Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

Savunma sanayimiz dengeleri değiştiriyor

 

Türk Savunma Sanayisi''ndeki gelişmeler bölgede -sahada- dengeleri bizi gururlandıracak kadar ciddi ölçüde değiştiriyor. MSB Hulusi Akar "Cin şişeden çıktı artık." dedi. Türk Savunma Sanayisi son yıllarda büyük bir atağa kalktı denilebilir. Kara, Deniz ve Hava Kuvvetlerimiz ile Jandarma, Sahil Güvenlik, Emniyet Teşkilatımız için silah sistemleri kendi millî imkânlarımızla üretiliyor. Tabii taktik hafif silah üretimi de çok önemlidir ve Türkiye, Pakistan gibi bazı ülkelere hafif silah ihracı da yapmaktadır. Bu da ülkeye döviz girdisi açısından olumlu etkendir. Lakin asıl mesele stratejik çapta silah üretebilme imkânına ulaşmış olmamızdır. Türkiye''nin bulunduğu coğrafya netamelidir. Yıllarca gördük ve söyledik, yazdık, çizdik, burası Anadolu ve Orta Doğu coğrafyası, bu coğrafyada hayatta kalmak, Türk Milleti olarak sonsuza dek yaşamak istiyorsak iki unsur olmazsa olmazdır. Bunların birisi ekonomik güçtür yani çok güçlü bir ekonomiye sahip olacaksınız yani paranız olacak, ikicisi de çok güçlü bir orduya sahip olacaksınız, yani silahınız kuvvetli olacak. Başka da yolu yoktur. İşte şimdi Türkiye en azından çok güçlü silah sistemleri üreterek ordusunu güçlendiriyor. Elinizdeki silah güçlü ise sizi yemeye kalkanlar bundan vazgeçerler, caydırıcı olursunuz. ABD ile Rusya veya Çin neden kolay kolay asla savaşmazlar, ya da Kuzey Kore''ye neden saldırmaya kalkmazlar? Çünkü onların birbirlerini caydıran silah sistemleri vardır. Hani derler ya barış istiyorsan güçlü olacaksın. O nedenle Türkiye Savunma Sanayisini geliştirmekle çok doğru bir iş yapmıştır. Ürettiği ürünleri devletlerin yasal meşru ordularına da satarak pazardan pay almak imkânına sahiptir. Nitekim geçmişte Büyük Atatürk döneminde de Türkiye''nin savaş uçağı üretip başka ülkelere sattığı devlet kayıtlarında mevcuttur. Türkiye bugün TCG Anadolu gemisini Deniz Kuvvetlerimizin envanterine sokabilmek başarısını göstermiştir. TCG Anadolu L-400 ana yapılandırması bakımından Türkiye''nin amfibi hücum gemisi (LHD) sınıfına giren ilk gemisidir. Aynı zamanda ana formasyonu bakımından amfibik harekâtlarda da kullanılabilecektir.

Türk Deniz Kuvvetlerinin amiral gemisi olan bu geminin yapımı için 2014 yılında çalışmalara başlanmış ve 2022''de bitirilerek geçtiğimiz günlerde denizde seyir yapabilmiştir. Geminin tasarımında İspanyol donanmasına ait Juan Carlos I (L61) gemisinin tasarımı örnek alınmış. Türk donanmasının ihtiyaçları doğrultusunda yapılan TCG Anadolu tam donanımlı 8 helikopter bulundurabilecek. Bir tabur tam teçhizatlı askerin istenilen bölgeye sevkini sağlayabilecektir. Kıtalar arası görevlere çıkabilecek elverişliliğe sahip olan gemi aktif olarak Karadeniz, Ege ve Akdeniz''de görevini sürdürecektir. Bunların yanı sıra dikey iniş kalkış yapabilecek SİHA''lar ile Kızılelma İnsansız Uçaklar da TCG Anadolu''ya konuşlandırılabilecek. Bütün bunlar Deniz Kuvvetleri için önemli bir gücü oluşturmakla birlikte Türkiye için de bir prestij unsuru olmuştur. Bir NATO ülkesi olan Türkiye''nin gerek NATO tatbikatlarında gerekse Uluslararası Müşterek Harekâtlarda geminin "bayrak göstermesi" Türkiye''nin itibarını arttıracaktır. Harekât açısından düşünürsek TCG Anadolu''daki komuta kontrol sistemleri ile Tümen, Kolordu, Ordu seviyesinde bir birliği bu merkezden kontrol etmek mümkündür. Öte yandan Türkiye''nin ürettiği 561 km. menzildeki hedefi tam isabetle vuran Tayfun Füze Sitemi, Siper Füze Sistemi gibi sistemler bölgede dengeleri değiştirmiş, kartların yeniden dağıtılmasına alan açmıştır. Örneğin 561 km. menzildeki Tayfun füzesi Yunanistan ana karası dâhil tüm Ege denizini etki alanı içine alabiliyor. (Tabii bunu tamamen bir örnek olarak verdik, yanlış anlaşılmasın.)

Savunma sanayisindeki gelişmeler güç ekseninde dengeleri terinse çevirir. Türkiye güçlü olduğunda dostları çok olur, zayıf olur ise parça koparmak isteyenler çok olur. Savunma sanayisindeki bu başarılar Türkiye''nin harekât yarıçapını çok genişletmiş olmaktadır. Bu ise jeopolitik hinterlandımızın genişlemesine imkân kılar. Çünkü güçlü devlet çekim merkezi oluşturur. Aslında Türkiye güçlü olursa NATO''nun güney kanadı da güçlü olur. Ama burada çok garip bir paradoks ile karşılaşıyoruz; NATO ülkesi olan ABD, Türkiye''nin güçlü olmasına tamamen karşı. Çünkü Türkiye güçlü olursa ABD, Orta Doğu''dan çıkmak zorunda kalacaktır. Buna karşın Türkiye''nin NATO''dan çıkması NATO ülkelerince asla istenmez çünkü o durumda NATO dağılır. Buna rağmen ABD''nin tıpkı yüz yıl önce olduğu gibi Yunanistan''ı kışkırtarak Türkiye ile bir çatışmaya sokmak istediğine dair de pek çok "emare" görülmektedir. California''daki "Ada Dövüşü" tatbikatında Ege''yi anımsatan senaryoların işlendiğini biliyoruz. Yunan politikacılar ve üst düzey askerler de buna yatkın gibi durmaktadırlar. Adalara silah yığmak, askerî görüntüler vermek Türkiye''yi tahrik amacına yönelik tutumlardır. Lakin Türkiye bu tuzaklara düşmeyecek ama haklarını da sonuna kadar koruyacak büyük beş bin yıllık devlet aklına sahip bir ülkedir. Yunanistan 2019-2022 arasında silahlanmaya 14,4 milyar Euro harcamış bir ülke. Ekonomisi bu denli zayıf ve kırılgan olan bir ülkenin silahlanmaya bu kadar kaynak ayırması normal bir tutum mudur? Ege-Akdeniz''de gerilim hattının Girit-Rodos hattı olacağı görülmektedir. Yunanistan Girit''te kara sularını 12 mile çıkartma hazırlığında. Bu olursa nabız yoklayarak diğer adalara da sirayet edebilir. Türkiye Libya ile olan Deniz Yetki Alanları ve Münhasır Ekonomik Bölge Anlaşmaları ile Yunanistan''ın Doğu Akdeniz''le olan bağını kesti ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi yalnız kaldı. Bu durumu kabullenemeyen Yunanistan''ın ABD tarafından tahrik edilmesi de kolaylaşmış oldu. O nedenle Girit''i "Fethedilemez kale" sloganı ile çok güçlendirmeye çalışıyor. Aksaz Üssümüze denk bir Suda üssü inşa ediliyor. Bu yolla Doğu Akdeniz''i ve Boğazlardan Ege''ye inişi kontrol altına almaya çalışıyor. Üstelik de bu üssü ABD üssüne çok yakın inşa ediyor ki, üsse bir taarruz durumunda taarruz eden taraf aynı zamanda ABD üssüne de taarruz etmiş konumuna düşsün diye.

Yunanistan Girit''te bir sıklet merkezi oluşturma gayreti içindedir. Askerî harekâtlar bütüncül bir bakış açısı ile planlanırlar. Buradan hareketle şunu söyleyebiliriz; Türkiye Kara, Deniz, Hava, GNH ve diğer unsurları ile "Nispi Güç Mukayesesi"nde Yunanistan''a karşı 1/3 oranında üstündür. Yunanistan''ın askerî stratejik akıl ile düşünüldüğünde "Harekât Durum Muhakemesinin Düşman İmkân Kabiliyetleri Kabul İhtimal Derecesi" maddesine göre Türkiye''ye karşı hasmane bir davranışa girebilmesi akıl dışıdır. Ama Yunanistan''ın bu denli silaha para ayırması da şu soruyu sorduruyor; kime karşı bu silahlar? Zaten hep söylenen bir söz vardır; eğer savunma için ise Yunanistan gibi bir devlet için çok fazladır, yok eğer Türkiye''ye karşı ise o zaman da çok azdır. Allah korusun zaten Ege''de bir savaş olursa bu Yunanistan''dan ziyade Yunanistan''ın maşa olarak kullanıldığı bir ABD-Türkiye savaşıdır denilebilir. Örneğin neden ABD, tatbikat için Dedeağaç''a getirdiği bin küsur tankı geri götürmedi de Yunanistan''a hibe olarak bıraktı? Biliyoruz ki; ABD''nin asıl amacı Türkiye ile Yunanistan''ı çatıştırıp, Türkiye bu çatışmaya angaje olmuşken aradan Suriye''nin kuzeyinde bir Garnizon Kürt Devleti çıkartmaktır. Ama bize göre boş bir hülya! Yunanistan hükümetinin Emperyal güçlerin her zaman kullandıkları devletleri işleri bitince kâğıt mendil gibi attıklarını unutmamaları gerekir. Biz Yunan halkının Türkiye ile bir çatışmayı asla istemeyeceğine eminiz. Bütün bu gelişmeler ışığında şu sonucu söylemek mümkündür; Türkiye eski paradigmalarından kurtulup yeni stratejiler ortaya koymalı ve kendi gücü ölçüsünde dış politikasını yeniden planlamalıdır. Savaşın tam kazananı olmaz, hani eskiler derler ya "iki testi birbirine çarptığında biri kırılırsa diğeri de mutlaka çatlar." Ancak birileri toprağımızı ya da Mavi Vatanımızı elimizden almaya kalkarsa o zaman da tereddütsüz çatlayan testi olmayı seçeriz. 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları