Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

Gara Harekâtının siyasi stratejik analizi

Dünkü yazımızda bizim askerî literatürde "Uçarbirlik Harekâtı Direk Görev Nokta Operasyonu" dediğimiz "Rehine Kurtarma Operasyonu"nun askeri taktik açıdan bize göre nasıl yapılmasının değerlendirmesini yazmıştık. Tekrar altını çizerek söyleyelim ki "Türk Silahlı Kuvvetleri ve Türk Özel Kuvvetleri" dünyada bu tür harekâtları yapabilecek en yüksek yetenekli birliktir. Gara Operasyonunda istenen ve beklenen sonuç alınamaması konusunda mutlaka geriye dönük olarak Genelkurmay Başkanlığınca bir  "Faaliyet Sonu İncelemesi- FİS" yapılacaktır. Türkiye'nin rehine kurtarma operasyonları için Türk Özel Kuvvetleri bünyesinde MAK- Muharebe Arama Kurtarma Taburları, Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde JÖAK - Jandarma Özel Arama Kurtarma ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Bünyesinde SAT - Sualtı Taarruz Timlerimiz mevcuttur. Kesin bilerek ifade ediyoruz ki bu birliklerimiz tartışmasız dünyanın en iyi birlikleridir. Türk Özel Kuvvetleri yıllarca sürekli birinci geldiği için ABD, düzenlediği Dünya Özel Kuvvetler Oriyantring Şampiyonalarını tedavülden kaldırmıştı.

Dağda girilen PKK eğitim mağaralarında PKK'lı teröristlere öğretilen şöyle yazılara da rastlanmıştır; "Karşılaştığınızda bir tim size sürekli ateş ediyorsa o birlik piyade timidir, kaçıp kurtulma şansınız oldukça yüksektir. Eğer bir tim size tek tek ateş ediyorsa o tim komando timidir, kaçıp kurtulma şansınız yarı yarıyadır. Ama karşılaştığınız tim size hiç ateş etmiyorsa o tim Bordo Berelilerdir ve o zaman hiç şansınız yoktur zira ölmüşsünüz demektir." Türk Silahlı Kuvvetlerindeki görev yıllarımızda Gara bölgesi defalarca gördüğümüz bölgelerden biri olduğundan dolayı iyi bildiğimiz bir bölgedir. Bu mevsimde operasyon yapılması çok zor arazi kesimlerinden biridir. Ancak sorun sadece Gara bölgesi değil, İran sınırından başlayıp Suriye'nin kuzeyi dâhil Akdeniz'e kadar olan bölgededir. Bu bölgeyi iki bölümde incelersek biri Kuzey Irak, diğeri Kuzey Suriye'dir. Bölgede fiilen ya da destekleyen olarak bulunan devletler ise ABD, Rusya, İran, İsrail, Çin, Almanya, Fransa, Arap Ülkeleridir. Diğer bir deyişle burası kimin elinin kimin elinde olduğu belli olmayan bir coğrafyadır.

STRATEJİK HATA!..

ABD için bölgede en temel sorunun İsrail'in güvenliği olduğu ve bunun için bölgede bir "Sözde Garnizon Kürt Devleti" kurmak için yıllardır gayret gösterdiği herkesçe bilinmektedir. ABD bu hedefe varmak için Arap Baharı çerçevesinde "demokrasi getiriyoruz" diye önce Irak'ı işgal etti sonra da Irak'ı parçaladı. Ancak bu stratejik bir hata idi. Çünkü ABD bu durumda Irak'ı İran'a teslim etti ve İran'ı da engelleyemedi. ABD, işgal etmek istediği ülkelerde olduğu gibi Taliban'ı, El-Kaide'yi Irak'ta da DEAŞ'ı yarattı. DEAŞ önceleri iki ülkedeydi şimdi Malezya'ya kadar yirmi iki ülkede var. Devamında ABD, DEAŞ ile mücadele edeceğiz diye vekâlet savaşları yoluyla PKK/PYD terör örgütünü kendisine müttefik ilan etti. NATO üyesi ve stratejik ortağı olduğu halde Türkiye ile iş birliğini değil terör örgütü PKK/PYD'yi tercih etti. Sadece Trump döneminde PKK/PYD terör örgütüne 30 bin TIR dolusu yeni nesil silah, araç, gereç ve mühimmat verdi. ABD, Suriye'yi de İran'a karşı kaybetti. Bunu kim yaptı; terör örgütlerinin baş destekleyicisi Bred McGurk. Şimdi ABD Başkanı Biden aynı McGurk'u Orta Doğu ve Kuzey Afrika Özel Temsilcisi yaptı. ABD, PKK/PYD terör örgütü ile iş birliği yapmasının faturasını Türkiye, Suriye ve Irak'a ödetiyor. Gara, Kandil'in yeni versiyonudur. PKK/PYD'nin temel üsleri artık Sincar ve Gara olmuştur. O nedenle Gara Operasyonu önemlidir. Bu operasyon Türk Silahlı Kuvvetlerinin gerektiğinde "derinlikteki" hedefleri de tereddütsüz vuracağını ve operasyon icra edeceğini başta ABD olmak üzere bölgedeki bütün aktörlere göstermiştir. PKK/PYD'de artık her yerde vurulabilecekleri korkusu oluşmuştur. Bu korku terör örgütlerinin çözülmesinde çok önemlidir. Öte yandan İran'ın en çok desteklediği ve Ayetullah Ali Hüseyin Sistani'nin kurduğu Şii Haşti-Şabi örgütü Sincar bölgesine 3 bin teröristi getirdi. İran, Haşti-Şabi örgütü ile Suriye bölgesinde de etkili oluyor. Çünkü İran, McGurk'un PKK/PYD'sinin ABD'nin kontrolünde olmasından rahatsız ve buna karşın Haşti-Şabi'yi kullanıyor. Rusya, bölgede varlığını koruyarak dalgalı strateji izliyor ve gerektiğinde PKK/PYD'ye destek vermesine rağmen ABD'ye karşı Türkiye'yi destekleyerek yanına çekmek istiyor. Almanya uzaktan etki ile bölgede çıkarsal varlığını sürdürmek peşinde. Zira PKK/PYD'yi destekliyor, Almanya'da barındırıyor, örgütün hafızası olan tüm belgelerin Alman İstihbarat Örgütü BND'nin kasalarında olduğunu biliyoruz.

"ESİR" DEĞİL "REHİNE"

Türkiye'nin PKK'ya yaptığı operasyonları ABD'nin desteklemesi tamamen aldatmacadır. PKK'yı Türkiye'ye kabul ettiremeyen ABD, PYD'yi şirin gösterip kabul ettirmeye çalışıyor, PKK'yı verdim PYD'ye karışma diyor. PKK da artık biliyor ki Kandil-Gara-Sincar hattı artık kendisi için güvenli değil. Türkiye, PKK'yı imha edeceğini dünyaya gösterdi. Daha mühimi Türkiye'nin bunu önce Gara'da sonra da esas olarak Sincar'da yapmasıdır. Ancak asıl altını çizmemiz gereken bir nokta da Türkiye'nin bu konuda hiçbir devlete güvenemeyeceğidir. Çünkü bölgede el altından PKK'ya verdiği destekle en tehlikeli olan ülke şu süreç için İran'dır. İran, PKK'yı iyi kullanıyor ve bunu deklare etmiyor, kaçak oynuyor. Bölgede arzu ettiği Şii hâkimiyetini kurduktan sonra PKK'ya ihtiyacı kalmadığında tasfiyesine dönüp bakmayacaktır bile. Türkiye ise şunları hızla yapmalıdır; öncellikle artık hedef KCK olmalıdır. PKK örgütünün beyin takımı olan Murat Karayılan, Cemil Bayık, Duran Kalkan gibi isimleri Türkiye mutlaka imha etmelidir. Bu isimlerin çok iyi saklandıkları, "dinlemeli telsiz kestirmesi ile" yerleri deşifre olmasın diye telsiz muhaberesi bile yapmadıkları bilinmektedir. Ama Türk Millî İstihbarat Teşkilatı'nın bu teröristlerin yerlerini tespit edebilecek imkân ve kabiliyeti olduğuna da kuşku yoktur. Öte yandan Türkiye "kamu diplomasisi enstrümanlarını" hızla ve kuvvetle kullanmalı, en son Gara'da alçak PKK teröristlerinin silahsız, savunmasız rehineleri nasıl katlettiğini belgeleri ile dünya kamuoyuna anlatmalıdır. Bunun için diziler, filmler yaparak psikolojik propagandayı arttırmalıdır. Açıklamalarda devletlerarası hukukun kurallarına uygun terimler kullanılmalıdır. Gara'da katledilerek şehit edilen kahraman evlatlarımız orada "esir" değil "rehine" idiler. Esir tanımı meşru devletlerarasında Cenevre Sözleşmesi'ne göre kullanılan bir terim olduğundan bu terimi kullanmakla terör örgütünün statü kazanmasına fırsat verilmemelidir. Son söz olarak da şu söylenebilir; ABD'ye ben NATO müttefikinim, benimle misin yoksa PKK/PYD terör örgütü ile misin safını seç denilebilmelidir. Başka yolu yok gibi, inceldiği yerden kopsun.

         

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları