Dayak yemesine sebep olabilirler

Yunanistan ABD'nin eteğinin altına girerek Türkiye'ye kafa tutmak peşinde. Sanıyor ki ABD kendisi için Türkiye ile çatışmaya girer. Çok budalaca bir kanı. Dünyadaki dış politik dalgalanmalar (Pandeminin de bunda büyük etkisi var.) bir eksen siyaseti yürütmeyi çok zorlaştırdı. ABD'de küreselciler dışarıda varlıklarını arttırmak isterken ulusalcılar örneğin Trump ABD'nin dışarıdaki özellikle de askeri varlığını azaltacağını savunuyor. Dolayısıyla Yunanistan'a 100 yıl evvelki gibi gaz verip sonunda yine çok büyük bir dayak yemesine sebep olabilirler. Lakin bu seferki dayak Yunanistan'ın yüz yıl kendisine gelmesine imkân vermez gibi. ABD de bu konuda Yunanistan'a "arkandayız" diyerek sadece gaz veriyor.

***

Geçtiğimiz günlerde ABD Donanması resmi twitter hesabında bir paylaşım yaptı. Söz konusu paylaşımda "ARC Endurance, ABD Ordusu 101. Savaş Havacılık Tugayı'na teslimat için Yunanistan'ın Dedeağaç kentine geldi" ifadelerine yer verildi. Ancak o paylaşımdaki fotoğrafta silah geren sivil geminin seren direğine Yunanistan ve "Bizans" bayrağı çekilmişti. Deniz hukuku gereği bir ülkenin karasularına giren yabancı bir gemi o ülkenin bayrağını çeker. İyi de Bizans bayrağı neyin nesi? Varın siz düşünün.Türkiye fiili devlet uygulamaları ile söz konusu ada ve adacılara yönelik gereğini yapmalı ve Yunanistan'a Meydanı boş bırakmamalıdır. Bunun yanı sıra Türkiye KKTC'de bir deniz üssü, bir hava üssü, Libya'da da en azından bir deniz üssü mutlaka kurmalıdır. Anadolu Amfibi Hücum Gemisi hızla bitirilerek denize indirilmeli, ne olursa olsun bu gemiye inip kalkacak 12 uçak üzerine konulmalıdır.

***

Aynı şekilde Trakya gemisinin de yapımına bir an önce başlanmalı, en kısa sürede de denize indirilmelidir. Türkiye Donanma gücünü maksimum düzeye çıkartmak zorundadır. Zira günümüz dünyasında Doğu Akdeniz'de bileği güçlü olanın kazanacağı bir güreş vardır ve dozu giderek artacaktır. Fransa doz artışını sağlayacak aktörlerin başında gelmektedir. Yunanistan bu çevreden güç alarak Türkiye'yi Anadolu'ya hapsetmek, Ege'den denizle ilişiğini tamamen kesmek gibi delice bir planın peşindedir. Yazımızın içindeki haritalarda bu durum açıkça gösterilmiştir. Eğer yeterince önemi vermez ve uyanık davranmaz isek milli hak ve menfaatlerimiz tehlikeye girebilir. Mavi vatanı da topraklarımızı koruduğumuz gibi korumalıyız. Türkiye Mavi vatan ile 462.000 km2 lik bir vatan alanı kazanmıştır. Libya ile yaptığı MEB anlaşmasını İsrail ve Lübnan ile de yapmalıdır. Bu durum Türkiye'ye 30 bin km2lik denizalanı kazandırırken İsrail'e fazladan 10 bin km2 lik, Lübnan'a ise 16 bin km2 lik ek denizalanı kazandırmaktadır. Tarihten ders almak görevdir.

***

Yazımızı Yaycı Paşanın kitabındaki bir bölümle bitirelim. 27 Mart 1911'de İngiltere Dışişleri Bakanı Edward Grey İngiliz Parlamentosunda yaptığı konuşmada "İngiliz milletinin geleceği neft yağına (petrole) bağlıdır. O da Basra körfezi ve Mezopotamya'dadır. Temel hedefimizi daima hatırda tutmamızın önemli olduğuna inanıyorum; bu da Basra körfezindeki ve onu tamamlar nitelikteki Mezopotamya'daki İngiliz çıkarlarını korumaktır" derken Sadrazam Mahmut Şevket Paşa bu konuşmadan iki yıl sonra bile 11 Mart 1913'de "Kuveyt ve Katar gibi çölden ibaret iki fakir kaza (vilayet bile demiyor) yüzünden İngiltere ile ihtilaf çıkaramayız. Bu ehemmiyetsiz topraklardan ne gibi faydamız olabilir? Kuveyt ve Katar'ı İngiltere'ye bırakmaya ve zengin Irak vilayetimizle uğraşmaya karar verdim" demişti. Bu gün Kuveyt ve Katar dünyanın en zengin petrol ülkelerinin başında geliyorlar. Dedik ya tarihten ders almayanlar geleceği kuramazlar. Türkiye Doğu Akdeniz'de doğru yoldadır ve bu imkanları hızla arttırmalıdır.