Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

Seçimden sonra muhasebe zamanı

Seçim yapıldı ve bitti. Şimdi muhasebe zamanı başladı. AK Parti'nin bazı yerlerde her ne kadar oyları düşse de sonuçta Mecliste birinci parti olmayı başardı. Cumhurbaşkanlığı seçiminde de Sayın Erdoğan ipi önde göğüsleyerek 13'üncü Cumhurbaşkanımız oldu. Hayırlı ve uğurlu olsun. AK Parti kendi içinde seçimi değerlendirerek oylarının azaldığı yerlerde nedenlerini araştıracaktır. Seçim öncesinde iktidarın bazı yöneticileri bile Mecliste çoğunluğu sağlayamayacaklarını düşünürken ne oldu da genel kanaatin tam tersi bir tablo ortaya çıktı? İşte muhalefetin üzerinde kafa yorması gereken soru budur.

Halkın içinde olan biri olarak biz bu konuda biraz yardımcı olalım. Millet İttifakı partileri 14 Mayıs seçiminde Mecliste olabildiğince yüksek sayıda sandalye elde etmek için oldukça yoğun gayret sarf ettiler. Ama aynı gayreti 28 Mayıs'taki 2'nci tur seçiminde göstermediler. Hatta bazı parti genel başkanları laf olsun torba dolsun türünden çalışıyor gözüktüler. Özellikle DEVA, Gelecek ve Demokrat Parti hiç çalışmadılar, biz nasıl olsa bedavadan Mecliste sandalyeleri kaptık düşüncesine girdiler. Örneğin Davutoğlu, Konya'da bir toplantı yaptı mı? Kamuoyunda hiç duyulmadı da. Ama burada esas olan Millet İttifakı'nın amiral gemisi konumunda olan CHP'nin tutum ve davranışları idi. Muhalefetin Mecliste çoğunluğu sağlayamamasının sebebinin başında listelerde yapılan çok yanlış tercihler oldu. Eş, dost, akraba, doku uyuşmazlığı olan birçok adam listelere girdi. Bu isimlerin içinde halkı heyecanlandıracak kimseler yoktu. Örneğin bir Sarıgül gibi adaylar olsaydı sonuçlar çok farklı olurdu. Nitekim Sarıgül yıllar sonra Erzincan gibi bir ilimizde CHP'nin vekil çıkartmasını sağladı. Bu sadece ve sadece Sarıgül'ün kişisel başarısıdır. Şimdi soru şu; bu milletvekili listelerini hazırlayan CHP'li dehalar(!) nerede? Hepsi tam siper sütre gerisine yatmış vaziyetteler. Listelerdeki birçok aday yanlıştı. Halk bu adayları tutmadı. İstemedi. CHP'nin üst yöneticileri, burnundan kıl aldırmayan kendini beğenmiş tüm kadrosu derhal istifa etmeli ya da görevden alınmalıdırlar. CHP bu aynı kadro ile yerel seçimlere giderse Sayın Erdoğan yerel seçimleri de aynen alır, CHP'yi bir kez daha hüsrana uğratır. CHP bu kadro ile yerel seçimlere gitmemelidir. CHP'nin yönetim kadrosu kesinlikle değişmelidir. Milletvekili listelerini hazırlayan genel merkez kadrosu toptan istifa etmeli ya da görevden alınmalıdır. Sosyolojik olarak Türk toplumunun %65-70'i siyasi yelpazenin sağ tarafında, %30-35'i siyasi yelpazenin sol tarafındadır. CHP yelpazenin sağındaki kesimden adayları listelerine koyduğunda hem oylarında 1 oy bile artmamış hem de 39 sandalyesini bedavadan kaptırmıştır. CHP'nin bu öğrenilmiş çaresizliğe sığınmaması lazımdır. CHP, ortaya yeni bir paradigma koymalıdır, aksi halde 25 milyon seçmeninin dağılması kaçınılmazdır. Burnundan kıl aldırmayan, insanlara üstten bakan merkez ve yerel yöneticilerle bu iş olmaz. CHP İzmir gibi bir yerde bile esnaf ziyaretlerinde bulunmadı. E, o zaman da seçmen sırtını sana çevirir. Bir siyasetçi hem çok nitelikli olmalı ama nitelikli kişiyim diye de insanlara tepeden bakmadan gidip mahallenin manavı, berberi, kasabı ile tavla oynayabilmelidir. Bunu yapamayan oy alamaz. İnsanlar size bir aidiyet duygusu duymuyorsa size neden oy versinler ki? Doğru siyaset isabetli insanlar ile yapılır.

Büyük felaket olan depremde birçok insan ailelerini kaybettiler. Binlerce ölümler oldu. Deprem sürecinde halk bundan siyasi iktidarı sorumlu tuttu. Bu duruma rağmen iktidar büyük bir başarı kabul edilecek biçimde bu bölgeden yüksek oy alıyor da muhalefet bu durumu seçimde lehine çevirip alamıyorsa muhalefetin oturup uzun uzun düşünmesi gerekir ve Sayın Erdoğan'ın "beceriksizler" sözünü hatırlaması lazımdır. Yani CHP, yankı odasından çıkmalıdır. Önümüzdeki süreçte erken seçim filan da olmaz zaten. Sayın Cumhurbaşkanımız 'bugüne kadar olan icraatları halk takdir etmiş ki bana oy verdi öyle ise devam' demek şansına sahiptir.

Sayın Kılıçdaroğlu etrafındaki yanlış adamları sarıp sarmaladı ve tüm eleştirilere kulak tıkadı. Kılıçdaroğlu, Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a bakıp örnek almalıdır. Sayın Cumhurbaşkanı siyaseti Türkiye'nin koşullarına göre yürütüyor. 2002'de başladığı tarihten bugüne pek çok kimseyi değiştirdi. Örneğin Yalçın Erdoğan, Mahir Ünal gibi isimleri bugün milletvekili listelerine bile koymadı. Bir siyasi parti halkın hassasiyetlerini dikkatle ve doğru tespit edip bunları kapsayacak biçimde politikalar geliştirmedikçe sonuç alınamaz. Siz bir kesime sarılmazsanız, o kesime başka partiler sarılır. İzmir gibi bir yerde bile oylarınız düşer. Her ilde hele İzmir gibi hassasiyetleri çok yüksek bir ilde hiç mi nitelikli insan bulamadınız da listelerin iki başına Şanlı Türk Ordusuna "işgalci, katliamcı" diyen iki kişiyi koydunuz sırf genel başkan yardımcısı diye. İzmir'de hiç mi başka değerli bir Prof. yoktu? Hele öbürü daha kız çocuğu, deneyimi yok, birikimi yok, bir de en hassas konularda boyundan büyük laflar etmiş. Eh, o zaman sonuç bu olur. Sonra böyle ağlamak yok. Siyasette iki esas vardır; güven ve iz bırakmak. Güven olmadan kazanmak mümkün değildir. Güven olmazsa vefa da olmaz. Örgütler vefaya dayanır, vefa da güveni doğurur. Geçmişte kurucu olduğun değerlerle, parti ile kavgalı olan sonra da Şanlı Türk Ordusuna "işgalci, katliamcı" diyen tuhaf kişilikleri listelerin en başına koyarsanız İzmir seçmeni bile size güvenir mi?

Şaşırdığımız bir konu da dikkatimizi çekti; bir Suriyelinin yabancı bir ülkede bir siyasi partinin seçim kazanmasını kendi ülkesinde kendi bayrağı ile sokaklarda neden bayram yaparak kutladığıdır? Medyada sokaklarda binlerce Suriyelinin, Suriye bayrağı açarak kutlamalar yaptığı görüldü. Biz sebebini anlayamadık. Yunanistan'da bir parti seçim kazanınca burada Türk bayrakları ile sokağa dökülenleri hiç görmedik. Bize ilginç geldi. Neyse muhalefet için son olarak şunu söyleyelim; "Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar beklemek ahmaklık olur."

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları