Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

Kritik süreçlerde medya sorumluluğu

Bir süredir yazılarımıza aralık vermek durumunda kaldık. Ama toplumsal sorumluluğumuz yine de bizi yazmaya zorluyor. Türkiye özellikle dış politik alanda çok ciddi ve kritik bir süreçten geçiyor. Geçmişte bulunduğumuz devlet görevleri, bu görevler için yetiştirilme tarzımız dış politikadaki meseleleri "milli mesele " olarak görmemizi şart kılmıştır. Çünkü tarihsel bir gerçektir ki; uluslararası politik düzlemde atılan her adım, adımın sahibi olan milletlere artı ya da eksi olarak geri döner. Bu nedenle dış politik alan bir satranç tahtasıdır ve her hamlenizden önce hem kendinizin hem de rakibinizin muhtemel sekiz - on alternatif hamlesini önceden hesaplamak zorundasınızdır. Bu hesaplamayı yaparken kendi elinizdeki "imkân ve kabiliyetleri tam objektif olarak" görmek zorundasınızdır. Dış politikadaki önemli enstrümanlardan biri de "medyanız" dır. Medya, devletin verdiği mesajları da, yayınlarda beyanda bulunan kanaat önderlerinin düşüncelerini de, bu düşüncelerin etkisinde oluşan toplumsal refleksi de dış dünyadaki muhataplara aktarır. Devletin verdiği resmi, gayriresmi mesajlar bellidir ve genellikle tüm yayın organları tarafından doğrudan muhataba ulaştırılır. Ancak çeşitli yayın organlarındaki muhtelif programlarda o milli mesele ile ilgili görüşlerini açıklayanların ve kamuoyunu yönlendirenlerin düşünceleri ve söylemleri de sizin karşılıklı sorun yaşadığınız ülkenin medyası ve devlet aygıtı tarafından dikkatle izlenir. Bu izlenme havuzundan en çok da ülkenin istihbarat analizcileri yararlanır. Zaten "açık istihbarat" dediğimiz de tam budur ve dünyada istihbarat çarkının yüzde 80-90 ı açık istihbarattan oluşur. Bir yayında konuşmacıların yaptığı tartışmalar, tartışma sırasındaki durumsal yaklaşımlar, aradaki küçük bilgi kırıntıları, tartışmacıların birbirlerine olan bakış açıları, tutum ve davranışları çok önemli analiz verileridir. Hatta tartışmacıların konu ile ilgili bilgi düzeyleri, ifade ve tespitlerindeki tutarlılık dahi o toplumun refleksleri hakkında önemli bir analiz kriteridir. Türkiye uzun bir zamandır "Doğu Akdeniz ve Mavi Vatan" dediğimiz bir beka sürecinin içinden geçmektedir. Bugün tansiyonu giderek artan ve Yunanistan ile sıcak bir çatışmanın eşiğine gelinen bu süreçte Türkiye ne yazık ki geçmişte ve halen her türlü desteği verdiği "Filistin" devleti de dâhil olmak üzere hiçbir devleti yanında bulamamıştır. Bırakın yanında bulmayı halen desteklediğimiz Filistin dahi gidip Güney Kıbrıs Rum Kesimi ile kolkola girmiştir. ABD değerli müttefikimiz iken öyle görünüp hem Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin altını oymaya hem de Suriye'de Türkiye'nin can düşmanı terör örgütü ile yanak yanağa Türkiye'nin toprak kaybetmesine çalışmaktadır. NATO müttefikimiz Fransa, Macron soytarısı eli ile Yunanistan ile birlikte Türkiye'nin hasmı görüntüsü vermektedir. Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Mass Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile yaptığı basın toplantısında bile Yunanistan'ı haklı gösterecek bir yaklaşımda bulunabilmiştir.  Yukarıda çizdiğimiz tablo Mavi Vatan konusunda Türkiye açısından pek iç açıcı değildir. Bir yalnızlık görüntüsü vermektedir. Bu koşullarda medyanın daha da hassas olması şarttır.  Necip medyamızın hal-i pürmelâlini yazmaya devam edeceğiz.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları