Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

Siyasetin kaygan zemini

Seçim süresi yaklaştıkça siyaset kızışıyor ve zemini kayganlaşıyor. Bu yazının yazıldığı gün Millet İttifakı''nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu tüm partileri ziyaret ettiği gibi Memleket Partisi''ni de ziyaret etti ve Genel Başkan Muharrem İnce ile görüştü. Görüşmede genel konuların konuşulduğu, Kılıçdaroğlu''nun İnce''ye bir teklif götürmediği öğrenildi. Ancak ayrılırken Kılıçdaroğlu''nun "Biz Halil İbrahim sofrasını genişletmeye çalışıyoruz" sözü bir anlamda İnce''ye verilmiş bir mesaj gibiydi. Hemen herkesin ortak kanaati bu seçimin çok hassas dengeler üzerinde olduğu ve 1 puanın bile büyük önem taşıdığı yönünde. İnce her ne kadar "Yüzde 30 oy alırım" diye yola çıksa da açıkça söyleyelim ki bu tahmin safça bir hayalden öte değildir. Zira İnce hiçbir program açıklamadı, bir kadrosu bile yok. Halk bunu görmüyor mu? En küçük bir somut vaadi bile yok. Partisinin bir programı yok. Görünen o ki İnce bir hayal âleminin içinde. Sadece sosyal medya ile, Tiktok''ta dans etmekle filan bu ülkede seçim kazanılacağını bırakın düşünmeyi akıldan geçirmek bile aklı başında bir siyasetçinin yapacağı iş midir? İnce, adaylığını geçmişte uğradığına inandığı haksızlığın mağduriyeti üzerine kuruyor. Millet İttifakı, CHP süreç içinde İnce''yi hedef alarak söylemde bulunurlarsa bu durum İnce''nin mağduriyet rolünü güçlendirir ve Millet İttifakı için yanlış bir strateji olur. Görünen o ki İnce, siyasette bir dip dalga dediğimiz kitleye oynuyor. Bu kitle de hem Sayın Erdoğan''a hem de Sayın Kılıçdaroğlu''na gitmek istemeyenlerden oluşan kitledir ve bu kitlenin büyüklüğü seçimin sonucuna tesir eder. Peki, hem Erdoğan hem de Kılıçdaroğlu bu seçimin çok kritik bir seçim olduğunu belirtmelerine rağmen İnce hiç şansı olmadığı halde, hiçbir kadrosu bir vaadi yokken neden adaylıkta bu kadar ısrar ediyor? Bizce bunun sebebi 2018 seçimlerinde kendine göre desteklenmediği ve kenara atılmış konumuna düştüğü inancını taşıması ve bu seçimi bir anlamda rövanş gibi görmesidir. Burada kamuoyunda en çok sorulan da şu; İnce çekilmeyerek seçimi ikinci tura bıraktıran bir siyasetçi olarak mı yoksa, tarihî sorumluluğu gördüm çekildim diyerek bu durumu bir başarı öyküsüne çeviren siyasetçi olarak mı siyasi hayatına devam edecek? Bu yazı yazılırken hâlâ İnce''nin çekilmek için bir gün kadar zamanı var. Ama kanaatimizce İnce çekilmeyecek ve aday olmaya devam edecek. Millet İttifakı adayı olarak Sayı Kılıçdaroğlu, İnce ziyaretini çok daha önce yapsa idi belki daha uzun bir süre İnce''nin kendisi ile iç hesaplaşması için bir zaman süreci bırakmış olabilirdi. Biz öyle bir süreç sonunda bile İnce''nin adaylıktan vazgeçme ihtimalini zayıf görürdük o da ayrı konu.

Kılıçdaroğlu''nun İnce''yi ziyaretinden ayrılırken İnce''nin söylediği "Hoş geldin, güle güle" sözü büyük saygısızlık olarak değerlendirildi. Biz de aynı görüşteyiz. İnce çok kaba bir davranışta bulundu ve yaptığı çok ayıp. Yahu sen ufacık bir partisin, yaşın da Kılıçdaroğlu''ndan küçük. Kılıçdaroğlu kalkmış seni adam yerine koymuş, sana değer vermiş, ayağına kadar ziyarete gelmiş sen tutuyorsun bu ayıbı yapıyorsun. Olur mu? En azından bizim örf, adet ve törelerimize uyar mı bu senin yaptığın birader? Söz konusu olan salt Kılıçdaroğlu değildir, kim olursa olsun bir kişi bir ziyarete gelmişse ev sahibi olarak misafire saygı göstermek bizim törelerimizdendir. Görünen o ki İnce bu örf, adet ve töre konusunda da sınıfta kalmış. Sosyal medyada yazıyorlar; "Büyük olan ego yapmadı, büyüdü de büyüdü. Küçük olan ego yaptı, küçüldü de küçüldü. Hırs aklı sollayınca hezimet kaçınılmaz olur. Net hata noksan kalemi..." Böyle bir sürü yazı var sosyal medyada. Bu konuda bir çift söz de biz edelim; Rahmetli bir Hocamın sözü idi "İnsanlar başaklara benzerler, doldukça eğilirler. Boş başaksa dik durur." Rahmetli Demirel''in de bana söylediği ve kendime hayat ilkesi ettiğim sözlerden biri şudur; "Bir siyasetçi ne söyleyeceğini değil, ne söylemeyeceğini bilen adamdır." Ne muhteşem bir söz.

Gelelim Cumhur İttifakı''nda olanlara. Cumhur İttifakı cephesinde de bazı karışıklıklar olduğu görülüyor. Cumhur İttifakı''nın iki başat partisi AK Parti ve MHP''dir. Sayın Erdoğan''ı net bir biçimde destekleyen Bahçeli son dönemde ani bir kararla seçimlere ittifak içinde değil de kendi logosu ile girmeye karar verdi. Bahçeli''nin böyle bir karar vermesinde Erdoğan''ın HÜDA PAR ile ittifak yapmasının etkisi olduğunu düşünebiliriz. Zira HÜDA PAR ,Hizbullah terör örgütü ile organik bağı olmuş olan bir parti olup, otonom bölge, Türk kelimesinin kullanılmaması gibi söylemleri bulunan bir yapıdır. Her ne kadar Bahçeli HÜDA PAR''ın bölücü talepleri olmadığını söylediklerini ifade etse de tabanına bunu anlatabilmesi mümkün değildir. Çünkü daha yeni HÜDA PAR sözcüsü Av. Serkan Ramanlı "Biz milliyetçi değiliz. Biz her türlü milliyetçiliği ayaklar altına almış bir partiyiz" diye beyanat verdi. E, adında milliyetçi olan, milliyetçiliğin bayraktarı olduğunu iddia eden bir partinin her türlü milliyetçiliği ayaklar altına alan bir parti ile ittifak yapması nasıl olacak ve bu tabana nasıl anlatılacak? İşte Bahçeli''nin açmazı burada oldu. Burada kanaatimizce Sayın Erdoğan BBP, HÜDA PAR ve Yeniden Refah''ı MHP''ye karşı bir denge unsuru olarak tutuyor. Cumhur İttifakı içinde diğer sorunlu bir nokta da 6284 sayılı Kadını Koruma Yasasıdır. Hem HÜDA PAR hem de Yeniden Refah bu yasaya karşılar ve kaldırılmasını istiyorlar. Kadını birçok haktan mahrum edecek düzenleme talepleri kamuoyunda ciddi tepkilere sebep oldu. Hatta AK Parti Grup Başkan Vekili Özlem Zengin de bu yasanın kaldırılması düşüncesine ciddi tepki verince neredeyse linçe uğradı. Kamuoyunda algılanan durum bu yasa kalkarsa kadınların birçok kazanımlarını kaybedecekleri yönünde, hatta bu durumun Medeni Kanunun kalkmasına kadar uzanan bir yolu açabileceği görüşü hâkimdir. Bu durum Cumhur İttifakı için ilave bir risk içerir. Seçimlerde önemli bir nokta da milletvekilliği sayısı konusudur. Kim Cumhurbaşkanı seçilirse seçilsin, kendi ittifakının Meclis''te çoğunlukta olması gerekir. Aksi halde topal ördek konumuna düşer. Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kalırsa Meclis''te çoğunluğu elde eden tarafın adayının lehine ibrenin dönmesi olasılığı çok yüksektir. Çünkü Türk halkı dengeyi ve uyumu tercih eder. O nedenle her iki taraf için de Meclis''te çoğunluğu elde etmek elzemdir. Cumhur İttifakı''nın 20 yıllık yorgunluğu, ekonominin çok kötü koşullarda olması, son yaşanan deprem felaketinde iktidarın performansının kamuoyunun beklediği seviyede olamayışı Millet İttifakı için büyük bir avantaj olarak görünmektedir. Ama unutmamak lazım ki Sayın Erdoğan gibi deneyimli bir politikacının her zaman şapkadan tavşan çıkartma ihtimali vardır.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları