Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

İdlib meselesi

Ekonomik meseleler toplumsal gündemin birinci maddesini oluşturduğundan dış politikadaki son gelişmeleri bir arka planda bıraktık. Lakin Türkiye'nin çevresindeki gelişmeler gelecekteki ciddi sıkıntıların habercisi niteliğinde. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, evveli gün Soçi'de Rusya Devlet Başkanı Putin ile uzunca bir görüşme yaptı. Görüşme sonrasında iki lider de daha çok ticaret ve turizm alanındaki ilişkiler, iki ülke arasındaki yatırımlar üzerine olumlu görüşlerini açıkladı. Görüldüğü kadarı ile görüşmeler sıcak bir ortamda geçmiş. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rusya ile olan ilişkilerde "savunma sanayinin güçlendirilmesi" konusundaki birlikteliği vurgulaması önemlidir. Özellikle "Çünkü attığımız adımlardan geri dönmemiz mümkün değil. Özellikle şuna inanıyorum yani bizim Türkiye-Rusya ilişkilerinde her geçen gün çok daha güçlenerek devam etmemizde çok büyük faydalar var. Suriye ile ilişkili birlikte attığımız adımlar da büyük önem arz ediyor. Oranın da barışı yine Türkiye-Rusya ilişkilerine bağlı." sözlerinin altını çizmek gerekir.

Türkiye kendi savunmasını sağlamak maksadı ile bir NATO üyesi olarak ABD ile işbirliğine gitmek istemiş ve bunda da ısrarcı olmuştur. Ancak ABD'nin Biden ile değişen dış politikası sonucu ilişkiler önemli ölçüde zedelenmiş ve iki ülke arasında güven duygusu kaybolmuştur. Burada ABD'nin hasmane tutumunun büyük etkisi mevcuttur. Türkiye'yi kuşatma gayreti içinde olan ABD yine Türkiye'nin toprak bütünlüğünü parçalamak hedefinde olan PKK/PYD terör örgütüne çok büyük silah, malzeme, para ve eğitim desteği vermeye devam etmektedir. Türkiye ABD'den talep ettiği hava savunma sistemlerini satın alamayınca kendi hava savunmasını sağlamak maksadı ile bu sistemleri (S-400) Rusya'dan temin etmiştir ve bunda da çok haklıdır. Ayrıca yıllardır ortak üretimde olduğu F-35 projesinden ABD tarafından çıkartılmıştır. Bununla da kalınmamış, ABD Türkiye'nin 1,5 milyar dolar ödeme yapmasına karşın vermesi gereken F-35 uçaklarını vermediği gibi bir gangster edası ile Türkiye'nin 1,5 milyar doları üzerine tam tabiri ile çökmüştür. Sözkonusu nedenler ile Türkiye'de komşusu olduğu Rusya ile daha yakın bir işbirliği içine girmiştir. ABD'nin bu durumu çok olumsuz karşıladığı bilinen bir gerçektir. Ancak ABD'nin Türkiye'nin güneyinde Suriye'de bulunduğu da bir gerçektir. Türkiye, Suriye'de bir yandan PKK/PYD terör örgütü ile mücadele etmek zorundayken bir yandan da İdlib bölgesinde Soçi Mutabakatı ile üstlendiği taahhütleri yapmak durumundadır. Bu taahhütlerin başında da İdlib'de silahlı cihatçı terör örgütlerinin kontrolünde bulunan şeridin silahlardan arındırılması ve bunun denetlenmesi geliyordu. Diğer bir deyişle Türkiye İdlib'deki silahlı cihatçı örgütleri silahtan arındıracaktı. Lakin üç yıldır bu olmadı. ÖSO ile silahlı cihatçı gruplar ayrıştırılamadı. Hatta ÖSO'dan silahlı cihatçı gruplara katılanlar olduğu zaman zaman haber oluyordu. Bu silahlı gruplar içinde Heyet-i Tahrir Şam yani HTŞ giderek daha fazla güçlendi ve hemen hemen İdlib'e hâkim oldu. Sözkonusu cihatçı gruplar son derece vahşi katillerden oluşan gruplardır. Sadece HTŞ değil birçok vahşi cihatçı terör örgütü de İdlib'de üslenmiş durumda. Türkiye, Soçi Mutabakatı sonrası İdlib'de askeri gözlem noktaları kurdu. Ancak bu noktalar Türkiye'nin sınır güvenliğini sağlamak maksadı ile sınıra yakın alanlardan ziyade Suriye Devleti Ordusu ile cihatçı teröristlerin arasında kalan noktalar oldu. Türkiye sınırından 25-80 km. arasında değişen uzaklıkta bulunan gözlem noktalarında yani sahada büyük miktarda birlik mevcut. İdlib'in güneyinde ve doğusunda bulunan bu gözlem noktaları 15-20 km. derinlikte ve 250 km. uzunluktaki bir saha üzerinde bulunuyor. Bu gözlem noktalarından 7 tanesi gelişen durumdan dolayı Rusya- Suriye kontrolündeki bölgede kalmış bulunuyor. Geçtiğimiz süreçte İdlib'de 35 askerimizin bir hava taarruzunda şehit edilmesi gibi acı olaylar da yaşadık. Bu gün gözlem noktalarımız bir anlamda hava savunmasından da yoksun.

İdlib bölgesi hava sahası Rusya'nın kontrolünde. Rusya'nın onayı olmaksızın bırakın F-16 ları İHA bile uçuramıyoruz. Yani olası bir sıkıntıda yerdeki kara birliklerimiz Hava Kuvvetleri desteğinden yoksun. Bölgeye intikaller de hava desteği olmaksızın yapılıyor. İkmal koşulları da aynı. Bu arada İdlib'de Suriye Ordusunun hava taarruzları da artarak devam ediyor. Bu konuda Rus Dışişleri Bakanı Lavrov'un "İdlib'de Putin ve Erdoğan arasında özel bir anlaşma var. Türk muhataplarımız muhalifleri teröristlerden ayırma sorumluluğunu üstlendi. Bunun uzun süre önce yapılması gerekiyordu ama olmadı, biraz yavaş ilerliyor." sözlerine MSB Akar'ın "Anlaşma esaslarına uyuyoruz, artan hava taarruzları mutabakata uygun değil." cevabı da hava taarruzlarının artarak devem ettiğini göstermektedir. Bu hava saldırılarının geçmişte olduğu gibi birliklerimize zarar vermemesi için gözlem noktalarının Türkiye sınırına çekilmesi ve cihatçı teröristlerin Türkiye'ye girmelerinin önlenmesi konusunda faaliyet göstermeleri çok daha uygun bir hareket tarzıdır.

Türkiye, dünya nezdinde cihatçı teröristleri koruyormuş gibi bir algı yaratmamak için de İdlib bölgesindeki sorunu Suriye Devleti ile anlaşarak halletmelidir. Türkiye'nin Suriye Devleti ile anlaşması sonucu, hazır Rusya'nın desteği de varken Suriye'nin toprak bütünlüğünü savunarak PKK/PYD belasından kurtulması da mümkün olabilir. Rusya devrede olduğundan ABD'nin bu konuda büyük bir hamle yapması ihtimali çok zayıftır. Rusya'yı doğrudan karşısına alması olası değildir. Dolayısıyla ABD'de bir anlamda boşa düşmüş olacaktır. En geç 2030 yılında tüm askeri gücünü Güney Pasifikte toplamak durumunda olan ABD en azından Türkiye ile Suriye'nin bu ortak hamlesi ile tökezlemiş olacaktır. Güney Pasifikte gelişen durumlara göre, ABD, Ortadoğu'daki faaliyetlerini askıya bile alabilir. Bu da Türkiye'ye PKK/PYD'yi etkisiz hale getirme konusunda ciddi bir zaman kazandırabilir. Ancak Türkiye, Suriye politikasında güncelleme yapmaz da bu günkü politikalarının devamında ısrarcı olursa gelecekte ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalması çok yüksek olasılıktır.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları