Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

Cumhuriyet bayramımız kutlu olsun

Bu gün büyük bir gün, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluşunun 98'nci yıldönümünü idrak ediyoruz. Bundan tam 98 yıl önce Türk tarihinin en onurlu ve en büyük ölüm-kalım savaşı olan emsalsiz Türk İstiklal Harbinden aç susuz, fakir, yorgun, bitap ama dünya tarihinde hiçbir millete nasip olmamış büyüklükte bir onurla çıkan aziz Türk Milleti, bu onuru yaşamasına liderlik eden başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının önderliğinde sonsuza kadar yaşayacak olan Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurdu ve Cumhuriyeti ilan etti. Bu gün 98'nci kuruluş yıldönümünü kutladığımız Cumhuriyet aslında nedir dersek cevabı iki kelime ile özetlenebilir; "Cumhuriyet fazilettir." Atatürk, 1930 yılında yazdığı "Vatandaş İçin Medeni Bilgiler" kitabında şöyle diyor; "Demokrasi prensibinin en çağdaş ve mantıklı uygulamasını sağlayan hükümet şekli cumhuriyettir." Yani çağdaşlaşmayı ön plana çıkartıyor. Çağdaşlaşma aklın ve bilimin ışığında yürümek demek değil midir? Cumhuriyet halkçılık ve demokrasi sütunlarının üzerine oturtuluyor ve bu sütunlar da laiklik çimentosu ile sarmalanıyor. Halkçılık kavramında esas olanın halkın refah ve mutluluğu olduğunun da sıkça altını çiziyor Atatürk. Zaten cumhuriyetin ekonomik yapısında "karma ekonominin" tercih edilmesinin altında da halkın refahını giderek yükseltmek, bunun için de gelir dağılımını tabana yaymak yatmaktadır. Bu bütünlük içerisinde esas hedef, halkın bireysel olarak da hem fikri hem maddi açıdan kendini geliştirmesidir. Atatürk bunu şöyle ifade ediyor; "Çağdaş bir Cumhuriyeti kurmak demek milletin insanca yaşamasını bilmesi, insanca yaşamanın neye bağlı olduğunu öğrenmesidir."

 Öte yandan Cumhuriyet bir imkânlar sistemidir, fırsat eşitliğidir. Bu konuda rahmetli 9'ncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in şu söylemi herkesçe bilinir; "Ben Cumhuriyet olmasa idi Isparta'da dağda koyun güden bir Çoban Sülü'den öteye gidemezdim. Bu Cumhuriyet sayesinde okudum, genel müdür oldum, başbakan oldum, cumhurbaşkanı oldum."

Çoban Sülü'den Cumhurbaşkanı Sayın Demirel'e uzanan süreçtir Cumhuriyet. Yine onur duyduğumuz Nobel Ödüllü bilim insanımız Aziz Sancar hep Cumhuriyetin imkânları sonucunda bu gün Nobel'e ulaşan bir Türk insanı olduğunu ifade etmektedir. Atatürk bunu yüz yıl öncesinde görmüşcesine şöyle diyordu; "Cumhuriyet kendisine bağlı olanları en ileri zirvelere götüren imkânları verir."

*

Cumhuriyet akılalmaz bir insanlık mucizesidir. Cumhuriyetin 10 yılda başardıkları insan mantığı ile açıklanabilecek ölçütler midir? Bir toplumun yüzyıllardır süregelen alışkanlıklarını çok kısa bir sürede değiştirebilmek olağan dışı bir durum değil midir? Bir gün bir toplantıda bir Japon Profesörle konuşmuştuk, dedi ki; "Çok şaşırdığımız şey şu dur, biz çok uzun zamandan beri Latin alfabesini kullanmak istiyoruz ama bir türlü başaramadık. Siz nasıl çok kısa bir sürede yüzyıllardır sürüp gelen alfabeyi Latin alfabesi ile değiştirebildiniz? Bu inanılacak bir durum değil."

Cumhuriyetin ilk yıllarında okur-yazar oranı yüzde 3 iken 20 yılın sonunda bu oranın yüzde 20'lere çıktığı görülür. Dikkat edilirse okul mezuniyetinden değil, okur-yazarlıktan söz ediliyor. Aynı Cumhuriyet kadınlarla erkeklerin eşit haklara sahip olduğunun altını çiziyor ve bu gün Avrupa'nın en gelişmiş ülkelerinden olan Belçika'dan 30 yıl önce kadınlarına oy kullanma hakkını tanıyordu.

Atatürk ve silah arkadaşları Cumhuriyeti kurarken ülkenin sahibinin milletin kendisi olduğu gerçeğinden hareket etmişlerdir. Gerçekten de Türkiye Cumhuriyeti Devletinin tek sahibi sadece ve sadece aziz Türk Milletidir. Yüce Rabbimizden ve milletimizden başka da hiçbir güç değildir. Bu sahiplik Cumhuriyetin sahip ve mensuplarının bir millet olmak niteliğini de beraberinde getirmiştir. Cumhuriyet vatandaşlık bilincini esas almış, bunun devamı ile de demokrasiyi hedeflemiş, demokrasi ile sarınmayı amaçlamıştır. Türkiye Cumhuriyetinin bu günkü sınırları birçok Ortadoğu ülkesinin olduğu gibi cetvelle çizilmemiş tersine bu milletin bağrından çıkan, esir kalmaktansa ölmeyi tercih eden aziz şehitlerimizin kanları ile çizilmiştir. O nedenle Cumhuriyet "tam bağımsızlık" şiarı üzerine inşa edilmiştir. Tam bağımsızlık demek dünyaya tüm kapıları kapatıp ilişkileri kesmek demek asla değildir. Tam bağımsızlık demek diğer dünya devletlerince saygı gören, ekonomik, sosyal, siyasal, askeri, kültürel açıdan güçlü ve sözü dinlenir ülke olmak, kendi ülkemizin lehine olan kararları bağımsızca alabilir olmak, milletlerarası camiada gelecekle ilgili alınan kararlarda etkin söz sahibi olabilmek demektir. Cumhuriyet aynı zamanda barışın da koruyucusudur. Temel ilkesi komşuları ile iyi geçinen, dünya milletlerine duruşu ile güven veren, barışın korunmasına katkı koyan ancak kendi ulusal çıkarları tehdit edildiğinde de derhal kaplan kesilebilen bir ülke olmaktır.

*

Cumhuriyet ekonomik açıdan da ülkeyi ileri götürebilmektir. Örneğin Cumhuriyet kurulduğundan 3 yıl sonrasında "uçak üretebilecek" bir konuma gelmiştir. 1923'den 1938'e kadarki dönemde hiç borç almadan sadece milli kaynaklarla 49 sanayi üretim tesisini millet gücü ile yapan, şekerden kumaşa, çimentodan cama, silahtan savaş uçağına üretim yapabilen, hem Osmanlı Devletinden kalan dış borçları ödeyen hem de 15 yılda yüzde 115 büyüyen bir devlet yapısıdır Cumhuriyet. Lakin bunu bilim ve fennin ışığında inanç, namus ve ahlak anlayışı ile başarmıştır. İşte o nedenle Cumhuriyet fazilettir. Emperyal güçlerin bu gün de olduğu gibi yıllardır Cumhuriyeti bölüp parçalamak için her türlü oyunu sahnelediğini görüyoruz. Bunun için her olanağı kullanmaktan çekinmiyorlar. 1938'den beri bu durum giderek artan dozlarla günümüze kadar gelmiştir. İçeriden satın aldıkları kimselerle dışarıdakileri birleştirerek Türkiye'nin altını oymaktan hiç vazgeçmediler. Görünen o ki bundan sonra da vazgeçmeyecekler. Çünkü biliyoruz ki Türkiye dünyanın en zengin ve en stratejik birkaç ülkesinden biridir. Bu çerçevede Cumhuriyetin en temel hedeflerinden birisi aklını, benliğini ve onurunu başkalarının emrine satmayan, aklın ve bilimin ışığında yürüyen, onurlu, bilgili, çok iyi eğitimli, inançlı, imanlı, yüreği insanlık, vatan ve millet sevgisi ile dolu, vicdanlı, azimli, kararlı, sağlıklı ve başarılı nesiller yetiştirmektir. Türkiye Cumhuriyetini ortadan kaldırmak peşinde olan Empeyal güçler ve işbirlikçileri karşısında her Türk evladının yaşam boyu görevi Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve aziz Türk Milletini korumak ve sonsuza dek yaşatmaktır. Bu gelecek kuşaklara karşı da olan borcumuzdur.

Cumhuriyetimizin 98'nci kuruluş yıldönümünde başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ile Cumhuriyetimizi yaşatmak, al bayrağımızı dalgalandırmak için asil kanlarını toprağa dökmekte tereddüt etmeyen aziz şehitlerimize Yüce Allah'tan rahmet diliyor, aziz hatıraları önünde minnet ve saygı ile eğiliyoruz. Cumhuriyet Bayramımız tüm milletimize kutlu ve mutlu olsun. Nice 98 yıllara.

Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları