Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

Neden akıl dışı davranışlar?

Bu yazıyı yazmamıza neden, medyada okuduğumuz iki küçük haberdir. Haberin birinde İstanbul'da bir genç Merter durağında metrobüsün üstüne saklanıyor ve Edirnekapı durağına kadar bu konumda giderek yaptığı çok tehlikeli yolculuğu kaydediyor ve sosyal medyada yayınlıyor. Bu işi de sırf sosyal medya denilen o dipsiz kuyuda "tıklanmak" için yaptığı ifade ediliyor. Diğer haberde de, Zeytinburnu'nda bir genç, arkadaşı ile bir üst geçidin merdivenlerinden bisikletle inerken arkadaşının çektiği video kaydını tik-tok denilen sosyal medya kanalına koymak amacı ile çok tehlikeli bir işe girişiyor ve sonunda dengesini kaybederek düşüyor, kafası üstü yere çakılıyor, komaya giriyor. Her ikisi de akıl alır iş değil, cesaret örneği hiç değil, cahil cesareti demek belki daha yerinde olur. Ama bize göre ikisi de akıl tutulmasıdır.  Metrobüsün üstünde seyahat etmek insanın kendi canı ile kumar oynamasıdır. Zira metrobüsün ani bir fren yapması durumunda hiçbir emniyet güvencesi olmayan yerden fırlayıp metrobüsün ya da bir başka aracın altında kalarak ölmek işten bile değildir. Öte yandan bisiklet ile onlarca merdivenden aşağı inmek çok ciddi bir eğitim ya da çalışma isteyen bir iştir. Zira bunu ancak iyi eğitilmiş akrobatlar ya da filmlerde eğitilmiş dublörler yapabilir. Böylesi tehlikeli işler gençler arasında oldukça yaygın. Nitekim bir kayanın ucunda resim çektirmeye kalkıp sonrasında uçuruma düşerek hayatını kaybeden onlarca gencin haberini okuduk çoğu zaman. Peki, bu gençler böylesi ya da benzeri işleri neden yaparlar? Biz psikiyatri hekimi ya da psikolog değiliz ama bu konuda yaptığımız birkaç araştırmada bazı bilimsel açıklamalar gördük. Şöyle paylaşalım; Ohio Eyalet Üniversitesi'nin yayımladığı araştırmaya göre, insanların sosyal medya organlarında yayımladıkları fotoğraflar, kişilikleri hakkında da ilginç ipuçları veriyor. Araştırma için insanların sosyal medya alışkanlıklarına dair yüzlerce deneme yürütüldü. Çok sayıda selfie yayımlayan insanlarda narsizm ve psikopati özellikleri de yüksek oranda görüldü. Araştırmacılardan Jesse Fox, birçokları için, getireceği beğeni ve yorum sayısı nedeniyle tehlikeli bir selfinin risk almaya değer görüldüğünü söylüyor. "Beğeniler, popülerliği ölçmenin yolu oldu. Günümüzde yalnızca kendi resminizi paylaşmak yeterli değil. Herkes yapıyor bunu. Fotoğrafınız ne kadar aşırı uçlarda olursa o kadar dikkat çeker ve beğeni toplar, yorum alırsınız" diyor Fox. Özellikle son birkaç yıldır yaygınlaşan akıllı telefonlar ve telefonlarda kullanılmaya başlanan internet sayesinde kişiler kendilerini asla yalnız hissetmemektedir. Çünkü bu kişilerin her zaman yanlarında taşıdıkları sanal arkadaşları bulunmaktadır. Bu durum kişilerin sosyal ilişkiler geliştirmesine öyle kolaylık sağlamaktadır ki kişiler hiçbir konuda empati kurmaya gereksinim olmaksızın, her zaman gösterdikleri kadar karşı tarafın kendisini tanımasına imkan sağlamaktadır. Böylece kişiler var olduğunu düşündüğü kusurlarını örterek hep kendini mükemmel göstermeye çalışmaktadırlar. Bu kadar ilerlemiş bir teknoloji de fotoğraf çekmek için dahi artık başkasına gereksinim duyulmamaktadır. İnternetin yaygınlaşması ve özellikle internetin cep telefonlarına girmesinden sonra daha da artan bu duygusal soyutlanmadan ne yazık ki pek çok kişi memnun görülmektedir. Bu memnuniyetin en önemli nedenleri arasında ise akıllı bir telefon sayesinde yüzlerce çekilebilen fotoğraflardan en güzellerini sanal ortama koyarak, başkalarına mükemmel olduğunu ispat etmiş bulunmak vardır. Fotoğrafın altına yapılan yorumlar ve beğenilme sayısı ise bu davranışları pekiştirerek kişileri, gerçek arkadaşlık ilişkilerinden soyutlamakta ve sanal ortamda kendini ispat etmeye yönelmektedir. Bu durum  kişinin kendini geliştirme becerilerini giderek kısırlaştırmakta ve böylece kişinin kendi kendisine kalarak ciddi bir özgüven kaybına yol açmaktadır. Aynı şekilde bu durum gerçek yaşamında kendini eksik hissettiği alanları sanal ortamda mükemmel olarak yansıtabilme çabasına dönüşerek, bu çaba takıntı boyutuna ulaşabilmekte ve psikolojik bir rahatsızlık olan obsesif-kompulsif bozukluk rahatsızlığını tetikleyebilmektedir.

Amerikan Psikologlar Derneği'nin yaptığı pek çok araştırmaya göre, kendini yalnız hisseden kişilerin daha çok selfi (kendi kendini fotoğraf çekme) yaptıkları sonucuna ulaşılmıştır. Yapılan araştırmalar selfie yapma davranışının ilerleyebilen bir psikolojik bozukluğa dönüşebileceğini ve bu bozukluğun 3 seviyesi olduğunu ortaya koymaktadır. Bu seviyeler: Borderline Selfitis (Sınırda): kişinin kendi resmini en az günde üç kez çekmesi ama sosyal medyada paylaşmaması. Acute Selfitis (İleri Düzeyde): kişinin kendi resmini günde en az üç kez çekmesi ve her birini günde 3 kere sosyal medyada paylaşması. Chronic Selfitis (Kronik): kontrol edilemez bir biçimde kişinin kendi fotoğrafını gecegündüz sürekli çekmesi ve günde altı kereden fazla bu resimleri sosyal medyada paylaşması. Bu tür bir bozukluğun şu an için planlanmış tek tedavi yöntemi uzman psikolog tarafından uygulanan bilişsel-davranışçı terapi yöntemidir. Sınır Aşaması: günde en az 3 selfie çeken ancak sosyal medyada paylaşma ihtiyacı duymayanlar. Akut: Günde 3 selfie çekip hepsini sosyal medyaya koyanlar. Kronik; Selfie çekmeye karşı koyamayıp, sosyal medyada günde en az 6 selfi paylaşanlar. Selfie çekmenin de 6 psikolojik sebebi var: Dikkat çekme isteği, daha iyi hissettirmesi, sosyal medyada beğeni isteği, özgüven sağlaması, bir gruba uyum sağlama isteği ve çevresel beğenilme arzusu. Selfitis olarak adlandırılan bu hastalık ilk olarak bir şaka olarak ortaya atıldı, ardından Amerikan Psikiyatri Derneği ve birkaç yetkin kurum daha bu olayın peşine düştü ve ciddi araştırmalarda bulundu. Selfi bağımlılığı 3 gruba ayrılarak 'Selfitis Davranış Skalası' üzerinden inceleniyor. Görüldüğü gibi sözkonusu durumun aşırılığı bir psikolojik bozukluğa gidebiliyor. Peki, haberde geçen tehlikeli çekimleri yaparak kazaya dahi uğrayabilenler bunu sadece alışkanlık haline getirdikleri için ya da psikolojik sıkıntıdan dolayı mı yapıyorlar? Bizce hayır. Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülkede işsizlik, yetersiz gelir koşulları, kolay para kazanmanın sık görülen örnekleri eğitim düzeyinin yetersizliği ile birleşince bireylerde bireyler bu tür icraları ile dikkat çekmek, karşılığında sosyal medyada fazla tıklanma alarak ünlü olmak yani diğer bir tanımla "sosyal medya fenomeni" olabilmek, sonrasında özellikle ekranlarda ve medyada yer bulabilmek, bunun sonucunda da reklam alarak gelir elde etmek amacının daha yüksek olduğunu değerlendiriyoruz. Kısacası; çoğunluğu düşük profilde olan bu gençlerin hayatlarını ortaya koyarak bu tür görüntüler çekmelerinin temel amacı; beğeni alarak kendilerini topluma kabul ettirme gayretleri olduğu kadar para kazanma gayretleridir. Bizce böyle olmamalı.

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları