Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

Lanet terör olayının analizi

Geçtiğimiz Pazar günü İstanbul''un en merkezi yeri olan İstiklal Caddesi''nde saat 16.20 civarında hepimize derin üzüntü veren lanet bir bombalı terör eylemi yaşandı. Bu lanet terör eyleminde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza bir kez daha Yüce Allah''tan rahmet, yaralılarımıza da acil şifalar dileriz. Şimdi bu lanet terör olayının muhtelif yönleri ile analizini yapmaya çalışalım. Öncelikle şunun altını çizelim; Türk Güvenlik Güçleri (TSK, Jandarma, Emniyet) terörle mücadelede dünyanın en tecrübeli kurumlarıdır. Çünkü dünyada 40 yıldır terörle mücadele eden başka bir devlet yoktur. Çok yakından ve iyi bilmekteyiz ki tüm güvenlik güçlerimiz herhangi bir olası terör eylemini önlemek için gece gündüz fedakârca çalışmaktadırlar. Hem meskûn mahallerde hem de kırsalda aralıksız bir gayret içindedirler. Ancak İstiklal Caddesi''nde olan terör eylemi terörün en kalleş ve an aşağılık biçimi olan "bombalı eylem" türüdür. Bu eylem türünde Güvenlik Güçlerimiz belki 200 eylem tespit ederler, 199''unu başarı ile önlerler ama aradan bir tane kaçar o da hepimizin canını yakmaya yeterli olur. Nitekim kahraman güvenlik güçlerimizin kamuoyuna hissettirmeden pek çok tehdidi fedakârca bir gayretle ortadan kaldırdıkları bilinmektedir.

Gelelim İstiklal''de yaşanan terör olayına. Her ne kadar PKK terör örgütü henüz bu eylemi üstlenmemişse de eylemin PKK/PYD terör örgütünce veya TAG, Ateşin Çocukları, Ölümsüzler Taburu, Şahinler gibi alt türevlerince yapıldığı konusunda önemli tespitler olduğu yetkili makamların açıklamalarından da anlaşılmaktadır. Zira PKK bugüne değin içinde sivillerin hayatını kaybettiği hiçbir eylemi üstlenmemiştir. Dünya ve Avrupa kamuoyundan tepki gelmesin diye. PKK özellikle Avrupa''da gördüğü karşılığı kaybetmek istemez. Yakalanan teröristin itirafından da talimatı verenin PKK/PYD terör örgütü olduğu anlaşılıyor. Saldırı yerinin seçimine bakıldığında toplumsal aidiyetlere dokunan ve turist sayısının yüksek olabileceği bir yer olduğundan İdlib''de Türkiye ile sorunlar yaşayan HTŞ gibi radikal örgütlerin yapması da ihtimal dâhilinde olabilir. Tabii burada Türkiye''nin Doğu Akdeniz''de, Azerbaycan''da, Suriye''de, Kuzey Irak''ta, Ukrayna-Rusya savaşında gösterdiği varlık ve etkileri nedeniyle birilerinin nasırına basmış olma ihtimalini de göz ardı etmemek gerekir.

Olayın analizine gelirsek; bir defa bu Suriyeli Ahlam Albashır adlı tetikçi tam profesyonel biri değil. Profilinden görülüyor. Eylem sonrası kaçacağı yeri bile bilmediği anlaşılıyor. Zira basında yansıyan tüm görüntülere baktığımızda bu eylem için bir "amatör" seçilmiş desek yanlış olmaz. Yakalandığında çekilen fotolarda da yüzünde tam bir korku ifadesi var. Yüz ifadesi öyle çok iyi yetiştirilmiş biri olmadığını gösteriyor. Yani öyle özel yetiştirilmiş bir istihbaratçı filan değil. Belki bir saha gözcüsü ya da bir haber elemanı olabilecek düzeyde bir tip olarak görünüyor. PKK bu gibi elemanları geçmişte de bu tür eylemlerde kullanmıştır. Zaten kendisinin bombalı çantayı veya torbayı getirip oraya bırakmasından ve patlatmasından başka bir fonksiyonu yok. Yani bir taşıyıcı, tetikçi. Hareket ve tepkileri ekrandan ve fotoğraflardan izlendiğinde kararlı ve profesyonel bir terörist olmadığı hemen anlaşılıyor. Örneğin geçmişte Reina saldırısını yapan Özbek teröristin tam profesyonel ve iyi eğitim almış bir terörist olduğunu söyleyebiliriz. Bu tür terör eylemlerinde teröristler bir ekip çalışması yaparlar. Bu ekibin içinde tetikçi Ahlam''dan başka erkete gözcüler, tetikçiye komuta eden biri, ulaşımı sağlayacak olanlar, patlayıcıyı temin ve hazır edenler, barındıranlar, yardım ve yataklık edenler gibi birçok terörist daha bulunur. Tetikçi terörist Ahlam kamera kayıtlarından anlaşıldığı üzere İstiklal Caddesi''nde 40 dakika kadar bombanın başında oturuyor. Sonrasında belki de bir işaret geliyor ve kalkıp hızla bombadan uzaklaşıyor. Yine öğrenildiği üzere 80 metre gittikten sonra bomba patlıyor. Yani terörist bombanın öldürücü etki alanından çıkarak kendini güvenceye alıyor. Bu süre de 2 dakika olarak ifade ediliyor. Bir tetikçi için 40 dakika bombanın başında oturması deşifre olup açığa düşmesi açısından büyük risktir, bunu da önemsememişler. Burada bir önemli nokta da bomba düzeneğinde kullanılan patlayıcının TNT (Tri Nitro Toluen) dediğimiz ve dünyada genelde "askerî alanda" kullanılan bir patlayıcı türü olduğudur. C-4 gibi bir plastik patlayıcı değildir. Tahrip gücü çok yüksektir. Bir sıkılama yapılmış, içinde şarapnel etkisi yapacak metaller de konmuş olabilir. Lakin TNT kalıpları fitil ve fünye ile patlatılır. Bu patlamada bir fitil ateşlendiği belirlenmedi. Demek ki bu durumda uzaktan kumanda gibi bir düzenekle bomba patlatılmış olur ki bu düzeneği de anlamak şimdilik zor. Bu tür bir patlayıcının Suriye''de PKK/PYD/YPG terör örgütüne müttefiklerimizce tırlar dolusu verilen "askerî malzemelerin" içinde bulunması ve oradan Türkiye''ye getirilmiş olması ihtimali de vardır. Tabii bir de "barış süreci döneminde" askerimizin ve polisimizin sahaya çıkmamasından istifade eden PKK teröristlerince o dönemde Türkiye''ye sokulup gizlenmiş patlayıcılardan da kullanmış olabilirler. Bomba düzeneği İstanbul''da teröristlerin hücre evlerinde hazırlanmış olabilir. Terörist Ahlam''ın 4 aydır İstanbul''da olması eylemin çok önceden tasarlandığının bir işaretidir. Terörist Ahlam, Kobani''den (Ayn-el Arab ki burada yüzlerce böyle kadın terörist var) Afrin''e geliyor ve oradan Türkiye sınırını kaçak geçerek İstanbul''a kadar ulaşıyor. Bu durum sınır güvenliğimizde bir zafiyetimiz olduğunu işaret edebilir. Suriye''den gelen yüzbinlerce sığınmacı içine karışmış terör örgütü mensuplarının olabileceği de göz ardı edilmemelidir. (Bizce özellikle Suriye sınırımızdaki mayınlar asla toplanmamalıydı ve mümkünse o mayınlar yine sınıra koyulmalıdır.) PKK terör örgütü İstanbul''daki hücreleri deşifre olmasın, network açığa çıkmasın diye terörist Ahlam''ı infaz emri vermiş. Ama önce Yunanistan''a kaçırıp sonra infazı yapılacakmış. Bir de eylemi planlayan ve komuta eden Ammar Jarkas ismi var öğrenildiği üzere. Büyük balık olduğu yazıldı. Polisimizin yakaladığı teröristler içinde Ammar da var. Onu da Bulgaristan''a kaçırma planı yapmışlar. Burada aklımıza takılan PKK teröristlerinin bu eylemi planlarken orada yüzlerce kamera olduğunu bilmelerine rağmen terörist Ahlam neden yüzünü o denli kameralara gösterdi ve deşifre etti, neden plakası sahte olan ve terörist Ahlamı''ı eylem yerinden hızla uzaklaştırmak için yakınlarda bir yerde hazır edilmesi gereken bir araca bindirmedi, neden Ahlam bir taksiye bindi, örgüt infaz emrini vermişti neden böyle bir araç ile diğer teröristlerce götürülüp hemen anında bir yerde infaz edilip atılmadı? Kameralar terörist Ahlam''ın yüzünü net olarak görüyor. Profesyonel olsalardı bombacının yüzünü görmek pek mümkün olmazdı. Kanaatimizce tüm bu ayrıntılar yapılan çalışmalar ve yazılan iddianame sonucunda ortaya çıkar. Kahraman Polisimizin hem fiziki hem de teknik takiple terörist Ahlam''ı "sağ" olarak ele geçirmesi ise fevkalade büyük başarıdır ve yürekten tebrik ediyoruz. Kahraman Polisimiz 10 saat gibi kısa bir sürede olağanüstü mükemmel bir başarıya imza atmıştır.

Şimdi şunları da sormak lazım; Bu eylem kime yaradı? PKK terör örgütü bu sefer kime hizmet etti? Saldırı büyük bir planın bir parçası mıdır? Çünkü yukarıda anlattığımız gibi güçlü bir Türkiye bazı merkezlerce bu bölgede asla istenmemektedir. Bir iki kelam da necip basınımız için edelim. Terör olayı, hele de böyle uluslararası bağlantılı terör olayları her gazeteciyim diyenin yazacağı, her yorumcuyum diyenin ekranlarda konuşacağı bir mesele değildir. Terörle mücadele çok parametreli bir alan olup, çok ciddi eğitimler ve uzmanlık çalışmaları gerektirir. Yanlış yorum ve konuşmalar hem soruşturmaya, hem terörle mücadeleye hem de Türkiye''nin uluslararası ilişkilerine zarar verebilir. Bizim memlekette bakın ekranlara herkes "terörle mücadele uzmanı" olmuş. Bir de unvan yazıyorlar ismin altına "terör uzmanı" diye. Yani adamı terörist yapıp çıkıyorlar. Yahu adam "terör uzmanı bir terörist" değil "terörle mücadele uzmanı". Bunu yıllardır söyledik ama hâlâ şunu doğru düzgün yazmayı bizim medyaya öğretemedik. Neyse, yeni gelişmeler oldukça bu meseleyi yazmaya devam ederiz. Yüce Allah ülkemize ve milletimize bir daha böyle acı olaylar yaşatmasın, ülkemizi ve milletimizi korusun.

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları