Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

Karadeniz yansıması

Covit 19 pandemisi tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ciddi bir tehdit oluşturmaya devam ediyor. Lakin ne yazık ki Sağlık Bakanlığının ve Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre salgında şu anda Avrupa'da birinci dünyada da dördüncü sırada bulunuyoruz. Uzmanlar durumun ülke nüfuslarına oranlanması halinde ise Türkiye'nin birinci sırada olduğunu ifade ediyor. Hal böyle olunca da tüm ülkeler kendi vatandaşlarını koruma yoluna gidiyor ve salgının yoğun olduğu ülkelere yolculuk, tatil, ziyaret gibi faaliyetlerde tahditler koyuyorlar, ya da sınırlarını sıkı sıkıya kontrol altına alıyorlar. Salgını kontrol altına alabilmek için Türkiye'de çeşitli önlemleri devreye sokuyor. En son Sayın Cumhurbaşkanımızın açıkladığı üzere kısmi kapanma tedbirleri uygulamaya koyuldu. Bununla birlikte turizm sezonu da geldi ve açılıyor. Turizm, Türkiye'nin döviz girdileri açısından lokomotif bir sektördür. Ülkemize her yıl gelen milyonlarca turist çok önemli miktarda döviz bırakmaktadır. Turizm sektörü kendisi ile birlikte 60 kadar sektörü de çekip çeviren bir alandır. Örneğin seyahat acenteleri ve çalışanlarından rehberlere, otelde çalışan garsondan, aşçıya, otellerin ihtiyacını veren tekstil sektöründen mutfak eşyaları sektörüne, kapıdaki taksici esnafından çarşı pazardaki hediyelik eşya satan esnafa, giyim sektörüne, o yöredeki kafe-bar gibi işletmelere, alkollü içki ve meşrubat üreticilerine, yat ve gezi sektörüne, havayollarına, bankacılık sektörüne, müzelere, ören yerleri gelirlerine ve daha akla gelmeyen pek çok sektörün turizm sektörünün çatısı altında olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bu durumda yabancı turistin gelmemesi tüm bu sektörle girdi olacak dövizin olmaması demektir. Türkiye'de turizm sektörünün üç temel kaynağı Rus turistleri, Alman turistleri ve İngiliz turistleridir. Daha önce Japon ve Kore turistleri de çok ağırlıklı idiler ama ne yazık ki evvelki yıl ve geçen yıl bu turistleri Yunanistan ve Mısır'a kaptırdığımız ifade ediliyor. Bütün bunların içinde en ağırlıklı olan kesim Rus turistler idi. Rus turistler çok önceden o yılın rezervasyonlarını yaptırıyorlar ve yoğun olarak ülkemize geliyorlardı. Lakin bu yıl tam da turizm sezonu açılmışken Rusya bir karar aldı ve Covit 19 salgınının Türkiye'de çok yüksek boyutlara ulaştığını gerekçe göstererek bayram sonrasına yani Haziran ayı başına kadar uçak seferlerini durdurdu.

 

Her mesajın bir anlamı vardır

 

Rusya Başbakan Yardımcısı Tatyana Golikova, bu konuda Koronavirüsle Mücadele Merkezi'nin Türkiye ile hava yolu ulaşımının 15 Nisan'dan 1 Haziran'a kadar sınırlandırılmasına karar verdiğini duyurdu. Golikova, Rusya vatandaşlarının sağlığını korumanın bir öncelik olduğunu vurgulayarak, tur operatörlerine Türkiye tur satışlarına ara vermelerinin önerildiğini de ifade etti. Rusya Dışişleri Bakanı Dimitri Peskov ise "Karar, Türkiye'deki vakaların oldukça keskin bir biçimde artmasıyla ilişkili" dedi. Seferlerin Haziran başına kadar durdurulması demek büyük ölçüde bu yaz sezonunun ciddi biçimde olumsuz etkilenmesi demektir. Çünkü Rus turistler bu süreçte yeni alternatif destinasyonlar arayacaklar ve Türkiye ile aynı ekonomik koşullarda buldukları ülkeler olursa onları tercih edeceklerdir. Bu durum hem bu yıl beklenen döviz girdisinin sağlanmasını ortadan kaldıracak hem de daha önemlisi tıpkı Japon ve Koreli turistler gibi Rus turistlerin de gelecek sezonlarda başka ülkeler tarafından kapılmış olmasına sebep olabilecek ve gelecek yılların turizm döviz girdilerini de olumsuz etkileyebilecektir. Rusya'nın yukarıdaki açıklamasına dikkatli bakıldığında Rus Dışişleri Bakanı Dmitri Peskov'un meseleyi özellikle Covit-19 salgınının Türkiye'deki çok yüksek düzeyde olmasına bağlamak yönünde açıklama yapmak ihtiyacı hissetmesi dikkat çekicidir. Diplomaside her mesajın bir anlamı vardır ve bu anlam asıl mesajın arkasında saklıdır. Böyle olmasaydı Peskov'un açıklaması olmazdı. Arka plan ise şöyle okunabilir. Rusya-Ukrayna krizi ve bunun ardındaki Batı'nın Rusya'nın çevreleme politikası Rusya için hayati önemdedir. Bu mesele 2. Dünya Savaşı sonrasındaki Berlin Anlaşmasından beri süregelen bir süreçtir. Berlin Duvarı yıkılıp Sovyetler Birliği dağılınca Batının Rusya'ya doğru genişlemesi artmaya başladı. Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Polonya, Macaristan, Estonya, Litvanya, Letonya, Moldovya vb. ülkeler Batı kampında yer aldılar. Özellikle 2014 sonrasında NATO'nun Baltık'tan başlayarak Polonya, Karpatlar, Romanya, Bulgaristan üzerinden Rusya'yı çevrelemesi Rusya'da büyük sıkıntı yarattı. Gürcistan da NATO üyeliğine geçmeye kalkınca, Rusya büyük bir askeri güç ile müdahale etti ve Gürcistan ciddi hasar aldı. Şimdi aynı durum Ukrayna ile ortaya çıktı. Özellikle Donbass bölgesi nedeniyle Karadeniz ateş topuna dönmek üzere idi. Son anda ABD'den yumuşama sinyali geldi ve ABD iki savaş gemisini Karadeniz'e göndermekten vazgeçti. Lakin daha öncesinde Ukrayna Devlet Başkanı Valdimir Zelensky evvelki hafta Türkiye'ye geldi ve görüşmelerde bulundu. Türkiye ile Ukrayna arasında ticari işbirliği var. Türkiye, Ukrayna'ya SİHA ve İHA satışları yapıyor. Yine Ukrayna'dan tank motoru vb. askeri malzeme alışverişinde bulunuyor. Bu durumun Rusya'yı rahatsız ettiği bir gerçek. Öte yandan yine Montrö tartışmaları sırasında Rusya'nın Montrö'nün korunması konusunda kararlılık gösteren açıklamaları bizzat Putin'in ağzından yapıldı. Türkiye de haklı olarak kendi hak ve menfaatlerini korumak durumundadır. Türkiye, Rusya ile S-400, nükleer santral yapımı, kuzey akımı, Rus doğalgazı, Astana süreci gibi birçok konuda ilişki içindedir. Öte yandan Suriye, Karabağ, Libya gibi alanlarda görüş farklılıkları ve çıkar çatışmaları olmasına rağmen Suriye'nin kuzeyinde "ortak devriye" gibi müşterek faaliyetleri de icra etmeleri söz konusu olmuştur.  Türkiye'nin bir NATO üyesi olarak Batı dünyasına karşı da sorumlulukları mevcuttur. Kanaatimizce Rusya, Türkiye'nin Ukrayna ile son dönemde artan ilişkileri ve krizde Ukrayna'nın yanında olduğu yönünde bir duruş sergilemesine karşılık "Rus turistler" konusunu bir yaptırım olarak gündeme getirmiştir. Türkiye, muhakkak ki Ukrayna'nın toprak bütünlüğünün yanında olmalıdır. Yalnız Ukrayna'nın değil tüm komşularının toprak bütünlüğünü savunmalıdır. Bunu yaparken de Batı ve Doğu arasında çok hassas dengeler üzerinde son derece dikkatli ve etkin bir dış politika uygulamalı, diplomasinin tüm araçlarını bıkmadan kullanmalıdır. Bölgede olan her gelişmenin gerek siyasi, gerek askeri gerekse ekonomik tüm sonuçlarından en çok etkilenebilecek ülkenin Türkiye olacağı hiç akıldan çıkarılmamalıdır.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları