Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

SEÇİME SON 4 GÜN

Dört gün sonra Türkiye 100 yıllık Cumhuriyet tarihinin en kritik seçimini yapacak. Aslında bu seçim sadece bir cumhurbaşkanı ve milletvekillerini seçmek için yapılan bir seçim değildir. Bu seçim 15 Mayıs sabahından itibaren Türkiye''nin bu günkü "Partili Cumhurbaşkanlığı" sistemi ile mi (dünyada başka bir ülkede uygulaması olmamış ve olmayan bir sistem olduğundan o nedenle Türk Tipi Başkanlık Sistemi diye de isimlendirilmişti.) yoksa "Parlamenter Sistem" ile mi yola devam edeceğine Türk Milleti tarafından karar verileceği bir seçim olacaktır. Yani daha açık bir ifade ile bu seçim bir rejim tercihi seçimi olacaktır. Biz bu yönetim sistemleri ile ilgili olarak yıllar evvel köşemizde bütün ayrıntılarını fayda ve mahsurları ile defalarca yazmış, televizyon yayınlarımızda anlatmıştık. O nedenle burada tekrar yazacak değiliz. Türk Milleti hür iradesi ile hangi modele karar verirse o model ile yola devam edilir tabii. Lakin burada bizim anlatmak istediğimiz farklı bazı konulardır. Türkiye medeni bir ülkedir. 200 yıllık bir parlamento geleneği, 100 yıllık bir Cumhuriyet geleneği, 70 yıllık da bir demokrasi geleneğine sahiptir. Bunlar az ve kolay birikimler değildir. Milletimiz öyle böyle demokrasiyi içselleştirmiştir. Hernekadar 40 yıldır aşındırılmaya çalışılsa da tarihinden gelen kendine özgü gelenek ve görenekleri, örf ve adetleri vardır. Bu gelenek göreneklerin içinde seçimlerde bir bayram havasının yaşanması da vardır. Türkiye ne yazık ki bu gün büyük bir kutuplaşma içine sokulmuş olduğundan, çok az sayıda da olsa bir kısım kimseler seçim sürecinde değil de sanki savaşta düşmanı ile karşı karşıya gelmiş gibi davranışlar sergileme eğilimine girmişlerdir. Gerek sosyal medyada yazılanlar, gerek bazı basın organlarında çıkanlar özellikle eğitim düzeyi düşük ve çok genç kimselerde farklı, olumsuz düşüncelere ve istenmeyen davranışlara yol açmaktadır. Bu durumun en son örneğini İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Millet İttifakının Cumhurbaşkanı Yardımcısı Adayı Ekrem İmamoğlu''nun Erzurum mitinginde gördük. 150-200 kişilik bir grup genç İmamoğlu''nun konuşması sırasında taşlı saldırıda bulundular. İmamoğlu''nu dinlemeye gelen insanlardan bazıları atılan bu taşlardan yaralandılar. Yaralananlar içinde küçük bir çocuk dahi olduğunu haber bültenlerinde ekranlarda gördük. Bunlar doğru davranışlar değildir. Erzurum hadisesi seçmende bir kırılma noktası olabilir. Bu olayın Cumhur İttifakına oy kaybettirme olasılığı ihtimal dâhilindedir. Bize göre yaşanan seçim sürecinin en kritik olayıdır bu. Ben o zamanlar ilkokula giden çok küçük bir çocuk olmama rağmen 1965 seçimlerinden beri Türkiye''deki tüm seçimleri hatırlıyorum. Yani 50 yıldan fazladır yapılan hiçbir seçimin bu kadar gergin bir ortamda geçtiğine tanık olmadım. Türkiye yeni bir döneme girilmeye hazırlanırken gerilimler üzerinden algılar oluşturmaya ve o algılar ile oy devşirilmeye çalışılması doğru bir hareket tarzı değildir. Bu tür gergin süreçlerde hiçbir vatandaşımız itidalini kaybetmemelidir. Sükûnetini korumalıdır. Politik sohbetlerde baktınız ki ortam geriliyor hemen oradan uzaklaşılması ya da konu değiştirilmesi gerekir. Bu güne kadar Türkiye''de Adalet Partisi AP, CHP, Milli Nizam Partisi sonrasında Milli Selamet Partisi MSP, Doğru Yol DYP, DSP, Refah Partisi RP, SP, Milliyetçi Hareket Partisi MHP, Anavatan Partisi ANAP gibi birçok partinin katıldığı seçimleri ve koalisyonları gördük. Muhalefetlerini gördük. Devlet görevimiz sırasında 1980 İhtilalini canlı yaşadık, İhtilali yapanların iktidarlarını ve sonlarını da gördük. 28 Şubat süreçlerini, 15 Temmuz hain FETÖ teröristlerinin darbe girişimlerini, PKK, Hizbullah, TİKKO, DHKP-C vb. pek çok terör örgütlerini gördük. Bu örgütlerin aziz milletimize yaşattığı acıları gördük. Ama kendisi iyi olmayan hiçbir şeyin sonunun da iyi olmadığını gördük. Seçimlere giderken sosyal medyada bazı kendini bilmezlerin birbirlerine attığı tehdit mesajlarını da görmekteyiz. Bize göre seçim sonuçları ne olursa olsun hiçbir kimse sakinliğini elden bırakmamalı, sandıktan çıkan millet iradesine saygı duymalıdır. Hangi taraftan olursa olsun kimse eşkıyalığa soyunmamalı hatta bunu düşünmemelidir bile. Hele öyle silah - külah filan Allah muhafaza. Zira Türk Devleti güçlüdür ve Türk Devletinin tek ve asli sahibi Büyük Türk Milletidir. Tabii bu arada üm siyasi parti mensupları siyasetçiler de toplumu kamplaştıracak, seçim ortamını gerecek eylem ve söylemlerden özenle kaçınmalıdır. Dileğimiz seçimlerin huzur ve güven içinde yapılması, sonuçlarının da ülkemize, milletimize hayırlı ve uğurlu olmasıdır. Bir tavsiyemiz de necip medyamızadır. Medya mensupları, aklı başında gazeteciler toplumun kanaat önderleridirler. Gazeteci arkadaşlarımız da, televizyon yayıncısı arkadaşlarımız da yazdıkları yazılarda, yaptıkları programlarda topluma sükûnet tavsiye etmeli, kışkırtıcı yazı ve söylemlere asla tevessül etmemelidirler. Zira unutmamak lazımdır ki; bu ülkeyi hedefine koymuş Emperyal güçlerin en büyük arzusu bu ülkede kaosun olması ve onların da bunu fırsat bilerek aziz vatanımıza "Demokrasi getirmeye!" kalkmaları isteğidir. Büyük Türk Milleti bu vatanı sokakta bulmadı.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları