Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

Harekât devam ederken

Bu yazımızı Pazar günü yazıyoruz. Siz okuyana kadar durumda ne gibi değişiklikler olur bilemeyiz. Çünkü hep söyleriz savaşta ilk tetik düştükten ve ilk mermi namludan çıktıktan sonra işin nereye kadar gideceğini sadece Allah bilir. Her askeri harekâtta her planlanan hamle her zaman gerçekleşmeyebilir. Ama biz an itibariyle bir "Harekât Durum Analizi" yapalım. Öncelikle söyleyelim ki; bu "Bölgesel Çatışma" Rusya ile Ukrayna arasında değil gerçekte Rusya ile ABD, NATO ve AB arasında olan bir çatışmadır. Ukrayna sadece bir "yem ve vekil" olmuştur. Çok açık biçimde artık 2'nci Soğuk Savaş dönemi başlamıştır. ABD, NATO eli ile Rusya'yı kuşatmış durumdadır. Baltık'dan itibaren Estonya, Letonya, Litvanya, Polonya, Romanya, Bulgaristan, Yunanistan ve Türkiye NATO üyesi ülkeleridir ve görüldüğü gibi bir yarım ay şeklinde Rusya çevrilmiş görünmektedir. ABD ve AB, aslında almayacağı (alamayacağı halde, çünkü topraklarının bir kısmı işgal altında olan ülkeler teknik olarak NATO üyesi olamazlar.) halde Ukrayna'yı NATO üyesi yapacaklarına dair Zelensky'i iyice kandırdılar. Zaten Zelensky de Rus işgali başladığında bunu defalarca söyledi ve "neredesiniz" diye sordu. Zelensky tuzağa çekilmişti bir defa. Zelensky'nin Batı yanlısı tutumu ve NATO'ya girme heyecanı Putin tarafından Rusya için büyük tehdit olarak algılandı ve "Batı bize doğuya doğru genişlemeyeceğine söz verdiği halde NATO bizi çevreliyor" dedi.  Ama bu sadece göstermelik bir gerekçe idi. Putin'in asıl jeostratejik amacı "eski SSCB yapılanmasının Çarlık Rusya'sına dönüşmüş halini" gerçekleştirmektir. Zira Putin 1996 da şöyle demişti: "20'nci yüzyılın en büyük jeopolitik felaketi SSCB'nin yıkılmasıdır."

*

Peki, ABD neden böyle bir oyunu tezgâhladı? Şunun için; Birincisi, Batının küresel sermayenin amacına uygun olarak ekonomileri diri tutması gerekir. Bunun için "büyük şeytanlar" gereklidir. 11 Eylül senaryosu sonucu "Radikal İslamcı Terörü" yaratan ABD, bu vasıta ile Arap Baharına gerekçe buldu ve Ortadoğu'yu, Kuzey Afrika'yı kan gölüne çevirdi. Şimdi de "Büyük Şeytan" olarak Rusya'yı karşısına koydu. Çünkü Rusya'nın Çin ile birlikte yarattığı ekonomik alan ABD'yi boğabilir ölçülere ulaştı. Nitekim Çin'in Yuan'ı küresel rezerv para yapmak açıklamalarını unutmayalım. ABD, Saddam, Kaddafi gibi küçük şeytanları kolayca bulabilir ama Putin çapında büyük şeytan bulması her zaman kolay değildir. İkinci sebep ise AB'nin kendi başına tam bir güç merkezi olmasının önünü kesmek ve aynı anda da bağları zayıflayan NATO yapılanmasını tahkim etmek içindi. Yani "Bakın siz NATO'da sorumluluklarınızı yerine getirmiyorsunuz, bütün ekonomik yükü bana bırakıyorsunuz, artık siz de elinizi cebinize sokun bakalım. Ayrıca kendi başınıza bir güç olmaya kalkmayın. Ben olmasam işte görüyorsunuz Rusya sizi böyle yutar." mesajını verdi.

*

Rusya'nın taarruzi harekâtının maksat ve hedefine gelince; harekâtın maksadı Ukrayna'nın çepeçevre çevrelenmesi ile denizle bağının kalmadığı bir kara devleti haline getirilerek kendi "peyk devleti" haline dönüştürmektir. Harekâtın siyasi hedefi ise Rusya'ya bağlı bir Ukrayna hükümeti tesis etmek ve kendi talimatları doğrultusunda hareket eden bir Ukrayna oluşturmaktır. Bu siyasi hedefe ulaşmak için yapılan askeri harekâtın hedefi ise başlangıçta Harkov, Luhansk, Donetsk, Marlupol, Mykolaylv, Odesa hattını ele geçirerek Ukrayna'nın denizle olan bağlantısını kesmek, doğu-batı istikametinde zırhlı birlik harekâtı ile Dinyeper nehrine ulaşmak, Belarus üzerinden kuzey -güney yönünde zırhlı birlik harekâtı ile Kiev'e ilerleyerek Kiev'i düşürmek olduğu görülmekteydi. Lakin Rusya'nın bu günkü harekât konsepti ile tüm Ukrayna'yı hedeflediği görülmektedir. Rusya bu harekâtı ağırlıklı olarak bir "zırhlı birlik" taarruzu ile yıldırım harekâtı biçiminde gerçekleştirmek istemiş ama bu gün görünen tabloda istediği sonucu alamamıştır. Harekatın başlangıcında "yığınaklanmasını" doğru yapmadığı için Donbass bölgesinde oluşan "başarıdan faydalanma" durumunu devam ettirememiştir. Rusya'nın kara harekâtı için 170 adet "taktik tabur" kuvveti mevcuttur. Bu taburlar karma taburlardır ve kadrolarında hava savunma füzeleri, tank birliği, tanksavar birliği, istihkâm birliği, topçu birliği gibi birlikler mevcuttur. Bizim bir anlamda "tabur görev kuvveti" dediğimiz türde birliklerdir. 72 Saatte Kiev düşer kanaatine rağmen bu gün Ukrayna büyük bir dirençle ve "oynak savunma harekâtı" esaslarına göre Rus birliklerine karşı koymuş, kayıplar verdirmeye devam etmektedir. Rus Genelkurmayı bu harekâtta doğru bir "Harekât Planlaması"  yapamamış, muhasım tarafın "imkân ve kabiliyetlerini" doğru değerlendirememiş, bir anlamda başarısız olarak sınıfta kalmıştır. Devletlerarası düzenli orduların çatışmalarında taarruz eden taraf G günü S saatinden itibaren taarruz mihverleri üzerindeki kritik hedefler olan havaalanlarını, hava üslerini, komuta- kontrol merkezlerini, lojistik ikmal noktalarını, ateş destek unsurlarını, kendi mevcut hava kuvvetleri (hava kuvvetleri muhasım hava kuvvetleri ile muharebeye angaje olmamış ise), donanma topçusu ve mevcut ateş destek vasıtaları ile yoğun bir "hazırlık ateşi" altına alır ve taarruz hedeflerini yumuşatır. Bu hazırlık ateşleri bazen birkaç gün bile sürebilir.

Rusya bu tür bir icraatta bulunmamıştır. Öte yandan Ukrayna son derece doğru bir strateji ile Rus birliklerini şehirlerde muharebeye çekmiş, "Meskün Mahal Muharebeleri" yaparak hem Rus birliklerine zayiat verdirmeye başlamış böylelikle moral üstünlüğü elde etmiş hem de şehirlerde verilecek sivil kayıpların dünya kamuoyundaki etkisini Rusya üzerinde siyasi ve psikolojik baskıya dönüştürmüştür. Bu ise çatışma süresi uzadıkça durumun Ukrayna lehine Rusya'nın ise aleyhine dönmesine imkân sağlamıştır. Rusya beklemediği bu direniş karşısında "Rus ayısı" tabirine uygun biçimde tırnaklarını ve dişlerini daha gösterir olmuş ve Putin "akıl dışı bir eşik atlatarak" Rus Nükleer Birliklerine Özel Savaş Durumu" emri vermiştir. Batı'ya gözdağı için de olsa nükleer silah kartının masaya sürülmesi akıldışı bir çılgınlık, bir delirme halidir. Ancak buna rağmen Putin'in Ukrayna harekât alanında bir noktada mahdut hedefli bir "taktik nükleer silah" denemesi ihtimaline de yok demek şu aşamada zordur. Bu durum harekâtı hiç hayal bile edilemeyecek boyutlara taşıyabilir. Umarız böyle bir çılgınlık olmaz. Harekât geliştikçe ilgili analizlerimizi yazmaya devam edeceğiz. Altını çizmemiz gereken bir önemli nokta da Ukrayna devlet başkanı Zelensky'nin diğer başkanlar gibi kaçıp gitmemesi, vatanını savunmaya devam etmesi takdire şayandır. Evet, hiç devlet deneyiminin olmaması, devlet yönetmeyi bilmemesi, dış politikada ciddi stratejik hatalar yaparak yanlış politikalar izlemesi, Ukrayna halkının bir dizi oyuncusunu başkan seçmiş olması büyük yanlışlardır. Ama tüm bunların üstünde vatanında kalarak vatanı için çarpışması alkışlanacak bir tutumdur.

 

*

Türkiye'nin izlediği politikaya gelince; Türkiye tam bir "kurmay devlet aklı" ortaya koyarak çok doğru bir politika izlemektedir ve bu "denge politikası" takdire şayandır. Montrö'nün Türkiye için ne kadar hayati bir kilit olduğu da bu savaşta açık seçik ortaya çıkmıştır. Umarız bir daha asla tartışılmaya kalkılmaz.

Türkiye, Montrö ile çok güçlü bir pozisyondadır ve bir kez daha ortaya çıkan jeostratejik konumunun önemi nedeniyle Batı-NATO tarafından sözü dinlenmesi gereken devlet olduğunu tekrar ortaya koymuştur. Türkiye'nin mevcut Rusya-Ukrayna savaşı durumu nedeniyle "Montrö Boğazlar Sözleşmesi" hükümlerini uygulamaya koyma kararı da fevkalade isabetli bir karardır. Kıymetli kardeşim E. Tümamiral Cihat Yaycı Paşanın ifadesi ile de "Türkiye'nin Montrö kararının savaşan taraflara pek etkisi olmaz. Ukrayna'nın gemisi yok gibi. Rusya md.19 u bildiği için tüm gemilerini zaten savaş öncesi getirdi. Üstelik deniz muharebesi de yok. Montrö uygulanıyor mu uygulanıyor. Önemli olan da bu zaten." Bütün bu değerlendirmelerimiz ışığında sonuç olarak şunu söyleyebiliriz; "Bu harekât daha epeyce bir süre devam edebilecek ve farklı kulvarlara atlama ihtimali olabilecektir." Tüm muhtemel durumlara karşı farklı planlar geliştirmek şarttır.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları