Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

Ekonominin durumu

Sokaktaki vatandaşa bu gün için en büyük sorununuz nedir diye sorsanız alacağınız tek bir cevap vardır "hayat pahalılığı sonucu olan geçim sıkıntısı" yani ekonomik sorunlar diyecektir. Türkiye, 2021 yılında ''dünyanın en büyük 20 ekonomisi'' liginden düşerek, 21. sıraya geriledi. IMF''nin Nisan 2022 tarihli Dünya Ekonomik Görünüm Raporu, 2027 yılı sonuna kadar ülke ekonomilerinin ne durumda olacağına dair tahminlerde bulunuyor. Türkiye''nin 2021''de gayrisafi yurtiçi hâsılası (GSYH) 806,8 milyar Amerikan Doları oldu. IMF''nin tahminine göre Türkiye 692 milyar GSYH ile 2022''de dünyanın en büyük 23. ekonomisi olacak. Cumhuriyet''in 100. yıl dönümü 2023 yılında Türkiye''nin yine en büyük 23. ekonomi sıralamasını koruyacağı tahmin ediliyor. IMF''ye göre Türkiye 2024, 2025 ve 2026 yıllarında ise dünyanın en büyük 22. ekonomisi olacak. Türkiye''nin en büyük 20 ekonomi arasına döneceği tarih ise 2027. Türkiye ekonomisinin 2027 yılını 19. sırada tamamlaması bekleniyor. 1980''den bu yana bakıldığında ise Türkiye sıralamada en iyi yıllarını Adalet ve Kalkınma Partisi (Ak Parti) iktidarında 2013-2015 yılları arasında üst üste üç yıl 16. sırayı görerek yaşadı. Ak Parti''nin iktidara geldiği 2002 ve 2003 yıllarında 21. sırada yer alan Türkiye, 2004-2010 arası dünyanın en büyük 17. ekonomisi olmuş, 2018 ve 2019''da ise 19. sıraya gerilemişti. Milano merkezli Unicredit, bu yılın başında Türkiye ekonomisi için tahminini açıklamıştı. Açıklamada, Türk lirasındaki değer kaybı ve enflasyondaki yükselişin 2022''de de devam etmesi yönünde tahmin yapılırken, 2023''te seçim sonuçlarına bağlı olarak kurda ve enflasyonda düşüş yaşanabileceği değerlendirmesine yer veriliyordu. Öte yandan Merkez Bankası''nın 2022 yılında faizleri yüzde 12 seviyesinde tutmasını bekleyen banka, 2023''ün sonunda politika faizinin yüzde 23 seviyesinde olacağını öngörüyor. Türkiye üç yıl 16''ncı sırayı görmüşken şimdi neden 21''nci sıraya düştü? Ekonomi doğru tercihlerde bulunarak bir doğru karar verme disiplinidir. Türkiye de bu süreçte örneğin üretim alanında doğru tercihte bulunamadığından doğru karar verme konusunda da bir yanılgı yaşamıştır. Tabii ekonominin bu sürecinde pandeminin yarattığı olumsuz koşulların da ciddi etkisi olmuştur ancak tüm olumsuzlukları da pandemiye bağlamak isabetli bir tutum değildir. Üretimde alansal yanlış tercihler domino etkisi ile kur ve enflasyon oranlarını da olumsuz etkilemiştir. Örneğin kendi çiftçimizi desteklemek yerine daha pahalı fiyatla dışarıdan hububat almak doğru bir tercih değidir. Daha da açıkçası üretim alanları da yanlış seçilmiş görünüyor. Kıt kaynaklar altyapı, ulaştırma, hastane binası gibi betona yapılan yatırımlar yerine tarımsal üretim yatırımları ve sanayi yatırımları için kullanılabilseydi bu gün daha iyi ekonomik koşullarda olmak mümkün olabilirdi. Uncredit raporunda Merkez Bankasının 2023 yılı sonunda politika faizini 23 baz puana çıkartacağını öngörüyor. Çünkü politika faizinin bu günkü koşullarda düşük olması dövizin yükselmesine neden olduğundan ve bu politikayı sürdürmesi halinde "Türkiye''nin temerrüde düşmesi" gibi çok büyük bir riski de beraberinde getirmektedir. Bankalar 14 baz puanla Merkez Bankasından kredi alıyorlar ama verdikleri kredileri 25-27 puanla veriyorlar. 10-13 gibi büyük bir puan farkı bankanın karını oluşturuyor ki bu yıl bankaların karları tavan yapmış görünüyor. Geçen hafta Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings şubat ayının ardından Türkiye''nin kredi notunu bir kez daha düşürdü. Fitch Ratings yayımladığı raporda Türkiye''nin kredi notunu B+''dan B''ye indirdiğini, görünümünü ise ''negatif'' olarak teyit ettiğini açıkladı. Öte yandan Türkiye''nin AB ile yaşadığı hukuk alanındaki sorunlar "yabancı yatırımcılar" açısından Türkiye''de hukukun üstünlüğü konusunda endişeler oluşmasına neden olmaktadır. Bu faktörler yabancı yatırımcıların Türkiye''yi tercih etmesine olumsuz etki yapmaktadır. Yabancı yatırımcının ülkeye gelmemesi demek döviz girdisinin olmaması ve istihdam sorununun olumsuz etkilenmesi demektir. Türkiye''nin döviz açığı vardır ve cari açık da giderek artmaktadır. Türkiye''de döviz kurlarının artışına son aylarda döviz swaplarıyla sağlanan dövizlerle müdahale ediliyor. Gelen sıcak para ya da doğrudan sermaye ile değil, borç takası işlemleriyle alınan geçici döviz kaynaklarıyla piyasaya müdahale ediliyor. Dolar - Euro paritesinin de son günlerde eşitlenir hale gelmesi Türk ihracatçılar açısından olumsuz koşullar oluşturmaktadır. Çünkü ihracatçılarımız ham maddeyi dolar ile alıyor ama ürettiği malı en büyük pazarımız olan Avrupa''ya Euro ile satıyor. Bu da ihracatçının hanesine zarar olarak yazıyor. İhracatçının bu açığı kapatabilmesi için elindeki en büyük enstrüman istihdamda azalmaya gitmek oluyor. İşgücü maliyetini kısarak bu zararı kapatmaya çalışan ihracatçı işçi çıkarmak zorunda kalabiliyor ki o durumda da işsizlik artıyor. FED Mayıs 2022 itibariyle tüm dünyada faizleri düşürdü. Ancak döviz açığımız var ve yabancı sermaye girmesi gerekiyor ama yabancı sermaye giriş yapmıyor. Döviz kurunun yükselmesi maliyet enflasyonunu da beraberinde getiriyor. TUİK rakamlarına göre 78,62 olan enflasyon oranının düşmesi için döviz kurunun düşmesi gerekli. Döviz kurunu düşürmek için ise Merkez Bankasının döviz rezervleri ile piyasalara müdahalede bulunması lazım. Ama yapamıyor çünkü yeterli döviz rezervi yok, finanse edemiyor. Bu durumda da kısa vadeli borç devamlı artıyor. Geriye IMF''ye gitmek kalıyor para getirebilmek için. E, orada da en etkili aktör ABD ve hayır deme olasılığı yüksek. CAATSA yaptırımları içinde finansman desteğinin olmaması da yer alıyor. Yani IMF''den para almamız zor. Ayrıca IMF para verdiğinde yüksek denetleme mekanizmalarını devreye sokuyor. Döviz desteği sağlamak için kalan bir başka yol da başka devletlerin kapısını çalmak oluyor ki bu da bağımsızlık sorunu yaratır. Hani bir anlamda Mafya''nın "Bizden borç alan bizim adamımız olur" sözü gibi bir şey. Türkiye kimsenin adamı olmaz. Bir diğer döviz sağlama yolu da özelleştirme yolu ile varlıkların yabancılara satılarak döviz girdisi sağlanması ki o zaman da şu soru çıkıyor karşımıza "hazıra dağ mı dayanır?" Siyasi iradenin bir çözüm bulması kaçınılmazdır.

 

 

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları