Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

Gündemden iki mesele

Libya Başbakanı Abdülhamit Dibeybe geçtiğimiz pazartesi günü İtalyan mevkidaşı Mario Draghi ile Roma'da buluştu. Dibeybe, yeniden inşa çalışmaları için "İtalya'nın en iyi ortakları olduğunu" söyledi. Libya Başbakanı Dibeybe " Birçok ülkenin desteğine ihtiyacımız var ancak İtalya ayrıcalıklı." dedi. Buna karşın İtalya Başbakanı Draghi ise "tüm yabancı güçlerin Libya'dan çekilmesini" istedi. Bu açıklamalar çok önemlidir. Libya Başbakanı Dibeybe'nin yüz yıl evvel Libya'yı işgal etmiş, binlerce Libyalı Arabı öldürmüş, o dönemin sömürgeci emperyal gücü olan İtalya'yı en iyi ortak olarak deklare etmesi çok düşündürücü ve tarihi kolayca unutmuş olmasının açık bir göstergesidir. Eminiz Libya'nın büyük halk kahramanı Ömer Muhtar'ın kemikleri sızlamıştır. İkinci İtalyan-Sensui savaşı İtalyan askeri birlikleriyle, yerli direnişçiler arasında, 1923-1932 yılları arasında devam eden, Libya halkının direniş lideri Ömer Muhtar'ın ele geçirilip öldürülmesine kadar devam eden uzun çatışmalı süreç olup bir Libya soykırımıdır.    İtalya'nın Libya'yı kontrol altına alma çabaları sırasında Sirenayka halkı büyük bir katliama maruz kaldı. 225.000 kişilik Sirenayka nüfusunun dörtte biri işgal sırasında hayatını kaybetti. Çatışmalar sırasında İtalya, teslim olan savaş esirlerini öldürmek, sivil halkı katletmek gibi büyük savaş suçlarına  imza attı. İtalyan yetkililer, 100.000 kadar Sirenaykalı Bedeviyi zorla yerlerinden çıkartarak etnik temizlik de yapmışlardı. Zira Bedevilerin toprakları İtalya devleti tarafından İtalyan yerleşimcilere vadedilmişti. Uluslar arası kayıtlara göre, İtalyan askerlerinin Libyalı sivillere karşı işlediği iddia olunan savaş suçları şunlardı, kasıtlı olarak sivilleri bombalamak, silahsız kadın, çocuk ve yaşlıları katletmek, kadınlara tecavüz etmek ve karınlarını deşmek, esirleri uçaktan atmak ya da tankla ezmek, belli bölgelerde sivilleri düzenli olarak her gün infaz etmek, köyleri hardal gazı ile bombalamak. Yine II. Dünya Savaşı öncesinde Benito Mussolini, 1935 yılında Libya'yı İtalya'nın ikinci sahili ilan ederek Libya'ya çok sayıda İtalyan göçmen yerleştirmişti. Buna karşın asırlarca Osmanlı idaresinde adil biçimde yönetilen Libya, gerek Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Trablusgarp Savaşı sırasında Libya için yaptığı fedakârlıkları, sonrasında da Libya Lideri Albay Muammer Kaddafi'nin Türk Kara Harp Okulu mezunu olması, yine yıllarca Libya'lı subayların Türk Kara Harp Okulunda eğitim görmesi nedeniyle Türkiye'ye karşı sıcak duygular besleyen bir ülke konumunda idi. Ancak görüyoruz ki artık Libya yönetimi, İtalya'nın tarihte tüm yaptıklarına karşın "Birinci ve en iyi ortaklarının İtalya olduğunu" ifade ediyor. Bu durum Türkiye'nin Libya'da gelecekte ekonomik açıdan pek de tercih edilebilir olmayacağının göstergesi olabilir mi? Öte yandan İtalyan Başbakanı Draghi'nin söylediği "tüm yabancı güçlerin Libya'dan çekilmesini istemesi" stratejik açıdan Türkiye aleyhine ciddi sıkıntılar yaratabilir. Çünkü Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon ve su altı ekonomisi açısından hak ve menfaatlerini koruyacak olan Münhasır Ekonomik Bölge kavramının en önemli dayanaklarından birisi, Libya ile imzalanan "Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası" yani güncel anlamda Münhasır Ekonomik Bölge Anlaşmasıdır.  İtalya'nın söylemindeki niyeti, Yunanistan'ın lobicilik faaliyeti ve Avrupa Birliğinde oluşabilecek politik ortam sonucu bu anlaşma tehlikeye girebilir. Bu durum Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki hak ve menfaatlerini doğrudan olumsuz etkiler. Türk Dışişleri bu durumu enine boyuna düşünüp tartmalı ve sonuçlarını iyi hesaplayarak yol haritasını belirlemelidir. Yarın çok geç olabilir.

                                                             *******

TFF futbolumuzla ilgili önemli bir açıklama yaptı. TFF daha önce açıkladığı ancak pandemi koşulları nedeniyle 1 yıl ertelediği yabancı oyuncu kuralının ilan edildiği şekilde uygulanacağını duyurdu. 2021-2022 sezonunda yabancı oyuncu kontenjanında kadroda en fazla 14, aynı anda sahada en fazla 8 futbolcuya izin verilecek. Yapılan açıklamada 29 Temmuz 2020 tarihinde 1 yıl süreyle ertelenen Süper Lig ve TFF 1. Lig yabancı oyuncu kuralının  2021-2022 sezonundan itibaren ilan edildiği şekliyle uygulanacağı bildirildi. Buna göre, Süper Lig'de 2021-22 sezonu 8+6 kuralıyla oynanacak. Yani Süper Lig'de kulüpler 14 yabancı oyuncuyla sözleşme yapabilecek ve ilk 11'de 8 oyuncu olabilecek. Öte yandan Süper Lig ve TFF 1. Lig'in kademeli olarak, önceki sezonlarda uygulandığı gibi, 18 takımla oynatılmasına ve diğer liglerin de buna göre yapılandırılacağı da bildirildi. Buna göre, Süper Lig ve TFF 1. Lig 2021-22 Sezonunda 20 takım, 2022-23 Sezonunda 19 takım, 2023-24 sezonundan itibaren ise 18 takım ile oynanacak. Süper Lig'de Milli Takımlara futbolcu veren, yerli futbolcu ve 21 yaş altı futbolcu oynatan kulüplere daha sonra ilan edilecek olan kriterlere göre teşvik verilecek. Açıklamalara baktığımızda son derece doğru kararlar olduğunu görüyoruz. Yıllarca yazdık, çizdik; Türk futbolu eğer atılım yapmak ve dünya çapında bir seviyeye gelmek istiyorsa bunu altyapıdan yetiştireceği yerli oyuncular ile yapabilir, başka yolu yoktur. Türkiye ne yazık ki yıllarca Avrupa'da artık "hek"e ayrılmak üzere olan ünlü oyunculara milyonlarca €lar ödedi. Birkaç istisna hariç, adam geldi Türkiye'de oynadı, sonrasında ya bu işten terhis oldu ya da gidip daha alt liglerde oynadı. Lakin bu transferlerde aradaki menajerlerin ve bazı futbol simsarlarının da ciddi menfaatler elde ettiği iddiaları spor kamuoyunda hep konuşuldu. Süper ligde öyle takımlar oldu ki sahaya 11 yabancı ile çıktılar ve biz acaba bu bir Türk takımı mı dedik? Böylesi bir yaklaşımın kişisel menfaatler için Türk futboluna ihanet etmek olduğunu düşünmüşüzdür. TFF verdiği bu kararla genç, yeni Türk futbolcularının ortaya çıkmasına imkân verecektir ve çok doğru bir karardır. Futbol hem ülkeler arası bir rekabet oyunu hem de bir seyir keyfidir. Yabancı oyuncu da olacaktır ama kulüpler mümkün olduğunca düşük maliyetli genç yetenek yabancı oyuncuları bulmalıdırlar. Nitekim böyle oyuncular Güney Amerika ve Afrika ülkelerinde fazlasıyla mevcuttur. Ama esas olan kendi gençlerimizin önünü açmak, onları yetiştirip dünyaya pazarlamaktır. O nedenle kulüplerimizin alt yapıya büyük önem vermeleri kendi mali açılarından da şarttır.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları