Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

Kıbrıs'ta neler oluyor? yakın tarihi unutmak

Son günlerde Yavru Vatan Kıbrıs'ta ilginç gelişmeler oluyor. Gelişmeler ilginç olduğu kadar Türkiye açısından da o derece riskler içeriyor. Kıymetli kardeşim E. Tümamiral Cihat Yaycı Paşa twitlediği bir mesajına GKRY Lideri Anastaisadis'in açıklamasını eklemiş. Anastasiadis'in açıklaması Kıbrıs'ta meselenin geldiği nokta açısından son derece önemli. Anastasiadis, küstah bir yaklaşımla "Kıbrıs Türk halkını çok sevdiğimiz için Rumlarla birlikte Türkiye'ye karşı savaşmaya çağırıyoruz. Fiili durum her iki toplum için de kabul edilemezdir. Daha kötüsü Avrupa vatandaşları olarak hep birlikte barışın, güvenliğin ve refahın yararlanabileceğimiz bir çözüme götürmüyor. Bu nedenle bütün saygımla sizler, kendi vatanımız, çok sevdiğimiz Kıbrıs için birlikte savaşmaya çağırıyorum." diyor. Bu söylem çok tehlikeli ve Kıbrıs'ta kaos yaratmak amaçlı bir söylemdir. Kıbrıs Türk halkının içinden çok az da olsa bu söyleme pirim tanıyanlar olabilir. Bunun sebebi de yaşadıkları ekonomik sıkıntılar denilebilir. Ama unutmamak lazım ki; hiçbir ekonomik sıkıntı bir milletin yok olmasından daha önemli değildir! Şöyle ki; sen yok olduktan sonra paran olsa, köşkün olsa, büyük servetin olsa ne yazar? Peki, neden yok olma meselesi? KKTC'nin Kurucu Cumhurbaşkanı rahmetli Rauf Denktaş beyefendi ile çok sayıda canlı televizyon yayını yapmak ve dostluğunu kazanmak onuruna eriştik. Allah rahmet eylesin, hayatımızda tanıdığımız büyük liderlik niteliklerine sahip en saygın devlet adamlarından biri idi. Yaşamı Kıbrıs Türk halkı için mücadeleyle geçmişti. Dünyanın tanıdığı en çetin müzakerecilerden biri idi. Yayınlar öncesinde ve sonrasında teveccüh gösterip bizimle uzun sohbetler ettiği olurdu. Hem bu sohbetlerde hem de canlı yayınlarda söylediği temel vurgulardan biri şu idi; "Bu yaşıma kadar yaşadıklarım bana öğretti ki Rum yöneticilere asla güvenilmez. Onların her zaman tek bir amacı vardır, Kıbrıs Türkünü yok etmek, ENOSİS'i gerçekleştirerek Kıbrıs'ı Yunanistan'a bağlamak ve bir Yunan adası yapmak. Ama buna asla boyları yetmez." Denktaş hep bağımsız bir Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve bunun tanınması için gayret etti. Çünkü biliyordu ki Kıbrıs Türkü artık asla Rumlarla bir arada yaşayamaz. Hani yılanın çobanla hikâyesindeki gibi "Sende bu evlat acısı, bende de bu kuyruk acısı oldukça biz bu dünyada asla dost olamayız." Kıbrıs Türkü 1963'den 1974'e kadar yaşadığı 11 yılda gördüğü Rum mezalimini ve Rumların yaptıkları "soykırımı" asla unutamaz, unutmamalıdır da. "Kanlı Noel" de 23 Aralık 1963 de Papaz Cumhurbaşkanı Makarios'un himayesindeki Rum EOKA terör örgütünün Tabip Binbaşı Nihat İlhan'ın evine saldırıp eşini ve üç küçük oğlunu banyo küvetinde delik deşik ederek şehit ettikleri unutulabilir mi? Bir gecede Ayvasıl, Güzelyurt vb. Türk köylerini basıp yüzlerce Türk'ü kurşuna dizerek katledip toplu mezarlara gömdükleri unutulabilir mi? Yüzyıllar geçse de unutulamaz. O günlerde yaşananlar bu gün TRT de "Bir Zamanlar Kıbrıs" dizisinde anlatılıyor. (Tarihi bir yanlışı düzeltmek için dizi ile ilgili bir eleştiri de yapalım. Dizide kahraman olarak gösterilen bir Türk memur var. Aslında o dönemde devletin istihbarat ve emniyet kurumlarının yurt dışında operasyon yapabilme konusunda eğitimsel ve teknik imkânları yoktu. O dönemde Türkiye, Türk Silahlı Kuvvetleri içinden görevlendirilen Subay ve Astsubaylar ile Kıbrıs'ta gizlice Mücahitlerden oluşan Türk Mukavemet Teşkilatını (TMT) kurmuştu. Yani orada Kıbrıs Türkü'nün direnişini organize edenler Türk Subay ve Astsubaylarıdır.) Geçtiğimiz yıllarda Annan Planı denilen plan ile KKTC'nin varlığı ortadan kaldırılarak Kıbrıs'ın tekrar iki toplumlu bir devlet haline gelmesi için çok uğraşıldı. "Yes be annem" ciler çok çırpındı. KKTC halkı da buna kandı ve referandumda "evet" oyu kullandı. Allahtan ne olduysa oldu ve Rumlar referandumda "hayır" oyu verdiler ve Annan Planı çöpe gitti. Şimdi Rum tarafı geçmişte yaptıkları hatayı anladıklarından tekrar iki toplumlu bir yapıya geçmek istiyor. Tabii bunun için de ABD ve AB'den ciddi destek görüyorlar. Aslında 2017 de Rum Lider Anastasiadis'in Türkiye'ye iki devletli çözümü görüşmeye hazır olduğunu ifade ettiğini biliyoruz. Rumlar bunu inkâr ettiler ama Kıbrıs Rum yönetimi lideri Nikos Anastasiadis, 2017'de Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'na yaptığı, "Kıbrıs'ta iki devletli çözümü tartışmaya hazırım" teklifini, Türkiye görüşme tutanaklarını Birleşmiş Milletlere (BM) gönderince itiraf etmek zorunda kaldı. Bu gün için gelinen noktada Türkiye'nin ve KKTC'nin talebi "Kıbrıs Türk önerisinin özü, Kıbrıs Türk halkının özünde var olan egemen eşitlik ve eşit uluslararası statünün tanınmasıdır ve bu yolla Ada'daki iki mevcut Devlet arasında bir iş birliği ilişkisi kurulabilir. Bu, gerçekçi ve sürdürülebilir bir çözüme doğru sonuç odaklı ve belli bir zaman aralığını kapsayan müzakerelerin yolunu açacaktır" şeklinde ve doğru bir yaklaşımdır. Ancak ABD ve AB buna sıcak bakmıyor. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, KKTC'nin talebinin aksine ''Kıbrıslıların önderliğinde BMGK kararları uyarınca tüm Kıbrıslılar ve bölge yararına iki bölgeli iki toplumlu bir federasyonda birleştirecek kapsamlı bir anlaşmayı destekliyoruz'' dedi. Çünkü işin özeti şu dur; ABD de Kıbrıs'ın Yunanistan'a bağlanmasını istiyor. ABD Güney Kıbrıs'ta üs kuruyor, KKTC de ABD'ye üs kurabileceğini teklif etmesine rağmen ABD bu teklife bakmıyor bile. Sebebi, ABD, Türkiye'yi de Kıbrıs'ta oyunun dışında bırakmak peşinde. Kıbrıs Doğu Akdeniz'de stratejik anlamda en kritik arazi arızasıdır. Zira Kıbrıs Ortadoğu'yu, Avrasya'yı, Balkanları, Türkiye'yi, İran'ı, Kafkasya'yı hatta güney Rusya'yı, Kuzey Afrika'yı ve Hint Okyanusunu büyük ölçüde kontrol altına alabilen doğal bir uçak gemisidir. Kıbrıs'ın Yunanistan'a bağlanması Türkiye'nin güneyden de kuşatılarak büyük bir tehdit altına girmesi olur. Öte yandan Mavi Vatan alanımızın çok büyük bir bölümünü, Doğu Akdeniz'i kaybetmemiz anlamına gelir. Bu asla ve kata kabul edilemez. Bunun yanısıra hiç kimsenin kuşkusu olmasın ki Kıbrıs'ın Yunanistan'a bağlanması yani yeni bir ENOSİS'in gerçekleşmesi durumunda Kıbrıs Türk halkının kısa sürede yeni bir EOKA ile toplu katliamlara ve soykırıma uğratılarak yok edilmesi muhakkaktır. Emperyal Güçler de aynı Yugoslavya'da olduğu gibi uzunca bir süre bunu seyrederler, ta ki kendi istedikleri duruma gelene kadar. Böylesi bir katliam bu güne kadar olmadıysa tek sebebi Türkiye'nin gücü ve Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Kolordusunun orada olmasıdır. O nedenle bu koşullarda o kolordu da asla Kıbrıs'tan çekilmemelidir. Atılacak her adımın tüm olasılıklar hesaplanmadan ve tarihten ders alınmadan gerçekleşmesinin sonucunun hüsran olması kaçınılmazdır. Türkiye buna asla izin vermez, veremez.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları