Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

Orman yangınları felaketi ve TSK

Türkiye, çok büyük bir yangın afeti ile karşı karşıya kaldı. Bu yazı yazılırken yangınlar başlayalı 9'ncu gün olmuştu ve hala devam eden ciddi yangınlar vardı. Özellikle Antalya ve Muğla bölgesinde çok ciddi yangınlar oldu. Bu yazı yazılırken Muğla'daki yangınların bölgedeki bazı termik santrallere ulaşması ve büyük tehdit yaratması hala devam ediyordu. Yangınlar geçen yazımızda da yazdığımız gibi çok sayıda ilimizde ve 150 civarında noktada çıktı. Bunların büyük kısmı söndürüldü ya da kontrol altına alındı. Lakin hala kontrol altına alınamayan, rüzgârın yön değiştirilmesi ile de özellikle Muğla ve Antalya ilimizde oluşan yeni yangınlar var. Başından beri devletimiz Orman Genel Müdürlüğü personeli, İçişleri Bakanlığı Jandarma ve Emniyet teşkilatlarımız, Sahil Güvenlik Komutanlığı personeli, Aksaz Deniz Üs Komutanlığı personeli, tüm belediyeler ve yörede bulunan halkımız canla başla çalışarak bu yangınları söndürmeye, bölgede bulunan halkı tahliye etmeye çalıştılar. Bu arada ormancılarımızdan şehitlerimiz oldu. Tüm şehitlerimize Yüce Allah'tan rahmet diliyoruz, mekânları cennet olsun. Bu yazımızda üzerinde durmak istediğimiz nokta şu dur; günlerdir kamuoyunda ve medyada tartışılan en önemli soru "Türk Silahlı Kuvvetleri birlikleri neden sahada yok ve yangın söndürme çalışmalarına katılmıyor?" şeklindeki sorudur. Bu konuyu detaylı biçimde okurlarımıza açıklamaya çalışacağız. Öncelikle şunun altını kalın ve kırmızı çizgilerle çizelim; Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri aziz Türk Milletinin ordusudur ve hangi tehdit karşısında olursa olsun canı pahasına milletini ve vatanını korur, tarih boyunca korumuştur, sonsuza kadar da koruyacaktır. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmamalıdır. Türk Silahlı Kuvvetlerinin asli sahibi ve yegâne patronu aziz Türk Milletidir. Ancak devlet yapısı ve hiyerarşisi gereği Türk Silahlı Kuvvetleri aziz Türk Milletinin seçtiği ve onu temsil eden siyasi iradenin emrindedir. Dolayısıyla TSK'nın her vazifesi siyasi iradenin onayı ile belirlenir. Türk Silahlı Kuvvetleri 2500 yıllık bir ordudur. Muazzam bir devlet deneyimi ve kurumsal birikimi vardır. Türk Ordusundaki her kural, talimat savaş meydanlarında kan ile yazılarak konulmuştur. Bu kurallar çok büyük bir tecrübenin süzülmüş rafine sonuçlarıdır. TSK'da kökleşmiş kurallardan biri de her zaman en olumsuz koşullar da düşünülerek o koşullara göre tedbirler alınması ve alternatif planlar üretilmesidir. TSK'nın Türkiye'nin en organize ve en birikimli kurumu olduğu tartışmasız bir gerçektir.

TSK'da yakın geçmişte EMASYA Planları vardı. EMASYA Planı demek Emniyet Asayiş ve Yardımlaşma kelimelerinin kısaltılmış halidir. Bu planların amacı talep edildiğinde devletin diğer sivil kurumlarına yardımcı olmaktır. Lakin yakın geçmişte FETÖ tarafından bu planlar art niyetle farklı biçimde topluma sunulunca yürürlükten kalktı. Yeniden yürürlüğe konuldu mu bilmiyoruz. EMASYA Planlarının lahikaları vardı. Bu lahikalar Doğal Afetlerle Mücadele Planı, Toplumsal Olaylara Müdahale Planı, Salgın Hastalıklarda Mücadele Planı gibi planları kapsamaktaydı. Sözkonusu ek lahikaların eğitimlerinin yapılması için TSK'nın yıllık eğitim planlarına bu eğitimler dâhil edilirdi. Örneğin tabur seviyesinden itibaren birliklerde her ay "Yangın Söndürme Eğitim ve Tatbikatları" yapılırdı. Sembolik bir yangın çıkartılır, birliğin bu yangını söndürmesine verdiği reaksiyon ölçülürdü. Tabur seviyesinden başlayarak Alay, Tugay, Tümen, Kolordu, Ordu seviyesinde bu planlar mevcuttu. Yani bir yangın anında 700 kişilik bir taburun tüm personeli aynı dakikada hangi işi yapacağını, hangi malzemeyi ya da aracı kullanacağını bilirdi. Yangın alarmı verildiğinde tüm personel görev yerine koşar, görevine başlardı. Geçmiş yıllarda Doğal Afet Kurtarma Taburları vardı. Ancak zamanla personeli ve teçhizatları dağıtıldı. Bu yetenekleri söndürüldü. Doğal Afet Yardımlaşma Planları da şu an güncel mi bilemiyoruz. Bir önemli nokta da TSK'nın personel mevcudu ile ilgilidir. Geçmiş yıllarda erbaş-er sayısı çok yüksekti. Örneğin her celp döneminde her sınıfın her acemi eğitim merkezinde 5 bin civarında Mehmetçik olurdu. Bu durum şimdi nasıldır onu da bilemiyoruz. Bütün bunlara karşın yine de TSK birliklerinin "kışla hudutları dışında olan" bir duruma doğrudan kendi inisiyatifi ile müdahale yetkisi yoktur. Sözkonusu durum 5442 Sayılı İller İdaresi Kanununda açıklığa kavuşturulmuştur. 5442 Sayılı Kanun gereği bir ilde örneğin bir yangın çıkmışsa ya da bir toplumsal olay olmuşsa sözkonusu durum mevcut itfaiye veya kolluk güçleri ile önlenemiyorsa ilin Valisi inisiyatif ve yetkilerini kullanarak o ildeki Garnizon Komutanından "Askeri Birlik" talep eder. Garnizon Komutanı Valinin bu talebini derhal yerine getirmekle yükümlüdür. Talebi yerine getirir ve sonrasında sıralı komutanlıklarına durum hakkında bilgi verir. Garnizon Komutanın elindeki kuvvet yetersiz kalırsa üst Komutanlıktan kuvvet talep eder. Yani asker İl Valisinden bir talep gelmeden kendiliğinden sahaya çıkıp müdahalede bulunamaz, böyle bir yetkisi yoktur. TSK'nın yeni görev tanımları içinde EMASYA görevleri var mıdır şimdi, bunu bilmiyoruz. Ama eskiden vardı ve uygulanıyordu. Örneğin 1999 depremi dâhil tüm depremlerde Türk Silahlı Kuvvetleri en organize kurum olarak her zaman aziz milletinin emrinde olmuştur, çadırlar kurmuştur, enkaz kaldırmıştır, yaralıları tahliye etmiştir, defin işlemleri yapmıştır, emniyet almıştır, sahra mutfakları kurmuş aş dağıtmıştır, sahra hastanesi kurup hasta tedavi etmiştir vb. Nitekim son öğrendiğimize göre Denizli ve Isparta Valileri inisiyatiflerini ve 5442 Sayılı İller İdaresi Kanunundaki yetkilerini kullanarak ilde bulunan Garnizon Komutanlıklarından taleple Askeri Birlikleri sahaya sürmüş ve yangınla mücadelede görev almalarını sağlamışlardır. Türk Silahlı Kuvvetleri bu aziz milletin ordusudur ve milletinin karşılaştığı her afette, salgında hiç düşünmeden göreve koşar. Tabii bu konuda yasalarda yetkili olan makamların emir ve direktiflerinin olması şarttır. Tüm milletimiz de bilsin ki TSK her zorluğun üstesinden gelebilecek kapasitededir. Bir ulusal güvenlik sorunu olan büyük orman yangınlarında her türlü desteği sağlamak TSK'nın asli görevlerindendir, Aksaz Üssünde görevli kahraman denizcilerimiz gibi kahraman Türk pilotları da, Kara Kuvvetlerinin kahraman personeli de her türlü görevi feragatle yapmaya hazırdırlar. Ama dediğimiz gibi kendi başına olmaz, mutlaka yetkili makamların yasalarda belirlendiği biçimde görev vermesi şarttır. Zaten yapılan açıklamalardan anlaşıldığı üzere son dönemde birçok noktada Mehmetçikler devreye girmeye başlamış görünüyor. Bu arada Emniyet ve Jandarma teşkilatlarımızın elindeki "Toma"ların da yangın söndürmede görev almaya başlamış olması doğru bir yaklaşımdır. 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları