Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

Basit bir analiz

Geçen Pazar günü Türkiye sandığa gitti ve hem milletvekili seçimini hem de Cumhurbaşkanı seçimi için iradesini gösterdi, reyini kullandı. Öncelikle hiçbir olay olmadan medeni bir biçimde seçimi gerçekleştiren milletimizin son derece olgun örnek bir duruş sergilediğinin altını çizelim. Seçim gecesi çıkan sonuçları görünce bu seçim iki kuramı yıktı diyecektik. Ama mevcut koşullarda bunu net olarak söyleyemedik. Bunlardan birisi Maslow'un "İhtiyaçlar Merdiveni Teorisi" diğeri de 7 kere gidip 8 kere gelen ve Türk siyasi hayatının 50 yılına damga vurmuş 9'uncu Cumhurbaşkanı rahmetli Süleyman Demirel'in "Tencerenin götüremeyeceği hükümet yoktur." kuramı idi. İhtiyaçlar Merdiveni Teorisi'nin 1'inci basamağı yani insanoğlunun ilk ihtiyaç duyduğu şey; "yeme-içme-barınma ve örtünme"dir. İnsanoğlu bu ihtiyaçları karşılanmadan doğası gereği merdivenin daha üst basamaklarındaki ihtiyaçlarını düşünmez, düşünemez. Merdivenin ikinci basamağındaki ihtiyaç ise "güvenlik" ihtiyacıdır. 1'inci basamak ekonomi ile hayat pahalılığı ile doğrudan ilgilidir. Yani bireyler yiyecek almak isterler, elbise almak isterler, oturmak için bir konuta ihtiyaçları vardır, su, yakacak, elektrik vb. ihtiyaçlarını temin edip tatmin olduktan sonra ancak o zaman ikinci basamaktaki "güvenlik" ihtiyacını hissedebilirler. Ancak seçim gecesi açıklanan sonuçlardan ilk anda gördüğümüz seçmenler 1'inci basamakta hayat pahalılığı nedeniyle karşılamakta zorlandıkları ihtiyaçlarından vazgeçmişler ve güvenlik ihtiyacını gidermeyi öne çıkartmışlar. Bu durum normal koşullarda "insan doğasına aykırı" bir görüntü oluşturdu. Cumhur İttifakı bu durumu düşündüğü için Sayın Cumhurbaşkanı dâhil tüm ittifak konuşmacıları "terör, bölünme, milliyetçilik ve beka" gibi bireylere "güvenlik" ihtiyacını hissettiren ikinci basamağın üzerinden seçim stratejilerini uyguladılar. Hâlbuki insanoğlunun karnı açken yani 1'inci basamak ihtiyaçlarını tatmin edememişken ikinci basamak ihtiyacını yani güvenlik ihtiyacını hissetmesi bilimsel açıdan pek mümkün görünmez. Zaten böylesi bir durum hayatın olağan akışına da paralellik göstermez. Zira bu durumu doğrular biçimde seçim sonuçları açıklandıktan itibaren sosyal medyaya ve medyaya yansıyan birçok görüntü ve tutanaktan da anlaşıldığı üzere birtakım yanlışlıklar nedeniyle binlerce sandığa itirazlar söz konusu oldu. Bu durumun sonucunda Parlamento aritmetiğinde bazı değişiklikler olabileceği de ifade ediliyor.

Öte yandan "deprem bölgesinde" çıkan seçim sonuçları da kamuoyu açısından şaşırtıcı oldu. Bilindiği üzere depremin ilk 72 saati, insanların ailelerini kaybetmeleri, Kızılay'ın çadır satması, deprem bölgesinde yaşanılan hayat koşulları, Millet İttifakının bedava ev verme taahhüdü vb.filan bakıldığında deprem bölgesinden Cumhur İttifakı lehine yüksek oranda bir oy tercihinin de hayatın olağan akışı ile örtüşmediği yönünde kamuoyunda genel bir kanaat oluştuğu izlenmektedir. Seçimde AK Parti'nin aldığı oylar "Reisçi" oylardır yani Sayın Erdoğan'a verilen oylardır. Geri kalan oylar ise MHP ve diğer milliyetçi kesimden gelen oylar olarak görülüyor. İmamoğlu'nun Erzurum mitinginde olan olayların Cumhur İttifakı'na oy kaybettireceği vurgulanmıştı ama etkilemediği görüldü. Seçim sonucunda muhafazakâr seçmenin yeterli ölçüde Millet İttifakı'na kaymadığı görülüyor. Sayın Kılıçdaroğlu'na verilen oyların da CHP, İYİ Parti ve Yeşil Sol seçmeninden geldiği söylenebilir. Bu durumda özellikle Gelecek, DEVA ve Demokrat partilerinin Millet İttifakı'na seçmen bazında hiçbir faydaları olmamış. Muhalefetin en önde gelen sorununun seçmenini yeterli ölçüde sandığa götüremediği anlaşılıyor. Millet İttifakı Cumhurbaşkanlığının ikinci turunu kazanmak istiyorsa sandığa gitmeyen özellikle genç kuşağı mutlaka sandığa götürmenin bir yolunu bulmalıdır. İkinci turda Sinan Oğan'ın oy aldığı "Atatürkçü Milliyetçi" seçmenin sonucu belirlemede ciddi etkisi olacak görünüyor.

MHP'nin tüm anketlerde çıkan sonuçlardan ve beklenenden çok daha yüksek bir oy alması dikkat çekici oldu ve bu konuda oyların yanlış kaydedilmesi iddiaları hayli yüksek. MHP'nin kendi logosu ile seçime girmesi AK Parti'den kopan oyları toplaması açısından doğru bir strateji idi. Yine aynı biçimde AK Parti'ye kızgın ve oy vermeyen bir kısım seçmen Yeniden Refah'a oy verdi. Sayın Erdoğan'ın izlediği "kutuplaştırma" bir siyasi girişim olarak önemli ölçüde bir başarı sağlamış görünüyor. Seçimde Millet İttifakı'nın sağ partilerinin Cumhur İttifakı'ndan oy transferi yapamadıklarını söyleyebiliriz. AK Parti'den kopan seçmenin ittifak değiştirmeden Cumhur İttifakı'nın diğer sağ partilere oy verdiklerini görüyoruz. Millet İttifakı şunu sormalı; AK Parti'den kopanları neden çekemediler? Kılıçdaroğlu, 28 Mayıs için mevcut koşullarda hem Sinan Oğan'ı hem de Yeşil Sol seçmenini yanında tutmak zorundadır. Zaten Yeşil Sol seçmeni olan kesim 6,5 milyon Kürt kökenli vatandaşımızı kapsamaktadır ki bu vatandaşlarımız da ülkenin 1'inci sınıf vatandaşı olup bu vatandaşlarımızı toptancı bir anlayışla "PKK'cı ya da terörist" gibi yaftalamak asla kabul edilemez. Hem Cumhur İttifakı hem de Millet İttifakı, Kürt kökenli bu seçmenlerin oylarına doğal olarak talip olurlar. Sinan Oğan'ın seçmen kesimi ülkücü ve Atatürkçü seçmen kesimi olup bu genç kitlenin sosyal medyayı da yakından takip ettiğini unutmamak lazım. Cumhur İttifakı paydaşlarından MHP'nin de zaten Sinan Oğan'ın Cumhur İttifakı'nda olmasını kabul etmesi pek mümkün değildir. Ayrıca ATA İttifakı'nın bileşenlerinin de Millet İttifakı'na daha yakın durduğunu duyuyoruz.

Seçimde katılım oranı %88 civarında olmuş ve 59.772.000 seçmen oy kullanmış. 7.061.000 seçmen ise sandığa gitmemiş. Bu kesimin ağırlıklı olarak genç kesim olduğu düşünülüyor. Cumhur İttifakı Millet İttifakı'nı "terör ve PKK ağırlıklı" söylemle vurmayı seçti. Ancak buna karşın Millet İttifakı HDP'yi ittifakın içine almadığı, listelerine koymadığı halde bunu vurgulamakla birlikte Cumhur İttifakı'nın fiilen içinde olan, terör örgütü Hizbullah'ın siyasi temsilcisi konumundaki HÜDA PAR'ın parti programlarında "Kürdistan için özerklik, federasyon isteği, Türk bayrağının isminin değişmesi" gibi milliyetçi düşünceye taban tabana zıt söylemlerini yeterince seslendiremedi. Nitekim Millet İttifakı, HÜDA PAR genel başkanının ekranlarda ve sosyal medyada görülen "Ey Kürdistan artık sahipsiz değilsiniz" sözlerini içeren seçim konuşmalarını da yeterince kullanamadı ve etkin bir karşılık veremedi. Ancak Sayın Erdoğan Yeşil Sol'un Millet İttifakı'nı desteklemesini bir PKK argümanı olarak başarı ile kullanıp istediği etkiyi yaratabildi. Bu durum siyasi açıdan bir başarıdır. AK Parti'nin Millet İttifakı için FETÖ ile beraberler söylemi de alıcı buldu ve Muharrem İnce'nin bunu tasdiklemesi Millet İttifakı'na olumsuz yansıdı. Sayın Erdoğan oyunu tamamen milliyetçilik ve beka üzerine kurdu ve bu da etkili olmuş gibi görünüyor.

Kılıçdaroğlu 28 Mayıs ikinci tur seçimi için oyunu hem ekonomi hem de özellikle HÜDA PAR ve Yeniden Refah'ın açıkladığı ve kadınları ciddi biçimde doğrudan etkileyen "toplumdan izole edilmeleri" kavramı üzerine kurarsa sonucu değiştirebilir diye düşünülüyor. Ancak genel kanaat Kılıçdaroğlu'nun yeni bir fay hattı yaratarak Oğan'ı da yanına alıp seçimi bir Cumhurbaşkanlığı seçiminden çıkarıp halkın yaşam tarzını belirleyeceği ve oylayacağı bir referanduma dönüştürmesinin gerekli olduğu yönündedir. Yani Millet İttifakı'nın halka iki yaşam tarzından hangisini tercih edeceğini sorması, bu iki yaşam tarzından birine oy vereceğini anlatması gerektiği ve bu durumda bir referandum ile kazanma şansının yüksek olacağı vurgulanıyor. Özetle söylemek gerekirse bu seçimin sonucunu milliyetçi seçmen belirleyecek gibi görünüyor. Bu durumun da İYİ Parti'ye ekstra bir iş yükleyeceği ve çok daha fazla çalışması gerekliliği kaçınılmazdır. Milletimiz için hayırlı olsun.

Bugün 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı. Büyük Atatürk'ün dünya tarihinin en haklı ve en onurlu savaşı olan Türk İstiklal Savaşını başlatmak için Samsun'a çıktığı gün. Allah ülkemize bir daha bir İstiklal Savaşı yapmamızı gerektirecek günler göstermesin. 19 Mayıs tüm milletimize kutlu olsun. Bu vesile ile bize bu kutsal vatanı bırakan başta Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşları olmak üzere bu güne değin kutsal vatan topraklarımız için bu toprakları kanları ile sulayan tüm aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor, aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyoruz. Ruhları şad, mekânları cennet olsun.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları