Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi (I)

İzmir''de geçtiğimiz Çarşamba günü başlayan ve 7 gün süren çok önemli bir bilimsel çalışma yapıldı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer''in ev sahipliğinde gerçekleşen bu kongrede dünyanın ve Türkiye''nin çok önemli bilim insanları tebliğler sundular. Çağlar Keyder, Timothy Garton Ash, Selçuk Şirin, Michio Kaku, Şevket Pamuk, Thomas Faist, Cem Say, Bilge Yılmaz, Francis Fukuyama, Okan Tüysüz, Naci Görür, Ahmet Ercan, Hiroyuki Unemori, Andrew McAfee, Joschka Fischer, Fuat Keyman, Soli Özel, Ian Goldin vb. gibi birçok ünlü akademisyenleri dinleyerek zamanımız ölçüsünde biz de kongreyi takip etmeye çalıştık. Kongreyi izlerken bazen ekonomist, bazen hukuk, bazen uluslararası güvenlik ve strateji uzmanı bazen de gazeteci ve televizyoncu gözlüklerimizi kullandık. O nedenle kongrede önemli bilgiler edindiğimizi ve mukayeseler yapabildiğimizi düşünüyoruz.

Tabii kongrenin seçim sürecine denk gelmesi nedeniyle en önemli oturum da "Millet İttifakı Genel Başkanlar Buluşması" oldu. İktisat bilimi açısından kongrede hemen bütün konuşmacıların bizim yıllardır söylediğimiz, yazdığımız, ekranlarda anlattığımız temel esasın doğruluğunu ortaya koyan konuşmalar yapmış olmaları da bizi ayıca mutlu etti. En az 10 yıldır yazdık, anlattık; Neo-liberal ekonomi dediğimiz "ahlaksız vahşi kapitalizm" ulus devletleri yok etmek için küresel sermaye güçlerince ortaya koyulan bir ekonomik modeldir. Türkiye bu modeli derhal terk etmeli ve Büyük Atatürk''ün koyduğu "Karma Ekonomik Sisteme" acilen dönmelidir dedik. Nitekim kongrede de gelecek yüzyıla deniz feneri olabilecek sayfalar açıldı. Yeni yüzyılın başlarını yaşadığımız şu dönemde dünya büyük bir dönüşüm ve yeni bir yol arayışı içindedir. Son elli yıla baktığımızda dünyada benzer ülkelerde olduğu gibi Türkiye''de de "devleti yapısal olarak küçülten ve ekonominin tamamen içinden çekerek sadece denetleyen" konumuna getiren, sermayeyi göklere çıkartan neo-liberal ekonomi ideolojisinin temelden sallandığı ve adeta terk edilme sürecine girdiğini tespit ettik. Devletin güçlü ve korumacı olduğu dönemlerin anlayışının geri geldiğini gördük. Çünkü yaşanan süreçler bunun böyle olması gerektiğini biraz da acı tecrübelerle hepimize öğretti. Örneğin Prof. Dr. Çağlar Keyder, "Söz konusu ekonomik eksen değişiminin başlangıcının 2008 krizi olduğunu, iklim krizinin ve özellikle de Coronavirüs salgının toplumlarda güçlü devlet talebini kuvvetle ortaya çıkardığını" söyledi. Artık dünyada neoliberal düşünceye göre bireylerin her alanda kendi başlarının çaresine bakabileceği, ekonomik felsefenin temelinde bireyin "ben merkezli" oluşu düşüncesi tamamen yanlış ve çöküşe geçmiş bir düşünce haline geldi. Salgın sürecinde hemen herkes "aşı üreten, maske sağlayan güçlü bir devlete" ihtiyaç duymadı mı? Feryat figan etmedi mi? Örneğin ülkemizde de "görevli kişi" merhum Özal ile yerleşen neo-liberal ekonomik sistem olmasaydı, üretim yapması ortadan kaldırılmış Hıfzıssıhha Enstitüsü yine aşı üretiyor olsaydı, ülkemiz insanına anında aşı verebilseydik, dünyaya aşı ihraç etseydik, maske üretiyor olsaydık ve anında vatandaşa dağıtsaydık fena mı olurdu? Neymiş, demek ki devlet ekonominin içinde olmalıymış ve özel sektörle birlikte yürümeliymiş. Yeni yüzyılda bir başka dönüşüm de tüm dünyada devletlerin "ulus yapılarını" korumak için küreselleşmenin yerine korumacı ekonomilere geçmeye başlamalarıdır. Türkiye de bu dönüşümü mutlaka yaşayacaktır. Çünkü pandemi dünyada devletlerin ekonomi anlayışlarının da değişmesine neden oldu. Ülkeler aşı, maske, gıda, hijyen ürünü gibi hayati ürünleri bulmakta zorluklar yaşamaya başlayınca tedarik zincirinin önemi, tüm çıplaklığı ile ortaya çıktı. Önceleri ''nerede ucuz ve kaliteli bulursan al'' anlayışı şimdilerde tamamen ortadan kalkıyor ve bloklaşan ülkeler yalnızca güvenilir ve iyi ilişki içinde oldukları dost ülkelerle iş birliğine giriyorlar.

Kongrede Türkiye''nin hangi tercihle safını belirlemesi gerektiği de ortaya konuldu. Türkiye, AB de mi olacak yoksa başka bir blokta ya da ortada mı? Bu yüzyılda önemli güçler olması beklenen Çin, Hindistan ve Endonezya''nın sermaye ve bilgi birikimi olan Avrupa ile arasında köprü vazifesi gören Türkiye''nin bu noktada şansı çok yüksektir. Prof. Dr. Hakan Kara, "Büyümek için ihracatı arttıran, ihracatı arttırmak için döviz kurunu düşüren, döviz kurunu düşürünce de enflasyonu azdıran Türkiye''nin" içine düştüğü sarmalı anlattı. Prof. Kara asıl çözümün üretim ve verimlilik arttırmaktan geçtiğini söyledi. E, aklın yolu bir; yıllardır demiyor muyuz üretmeden zengin olunmaz. Üretmeden zengin olan bir ülke dünyada yoktur. Üreteceksin, ürettiğini satacaksın, sattığından elde ettiğinin bir kısmını hakça bölüşürken bir kısmını da yeni yatırımlara sermaye birikimi olarak ayıracaksın. Günümüz dünyasında üretilen ürünler de ileri teknolojiler kullanılan ve katma değeri yüksek olan ürünler olacak. Ekonomi alanında pek çok değerli görüş ortaya konulurken son günlerin en önemli gündem maddesi yaşadığımız büyük felaket yani deprem olunca da, Naci Görür, Okan Tüysüz, Ahmet Ercan gibi hocalar da deprem ve depremin ekonomide yarattığı zararlar ile ilgili bildiriler sundular. On binlerce insanımızı kaybettik, milyarlarca dolarlık millî servetimiz heba oldu ancak görülüyor ki hâlâ ders alamamışız. Hâlâ yeterli zemin etütleri yapılmadan, arazi yerli yerine oturmadan, araştırılıp incelenmeden alelacele bina yapmaya, beton ekonomisini hızlandırmaya, tarım alanlarını iskâna açıp konut yapmaya kalkıyoruz. Olmaz. Taa Romalılardan beri iki bin yıldır insanlar ovalara, sulak alanlara ev yapmamışlar, oraları tarım için ayırmışlar, dağlara yani kayalık sert zeminlere evler yapmışlar. Neden? İşte böyle on binlerce insanın hayatını kaybetmesine mani olmak için. Naci hoca da, Okan hoca da, Ahmet hoca da bu ve benzeri konuları vurguladılar. Deprem gerçekten ekonomimizi derinden vurmadı mı? Maalesef vurdu. İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi''nin ekonomi başlığında şimdilik yazacaklarımız bu kadar olsun. Organizasyonu ve ev sahipliği için İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer''e de teşekkür ederiz.

Kongrenin Siyaset başlığına yani Millet İttifakı Liderler Buluşması kısmına ise bir sonraki yazımızda değineceğiz.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları