Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

Dünyada herşey altüst oldu

Yazının başlığı olan söz bize ait değil. Crans-Montana Forumu İcra Kurulu Başkanı Jean Paul Carteron aynen böyle dedi; "Dünyada her şey altüst oldu." Gerçekten Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısı ve işgali ile başlayan bu süreç dünyadaki tüm dengeleri altüst etti. ABD tek hegemon güç olma gayreti ile 2030 da en başat rakibi Çin'i bloke etmek için güç ayırmak maksadı ile önce Rusya'yı halletme yoluna gitti. Bunun için de Ukrayna'yı yem olarak kullandı. Putin gibi hukuk okumuş bir KGB Yarbayı da şaşılacak biçimde bu tuzağa düştü ya da tuzağa düşmüş görüntüsü vererek asıl hayalindeki amaca giden yolun başlangıç kapısı olarak gördü. Hatta Putin savaş başlamadan "ABD bizi savaşa sokmak istiyor" bile demişti. Ama görünen o ki Putin ihtiraslarına yenildi. Rusya'yı eski SSCB sınırlarına ulaştırmak ama bunu Çarlık Rusyası zihniyeti ile oluşturmak Putin'in en büyük hayali.

ABD, Putin'in bu zaafını iyi tespit etti ve iyi tahrik ederek kullandı. ABD'nin asıl maksadı Rusya'yı iyice hırpalamak, kendisi ile rakip olamayacak biçimde güçsüz düşürmektir. Rusya bu harekâtta Rus ordusu ile Ukrayna'ya önce doğudan sonra güney ve devamında da kuzeyden Kiev'in üzerinden yani Belarus'tan girdi. Lakin Rus Genelkurmayının eksik istihbaratı ve yetersiz harekât planlaması sonucu öyle 72 saatte Ukrayna'nın bir ucundan girip diğer ucundan çıkamadı. Çünkü Ukrayna'da çok ciddi bir direnişle karşılaştı. Ukrayna askerleri ve milisleri Rus ordusuna özellikle de eğitimsiz yükümlü askerlere ciddi kayıplar verdirmeye başladı. Günlerce konuşulan 64 km. lik (!) konvoy da Kiev'in kuzeyine geldi sonra sesi soluğu çıkmaz oldu. Bu büyük konvoyun Tabur Görev Kuvvetlerinden ve İkmal birliklerinden oluştuğunu değerlendiriyoruz. Bu birlik yollara bağlı biçimde ve idari intikal ile ilerlediği için Ukrayna askerleri ve milislerinin birliğe ciddi kayıp verdirdikleri iddiaları basında çıktı. Yollara bağlı kalıp zayiat vermemek için birliğin bir kısmı araziye yayıldı o zaman da arazinin batak çamur olması nedeniyle bazı kısımlarının çamura saplanıp kaldığı iddiaları ortaya kondu. Birliğin kalanı ise Kiev'e ulaştı ve Kiev'i kuşatma konumuna girdi. Bu arada ABD'nin verdiği akıl ve finansman ile Zelenski dünyadan "paralı askerleri" savaşmak için Ukrayna'ya çağırdı. Gelen bu paralı savaşçıların 60 bin civarında olduğu iddia ediliyor. Gelenlerin Blackwater, IŞİD, Suriye'deki teröristler, Afganistan'daki teröristler, Afrika'daki teröristler, Avrupa ve Güney Amerikalı paralı profesyonel katiller oldukları da açık kaynaklarda yazıyor. Yine aynı biçimde Rusya'da özellikle eğitimsiz yükümlü askerler ile verdiği kayıplar nedeniyle Rus halkının tepkisine muhatap kalacağı için aynı yöntemle Wagner, IŞİD, Çeçen teröristler, Suriye'de kendi kontrolü altında bulunan teröristler gibi bir yığın profesyonel kiralık asker ve katili Ukrayna'ya yığdı. Özellikle Kiev, Odessa gibi şehirlerdeki meskûn mahal çatışmalarında bu kiralık paralı askerler savaşacaklar. ABD'nin hedefi paralı askerlerin şehir savaşları ile bu savaşı olabildiğince uzatmak ve yaptırımlar yolu ile Putin'i iyice yıpratmaktır. Ancak paralı askerler ile savunma yapan bir ülkenin işgale açık olduğu da unutulmamalıdır. Hiçbir paralı asker o ülkenin kendi insanı gibi o ülkeyi savunmaz.

ABD yenidünya düzenini tekrar kurmaya çalışıyor, bunun için de Rusya'yı olabildiğince etkisizleştirmeye çalışıyor. Ancak bu kolay bir iş değildir. Çünkü Rusya'da aynı biçimde "Çarlık Rusyası" hedefi peşindedir. O nedenle bu savaşın Balkanlara yansıması ihtimali vardır. Sırbistan kritik ülkedir. Her savaşta "savaş ağaları" çıkar. Savaşın devamında sözkonusu savaş ağaları eli ile Ukrayna'da savaşan paralı askerler ve teröristler terör eylemlerine yönelebilirler. Böylesi bir gelişmede eğer bu savaş sınırlandırılmaz ise çok daha geniş bir coğrafyaya yayılma olasılığı yüksektir. Askeri literatürde bu duruma "yıpratıcı ve uzatmalı savaş" denilir. Böylesi bir savaş aylarca hatta yıllarca sürebilir ve Ukrayna yeni bir Suriye olabilir. ABD tıpkı Afganistan olayı ile Sovyetleri dağıttığı gibi Ukrayna ile de Rusya'yı dağıtmayı hedefliyor.

ABD, Rusya'nın Ukrayna'yı işgal edeceğini biliyordu. Biden bunu basına açıkladı. Eğer isteseydi 3-5 ay evvelinden daha savaş başlamadan çok önce Ukrayna'ya hava savunma sistemleri, elinde bulunan SU-29 uçaklarını filan verebilir, ordusunu eğitebilirdi. ABD özellikle Rusya'nın Ukrayna'ya girmesini ve savaşmasını istedi. ABD'nin Ukrayna'yı korumak gibi bir niyet ve maksadı yok, hiç de olmadı. Zelenski de gerçek bir devlet adamı değil de bir komedyen olduğundan saf saf ABD'ye inandı. Ya da öyle göründü(!) Sonuçta diyebiliriz ki ABD, Ukrayna'yı Suriyelileştiriyor. ABD dış politikasının dünyaya bakışı "Yeniden dengelenme" dediği bir politika üzerine oturuyor. Dünyanın yeniden şekillendiği bir süreci izliyoruz. Türkiye bu sürece çok doğru bir biçimde mesafeli duruyor. Antalya zirvesi bu açıdan çok önemlidir. Türkiye iki tarafla da konuşabilen bir ülke olarak diğer ülkelere göre bir adım daha önde ve artı konumdadır. Türkiye bu tutumunu devam ettirmeli ve denge politikasından vazgeçmemelidir. Gerçekten dünyada her şey altüst oldu. Birkaç gün önce Selçuk Bayraktar göğsümüzü kabartacak bir açıklama yaptı ve TB-3 Bayraktar Kızılelma'nın yakın zamanda Hava Kuvvetlerimizin envanterine girerek semalarımızda olacağını açıkladı. Bayraktar Kızılelma "insansız savaş uçağı" aynı zamanda Deniz Kuvvetlerimizin TCG Anadolu çok maksatlı çıkartma gemisinin pistine de inip kalkabilen bir hava aracı olacakmış. O zaman Türk konsepti olan bir "insansız donanma havacılığı" ortaya çıkacak. TB-3 Bayraktar Kızılelma 5'nci, 6'ncı nesil savaş uçakları ile uçabilecek bir atış platformu. Gerçekten müthiş bir başarı. Bu nedenle Selçuk Bayraktar'ı ve tüm emeği geçenleri yürekten kutluyor, alkışlıyoruz.

Bu günlerde hemen herkes harp sanatı, strateji, savaş, silahlar konularında uzman oldu ve ekranlarda şakıyorlar. Adam gazeteci, hayatında bırakın çatışmaya girmeyi, mermi sesini doğru dürüst duymamış, savaş nedir bilmez sadece ekranlarda ve filmlerde izlemiş ama bir ahkâm kesiyor ki akıl alır gibi değil. Dinledik; bu gazeteci arkadaş dedi ki " insansız hava araçları, savaş uçakları yani yapay zekâ gelecekte insanlı uçaklardan üstün olacak ve savaşacak." Çok güldük. Sadece konuşmuş olmak için konuşmak böyle bir şey galiba. Rahmetli babam derdi ki; "Oğlum bir şey biliyorsan söyle senden feyz alsınlar, bir şey bilmiyorsan sus ki seni adam sansınlar." Bir defa nöroloji bilimi hala insan beyninin çok büyük bir kısmının sırlarını çözebilmiş değil. Rabbimizin yarattığı insan beyninden daha mükemmel bir beyinin insanoğlu tarafından yapılabilmesi bize göre asla mümkün değildir. Çünkü yapay zekâya verileri yükleyen de yine insan beynidir ve insan beyninin yapay zekâdan en üstün tarafı ise "hissedebilme-duygu" yetisidir. Yapay zekânın hissedebilmesi, âşık olması filan ancak Hollywood fantastik filmlerinde olur. İşte insanoğlunu en üstün kılan da bu dur; "duygu- hissedebilme-önsezi" O nedenle insansız bir hava aracı, pilotu olan bir uçaktan asla üstün olmaz. Ama çok büyük bir güçtür, o da bir gerçek. Harp Okulunda Harp Silah ve Araçları dersimiz vardı ve dersin hocası çok değerli bir komutanımızdı. Şu sözünü hiç unutmayız; "Dünyanın en güçlü silahı vatanı için ölmeyi aklına koymuş insandır. Yeryüzünde insanoğlundan daha güçlü bir silah hiçbir zaman yapılamaz."

Unutmamak lazım ki tüm silahları kullanan da yine bir insan beynidir. Allah ülkemizi her türlü savaştan korusun.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları