Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

Biden dönemi başlarken muhtemel ABD-Türkiye ilişkileri

ABD’de Trump dönemi olaylı bir finalle sona erdi (ya da sona ermiş görünüyor) ve yeni Başkan Biden dönemi fiilen başladı. Trump, bir işareti ile son gün büyük hadiseler çıkartabilirdi ama ABD “Müesses Nizamı” devreye girdi ve Trump’u anında devre dışı bıraktı. Buna rağmen görülüyor ki Trump ”yeniden görüşeceğiz” diyerek vazgeçmediğini gösteriyor ama boşuna. Zira hem ABD “Müesses Nizamı” hem de ABD’nin geniş seçmen kitlesi “hanedanlık” türü bir yapıyı kabul etmiyor. Örneğin oğul Bush’dan sonra kardeşi Bush’un başkan olmasına, Clinton’dan sonra Hillary Clinton’ın başkan olmasına izin vermediler. Yani Trump’a yasak gelirse oğlunu ya da kızını da başkanlığa çıkaramayacak. Çünkü ABD halkı Trump ailesinin siyaseti bir para kazanma kapısı olarak gördüğünü anladı.

 Gelelim Biden konusuna. ABD’de devlet yönetiminde sadece Beyaz Saray yoktur. ABD’de devlet mekanizması içinde Kongre, Dışişleri, Hazine, FED, Lobiler, Düşünce Kuruluşları (Hepsi Amerikan Devletine çalışır ve çoğunun yöneticisi eski ABD üst düzey yöneticileridir.) ve en önemli olarak da Pentagon (yani Savunma Bakanlığı yani Amerikan Ordusu) ve CIA bulunur. Bütün bunlar ABD “Müesses Nizamını” oluştururlar. Biden de işte tam da bu “Müesses Nizamın” ta kendisidir. Biden’in kendisine en çok güvendiği konu “dış politika alanı”dır. Biden konuşmasında “Çatırdayan tüm ittifakları onaracaklarını” söyledi. Bu dünya için iyi bir işarettir ama Orta Doğu için geçerli midir onu zaman gösterecek.

CADI AVI YENİDEN Mİ?

Trump popülizmi sonucunda ABD’de zaten var olan çok çeşitli kültürel, ekonomik, sosyal fay hatları iyice derinleşti. Bu derinleşme ABD’de “kongre baskınına” kadar uzandı. Yeni dönemde ABD içinde çok büyük bir cadı avı olacağına kuşku yok. Zaten bilindiği kadarı ile pek çok tutuklama yapılıyor. Bir anlamda CIA, 2016’da bıraktığı devleti geri aldı. Lakin içerideki asıl sorun ekonomik. Bugün ABD’de iç borç 6 trilyon dolardan fazla. Peki, bu nasıl ödenecek? Birçok ülkeye silah satışları ile, bazı ülkeleri işgal ederek, onun bunun petrolüne gazına vs. sine filan çökerek. 2027-28’de Çin ekonomisinin ABD ekonomisini geçeceği de hesaplandığında ABD’nin yeni kaynaklar bulması ve ekonomisinin içine alması kaçınılmaz olacaktır. ABD kurulduğu tarihten beri ilk kez birlik bütünlüğünü bu kadar tehdit altında görüyor ve bu durum Biden’i korkutuyor. O zaman milliyetçilik ögesinin öne çıkarılması gerekir. Peki, bu nasıl olur? Savaşla. Üretimi de % 20’lere düşmüş durumda ve üretimini artırması lazım. Emperyalizm açıklarını böyle kapatır. ABD “Derin Devleti” emperyalisttir, Trump ise her meseleye tüccar zihniyeti ile para olarak baktı. Kan uyuşmazlığı da burada çıktı zaten. Trump, Suriye’de bu düşünce ile hareket edince Suriye’yi kaybetti. Rusya kazandı. ABD Müesses Nizamının bunu kabul etmesi beklenemezdi. Müesses Nizamın kendisi olan Biden bu politikayı değiştirecek Rice’nin, Hillary’nin çizdiği çizgiyi devam ettirecek görünüyor. Zira Trump bölgede sadece ticaret savaşları yaptı, “hard power”ı hiç kullanmadı. Biden yönetiminin çeşitli ülkelerde “oralarda insan hakları ihlalleri filan varsa, demokrasi yoksa biz oralara müdahale ederiz” diyeceklerini düşünmek çok da yanlış olmaz. CIA yine sahada en etkin hali ile görünebilecektir. Bu konuda Hollywood’un da devreye gireceği ve algı operasyonlarını yürüteceği büyük olasılıktır. 2000’li yılların başında hatta 5-6 sene evveline kadar Grand Stratejinin dominant unsuru ABD idi. Ofshore Balancing denilen bir yapı ile Rusya ve Çin çevre ülkeleri için dengeleyici faktör olurken 2015’ten sonra bu sistemde çevreyi yırtma politikası öne çıktı. Örneğin Rusya bir NATO Ülkesi olan Türkiye’ye S-400 satabildi. (Offshore Balancing; Büyük bir gücün, potansiyel olarak düşman güçlerin yükselişini kontrol etmek için tercih edilen bölgesel güçleri kullandığı bir stratejiyi tanımlar.) Trump döneminde ABD’nin reel dengesi böyle bozuldu. Şimdi Biden bu dengeyi yeniden kurmak çabasında olacaktır. Özellikle Avrasya ve Orta Doğu’da Türkiye ABD için artık eskisi kadar stratejik bir ortak görülmeyebilir. Çünkü Ukrayna ve Gürcistan’ı devreye aldılar. Paşinyan’ın da ABD finans gücü ile durduğunu unutmamak lazım. Öte yandan NATO’nun bütün silah sistemlerinin Finlandiya, Polonya, Romanya, Bulgaristan ve Yunanistan ile Rusya’yı çevrelediği de biliniyor.

SORUN BÜYÜK

Biden’in Türkiye ile olan ilişkilerinde “geçen yıl söylediklerini”, ekibinde atama yaptığı kişileri ve onların daha göreve başlarken söylediklerini alt alta koyarsak çok da sıcak ilişkiler olmayacağı ortadadır. Örneğin DW’nin yazdığı üzere ABD Dışişleri Bakanı olacak olan Antony Blinken Türkiye'nin Rusya'dan S-400 alımına ilişkin bir soru üzerine "Bir stratejik, sözde stratejik ortağımızın en büyük stratejik rakiplerimizden biri olan Rusya ile bilfiil aynı çizgide olması fikri kabul edilemez." diyor. Blinken "Sanırım öncelikle mevcut yaptırımların etkisini görmemiz gerekiyor. Ardından da daha fazlasının yapılmasına gerek olup olmadığını belirlememiz gerekir." diye ekliyor. Aynı Blinken, "Türkiye, birçok açıdan bir müttefikin davranması gerektiği şekilde davranmıyor. Bu, bizim için çok ama çok ciddi bir sorun. Bu konuda gözümüz açık." ifadesini kullanıyor. Burada kullanılan “sözde müttefik” kavramı çok ama çok anlamlıdır. Zira Dışişleri diplomasisinde mesajlar üstü kapalı verilir. Eğer böyle çok açık ifadeler varsa sorun büyük demektir. Öte yandan Biden’in geçmişte Irak ve Suriye’de yaptıkları bilinen, PKK/PYD terör örgütünden şiltler alacak kadar yakın ve destekleyicisi olan Bret McGurk’u Orta Doğu ve Kuzey Afrika Koordinatörü tayin etmesi altı kırmızı kalemle çizilecek bir husustur. Bütün bunlar ABD’nin yeni yönetiminin Türkiye ile ciddi sorunlar yaşayacağının açık göstergeleridir. Türkiye yeni dönemde çok ciddi dış politika çalışmaları gerçekleştirmek durumundadır. Özellikle Yunanistan ile arasında çatışmaya varabilecek gerginliklerin yol taşlarının Biden yönetimince döşenmesini göz ardı etmemek gerekir. Tehdidi önceden görüp hamleyi zamanında yapmak stratejinin temel kuralıdır.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları