Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

Servet dağılımı raporu

Geçtiğimiz günlerde İsviçre'nin ciddi kuruluşlarından İsviçre bankası Credit Suisse servet raporunu açıkladı. Tahminlere göre, Türkiye'de pandemi yılı olan 2020'de dolar milyoneri sayısı 21 bin artışla 115 bine yükseldi. Nüfusun en zengin yüzde 1'lik kesiminin servetten aldığı pay yüzde 42,8'e yükselirken, yüzde 95'lik kesimin servetten payı yüzde 37,8'de kaldı. Veriler, Türkiye'de ve dünyada eşitsizliğin pandemi döneminde keskinleştiğine işaret ediyor. Rapordaki tahminlere göre, 2019 yılında 94 bin olan Türkiye'deki milyoner sayısı pandemi yılı olan 2020'de 21 bin kişi artarak 115 bin 423'e yükseldi. Türkiye'de 2020 yılında toplam servet bir önceki yıla göre yüzde 1,2'lik sınırlı artışla 1 trilyon 587 milyar dolara yükseldi. Yetişkin başına düşen servet ise yüzde 0,4'lük düşüşle 27 bin 586 dolardan 27 bin 466 dolara geriledi. Türkiye'de yetişkin nüfusun yüzde 57,6'sı 10 bin dolar altı, yüzde 38,8'i 10 bin-100 bin dolar arası, yüzde 3,4'ü 100 bin-1 milyon dolar arası, yüzde 0,1'i 1 milyon dolar üstü servete sahip Türkiye'de 10 bin dolar altı servete sahip kişi sayısı 33 milyon 262 kişi, 10-100 bin dolar arası servete sahip kişi sayısı 22 milyon 406 bin kişi, 100 bin-1 milyon dolar arası servete sahip kişi sayısı 1 milyon 984 bin kişi, 1 milyon üstü servete sahip kişi sayısı 115 bin oldu. 2010 yılında Türkiye'de toplam servet 1 trilyon 718 milyar dolar, yetişkin başına servet ise 36 bin 484 dolardı. 2013 yılında Türkiye'de toplam servet 1 trilyon 970 milyar dolara, yetişkin başına servet ise 39 bin 304 dolara kadar yükselmişti. Sonrasında Türkiye'ye dönük sıcak para girişlerindeki azalma ve TL'deki değer kaybıyla birlikte, dolar cinsi toplam servet de düşüş eğilimine girdi. Pandemi tüm dünyada yoksulluğu artırırken, Türkiye'deki yoksulluk artışına dair Credit Suisse'in yanı sıra Dünya Bankası çarpıcı veriler yayımladı. Dünya Bankası'nın Türkiye Ekonomik İzleme Raporu'nda, 2018'de Türkiye'de 6 milyon 939 bin olan mutlak yoksul sayısının 2019'da 8 milyon 420 bine, 2020'de 10 milyon 171 bine yükseldiği tahmini yer aldı. Tüm dünyada olduğu gibi burada pandeminin yarattığı ekonomik daralma da tabii ki göz ardı edilemez. Raporlarda görülen tahminle Türkiye'de dolar milyoneri sayısında 21bin artış olmuş. Öte yandan nüfusun %1'lik bölümü toplam servetten %42.8 pay alırken %95'lik kesim toplam servetten %37,8 alıyor. Pandemi döneminde gelir dağılımındaki uçurum keskinleşmiş görünüyor. Keskin uçurumlu gelir dağılımları tüm dünyada dikkatle izlenen bir meseledir. Zira bir ülkede gelir dağılımı arasında daha düşük düzeyde farklılık olursa o ülkede bireylerin yaşamı daha mutlu olur. Bu durum ülkelerin daha huzurlu bir yaşam sürmesine de imkân sağlar. Gelirin dağılımının da temelinde çok çeşitli faktörler etkili olur. Bu faktörler o ülkedeki eğitim düzeyinden yönetiliş biçimine, üretim faktörlerinin etkinliğinden ülkenin coğrafi konumuna kadar pek çok sayıda olabilir. Ancak bütün bunların içinde en temel faktör üretim faktörüdür. Bir ülkenin zenginleşmesi için üretmesi, yurt içi ihtiyacını karşıladıktan sonra kalan üretim hâsılasını başka ülkelere satabilmesi gereklidir. Üretim bilim, sanayi ve tarım ağırlıklı olmak zorundadır. Özellikle hizmetler sektörü ağırlıklı ekonomilerin ihraç edebileceği ürün çok az çeşittedir. Çünkü hizmetler sektörünün üretimi anında tüketilen bir üretim çeşidi olup ihracı mümkün değildir. Türkiye hem coğrafi konumu hem yeraltı ve yerüstü zenginlikleri hem verimli büyük toprakları hem genç nüfusu ile çok büyük ekonomik avantajlara sahip bir ülkedir. Tarım alanında hep söylediğimiz gibi katma değeri yüksek olan yüksek teknolojili tarım üretimi yaparak bu ürünleri ihraç etmesi büyük gelir sağlayacak bir kalem oluşturur.

Öte yandan savunma sanayindeki ileri teknoloji ürünleri kapasite artımı ve pazar payının genişletilmesi ile büyük girdi sağlayabilir. Bu üretim kalemlerinin arttırılması mümkündür. Ancak tüm faaliyetlerin kısa, orta ve uzun vadeli olarak planlanması gerekir. Bunun için de Devlet Planlama Teşkilatı'nın (DPT) tüm imkânları ile yeniden aktif hale getirilmesi kaçınılmazdır. Yani bir "planlı kalkınma" hamlesi gereklidir. Planlı kalkınmanın ilk adımı da beton ve AVM ekonomisinden vazgeçilerek üretim ekonomisine dönülmesidir. Üretimin artması ile oluşacak gelir artımı ekonomideki finansal kaçakların da önlenmesi ile gelirin tabana yayılmasını sağlayacaktır. Bu durum "ortadirek" dediğimiz kesimin yeniden canlanmasını da beraberinde getirir. Unutmamak lazımdır ki toplumları ayakta tutan en önemli kesim ortadirek dediğimiz kesimdir. Gelir tabana doğru yayılmaya başlayınca işgücü yani çalışanların gelirlerinde önemli ölçüde artışların olması beklenir. Bu durum bireylerin yaşam koşullarını iyileştireceği için daha mutlu bir toplum ortaya çıkacaktır. Mutlu toplumlarda ülke standartları her açıdan yükselir. Eğitimden üretime, sanattan spora her alanda çıta yükselir ve başarılar elde edilebilir. Bütün bunlara ilaveten üretimin artması, ekonomik kaçakların önlenmesi, yatırımların üretim alanlarına yönelik yapılması ülkenin işsizlik sorununa da önemli bir çözüm olarak ortaya çıkacaktır. Gelişmekte olan ülke olmak milletlerin kaderi değildir. Doğru stratejilerle doğru işler yapıldığında her ülke geleceğini güçlü kılar.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları