Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

Enerji meselesi

Günümüz dünyasında ülkelerin toplumsal refahı ve sürdürülebilir kalkınmalarının en önemli yapı taşı enerjidir. Enerjinin olmaması halinde günlük yaşamdaki hiçbir alanda hiçbir işin yapılması mümkün görünmemektedir. Enerji bir anlamda hayatımızın devamlılığını sağlayan, yaşamı sürükleyen en önemli lokomotiftir diyebiliriz. Enerji öyle bir enstrümandır ki, enerjinin aktarımının yani naklinin sürekliliği ve güvenliği ülkeler arasında savaşlara bile neden olabilmektedir. Enerjinin bu konumu gereği, ülkeler arasında kıyasıya bir rekabet vardır. Dolayısıyla ülkelerin birbirleriyle her boyuttaki ilişkilerinin en önemli belirleyicisi enerji kaynakları ve enerji ihtiyacıdır. Enerji üretimi ve tüketiminde petrol ve türevi enerji kaynakları dünyada birinci sıradadır. 20. yüzyılın ikinci yarısındaki teknolojik gelişmeler, nükleer enerjinin kullanımına da olanak sağlamıştır; ancak petrol ve türevleri, günümüzde birincil enerji kaynağı olarak konumunu korumaktadır. Enerji kaynakları, kullanışlarına göre yenilenebilir (tükenemez) ve yenilenemez (tükenebilir) enerji kaynakları olarak sınıflandırılırken, dönüştürülebilirliklerine göre, birincil ve ikincil enerji kaynakları olarak sınıflandırılmaktadır. Tükenebilir enerji kaynakları, gelecekte tükenebileceği öngörülen enerji kaynakları olup fosil kaynaklılar ve çekirdek kaynaklılar olmak üzere iki farklı şekilde sınıflandırılmaktadır. Yenilenebilir enerji kaynakları ise, oldukça uzun sayılabilecek bir gelecekte tükenmeden kalabilecek, doğada kendisini yenileyebilen kaynakları ifade etmektedir. Bugün her ülkede olduğu gibi ülkemizde de muhtelif enerji kaynakları kullanılmaktadır. Bunlar, fosil yakıtlardan oluşan petrol, kömür gibi rezervler, hidrolik enerji, doğal gaz, rüzgâr enerjisi, güneş enerjisi, jeotermal enerji gibi kaynaklardır. Bazı ülkelerde nükleer enerji de bir kaynak olarak işlevini sürdürmektedir. Söz konusu enerji kaynaklarının bir kullanım türü de günlük hayatta elektrik enerjisi olarak sanayide, konutlarda, iş yerlerinde kullanılmasıdır.

Ülkemizin günlük yaşamında da elektrik enerjisine olan ihtiyaç birincil önceliklidir. Mutfaktaki ocaktan banyodaki kombiye, oturma odasındaki lambadan buzdolabının çalışmasına, televizyondan ütüye, tüm ev araçlarının çalışmasına kadar evdeki hemen her şey için elektrik enerjisi lazımdır. Yine çarşıdaki esnafın kasabın buzdolabından, kurukahvecinin kahve makinesine, terzinin ütüsünden, bir dükkânın ışıklandırmasına, ya da bir ekmek fırınının çalışmasına kadar aklınıza gelen her alanda elektrik ihtiyacı vardır. Bugün ne yazık ki ülkemizde kullanılan elektrik enerjisinin fiyatları hemen her gün medyada izlediğimiz gibi kamuoyu tarafından da çok pahalı bulunmaktadır. Evet, elektrik enerjisini pahalı olarak kullanıyoruz ama ülkemizdeki elektriğin %50''si doğal gaz ile üretilmektedir. Doğal gazın %100''ü ise ithal edilmektedir. Doğal gaz fiyatlarının yükselmesi elektrik fiyatlarının sürekli yükselmesine neden olmaktadır. Bugün doğal gaz ile üretim yapan kamu elektrik santrallerinin ürettiği 1 kwh elektriğin ortalama maliyeti 6.9 cent/kwh, hidrolik santrallerden elde edilen 1 kwh elektriğin ortalama 0.4 cent /kwh''dir. Kamu kuruluşlarının elindeki tüm doğal gaz, kömür ve hidrolik santrallerden elde edilen 1 kwh elektriğin ortalama maliyeti ise 3.25cent/kwh dolayındadır. Oysa ki, ağırlıklı olarak doğal gaza dayalı elektrik enerjisi üreten özel sektörden alınan 1 kwh elektriğin ortalama birim fiyatı ise 9.3 cent/kwh civarındadır. Biz her zaman elektrik vb. stratejik ürünlerin üretiminin ağırlıklı olarak kamu sektöründe olmasının halkın daha yararına olacağını düşünmüşüzdür. Özellikle enerji dağıtım şirketlerinde ağırlıklı olarak özel sektörün olmasının kamusal refah açısından isabetliliği tartışılır. Nitekim geçtiğimiz yıl çıkan orman yangınlarında bile özel sektörün enerji nakil hatlarına bir kaynak ayırarak yeterli bakımı yapmamış olmasının da etkileri olduğu uzmanlarca ifade edilmişti. Geçmişte bir kamu kurumu olan Türkiye Elektrik Kurumu (TEK) vardı. Elektriğin üretimi de dağıtımı da bu kurumun tekelinde idi. 1994 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile mülga edilerek TEK''in yeniden yapılandırılması sonucu, iki ayrı iktisadi devlet teşekkülü halinde Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. ve Türkiye Elektrik Üretim İletim A.Ş. kuruldu. 2001 yılında, Bakanlar Kurulu kararıyla mülga edilerek yeniden yapılandırılması sonucu TEİAŞ ve TETAŞ genel müdürlükleri kuruldu. Uzmanlar TEK''in bölünmesinin bile elektriğe 2cent/kwh maliyet yüklediğini ifade ediyorlar. Ancak geçen zamanda kamu kurumu ile birlikte "özel üretim ve dağıtım şirketleri" elektrik üretim ve dağıtım işini üstlendi. Devlet bu şirketlere sübvansiyonlar ve alım garantileri de verdi. Elektriğin ucuzlaması için bir seçenek de söz konusu özel şirketlerin bu alandaki payının minumuma indirilmesi ve TEK''in yeniden başat aktör olarak alanın büyük hâkimi olmasının sağlanmasıdır. Kayıp kaçak miktarları da mutlaka bir biçimde tahsil edilerek en alt düzeye indirilmeli, abonelerin faturalarına yansıtılmamalıdır. Elektrikteki KDV oranı %18''den %8''e indirilmelidir. Kademeli olarak doğal gaz bağımlılığından kurtularak kendi doğal kaynaklarımıza yönelmeliyiz. Çünkü yerli linyit kaynaklarımızın %60''ı, hidrolik kaynaklarımızın %75''i rüzgâr ve jeotermal potansiyelin ise neredeyse tümüne yakını kullanılmamaktadır. Öte yandan Türkiye''nin ilave linyit ve taşkömür potansiyeli 100 milyar kws, hidrolik potansiyel 125 milyar kws, rüzgâr potansiyel 120 milyar kws, jeotermal potansiyel 16 milyar kws olup yerli toplam potansiyel 361 milyar kws değerlendirilebilir ilave kaynağı mevcuttur. Bu kaynak da devletimizce kullanılabilir ve süreç içinde fiyatların düşmesi sağlanarak vatandaşın elektrik ödemeleri azaltılabilir. Vatandaşın daha az elektrik faturası ödemesi için bir önemli tedbir de 2016''dan beri uygulanan kalıcı yaz saati uygulamasından vazgeçilmesi ve AB uygulamasına dönülmesidir. Türkiye''de uygulanan yaz saati nedeniyle vatandaşlar sabah 07.30''daki ya da 08.00''deki işine yetişmek için sabah 06.00''da kalkıyor. Her yer zifir karanlık, daha güneş doğmamış, en az bir saat sonra doğuyor. O durumda da insanlar karanlıkta ihtiyaçlarını göremeyecekleri için elektrik kullanmak zorunda kalıyorlar. Bu da elektrik faturalarının yükselmesine neden oluyor. Üstelik de daha fazla enerji harcanıyor. Hâlbuki tersine enerji tasarrufu yapması gereken bir ülkeyiz. Gündoğumu batıda daha geç oluyor, yani karanlık söz konusu. Üretimin ve yaşamın büyük bölümü batıda olduğu için elektrik enerjisi daha fazla harcanmaktadır. İş hayatı açısından da yıllardır sıkıntı oluyor çünkü saat farkı Türkiye ile İtalya ve ötesi arasında 2 saat, İngiltere ile ise 3 saate çıkmış durumda. Özetlersek, Türkiye yerli enerji kaynaklarına daha fazla yatırım yapmalı, yenilenebilir enerjiye öncelik vermeli, enerji alanında kamu sektörü liderliği ele almalı, bazı idari ve yasal tedbirler ile elektrik fiyatları ucuzlatılmalı, 2016''dan beri var olan yaz saati uygulamasından öncelikli olarak vazgeçip AB''nin saat uygulamasına dönmelidir. Türkiye bütün bunları başarabilecek imkân ve kabiliyete sahiptir.

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları