Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

Gündemden satır başları

Gündemin başında günlük hayat pahalılığı geliyor. TÜİK rakamları resmî olarak yüzde 84 enflasyon veriyor. Baz etkisi ile yüzde 85''ten bir puan geriledi. Ancak bu marketteki zeytinin fiyatını pek de değiştirmiyor. Zeytin yine 70-80 lira. Beyaz peynir 110-130 lira, makarna paketi 11-12 lira, kırmızı et kıyma 80-90 lira, kuşbaşı 100-110 lira ve üstü filan, böyle gidiyor fiyatlar. Yani kısacası hayat pahalı. Bütçe görüşmelerini izledik. Net hata noksan kaleminden gelen 24 milyar $''lık ciddi bir cari açık var. Merkez Bankası brüt rezervleri kullanılarak bu açığı kapattı. Kapatmasaydı yılsonu itibarıyla 47 milyar $ olabilecekti. Bunun altına da düşebilir. Kasım ve Aralık ayları da devreye girince rakam ne olur bilemiyoruz. Türkiye''nin 185 milyar kısa uzun vadeli ödemesi gereken borcu söz konusu. Kâğıt üzerinde çevrilemeyen borçlar için de 35-40 milyar $ gerekiyor. Kısacası ekonominin bir süre nefes alabilmesi, halkın biraz rahatlayabilmesi için 200 milyar $ civarı bir paranın ekonomiye girmesi lazım. Mevcut döviz dengeleri nedeniyle ciddi bir miktar kaynak gerekiyor. Siyasi irade bunu bulmak gayreti içinde. 200 milyar $ doları bulamazsa bile bir miktar bulup ekonomiyi biraz olsun rahatlatmak istiyor. Ekonomik istikrarı sağlamak için kısa vadede sıcak paraya ihtiyaç var ama sıcak paraya dayalı istikrarın daha yüksek cari işlem açığına sebep olacağını da unutmamak gerekir. Türkiye''nin sağlam ve kalıcı bir ekonomik yapıya sahip olmasının çaresi üretip sattığının aldığından fazla olmasıdır. Yani üretiminizle dışarıya 10 liralık satış yapıyor, dışarıdan ise 5 liralık mal almakla ihtiyacınızı karşılayabiliyorsanız zenginleşiyorsunuz demektir. Yani ihracatınız ithalatınızdan fazla olacak. Dış ticaret açığından dolayı Türkiye döviz kurunu kontrol edemiyor. Türkiye 1970lerden beri hiçbir zaman ithal ettiğinden fazla ihracat yapamamış. Siyasi irade döviz kurunu tutmaya çalışıyor ama bu kur ile de ihracat istenen düzeyde artmıyor. İhracatta son aylarda bu nedenle bir düşüş var. Mevcut durumda dış ticaret açığı ve dış borçların millî gelire oranı çok yüksek görünüyor. Gelişmiş ülkelerde dış ticaret açığı yok, dış ticaret fazlası (ihracat) var. Dış ticaret fazlası da ancak ihracat fazlası ile olur. Bu sebeple de döviz kuru yükseliyor. Döviz kuru yükseldiğinde de enflasyon artıyor. Dış ticaret açığını ortadan kaldırmak için de her alanda büyük reformlar gerekir. Ama kalkınmış bir ekonomiye ulaşabilmek için de en önemli ihtiyaç "beşeri sermaye"dir. Türkiye''nin "beşeri sermayeyi" arttıracak gayretler içinde olması birincil hedefi olmalıdır. Türkiye bunu başaracak potansiyele sahip bir ülkedir.

                                                                   ***

     Seçimler giderek yaklaşıyor. Türkiye''de kadınların siyasi hayatta yeterince yer almadığı hep dile getirilir. Bu konuda çalışan KADER (Kadın Adayları Destekleme Derneği)''in bir etkinliğine katıldık. Etkinlikte Cumhuriyetin ilk kadın milletvekili olan 18 hanımefendi ile ilgili kısa metraj bir film de izledik. Güzel bir belgeseldi. Emeği geçenlere teşekkürler. KADER Genel Başkanı Nuray Karaoğlu yaptığı konuşmada "Kadınların yeterince Meclis''te yer almadığını, Meclis''te en az yarıya yakın sayıda kadın milletvekili olması gerektiğini, kadın adayların yeterince desteklenmediğini, 2018 seçimlerinde Meclis''e giren kadın vekil sayısının %17,2 olduğunu, 20''yi bile aşamadığını" vurguladı. Cumhuriyet tarihinde 20 ilden hâlâ bir kadın milletvekilinin çıkmadığını vurgulaması ise çarpıcı idi. Mecliste daha fazla sayıda kadın vekil olması için KADER 10 maddelik de bir çözüm önerisi paketi hazırlamış. Biz şahsen Meclis''te daha fazla kadın milletvekili olmasını yürekten destekliyoruz. Umarız KADER de önümüzdeki seçimlerden itibaren gayretlerinin sonuçlarını alabilir.

                                                           ***

   Birkaç gündür Türkiye''nin gündemine düşen bir haber hepimizin hem içini acıttı hem de bir insan olarak utanç duymamıza sebep oldu. Bu konuda hazırlanan "Savcılık iddianamesinden" öğrenildiği üzere bugün 24 yaşında olan bir hanım, bir tarikatın mensubu olan babası tarafından 6 yaşındayken tarikatın 29 yaşındaki bir müridi ile evlendiriliyor. Tabii nasıl evlendiriliyorsa  Bu gün 24 yaşında olan 1998 doğumlu mağdure 14 yaşında iken annesi tarafından hastaneye götürülüyor ve olay mağdureyi muayene eden doktorun "cinsel istismar" durumunu fark etmesi ile hadise adli olaya dönüşüyor. Sonrası zaten pek çok haberde çıktığı biçimde biliniyor. Gazeteci Timur Soykan tarafından haberleştirilen bu olayı öğrendiğimizde gerçekten midemize yumruk yemiş gibi olduk, (affedersiniz) midemiz bulandı. İnsanın aklı bunu almıyor. Bu nasıl korkunç bir anlayıştır? Bu nasıl sapık bir zihniyettir? Yahu 6 yaşında bir bebe, bir sübyan! Yahu bir hayvan bile içgüdüsel olarak bu kadar küçük bir çocuğa dokunmaz. 6 yaşında bir çocuk nasıl cinsel ilişkiye zorlanabilir? Böylesi insan benzerlerine tıp biliminin koyduğu teşhis bile var; pedofili hastalığı. Lanet olsun böylesi ahlaksızlara. Ama aynı tipler hiç utanmadan ahlaktan bahsederken mangalda kül bırakmazlar o da ayrı konu. Tabii Türk yargısı gerekeni yapacaktır kuşkusuz. Cumhuriyetin 100''üncü yılına girerken Türkiye''nin bu tür hadiseleri yaşamaması lazım. Biz aziz Türk Milletinin yüksek ahlaklı bireylerden oluştuğunu ve bu tür ahlaksızları asla hoş görmeyeceğini iyi biliyoruz. Aziz Türk Milletinin örf, adet, gelenek, görenekleri kısacası 5 bin yıllık "hars"ı içinde böyle ahlaksızlıklara asla yer yoktur ve olması da mümkün değildir. Ar damarı, utanma duygusu ve vicdan bir insanın insan olabilmesi için benliğinde bulunması gereken en temel niteliktir. Rahmetli Anneannemin çok güzel bir sözü vardı; "Allah utanan kulunu utandırmasın."

                                       

 

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları