Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

Hiç vazgeçmediler, vazgeçmiyorlar da...

Bugün 15 Mart. Pek çok kimse için bu tarih şanlı Çanakkale Savaşı içinde bir tarih olarak düşünülebilir. Ama aslında çok farklı bir anlamı vardır. 15 Mart 1919 Yunanların İzmir''e çıkarma planının, İngiltere Başbakanı Lloyd George, Fransa Başbakanı Georges Clemenceau, İtalya Başbakanı Vittorio Emanuele Orlando ve ABD Başkanı Woodrow Wilson tarafından kabul edildiği tarihtir. Yani İngiltere''nin, Fransa''nın, İtalya''nın ve binlerce km. uzaktaki Amerika''nın Yunanlıları kullanarak Anadolu''yu yutma planının kabul edildiği gündür. Bu ülkeler Yunanlıları 15 Mayıs 1919''da İzmir''e çıkartarak Anadolu''nun Yunanlılar tarafından işgal edilmesine ve yakılıp yıkılmasına bu yolla da Türklerin Anadolu''dan atılmasına zemin oluşturmaya çalışmışlardır. Ancak önlerine hayal bile edemedikleri öyle bir "Türk duvarı" çıktı ki ve bu duvara çarparak çok acı bir yenilgi ile Anadolu''dan çekilip gitmek zorunda kaldılar. Büyük Türk Milleti, Ebedi Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının liderliğinde tarihte emsali görülmemiş, dünya tarihinin gördüğü en haklı ve en onurlu savaş olan Türk İstiklal Harbini kazanmış, Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurarak Anadolu''yu sonsuza kadar kendine yurt edinmiştir. Emperyal güçler bu yenilgiyi asla unutmamışlardır. Zaten Lloyd George, Lozan görüşmeleri sürecinde kabul ettiremediği istekleri için "Bunları şimdilik cebime koyuyorum ama günü geldiğinde hepsini önünüze koyacağım" demiştir.

Zaman içinde İngiltere''nin, Fransa''nın ve İtalya''nın sömürgeci yetenekleri zayıflamış ama ABD''nin dünya liderliği ortaya çıkmıştır. Bir anlamda ülkelerin sömürülmesinin rolünü başta ABD olmak üzere Rusya ve Çin gibi süper güçler üstlenmişlerdir. Ancak ABD mevcut askerî ve ekonomik başat gücü ile hepsinin önünde yer almış bir anlamda "yeni dünya düzeni"nin kurucu patronluğuna soyunmuştur. ABD özellikle enerji havzalarının merkezi konumunda olan Orta Doğu ve Önasya coğrafyasına odaklanmış bu coğrafyada istediği siyasi sınırları gerçekleştirme gayretleri içine girmiştir. Bu gayretlerin hedefinde de coğrafyanın tam göbeğinde ve en kritik konumda yani asli ve öncelikli hedef olan Türkiye olmuştur.

ABD 1919''da yarım kalan hesabı asla kapatmamış bu hesabın kendi lehine sonuçlanması için de on yıllardır yürüdüğü yolu bir nakış gibi işlemiştir. Özellikle Türkiye ile bir NATO müttefiki olmasına rağmen Türkiye üzerindeki taleplerine ulaşmada hemen her türlü yol ve yöntemi denemekten çekinmemiştir. 1940''ların sonundan itibaren hemen her alanda Türkiye''nin gelişmesinin önünü kesmekten geri durmamıştır. Örneğin Türkiye''de bir anlamda "aydınlanma çağını" başlatacak olan köy enstitülerinin Türkiye''ye komünizmi getirecek bahanesini işleyerek kapatılmasını sağlayan yine aynı Emperyal güç olmuştur. Yıllar içerisinde örneğin rahmetli Nuri Killigil''in silah fabrikalarının işlevinin bitirilmesinde, Türk uçak fabrikasının kapatılmasında, Türkiye''deki sağ-sol çatışmalarında, Ermeni Terör Örgütü ASALA''nın eylemlerinde, PKK terör örgütünün gelişmesinde, Türk Ekonomisinin "vahşi kapitalizme" evirilmesinde, Türk eğitim sisteminin bozulmasında, toplumsal yozlaşmada, Türk aydınlarının suikastlara kurban gitmelerinde, Türk Ordusuna büyük zarar veren Ergenekon Balyoz operasyonlarında, hain FETÖ darbe kalkışmasında hep aynı Emperyal yapının ayak izlerini görmek mümkündür. Yine artık ilkokul çocuklarının dahi bildiği PKK-PYD terör örgütüne milyarlarca dolar yardım eden, binlerce TIR dolusu silahlar veren yine aynı Emperyal yapı değil midir?

Yıllar önce de yazmıştık okuduğumuz bir makaleyi. Söz konusu makale 14 Mayıs 2016''da Nick Dunforth tarafından yazılmış ve The NewYork Times''da yayınlanmış. Başlığı ise şöyle; "Could Different Borders Have Saved the Middle East?" Türkçesi "Farklı Sınırlar Orta Doğu''yu Kurtarabilir miydi?" Makaleyi okuduğumuzda tarihsel süreci anlattıktan sonra kısa bir özetle şöyle deniliyor; "Eğer Orta Doğu''da sınırlar Başkan Wilson''un 1918''de söylediği biçimde çizilseydi Orta Doğu bugün dünyaya terör üreten bir bölge olmazdı. Dünyada terörün sonlanması için Orta Doğu''da sınırlar yeniden ve Başka Wilson''un 1918''de işaret ettiği biçimde çizilmelidir." Buyurun bakalım BOP projesine hoş geldiniz! Peki, ne var Dunforth''ın makalesindeki haritalarda? Ne yok ki. Örneğin Türkiye''nin doğusu tamamen gitmiş ve oraya "Büyük Kürdistan ile Büyük Ermenistan" koyulmuş. Peki, başka; örneğin İstanbul ve civarı "İnternational Constantin State" yani "Uluslararası Kostantin Devleti" olmuş. İzmir ve civarı "Smyrna Semi-autonomous State" yani "Yarı Otonom Smyrna Devleti" olmuş. Olmuş da olmuş kısacası. Türkiye de Anadolu''nun ortasında Ankara''nın çevresinde bir toprak parçası olarak kalmış. Tabii Orta Doğu''da Ürdün, Lübnan, Suudi Arabistan gibi pek çok devletin de sınırları değişmiş bu haritada. E, bunlar ham hayal tabii ama adamlar bunun için her koldan yıllardır uğraşıyorlar, Türkiye''nin kalkınmasına kullanacağı enerjisini terörle mücadeleye vb. olumsuzluklara harcatabiliyorlar. Türkiye''ye ithal ettikleri ya da bulup çıkardıkları siyasi aktörler ile Türkiye''nin ekonomik yapısını bozarken bu bozulma ile birlikte Türkiye''nin sosyo-kültürel değerlerini de tahrip edebiliyorlar. Daha pek çok zararı verebiliyorlar. Milletimiz geleceğini planlarken kendi varlığının devamı için bütün bunları da düşünmek zorundadır. Canım ne olacak adamın biri bir makale yazmış geçmiş demeyin; yazan sıradan bir adam değil. Peki, kim bu Nick Dunforth? Dunforth ABD Donanmasından emekli bir Deniz Kurmay Albayı. Halen Pentagon''un Deniz Başstratejistlerinden biri ve ABD Deniz Akademisinin Başkanı. Yani öyle herhangi biri değil. Zaten ülkemizin bugüne kadar yaşadıklarına bakınca olanlar adamın makalesindeki hedefle örtüşmüyor mu? Terör örgütü PKK-PYD''yi müttefik kara gücü ilan edip milyonlarca dolar, binlerce TIR silah vermek bunun en basit göstergelerinden biri değil mi?

Hiç unutmamak lazımdır ki tarih kendisini unutanları yutar.

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları