Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

Avrupa'da kötü başlangıç, maç hocaya yazar

Cuma akşamı büyük bir heyecanla ekranın başına geçtik. Milli Takımımızın başarılı olması için dua ettik ve başarılı olacağına yürekten inanıyorduk. Zira bu takım değil miydi dünya şampiyonu Fransa'yı, finallerin takımı Hollanda'yı çimlere gömen ve hepimizin göğsünü gururla kabartan. Özel maç da olsa bu takım değil miydi kaç kez dünya şampiyonu olan Almanya'yı deviren. Oynadığı tüm maçlarda mükemmel performanslar gösteren bu takım değil miydi? Savunması Avrupa'da "Türk duvarı" lakabını almamış mıydı? Milli takımımızın yıldızları olan Burak, Yusuf, Zeki Lille'i Fransa şampiyonu yapmadılar mı? E, haklı olarak bunca başarı grafiğinin ardından Euro 2020 açılış maçında da takımımızdan başarı beklemek doğal bir yaklaşım oldu. İtalya güçlü bir takım. 26 maçtır hiç yenilmemiş. Ama dünyada yenilmez diye bir takım henüz icat edilmedi. İtalya'yı yenerek turnuvaya başlamak tabii ki çok güzel olurdu ama bu sürpriz bir sonuç ta sayılabilirdi. Türkiye için bizim beklediğimiz normal sonuç (savunmamızın da Türk duvarı olduğunu düşünerek) beraberlikti. Ama 3-0 yenilgi değildi ve bu sonuç kabul edilemez bir sonuçtur. Çünkü doğru işler yapılamadığı için bu sonuç alınmıştır. Bu yazıyı yazmamızın nedeni Şenol Hocanın İsviçre ve Galler maçlarında aynı hataya düşmemesi için uyarmak amaçlıdır. Şenol hocanın İtalya maçına doğru kadro kurgusu ile çıktığını düşünmüyoruz. Bir defa Kenan Karaman'ın ilk onbirde sahaya çıkması büyük yanlıştı. Zira Burak gibi yüzü geriye dönük de oynayabilen bir santrafor varken Kenan'ın sahada olması anlamsızdı. Maç boyunca Kenan'ın hiçbir doğru hamlesini göremedik. Kenan'ın sahaya sürüldüğü sağaçık mevkii onun oynayabileceği bir yer olmadığından Kenan'ın yeteneklerinden de faydalanamadık. Kenan forvet arkası gibi oynatılmak istendi ama sağaçıkta kaldığı için hem forvet arkası görevini yapamadı hem de zaten sağaçık oynaması mümkün olmadı. Halbuki forvet arkasında ideal isim Hakan Çalhanoğlu idi ve bu mevkide defalarca denenmiş, başarılı olmuş bir isimdi. Hakan solaçığa çekilince o da solaçık gibi oynayamadı ve verimli olamadı. Bu durumda Milli Takımımız kanatları hiç kullanamadı, kanat organizasyonlarını yapamadı. Sıfıra kadar inip rakip ceza sahasına yapılan bir tek orta olmadı. Böyle olunca Burak etkisiz kaldı. E, takımı ortadan hücuma kaldıracak, aralardan rakip defans arkasına top atarak Burak'ı gol pozisyonuna sokacak biri de olmayınca göbekten hücumları da yapamadık. Ayrıca İtalya oyunun boyunu çok uzun tutmayı iyi becerdi ve bizim hatlarımız arasındaki pas trafiğini keserek oyun kurmamızı da engelledi. Öte yandan oyunun boyu uzayınca hızlı İtalyan ataklarında savunma takviyesiz yakalandı, ilerdeki oyuncularımız kısa sürede geri dönemediler. Buna rağmen millilerimiz ilk yarı iyi direnerek devreyi 0-0 kapatmayı becerdi. Tabii bu sonuçta kaleci Uğurcan'ın yaptığı önemli kurtarışların da payı büyüktü. Hatlar arasında geniş mesafeler olunca stoperler geriden oyun kuramadılar ve hatalı pasların da çok fazla olması nedeniyle tüm toplar İtalya takımına pas oldu. En büyük hastalıklarımızdan biri olan "sürekli geriye oynama" hastalığımız da nüksedince geriye oynanan topları İtalyan takımının kolayca alması ve tehlike yaratması da kolay oldu. Takımımız özellikle ikinci yarıda oyuna karakter koyamadı. Top rakipte iken çoğalarak pres yapamadık ve top kazanamadık. Hızlı oynayamadık, pas isabetimiz ise facia idi. Hele Merih'in şansız biçimde kendi kalemize attığı gol sonrası oluşan moral çöküntüyü çabuk atlatamayınca İtalya farka gitti. Maç boyunca İtalya 24 şut atarken biz sadece 3 şut atabilmişiz. Bizim isabetli şut sayımız 0 iken İtalya'nın 8 isabetli şutu olmuş. İtalya'nın topla oynama oranı %64 iken bizim %36 da kalmış. İtalya'nın pas sayısı 616 iken bizim pas sayımız 360 da kalmış. Yani İtalya bizim iki katımız fazla oynamış. Bu tür maçlarda hırslı ve saldırgan bir oyun yerine sürekli geriye yaslanan bir oyun tarzı seçtiğinizde mağlubiyet kaçınılmaz olur. Geriye yaslanarak "Çanakkale geçilmez" ile maçı berabere bırakmak devri artık dünya futbolunda yok. Beraberlik için dahi saldırgan oynayarak rakibin fazla oyuncu ile sizin oyun alanınıza gelmesine engel olmanız gerekmektedir. Bunun için de rakibin defans oyuncularının ileri çıkmasına engel olacak tedbirleri uygulamanız şarttır. Örneğin Hakan ortada serbest oynasa idi aradan Burak'a atacağı her top için rakip defans çakılı kalmak zorunda olurdu. Bir ara İtalyan kalecinin bile neredeyse orta yuvarlağa kadar çıktığını gördük. Böyle maçlarda en kritik adam için bir adam görevlendirilir ve denir ki; kardeşim sen hiçbir şey yapma o adama kene gibi yapış, adım attırma ve oyundan düşür. İtalyan takımında en kritik adam İnsigne idi ve o oyundan düşürülebilseydi sonuç çok farklı olabilirdi. Bizim milli takım maç boyunca bir iki pozisyon hariç doğru dürüst orta yuvarlağı geçemedi. Çok pas hatası yaptık, Uğurcan'ın geriye verildiğinde kullandığı her top ya taca gitti ya da rakibin ayağına. Zaten İtalya gibi bir takıma karşı yan pas, geri pas en tehlikeli davranıştır ve kesinlikle yapılmaması gerekir. Maç boyunca üç-beş pası peşpeşe yaptığımız hemen hiç olmadı. Bir de oyun sağ kanatta sıkışınca boş olan sol kanada, sol kanatta sıkışınca boş olan sağ kanada topu bir kez bile aktaramadık yani oyuna genişlik kazandıramadık. Hal böyle olunca da farklı mağlubiyet kaçınılmaz oldu. E kardeşim senin hiç mi kanat oyuncun yok, kanat akınlarını yapsana. Hadi kanat oyununu yapamadın Hakan'ı ortada serbest oynat bari orta göbekten rakip defans arkasına sarkarak gol ara. Zaten takım halinde defans ve takım halinde hücumu hiç yapamadık o da ayrı konu. Set oyununu da oynayamadık. Neyse, ilk maçın günahı olmaz diyelim ve inşallah İsviçre ile Galler maçlarını kazanarak gruptan çıkalım. Doğru bir oyun tarzı ve hırslı saldırgan bir motivasyonla bu çocuklar çok iş yaparlar. Ama her halükarda oyun zihniyetinin ve mücadele azminin değişmesi şart. Yoksa İtalya takımının bizim takımın yaş ortalamasından daha genç olduğunu düşündüğümüz bir oyun çıkar karşımıza ve sonu yine hüsran olur. İtalya maçı da bizce doğrudan Şenol hocaya yazar. Biz İsviçre ve Galler maçlarını alıp gruptan çıkacağımıza yürekten inanıyoruz.

Başarılar çocuklar.

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları