Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

Seçimlere giderken Türkiye

Türkiye çok önemli bir seçim sürecinde bulunuyor. Seçimlerde yarışın ağırlıklı olarak cumhurbaşkanlığı konusunda Sayın Erdoğan ile Sayın Kılıçdaroğlu arasında geçeceği açıkça görülüyor. Erdoğan Cumhur İttifakı''nın adayı, Kılıçdaroğlu ise Millet İttifakı''nın. Cumhur İttifakı AK Parti, MHP, BBP, HÜDA PAR, Yeniden Refah ve DSP''den oluşuyor. Muhalefetteki Millet İttifakı ise CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, DEVA Partisi, Gelecek Partisi ve Demokrat Parti''den müteşekkil. Bir üçüncü İttifak ise Emek ve Özgürlük İttifakı. Emek ve Özgürlük İttifakı''nın başat partileri ise Yeşil Sol ve TİP. 14 Mayıs''ta halkımız bu ittifaklardan hem cumhurbaşkanı seçecek hem de TBMM''de kendisini temsil edecek milletvekillerini seçecek. Tablo bu. Tabloyu analiz ettiğimizde bir defa listede aday olan diğer iki isimden Muharrem İnce ve Sinan Oğan''ın seçilme şanslarının sıfıra yakın olduğunu söyleyelim. Özellikle İnce başlangıçta çok iddialı konuşuyordu ama anketler bu işin dans etmeyle filan olmayacağını gösteriyor. İnce''nin bir ekibi yok, halka sunduğu somut projeleri yok. Dans etmesini beğendiği söylenen gençler ise Nisan yağmuru gibi o an için beğenip geçtiler. Gençlerin yurt sorunu, eğitim sorunu, beslenme sorunu, işsizlik sorunu gibi sorunları varken dansa mansa kimse oy vermez. O nedenle İnce''nin şansı sıfır. Oğan da somut önerileri ve kadrosu olmayan bir aday. O nedenle onun da ciddi bir oy alabilmesi imkânsız. Cumhurbaşkanlığı seçiminde iki başat aday Sayın Erdoğan ve Sayın Kılıçdaroğlu''dur. Sayın Erdoğan seçime halihazır Cumhurbaşkanı olarak girmektedir ki mukayeseli bir üstünlüğe sahip konumdadır. Ancak 21 yıllık iktidar olmanın verdiği doğal yorgunluk ve yıpranmışlık önemli bir handikaptır. Lakin bize göre en önemli handikap AK Parti listelerinden ve seçilecek yerlerden aday gösterilen HÜDA PAR yöneticileri ve Yeniden Refah ile yapılan ittifaktır. Her ne kadar HÜDA PAR olarak parti ismi listelerde görünmese de kamuoyu HÜDA PAR''ın Cumhur İttifakı''nın bir bileşeni olduğunu bilmektedir. HÜDA PAR''ın Anayasanın ilk dört maddesinin değiştirilebileceğini, Türk ismini kabul etmedikleri, Türk bayrağının isminin Türkiye bayrağı olarak değişmesi gerektiğini, milliyetçiliği ayaklar altına aldıklarını, Kürt otonom bölgesinin kurulması gerektiği, federasyon, özerklik gibi taleplerinin olduğunun HÜDA PAR yöneticilerinin yaptığı açıklamalarda ifade edilmiş olmasının kamuoyunda ciddi endişelere sebebiyet verdiği toplumda konuşulmaktadır. Öte yandan MHP ve seçmeninin HÜDA PAR ile yan yana gelmediği MHP yönetimi ve MHP''nin yayın organlarında vurgulanıyor.

Kamuoyu HÜDA PAR''ı Hizbullah terör örgütünün bir siyasi temsilcisi olarak algılıyor ve domuz bağı cinayetlerini, Gaffar Okkan ve 5 korumasının Hizbullah tarafından şehit edildiğini anımsıyor. Bu durum AK Parti yani Cumhur İttifakı için ciddi bir handikap teşkil edebilir. Öte yandan hem HÜDA PAR''ın hem de Yeniden Refah''ın özellikle kadınlar ile ilgili talepleri AK Parti''nin kadın seçmenleri dâhil tüm kadınları endişeye sevk ediyor. Özellikle de 6284 sayılı yasanın değişmesi konusunda. Bu konuda AK Parti Grup Başkan Vekili Özlem Zengin mecliste ciddi tepki vermişti. Tabii sonrasında da Zengin''e karşı kendi cenahından gelen ciddi tepkiler tüm kadınların zihnine yerleşti. Zengin şu sözü de söylemişti; "Bizim mahalle kadınların değiştiğinin farkına varamadı." Bu da Cumhur İttifakı için ayrı bir handikap olabilir. Ayrıca Cumhur İttifakı''nın yıldız kadrolarının pek olmaması da seçmen nezdinde dikkatlerden kaçmayabilir. Ama Cumhur İttifakı''nın bize göre seçmen açısından en önemli handikapı geçim sıkıntısı, hayat pahalılığı ve yüksek enflasyondur. Hatırlanacağı üzere Maslow''un İhtiyaçlar Merdiveni Kuramı''nın 1''inci basamağı "yeme, içme, örtünme ve barınma"dır. Yani İnsanoğlu bu ilk maddedeki ihtiyaçları tatmin edilmedikçe diğer üst basamaklardaki ihtiyaçlarını düşünmez, düşünemez. İnsan doğasının temel sonucudur bu durum. O nedenle aslında ülkemiz için fevkalade yararlı örneğin savunma sanayii gibi alanlardaki başarıları seçmen pek düşünmez. Çünkü onu düşünebilmesi için alt basamaklardaki ihtiyaçlarını karşılamış olması gerekmektedir. Bunun da önemli bir nokta olduğunu değerlendiriyoruz.

Millet İttifakı''na gelince, Millet İttifakı''nın vaatlerinin ve bunları nasıl yapacaklarının başında yukarıda yazdığımız insanoğlunun birinci basamak ihtiyaçlarını hemen karşılamak üzere hareket edecekleri Millet İttifakı liderlerince ifade ediliyor. Çünkü asıl en etkin enstrüman tenceredir. Hatırlanacağı üzere 7 kere gidip 8 kere gelen ve Türkiye''nin 50 yılına damga vurmuş olan 9''uncu Cumhurbaşkanı rahmetli Süleyman Demirel de hep tencere vurgusu yapardı. Tencereyi doldurursanız şans artar. Millet İttifakı mevcut çok iyi oldukları iddia edilen ekonomi kadroları tencereyi dolduracağını, enflasyonu düşüreceğini iddia ediyor. Seçmenin bu iddiayı satın alma ihtimali de yüksek görünüyor. Bir de Kılıçdaroğlu''nun "Alevi" çıkışını yaptığı videosunun seçmen üzerinde pozitif bir etki oluşturduğu siyasal iletişimciler tarafından vurgulanıyor. Buna karşın Yeşil Sol Parti''nin aday çıkarmayıp Kılıçdaroğlu''nu destekleyecek yönde duruş göstermesi Yeşil Sol''un Kandil ile olan bağları sebebiyle seçmende olumsuz bir etki yaratabilir. Ama burada talep edilen, Kürt kökenli yurttaşların oylarıdır ki aslında tüm partiler de doğal olarak bu oylara taliptirler.

Bu seçim süreci ile ilgili olarak şu noktaların da öne çıktığını görmek mümkündür. Yaşımız itibariyle 1960''lı yılların sonlarından itibaren sayısız seçim hatırlıyoruz. Eski seçimler çok daha renkli olurdu. Sokaklar bayraklar, afişler ile donatılırdı, seçim minibüsleri, araçları dolaşırdı. Adaylar sürekli sahada olurlar halk ile bire bir görüşürlerdi. Şimdi bunlar çok az gibi. Öte yandan siyah beyaz ekranlara çıkan liderlerin tartışmaları olurdu ve vatandaşlar bu yayınları ilgiyle izlerlerdi. Çok iyi hatırlarız; 1983 seçimlerinde ANAP lideri Turgut Özal ile Halkçı Parti lideri Necdet Calp''ın Boğaz Köprüsü''nü satma tartışmaları yıllarca konuşulmuştu. Yayındaki diğer lider de Turgut Sunalp idi. Özal köprüyü satarım dedikçe Calp''ın sattırmam efendim, sattırmam deyişi yaşı 50''nin üzerinde olanların hâlâ hafızalarındadır. Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan, Erdal İnönü, Tansu Çiller, Mesut Yılmaz ekranlara çıkarlar saatlerce tartışırlardı. Çok seviyeli, keyifli, nezaketin tavan yaptığı tartışmalardı bunlar. Seçmenler de bu yayınları izler bir fikir sahibi olurlardı. Bu tür seçim öncesi lider tartışmaları ABD başta olmak üzere dünyada pek çok ülkede yapılıyor. Keşke bizim ülkemizde de bu gelenek devam etseydi. Ama ne yazık ki bugün yok. Çünkü bu tartışma programları seçmenleri de seçim atmosferine sokuyordu. Son bir not olarak şunu da ekleyelim; bu seçimde ilk kez oy kullanacak 4.904.000 genç seçmenin sandığa gitmeleri halinde seçim sonuçlarına etkisi büyük olacaktır. Seçime katılım oranının ise yüzde 88''i geçmesi bekleniyor. Bizler de bekleyip göreceğiz.

Seçimlerin milletimize ve ülkemize hayırlı olmasını dileriz.

 

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları