Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

Ege Ekonomi Forumu

Geçtiğimiz hafta içinde Akdeniz''in incisi İzmir''de üç gün süren önemli bir toplantı yapıldı, Ege Ekonomi Forumu. Foruma biz de davetli idik. Toplantının mimarı EGEV(Ege Ekonomisini Güçlendirme Vakfı) Başkanı ve İzmir Eski Milletvekili Mehmet Ali Susam idi. İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir Ticaret Odası, Ege Bölgesi Sanayi Odası, Ege İhracatçı Birlikleri ve daha birçok kuruluş forumun destekçileri idiler. Toplantılardaki oturumlarda alanlarında yetkin çok önemli konuşmacıları dinledik. Forumun ana teması; jeopolitik, ekonomi, bilim, teknoloji, çevre ve insan kavramlarını da içeren "Geleceğin Sinyalleri" idi. İktisat Meydanı başlıklı bölümde ikinci yüzyıla başlarken geleceğe bakış teması esas alınmıştı. Değişen dünya dengeleri, kalkınma politikaları, sanayileşme hamlesi, yeni nesil tarım, yeşil dönüşüm, kentleşme, demografik değişim ve dijitalleşmeyi kapsayan "mega trendler" ekseninde 99 yıl öncesinden günümüze bakış, üzerinde çalışılan başlıklar oldu. Forumda çok sayıda konuşmacı Dijitalleşme ve Veri Yönetimi, Planlama, Doğayla Uyum, Demografik Hareketlerin Yönetimi, Eğitim, Kapasite Geliştirme, Düşünce Sermayesi ve Yeni Meslekler, Yeni Nesil Rekabetçilik, Girişimcilik, Uluslararası Ağlar ve Turizm, Enerji vb. konularda görüş bildirdiler. Foruma video konferans sistemi ile katılan Ticaret Bakanı Mehmet Muş, küresel ekonominin zorlu bir dönemden geçtiğini belirtti. Küresel ekonomideki köklü dönüşümün Türkiye''nin ekonomik sıçrama hedefleri bakımından çok kritik fırsatları bünyesinde barındırdığını dile getiren Bakan Muş, ihracatın menzilini arttırmak ve dünyanın en büyük pazarlarındaki payı yükseltmek için uzak ülkeler stratejisini devreye aldıklarına değinip, "Türkiye ekonomisi 2021 yılında yüzde 11,4 ile son 50 yıldaki en büyük büyüme oranına ulaşmıştır. 2022 yılının ilk 9 ayında da yüzde 6,2 gibi çok önemli bir büyüme performansı göstermiştir. Yüksek seyreden enerji ve gıda fiyatlarının olumsuz etkilerine rağmen kaydedilen bu yüksek oranlı büyümede mal ve hizmet ihracatına katkısı 3,4 puan seviyesinde gerçekleşmiş, ihracat büyümenin itici gücü olmaya devam etmiştir. Bu doğrultuda 2022 yılı Ocak-Kasım dönemi ihracatı geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 14 oranında artmış ve 231 milyar dolar seviyesine çıkarak güçlü bir performans göstermiştir. Bununla beraber enerji, altın ve emtia fiyatlarında yaşanan sert artış ithalat faturalarımıza ve dolayısıyla dış ticaret dengemize olumsuz yansımayı sürdürmüştür. İhracatımızın sürdürülebilir artışı için bakanlık olarak destek mekanizmalarımız da dâhil olmak üzere politika araçlarımızı olabildiğince çeşitlendiriyoruz. Bu kapsamda özellikle ülkemizi dünya tedarik zincirlerinin yeniden yapılanması sürecinde merkezi bir konuma yerleştirmeyi amaçlıyoruz. Bu çerçevede ihracatımızın menzilini arttırmak ve dünyanın en büyük pazarlarındaki payımızı yükseltmek için uzak ülkeler stratejisini devreye aldık. Bu strateji ile belirlediğimiz 18 uzak ülkeye ihracatımızı 4 katına çıkartarak ülkemizin ihracatına yıllık ilave minimum 60 milyar dolar katkı sağlamayı hedefliyoruz" ifadelerini kullandı. Muş''un yanı sıra eğitim sisteminin acil bir şekilde değiştirilmesi gerektiğini vurgulayan EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar ise "Pandemi öncesinde geleceğe dair çok heyecanlıyken, enflasyonun arttırdığı riskleri ve enerji krizini geleceğe umutla bakmamızın önündeki engeller olarak görüyoruz. Bizim geleceği doğru okuyup, ona göre adımlarımızı atmamız gerekiyor. Nitelikli iş gücünü sağlayabilmek için eğitimden başlamamız gerekiyor. Ar-Ge merkezlerinin sayısını arttırmak, verimliliği arttırmak anlamına gelmiyor. Türkiye''de ürün geliştirme üzerine bir politika yok. Bu eğitim sisteminde başka bir şey beklenemez. Çözümün tek yolu eğitim. Eğitim sistemimizi mutlaka acil bir şekilde değiştirmemiz gerekiyor. Ne kadar geç kalırsak, gelişmiş ülkelerle aramızdaki fark o ölçüde büyüyor." diye konuştu. EİB Koordinatörü Jak Eskinazi de "Ancak her gelen zam enflasyonu tetikliyor, bu basit denklem enflasyon sarmalı değil mi? Ya da enflasyonla gelen büyüme sürdürülebilir nitelikli bir büyüme mi? G20 Sonuç Bildirgesi''nde denildiği gibi, ''Bugünün çağı savaş olmamalı.'' Türkiye''nin çağı da ekonomik kriz olmamalı. Yüksek kapasitemizle, üretim kalitemizle, dünyanın önde gelen markalarıyla uzun yıllar çalışmanın tecrübesiyle, lojistik olarak yakın konumumuzla dünyanın en kilit tedarikçi ülkelerinden biriyiz. Bugün önümüzdeki yeni yüzyılı şekillendirmeye doğru giderken emin olun Türkiye 30 yıl geriye gitmeyi değil, daha iyisini hak ediyor." ifadelerini kullandı.

Görüldüğü üzere sanayiciler de ihracatçılar da iki temel noktayı işaret ediyor. Biri mevcut eğitim sisteminin tüm sıkıntıların temel sebebi olduğu için acilen değişmesinin gerekliliği, diğeri de yüksek enflasyon problemi. Biz de defalarca yazdık, bu gün yaşananların temelinde 1983 den sonra sürekli değişikliklere uğrayan çok yanlış bir eğitim sistemi var ve bu sistem acilen değişmelidir diye. Lakin sistem değişse bile sonuçlarını almanın yıllar süreceği de bir gerçek. Ama olsun, zararın neresinden dönülse kardır. Ekonomik krizin ana sebebinin de enflasyon olduğunu ve Türkiye''nin bir enflasyon kısır döngüsü içinde bulunduğunu birçok yazımızda vurguladık. Yüksek enflasyonist süreç devam ettiğinde bir büyüme sağlanır ama bu hormonlu bir büyüme olmaktadır. Hormonlu bir büyüme ise doğal olarak birçok ekonomik sıkıntıyı da beraberinde getirir. Örneğin ithalatınız hep ihracatınızdan fazla olur. Yani ülke sürekli dış ticaret açığı verir. Bu durum sürekli biçimde enflasyonun yükselmesini devam ettirir. Hâlbuki sağlıklı büyümenin hedeflerinden biri de ihracatınızın fazla olması, ithalatınızın az olması suretiyle artı gelir elde ederek bu geliri "yatırım sermayesi" olarak tasarruf etmenizdir. Öte yandan enflasyon Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde gelir dağılımını çok büyük ölçüde bozmaktadır. Gelirin çok büyük dilimi az sayıda bir kesime giderken gelirin kalan kısmı çok sayıda insana bölüştürülmektedir. Bu durum dünyadaki tüm toplumlarda huzursuzlukların temelini oluşturmuştur. O nedenle gelir dağılımındaki adaletsizlik giderilmelidir. İktisadi Kalkınma, Kamu Maliyesi ve Vergi Usul Hukuku derslerinde öğrencilere hep şu genel kabul görmüş kural söylenir; "Eğer bir ülkede doğrudan vergiler fazla, dolaylı vergiler az ise o ülke gelişmiş ülkedir. Yok, eğer dolaylı vergiler fazla, doğrudan vergiler az ise o ülke henüz gelişmekte olan ülkeler grubunda olur." Çünkü doğrudan vergi "kazanç" üzerinden alınır, dolaylı vergi ise "halkın her gün kullandığı ekmek, süt, peynir, akaryakıt, doğal gaz, su, elektrik, giyim eşyası, beyaz eşya hatta kefen bezi vb. üzerinden, ÖTV, KDV ve benzeri vasıtalar ile alınır. İyi de burada büyük bir adaletsizlik de ortaya çıkmaktadır; milyonlar kazanan bir iş adamı süper lüks aracına akaryakıt alırken aynı vergi miktarını öder, asgari ücretle çalışan ve 20 yıllık son derece sıradan aracına akaryakıt alan bir kişi de aynı vergi miktarını öder. Bu adil değildir ve düzeltilmelidir.

Forumda temel konulardan biri de "yenilenebilir enerji" yeşil enerji meselesi idi. Fosil yakıtların kullanımının giderek azaldığı ve kullanımının da doğaya zarar verdiği açık olduğundan güneş ve rüzgâr enerjisi gibi yatırımlara ağırlık verilmesi görüşü sıkça vurgulandı. Karbon emisyonuna neden olmayan, doğaya uyumlu, yatırımlar ve yeşil enerjinin verimliliğini arttıracak desantralize üretimin teşvik edilmesi gerekliliğinin de altı çizildi. Yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen Yeşil Hidrojen konusunda Türkiye''nin 1,6 milyon ton kapasiteye sahip olduğu bunun da 4,6 milyon ton petrole eşdeğer bir enerji kaynağı teşkil ettiği vurgulandı. Bu durum Türkiye''nin en büyük ödeme kalemi olan enerji kalemini önemli ölçüde dışa bağımlılıkta azaltma yaratacağı ayrıca Doğu Akdeniz dâhil denizlerimizdeki Gaz Hidrat yataklarından elde edeceğimiz enerji ile Türkiye''nin dışa bağımlılıktan kurtulabileceğini her zaman vurgulamaktayız. Önemli olan bu kaynakların mümkün olduğunca yakın süreçte kullanabilmesi için gerekli iç ve dış plan ve politikaların ivedilikle hayata geçirilmesidir. Kısacası Ege Ekonomik Forumu önemli konuşmacılar ile geleceğe iyi bir projektör tuttu. Umarız faydalı sonuçları olur.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları