Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

Le Point dergisinin rezalet kapağının perde arkası

Fransa'da yayınlanan Le Point dergisi geçen hafta iğrenç ve aşağılık yalan bir kapak haberi ile çıktı. Kapakta açıkça Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan savaş çıkartmaya çalışmakla itham ediliyordu. Öncelikle altını kırmızı ile çizerek söyleyelim ki bu aşağılık ve iğrenç yalanı kabul etmemiz mümkün değildir. Dışişleri Bakanlığı da bu rezilliğe gerekli tepkileri verdi. Kapağın üzerinde Donanmamıza MİLGEM Projesi çerçevesinde ülkemizin ürettiği gemilerden olan Kınalıada Fırkateyni'nin teslimi sırasında Bahriyelilerimiz ve Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşması resmedilmişti ve başlık olarak "Saint-Sophie, Syrie, Libye, Mediterranee…Erdoğan La guerre a nos portes." Türkçesi "Ayasofya, Suriye, Libya, Akdeniz... Erdoğan, Kapımızdaki Savaş" başlığı atılmıştı. Dış politika çok değişik bir alandır. Dış politikada birçok mesaj simgelerle verilir. Bu kapakta Fransa Devleti'nin Türkiye ile olan güncel düşüncelerinin fotoğrafı verilmiştir. Çünkü Le Point dergisinin editörünün bunu kendi kafasından düşünüp kimseye sormadan basması mümkün değildir. Fransa demokrasiyi Fransız İhtilali ile bedel ödeyerek kazanmış, demokrasiyi ve özgürlüğü benimsemiş bir halk yapısına sahiptir. Basın da özgürdür, doğrudur. Ancak tüm büyük devletlerde olduğu gibi devletin milli çıkarları sözkonusu olduğunda basın kendi kafasına göre haber filan yapamaz. Yine milli çıkarlar için devlet tarafından talimatlandırılmış haber ve yazıları yazdıklarını biliriz. Diğer bir deyişle bunun Fransız halkı ile bir ilgisi yoktur, hükümeti ve devleti ile vardır. Yani Le Point Editörü, Fransa devletinin (sadece hükümetinin değil devletinin) talimat ve onayı olmadan bu kapağı basamaz. O zaman ortaya çıkan Fransa Devleti'nin Türkiye ile ilgili düşüncesidir. Peki neden? Açık seçik anlatalım. Bütün mesele Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon yatakları yüzünden çıkmaktadır. Daha da doğrusu Libya'dan Suriye'ye, Doğu Akdeniz'de Kıbrıs'tan Irak'a, Ege'den Karadeniz'e ve Kafkasya Hazar bölgesine kadar tüm kavga bu bölgedeki enerji kaynaklarını kimin ne kadar kontrol edeceğinden çıkmaktadır. Fransa başta olmak üzere ABD, Rusya, İsrail ve Fransa'nın kuyruğuna yapışmış Yunanistan, Mısır, GKRK diyorlar ki; Türkiye bu bölgedeki hiçbir hakkına sahip çıkmasın, Antalya ve İskenderun körfezine çekilsin, bütün pastayı biz kendi aramızda bölüşelim. Yok ya, ne güzel bir dünya bu! Adamlar gelecekler bizim tapulu arazimize gecekondu yapmaya çalışacaklar, biz de kenara çekilip seyredeceğiz. Yani ben yemedim, al buyur sen ye hesabı. Fransa'nın Libya'da, Suriye'de şimdilerde de Azerbaycan - Ermenistan sınırında çıkardığı bütün nifaklar, melanetler bu yüzdendir.                                                                                                                      E, Türkiye ne yapıyor? Fransa'nın bu sahtekârca tekerine taş koyuyor. O zaman da dergide böylesi kapaklar çıkıyor. İstedikleri kadar dergi çıkartsınlar, it ürür kervan yürür. Türkiye hal ve şartlar ne olursa olsun yukarıda sınırlarını çizdiğimiz coğrafyada kendi hak ve menfaatlerini korumak zorundadır. Hiç kimse 'Buyurun gelin, tapulu arazimize gecekondu yapın' diyemez.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları