Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

Kazakistan satrancı-Matruşka hamlesi

Kazakistan'da neler oluyor? Orta Asya'nın en zengin kaynaklara sahip ülkesi Kazakistan neden birdenbire bir barut fıçısına döndü? Gelin, şu anda belkide dünyada oynanan en büyük satranç oyununun stratejik bir analizini yapalım. ABD günümüz dünyasında süper bir güç. Karşısındaki en büyük süper güç ise Çin, yani hem paraya hem de silaha sahip. Elinde bulundurduğu silah gücü nedeniyle bir alt segmentteki üçüncü süper güç ise Rusya'dır. Çin gerek "Kuşak Yol" projesi ile gerekse Afrika kıtasındaki büyük etkinliği ile ABD'nin dünya hegemonyası önündeki en büyük rakiptir. Rusya ise ABD'nin hegemonik etkinliğini kırmak için özellikle son 20 yıldır Çin ile dirsek temasında bulunuyor. Afganistan'ı terk eden ABD bölgede yeniden etkin olmak istiyor ve Başkan Yardımcısı Kamala Harris'in Hint etnik kökenli olmasını da kullanarak Hindistan'la yakınlaşmaya çalışıyor. Zira her koşulda öncelikle Çin'in önünü kesmek ve Çin'i kendi coğrafyasında bloke etmek amacındadır. Bunun için ABD; 1) Rusya-Kazakistan-Hindistan mihverinde, 2) Baltık- Doğu Avrupa- Karadeniz- Yunanistan-Adalar Denizi (Ege) - Doğu Akdeniz ve Suriye mihverinde Çin'in önünü kesmeye çalışıyor. Aynı ABD, Rusya'yı ise zaten Baltık- Polonya- Transilvanya- Romanya- Bulgaristan-Ukrayna-Gürcistan (Karadeniz havzası) - Yunanistan -Adalar Denizi- Doğu Akdeniz mihverindeki yığınaklanması ile çevirmeyi de gerçekleştiriyor. Zaten ABD'nin Ortadoğu'daki bütün hedeflerine 2030 yılına kadar ulaşmayı ve 2030'dan itibaren askeri gücü de dahil bütün gücünü Çin'in güneyine yani Güney Pasifik'e vermek istediğini biliyoruz. ABD'nin kurduğu bu oyuna karşı Rusya da karşıt hamle ile Ukrayna, Kırım, Belarus ve Kazakistan üzerinde oyun kurdu.

Rusya'nın Kazakistan hamlesi Putin'in NATO'ya karşı hamlesinden başka bir şey değildir. Peki, Kazakistan'da neden bu olaylar oldu da Rusya oraya davet edilerek girdi? Kazakistan çok uzun yıllar S.S.C.B'nin komünizm ile yönetilen "peyk" ülkelerinden biri idi ve Rusya'dan en son ayrılıp bağımsızlığını ilan eden ülke oldu. Nursultan Nazerbayev Komünist Partisi Genel Sekreteri idi. Bu günkü Cumhurbaşkanı Tokayev'de aynı rejimin üst bürokratı idi. Sovyetler Birliği dağılınca peyk ülke konumunda olan Türk Devletlerde komünist rejimden kalan yöneticiler devlet yönetiminin başına geldiler ve otoriter yönetici olarak piyasa ekonomisine geçtiler. Ancak, kapitalizm ile kendine bağlı şirketler kurarak bireysel ve dar bir oligark çevrenin zenginleşmesine neden oldular. En büyük sorun; ülkenin sahip olduğu çok büyük zenginliğin dar bir çevrenin elinde toplanması, halkın çok büyük bir kısmının ise fakir kalması oldu. Zira ilan edilen kişibaşı milli gelir 45.000 $ olarak açıklanırken, kadınlar şöyle diyorlar "Biz Dubai kadar zenginiz ama Dubaili kadınlar Türkiye'ye tatil yapmaya giderken biz çocuk bakmaya gidiyoruz." Bu rahatsızlık yani gelirden yeterli payı alamamak düşüncesi ülkede hızla yayıldı. Çünkü dünyada eğitim düzeyi belki de en yüksek ülkenin Kazakistan olduğu ve ülkenin tamamının yani yüzde yüz nüfusunun üniversite mezunu olduğu vurgulanıyor. Hatta bilenler simitçinin bile doktora mezunu olduğunu söylüyor.

Kazakistan'da genç kuşak Batı ülkelerinde eğitim gördü, dünyayı tanıdı, iletişim imkânları sayesinde de dünya ile bütünleşti. Türkiye'nin de piyasa ekonomisine geçiş sürecinde hem iktisadi hem de eğitim açısından Kazakistan'a verdiği destek büyüktür. Birçok Türk yatırımcı Kazakistan'da özellikle küçük ve ortaboy işletmelerin sahibidir ve hala binlerce insan ile orada çalışmaya devam ediyorlar. Öte yandan Kazak Ordusunun birçok Subayı Harp Okullarımızda eğitildiler. Birçok yönetici Türk üniversitelerinde öğrenim gördü. Tabii büyük bir kısmı da ABD ve Avrupa ülkelerinde eğitildiler. Dünyayı bilen bu kuşak "dar kalıplardaki" eski Komünist yöneticilerin ülkedeki gelir dağılımını kendi zenginleşmeleri için kullandıklarını gördüler, iyi yetişmiş olmalarına rağmen yönetim görevlerine gelemediler ve bunlara itiraz ettiler. Bir kısım yöneticilerin bu zenginlikleri, servetleri, paraları alıp yurt dışına kaçırdıklarını anladılar. Kazakistan'ı iyi bilenlerin söylediğine göre Nazarbayev ülkenin zenginliklerini halka vermedi, kendisi ve yakın çevresi ile paylaştı. Özellikle gelir dağılımındaki büyük adaletsizliklerin varlığı dünyanın her ülkesi için muhasım ülkeler tarafından kolayca istismar edilebilecek bir güvenlik alanı sorunudur yani o ülkenin "yumuşak karnı"dır. Yumuşak karın rakip tarafından her zaman yumruk almaya açık alandır. Bu "yumuşak karnı" bilen ABD, kullanacağı kıvama gelinceye kadar Batı'da yetişmiş ve Kazakistan'da STÖ'ler kurmuş bu eğitimli genç kuşağın bir "sessiz devrim" yaparak tam demokrasiye geçmesi, gelir dağılımında adalet sağlaması gibi olumlu gayretler için harekete geçmesini bekledi. Başlangıçta sessiz sedasız olan bu çalışmalar bir müddet sonra ABD tarafından istismar edilerek topluluklar içine yerleşen "kendine müzahir unsurlar" ile hareketlendirildi ve bir "renkli devrime" evirilme sürecine girdi. Olayların sebebi olan "gaz fiyatlarının yüksekliği" düşmesine rağmen olaylar bitmedi, tersine büyük şehirlere sıçradı. Sıçramanın enstrümanı ise bizce o bölgede bunan terör gruplarının provokasyonlarla bu sessiz protestoları çatışmalara çevirmeleri oldu. Şöyle ki; Fergana Vadisinde onbinlerce terörist olduğu herkesçe biliniyor. ABD bu teröristleri Kazakistan'da kullanma yoluna gitti. Herkes hatırlar 2-3 yıl evvel Suriye ve Irak'ta İŞID teröristleri kaynıyordu. Nereye gitti bu teröristler, buhar olup uçtular mı? Hayır, iki yıl önce de yazdık, bu IŞİD teröristleri Çin'in kuşak-yol projesinin önünü kesmek için bir kısmı Türk Cumhuriyetlerine bir kısmı da Çin'in Afrika hegemonyasını kırmak için Afrika'ya gönderdiler. İşte şimdi o teröristler beklendiği gibi sahne aldılar. Çin perde arkasından, Rusya ise fiilen Kazakistan'ı ABD'ye kaptırmamak için duruma müdahale ettiler. Çin banka, Rusya ise polis görevini üslendi. Tokayev, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü üyesi olarak Rusya'yı müdahaleye davet etti. Aslında Putin de müdahalenin yapılması için ön koşulu sağladı. Çünkü bir "Arap Baharı" Rusya'nın asla işine gelmiyordu ve Kazakistan'a askeri güçle müdahale etti. Rusya'nın müdahalesi genç kuşağın düşlediği demokrasi sürecinin önünü keserken ABD'nin planladığı "renkli devrim"in de erken doğum olmasına sebep oldu. Kısacası Rusya, Kazakistan satrancında Matruşka hamlesi ile bu raundu aldı. Ancak gerçek şu ki; film daha yeni başlıyor gibi görünüyor ve bu pilav daha çok su kaldırır. Bir sonraki yazımızda analize devamla Türkiye'nin de nasıl bir tutum izlemesi gerektiği üzerinde düşüneceğiz. 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları