Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

Doğu Akdeniz'de gelişmeler

Döviz düştü çıktı, ekonomik sıkıntı, yeni yıl, erken seçim tartışmaları filan derken dış politikada özellikle de Doğu Akdeniz'de olanlar pek gündemde yer bulmuyor. Aslında bu gün tartışılan en önemli gündem maddesi olan ekonomik durum kadar hatta stratejik olarak uzun vadeli düşünürsek gelecek nesilleri doğrudan etkileyecek bir mesele olduğu için belki de çok daha önem kazanıyor. Bilindiği gibi Türkiye'nin "Münhasır Ekonomik Bölgesi" (MEB) içinde kalan Doğu Akdeniz'deki gazhidrat yatakları, Türkiye'nin 500 yıldan fazla enerji ihtiyacını karşıladığı gibi trilyon dolarlar büyüklüğünde de tabii bir servetini oluşturuyor. Sadece enerji açısından değil, içinde barındırdığı maden alanları, petrol alanları ve su ürünleri zenginlikleri açısından ülkemiz için hayati önemde bir alan Doğu Akdeniz. Yunanistan tarihi boyunca hiç savaşmadan beş defa topraklarını büyütmüş bir ülke. Emperyal güçlerin kanatları altına sığınmış, ağlamış, sızlamış, bağırmış çağırmış topraklarını büyümeyi başarmış ve bu büyümenin tamamı da Osmanlı Devletinden toprak koparmakla gerçekleşmiş. Eh bir söz vardır, alışmış kudurmuştan beterdir diye Yunan da alışmış toprak kopartmaya şimdi aynı mütecaviz tutumu Türkiye'ye karşı da sergilemeye devam ediyor. Nitekim Paris Antlaşmasına göre, mülkiyeti Yunan'a ait olmayan ve tamamen silahsız olması gereken Türkiye'nin burnunun dibindeki Ege Adalarına dünyanın askeri birliğini yerleştirdi, bir de üstüne kiliseler inşa edip papazlar atadı. Bu konuyu daha evvel çok kez yazmıştık. Hani olur ya bir gün bir kargaşa olursa bu adalara sahip olduğunu dünyaya ilan etmek için. Şimdi aynı sahtekârlıkları Doğu Akdeniz'de yapmaya çalışıyor. En başta da Meis Adası üzerinden. Meis Adası Türkiye'ye 1950 metre mesafede yani 2 km. bile değil ama Yunanistan'a ise tam 580 bin metre mesafede yani 580 km. Yunanistan nire, Meis nire demek lazım. MSB Akar'ın dediği gibi Harp Okulu öğrencilerinin yüzerek çıkacağı mesafede. Akar bunu söyledi diye Yunanistan medyası en iyi yaptığı işi yapmış ciyak ciyak bağırmaya başlamış. Meis normalde Anadolu'nun doğal uzantısı olan bir kara parçası. Yunanistan bu adayı uluslararası hukuka ve yürürlükteki uluslararası anlaşmalara aykırı biçimde silahlandırmış durumda. Zira 1947 Paris Anlaşması diyor ki "Bu adalar hiçbir şekilde silahlandırılamaz ve askeri birlik bulundurulamaz."

Yunanistan'ın ikinci şirretliği de Meis adasının kıta sahanlığı ile ilgili. Yunanistan 1982 tarihli Deniz Hukuku Sözleşmesine dayanarak adaların tam kıta sahanlığı olduğu iddiasında. Asıl abukluk da burada çıkıyor. Kendisine 580 km. mesafedeki adanın tam kıta sahanlığı olduğunu iddia ederek 931 km2'lik Meis Adasının 40 bin km2 kıta sahanlığı olduğunu ve bunun da Doğu Akdeniz'de bulunduğunu öne sürüyor. Peki, nedir Kıta Sahanlığı? 1958 Cenevre Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Konferansı sonucu ortaya koyulan Cenevre Anlaşması hükümlerine göre "Karasuları; bir devletin topraklarını çevreleyen ve genellikle 3-6 deniz mili genişliğinde olan su kuşağına denir." Aynı anlaşma hükümlerine göre Kıta Sahanlığı tarifi ise; "Sahillere bitişik, fakat karasuları bölgesi dışında kalan ve 200 metreye (takriben 100 kulaç- approximately cent fathoms) kadar derinliği olan, denizaltı bölgelerinin deniz yatağı ile toprak altını veya bu derinlikten sonra, üstündeki suların derinliğinin sözü edilen bölgelerin tabii kaynaklarının işletilmesine imkân veren alandır." Yine aynı anlaşmanın bir diğer maddesi de şu dur; "İki devlet arasında bir anlaşmaya varılamamış ise ve özel şartlar başka bir sınır hattı bölüşümünü haklı göstermiyorsa bu devletlerden her birinin karasularının genişliğinin ölçüldüğü esas hatlardan bütün noktalardan eşit mesafede bulunan orta hat, sınırı teşkil edilecektir." Buna FIR hattı da denilmektedir. Hüküm çok açık; Meis ile Türkiye arasındaki hat hem Meis'e hem de Türkiye'ye 975 metre mesafe üzerinden geçer. Ama Yunanistan böyle demiyor. Çünkü şuna alışmış; "Mademki Türkiye ile aynı NATO ittifakı içindeyim, ondan koparacağım küçük tavizlere karşılık hemen silaha sarılması beklenemez. Çünkü NATO ortakları müdahale ederek Türkiye'yi yatıştırırlar, böylece elde ettiğim avantaj yanıma kar kalır." (Burada 1980 de Türkiye'nin Yunanistan'ın NATO'ya kabulünde veto hakkını kullanmamasının da ne büyük tarihi ve stratejik bir hata olduğunun altını çizelim.)

Yunanistan her zaman oldu-bittilerle toprak ve alan kazandı. Şimdi de Mavi Vatan'da aynı oldu-bittilerin peşindedir. Bir defa Ege Denizi özel konumlu bir denizdir. Bu nedenle Türkiye'ye yakın adaların "kıta sahanlığının" olması fiilen mümkün değildir. Meis adasından Türkiye'ye doğru 200 metre derinlik ölçeği ile gelmeye kalktığınızda kıta sahanlığınız Türkiye ana karasının sınırlarından bile içeri girer. Böyle bir zırvalık düşünülemez. Meis adasının (ve diğer adaların) mevcut coğrafi yapı nedeniyle Cenevre Deniz Hukuku Sözleşmesine göre kıta sahanlığı yoktur. Ama Yunanistan 'Mavi Vatan'da Türkiye'nin haklarını gasp etmek maksadı ile her an bir maraza çıkartıp ABD ve AB'yi de arkasına alarak bir oldu-bittiye gidebilir. ABD'nin Yunanistan'da onlarca üs kurarak Yunanistan'a askeri destek vermesinin altında tam da bu yatmaktadır. Yunanistan, ABD sopası ile Türkiye'yi etkisiz ve hareketsiz bırakmak amacındadır. Esasen Yunanistan'ın Doğu Akdeniz ile coğrafi açıdan hiçbir bağlantısı yoktur. O nedenle Meis adasını öne sürmeye çalışmaktadır. Mavi Vatan'da oldu-bittiler birer birer boy göstermektedir. Örneğin en son, tartışmalı olan 5'nci parselde GKRY ile ABD'li Exxon şirketinin petrol ve gaz aradığını biliyoruz. Yunanistan, Mısır ile anlaşma yapmış ve bizim MEB'mize girmiştir.

*

Türkiye burada ivedilikle E. Tümamiral Cihat Yaycı Paşanın da gösterdiği gibi tıpkı Libya ile yaptığı üzere İsrail ile de bir MEB anlaşması yaparak Yunanistan'ın bu hamlesini boşa çıkartmalıdır. Bu konu uzun zamandır vurgulandığı halde neden hala hayata geçirilmemiştir bilemiyoruz.

Öte yandan defalarca yazdık; Türkiye bir an önce MEB alanını ilan ederek BM'e göndermeli ve deklere etmelidir. Aksi halde  "Yunanistan tapulu arazimize gecekondu yapıyor."

Allah korusun Mavi Vatan'da kaybedersek Kıbrıs'ı da kaybetmek hatta ileride bir Yunan adasına dönüştüğünü ve Türkiye'nin çepeçevre kuşatıldığını görmek de mümkün olabilir. Stratejik öngörü bu işler için elzem olan en önemli yetidir.

                                                 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları