Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

Ekonomik süreç

Dün Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk''ün ebediyete intikalinin 84''üncü yıldönümü idi. Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Atatürk''ü rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz. Dünya tarihi pek çok lider gördü ama Gazi Mustafa Kemal Atatürk gibi bir lidere ancak Büyük Türk Milleti sahip oldu. Büyük Atatürk hemen her alanda muazzam bir "stratejik öngörü yeteneğine" sahipti. Günümüz dünyasında hem dünyanın hem de ülkemizin en büyük sorununun ekonomik sorunlar olduğunu düşünürsek Atatürk''ün o dönemde ortaya koyduğu ekonomi politikasının ne denli geçerli, haklı ve doğru bir seçim olduğunu daha kolayca anlayabiliriz. Günümüz dünyasında hemen her ülkenin ekonomik sorunları vardır, bundan sonra da olacaktır. Ancak Türkiye gibi "gelişmekte olan ülkeler" statüsünde ekonomik sorunlar toplumsal yaşamda daha da öne çıkmaktadır. Bugün ülkemiz ciddi ekonomik sorunlar ile mücadele etmektedir. Ülkemizin en önemli ekonomik sorunlarının başında da enflasyon geliyor. TÜİK enflasyon oranını 83,45 olarak açıkladı. Yüksek enflasyon bir ülke ekonomisinin en büyük belasıdır demek yanlış olmaz. Ekonomik sistem çarkları olan bir makineye benzer. Yüksek enflasyon bu çarkların göbeğine sokulan bir demir çubuktur ve sürekli olarak dişlileri kırarak zarar verir. Çünkü zincirin baklaları birbirine bağlıdır. Biri kopunca diğeri kopmaya başlar. Enflasyon devalüasyonun bir sonucudur. Devalüasyon, yani paranın değer kaybının en temel sonuçlarından biri enflasyondur. Para birimleri değer kaybettiğinde yurt dışından ithal edilen ürünler daha da pahalılaşır. Akaryakıt, malzeme ya da teknoloji ithal eden birçok ülkede zayıf para birimi yüksek fiyat anlamına geliyor. Bu durum Türkiye''de yüksek enflasyon oranını körüklemektedir. Türkiye''de yükselen enflasyon ve liranın değer kaybı milyonlarca kişiyi mali yönden çok zor bir çizgiye getirdi. Fabrikalar, tarım ve perakende sektörü de ekonomik sorunlardan ağır şekilde etkilenmektedir. İşletmeler de üretim maliyetinin artmasına neden olan liranın değer kaybından zarar görüyor.

 Öte yandan fiyatlar yükseldikçe ücretli ve dar gelirlilerin satın alma gücü azalıyor. Greenwich Üniversitesi ekonomi bölümü öğretim üyesi Dr. Cem Oyvat "Durumun nitelikli çalışanlar için daha da kötüye gittiği" görüşünde ve bunun "beyin göçüne" neden olduğunu belirtiyor. Oyvat, beyin göçünün neden olduğu beceri kaybının bu kişilerin kurabileceği iş ve istihdam kaybını da beraberinde getireceğine ve uzun vadede Türkiye ekonomisine zarar verebileceğini belirtiyor. Türkiye''nin önemli bir sorunu da yüksek cari işlem açığıdır. Cari açık, ithalat giderlerinin ihracat gelirlerinden fazla olması durumda ortaya çıkıyor. Türkiye ekonomisinde büyümenin çok yüksek, iç talebin fazla yüksek, ithalatın fazla yüksek olması da ekonomik yapıyı olumsuz etkilemektedir. Bütün bunlar aynı anda bu denli yüksek olmamalı, birbirlerini dengeleyebilmelidirler. Türkiye ekonomisi bu olumsuz koşullara aslında Neo- Liberalzim''in "vahşi kapitalizm" yüzünün uygulanması sonucunda gelmiştir. 40 yıldır uygulanan sözkonusu ekonomik sistem yalnız ekonomiyi böylesi olumsuz koşullara getirmekle kalmadı sosyo- kültürel yapıyı da çok ama çok kötü bir biçimde etkiledi. Hatta denilebilir ki milletimizin değerler sistemine çok büyük zararlar verdi. Bir kısım insanlar gelir elde etmek için eski dönemlerde toplumca kabul görmesi mümkün olmayan ve kabul görmeyen yol ve metotları tercih eder hale geldiler.

Bu durumun giderek toplumsal çürümeleri getirebileceğini de unutmamak gerekir. Hâlbuki Türk insanı çalışkandır, yüksek karakterlidir, onurludur, zekidir, ekmeğini taştan çıkaracak kadar azimlidir. 40 yıldır uygulanan vahşi kapitalizm insanımızın bu yüksek değerlerine de zarar vermektedir. Çocukluğumuzdan hatırlarız, Türk insanı aç kalır ama aç kaldığını söylemeyi onuruna yediremez. Yanlış işleri tercih etmezdi. Biz böyle gördük. Lakin günümüzde yanlış işleri tercih ederek gelir elde edenler "işbilir" olarak değerlendiriliyorlar. Bugün başta gıda fiyatları olmak üzere hemen her emtia bir önceki yıla göre iki- üç hatta dört kat pahalı. Çünkü maliyetler arttı. Maliyetler artınca üretim giderek azalır. Üretim azalınca fiyatlar yükselir. Fiyatlar yükselince satışlar azalır. Satışlar azalınca da işsizlik artar. Bu durum böylesi bir kısır döngü olarak sarmal haline dönüşür. Bir ülke ekonomisi için en tehlikeli durum böyle bir sarmalın içine düşmektir. Devletimiz dahi bir takım kamu kurumları vasıtası ile halka ucuz gıda temin etmeye çalışıyor. Ama yeterli olabilmesi çok zor. Çünkü şu aşamada bizim en önemli sorunumuz üretim eksikliğidir. Üretim olmayınca tasarruflar oluşmaz ve yatırımlar için kaynak yaratılamaz. Yani sarmal devam eder.

Öte yandan bir de işin sosyal boyutu vardır. Şöyle ki; vahşi kapitalizmin gereği bugün hemen her şey özelleştirilmiş durumdadır. Özel sektör kâr amaçlı üretim ve ticaret yapar. Hele bir de tekelleşmeler oluşursa halkın alım gücünün yetmeyeceği fiyat politikaları hayata geçer. İşte burada çıkış yolu, yani tercih edilmesi gereken ekonomik sistem Büyük Atatürk''ün Cumhuriyeti kurarken uygulamaya koyduğu "Karma Ekonomik Sistem"dir. Yani devletin de ticari yatırımları olacaktır, özel sektörün de, yabancı sermayenin de. Devlet kendi işletmelerini özel sektörün fiyat politikaları karşısında bir "balans" mekanizması olarak kullanmalıdır. Örneğin devletin şeker fabrikaları yeterli olsaydı piyasada şekerin fiyatı bu denli yükselebilir miydi? Bizce yükselmezdi. Bu kuruluşlar "zarar ediyor" gerekçesi ile kapatıldı. İktisat öğretisinde ve ekonomik yaşamda "fizibilite etütlerine uygun" kapasite ve personel ile çalışan, gerektiğinde de yatırımını yenileyen hiçbir işletmenin zarar etmesi matematik olarak mümkün değildir. Büyük stratejik projeleri mutlaka devlet kurumları yapmalıdır. Örneğin büyük barajlar, büyük köprüler, büyük yollar, limanlar, havaalanları gibi tesisler mutlaka devlet kurumlarınca fiilen yapılmalıdır. Nitekim Türkiye Cumhuriyeti Devleti tüm bunları başarı ile yapmış bir devlettir. Tekrar başarmaması için de hiçbir neden yoktur. Üretmeyen milletlerin zenginleşmesi mümkün değildir. Biz devletimize her zaman güvenmişizdir.

 

 

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları