinci tur seçimi yapacak. Türk halkı mevcut Cumhurbaşkanlığı sistemi ile mi yoksa güçlendirilmiş parlamenter sistemle mi bundan sonraki yoluna devam edecek işte bunun seçimi olacak. Zira Cumhur İttifakı bileşenleri halen mevcut Cumhurbaşkanlığı sistemi ile Millet İttifakı bileşenleri de Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ile Türkiye'nin yoluna devam etmesini istiyorlar. Kısacası Pazar günkü Cumhurbaşkanlığı seçimi aslında bir sistemin yani Türkiye'nin hangi rejimle yönetileceğinin oylanacağı bir referandum olacak adeta. Seçim sürecinde Türkiye'de milliyetçi dalganın yükselişine tanık olduk. İyi de neden böyle bir milliyetçi dalga yükselişi oldu? Zira Türkiye Allah korusun bir savaş tehdidi ile karşı karşıya değil, büyük bir terör olayı yok, bir milli çatışma yok yani Türkiye güvenlik düzleminde olağan koşullarda seçim sürecine girdi. Ama milliyetçi dalga birdenbire yükseldi. Kanaatimizce bunun en önemli sebebi Türkiye'deki sığınmacılar ve kaçak göçmenlerdir. Türkiye'de salt milliyetçi olarak kendini tanımlayan partilerin başında MHP ve İyi Parti gelmektedir. İyi Parti Haziran ayında olağan kongreye gidecek. Bilindiği gibi İyi Partinin esas kadroları MHP'den ayrılıp gelenlerce oluşturuldu ve kuruluşu bu kadrolar yaptı. Hernekadar İyi Parti milliyetçi sağ parti olarak kurulduysa da Meral Akşener İyi Partiyi merkeze çekmek ve merkez sağın asıl partisi yapmak istedi. Nitekim bu nedenle Koray Aydın gibi isimler biraz geri planda tutuldu. Ancak bir parti ben merkez sağ olacağım demekle merkez sağ olamıyor Türkiye'de. O merkez sağın ruhunu ortaya çıkarması gerektiği gibi bir de merkez sağın tarihine ve nosyonuna sahip olması gerekiyor. Yani Akşener'in bu konuda işi zor diyebiliriz. 14 Mayıs birinci tur seçimlerinde Ülkücülüğün farklı fraksiyonlarının toplam oyu % 24-25 bandına yükseldi. Hatta Tuğrul Türkeş "Seçimin asıl kazananı Türk milliyetçiliği olmuştur." diye bir açıklama yaptı. Kamuoyu MHP'nin % 4lerde çıkan oyları nedeniyle % 7yi geçip geçemeyeceğini tartışırken MHP'nin % 10 civarı oy alması MHP'lilerin bile beklemediği bir durum oldu. Bu durumda milliyetçi oylar her iki ittifak için de belirleyici ana fonksiyon oldu. Ama burada önemli bir tespit de şu; özellikle genç kuşakta ortaya çıkan bir "toprak milliyetçiliği" sözkonusu. Yani hangi etnik kökenden olursa olsun Türkiye'nin tüm toprağını kendi vatanı, ay-yıldızlı şanlı bayrağımızın da bu vatanın tek bayrağı olduğunun bilincinde ve bunu koşulsuz olarak üst belirleyici gören bir toprak milliyetçiliğini görmekteyiz. Bu durum Türkiye'nin birlik ve bütünlüğü açısından çok doğru ve birleştirici bir durumdur. Türkiye dağılan, bölünen toplumu tekrar birleştirmeli, bir araya getirerek milli birlik ve beraberliği sağlamak zorundadır. Türkiye yeniden bir Çanakkale ruhunu, bir Kuvayı Milliye ruhunu yakalamak ve bu ruhla hareket etmek zorundadır. Milliyetçi yapılar Türkiye'deki sayıları 13,5 milyon civarında olduğu konuşulan başta Suriyeliler olmak üzere tüm geçici sığınmacıların ve kaçak göçmenlerin doğurganlık oranlarının yüksekliği nedeniyle on yıl sonra Türkiye'nin demografik (yani nüfus) yapısını tamamen bozacağından milli birliğe ve ulusal güvenliği bir tehdit olarak algılıyorlar. Ki bu gelen sığınmacıların içinde IŞİD teröristlerinin, Afgan teröristlerinin, Afrika'dan gelen teröristlerin olduğu iddialarını kamuoyunda duymak mümkün. Bursa - İnegöl'de ciddi bir IŞİD yerleşmesi olduğu iddia ediliyor. Nitekim bu sığınmacıların gönderilmesini isteyen kesimin en önde gelen isimlerinden biri de Sinan Oğan idi. Sinan Oğan'ın bir numaralı söylemi "sığınmacıların derhal gönderilmesi, gitmeyenlerin de zor kullanılarak gönderilmesi" idi. Hatta Cumhur ittifakının bu konuda ensar - muhacir söylemlerinin bir kıymeti harbiyesi olmadığını sıkça ifade ediyordu. Sinan Ogan o denli ileri boyutta idi ki 28 Martta ve 13 Mayısta "Cehennemin kapılarını kapatabiliriz." diye söylemde bulundu. Ama dedik ya siyaset çok acayip bir iş, aynı Sinan Oğan Sayın Cumhurbaşkanının aniden kendisini İstanbul'a çağırması sonucunda Dolmabahçe'deki çalışma ofisine gitti ve yaptığı görüşme sonrasında tam 180 derecelik bir dönüşle Cumhur İttifakını destekleyeceğini açıkladı. Sinan Oğan'ın bu açıklaması hemen herkesi şaşırttı. Çünkü Oğan'ın bir partisi yoktu, aday olabilmesi için gereken 114.000 imzayı ona Zafer Partisi ve Adalet Partisi toplamıştı. Zaten Aldığı 2,75 milyon oyun hemen tamamı da bu partilerden olan ve diğer Atatürk milliyetçisi kesimden gelen oylardı. Zaten Oğan da Atatürk milliyetçiliğini temsil ettiklerini söylüyordu. Şimdi Oğan'ın bu 180 derecelik dönüşü nedeniyle kendisini destekleyecek bir tek seçmeni bile kalmamış oldu. Zira Adalet Partisi zaten Millet İttifakını destekleyeceğini açıkladı, Zafer Partisi de bu yazı yazılırken Özdağ'ın Kılıçdaroğlu ile mutabakata vardıklarını ifade ediyordu. Yani Oğan 2.75 milyon oyu salt muhalif olduğu için almıştı. Şimdi hiç oyu olmayan bir kişi durumuna düştü. Tam da bu noktada gelelim zurnanın zart dediği yere. AK Parti içinde başta Sayın Erdoğan olmak üzere yılların deneyimine sahip kurt politikacılar var. Bu politikacıların Sinan Oğan'ın kendilerine gelmesi halinde Cumhur İttifakına 1 oy bile getiremeyeceğini hesaplamamış olmaları mümkün değil. Çünkü dedik ya Oğan'ın oyları muhalif seçmenden gelen oylar. Kendisinin bir partisi de yok ki kemik oyları olsun. O halde Cumhur İttifakı Sina Oğan'ı kendi saflarına neden kattı? Biz bu sorunun "arkasının çok önemli" olduğunu düşünüyoruz. Öte yandan seçim ile ilgili bir konuda Sayın Erdoğan ile Sinan Oğan neden AK Partinin bir binasında görüşmediler de bir devlet binasında görüştüler? Sinan Oğan neden Cumhur İttifakına katıldığının açıklamasını yaparken gazetecilerden hiçbir soru almadı? Sinan Oğan en büyük iddiası olan "Sığınmacıları göndereceğim" derken sığınmacıları göndermeyeceğini söyleyen Cumhur İttifakı ile birden bire neden beraber olmayı seçti? Sinan Oğan MHP'den AK Partinin politikalarını destekledikleri için kavga ederek oradan ayrılmıştı, şimdi ne değişti? Sinan Oğan'a acaba MHP'nin başına geçeceği mi vaat edildi? En önemlisi de kendisi ile karşı karşıya gelmiş bir Sinan ogan ile birlikte aynı yerde olmayı Bahçeli nasıl kabul etti, nasıl ikna edildi? Aklımızda deli sorular. Hakikaten siyaset çok acayip bir iş. Hele Türkiye'de ultra acayip bir iş.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları