Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

Afganistan üstüne bir stratejik öngörü (1)

Afganistan sorunu giderek karmaşıklaşıyor. Bu karmaşıklığı çözebilmek için iyi bir analiz gerekir. Çünkü Afganistan meselesinin sadece bu kadarla kalmayacağını yani Taliban'ın sadece Afganistan İslam Emirliğini kurarak şeriat ile devleti yönetmesi, insanları katletmesi ile devam eden bir süreç olmayacağı görülüyor önümüzdeki yıllarda. Çok daha farklı hadiselere tanık olacağız. Bu biraz fala bakar gibi konuşmak oldu ama öyle değil. Devleti yönetenler beş, on, yirmi, elli yılı doğru ve isabetli olarak görmek zorunda olan kimselerdir. Başka türlü ülkelerinin gelecekteki yol haritalarını doğru çizmeleri çok zordur. Bunun için de hep söyleriz; dünya üzerinde her devlette devlet yönetenler doğru ve isabetli kararlar verebilmek için çok yüksek analiz ve sentez yeteneğine sahip olmalılar, yüksek analitik zekâya sahip olmalılar, çok hızlı ve doğru düşünebilmeliler, matematiği, coğrafyayı, jeopolitiği, jeostratejiyi, tarihi, siyasi tarihi çok iyi bilmeliler, masanın sadece üstünü değil altını ve arkasını da görebilmeliler, ufuk çizgileri kısa değil çok uzun olmalıdır. Unutmamak lazım ki, göz olanı, beyin olacağı görür. Bunun içinde adeta bir devlet adamlığı eğitim sürecinden geçmiş olmalıdırlar. Dünyadaki tüm devlet yöneticileri için genel geçer kurallar olan bu tespitlerin ışığında şimdi Afganistan meselesine bakalım. Afganistan olayına sadece Taliban bazında bakmak yanıltıcı olur. Afganistan bu gün Emperyal güçlerin iddialı biçimde satranç oynadığı bir coğrafyadır. Taliban ve Afgan halkı ise bu oyunda birer piyon konumundadır.

Emperyal güç ABD, bilindiği üzere 1970'lerde diğer bir Emperyal güç olan dönemin Sovyetler Birliği'nin (şimdinin Rusyası) Ortadoğu'ya, sıcak denizlere ve Asya'nın güneyine yayılmasını önlemek amacı ile İslam'ı referans alan bir "Yeşil Kuşak" projesini uygulamaya koydu. Projenin temelleri ise 1940'larda atılmıştı. Fazla uzatmayalım, 1979 da Sovyetler Afganistan'ı işgal etti. ABD Sovyetlere karşı Afganistan'da Taliban (Talebe) denilen bir karşıt güç üretti. CIA, Pakistan istihbaratı ile bu örgütü destekledi. Devamında El- Kaide, IŞİD, El- Nusra gibi birçok cihatçı örgüt birbirinin içinden üreyerek Asya ve Ortadoğu sahnesine çıktı. Sovyetler çökünce dünyada tek kalan ABD bu sefer de kendi ürettiği ve İslami Terör adını verdiği bu cihatçı örgütlerle savaşmaya başladı. Devamında bu örgütlerin büyük kısmını da "para karşılığında" kendi hamleleri için taşeron olarak kullanmaya başladı. Bu da "vekâlet savaşları" dediğimiz süreci doğurdu. Bunlar olan ve bilinen şeyler. Sonuçta ABD yirmi yıldır bulunduğu Afganistan'ı Taliban'a terk ederek çekilip gitti. Bu çekilmeyi de hem kendi kamuoyuna hem de dünya kamuoyuna 2014 den beri gerekçelendirmeye çalıştı. Gerekçesi "Biz Afganistan'a demokrasi getirmeye gittik ama olmadı. 20 yıldır ABD halkının vergileri boşa gidiyor, ABD askerleri boşa ölüyor." idi. Önce şunu söyleyelim; Allah her ülkeyi ABD'nin demokrasi getirmesinden korusun, Irak, Suriye, Libya, Afganistan demokrasi getirmeye kalktığı ülkeler, sonuç meydanda. Ama asıl nokta demokrasi getirme hikâyesi ya da ABD dolarlarının boşa gitmesi ya da ABD askerlerinin ölmesi filan değil.

ABD'nin Afganistan'da kalmaya devam etmesi süreç için gerekli olsa idi hem kendi kamuoyunu hem de dünya kamuoyunu algı operasyonları ile kandırması çok zor olmazdı. Süreç çekilmesini gerektirdiği için çekildi. Yani satrancın bu hamlesini oynaması gerekiyordu. Şimdi bazı aklıevveller Taliban'ın kurtuluş mücadelesi verdiğini, ABD'yi Afganistan'dan kovduğunu söylüyorlar. Bunu söyleyenlerin stratejinin s'sinden, satrancın s'sinden bile bihaber olduklarının altını çizelim. Yahu ABD kendi ürettiği bir terör örgütü ile kurtuluş mücadelesine girer mi? Bu düşünce nasıl bir aklın ürünüdür? ABD istese, 75 bin Taliban militanını bir kaşık suda boğar. Koca koca yaşlı başlı adamlar bunları nasıl söylüyor anlamak mümkün değil. ( Devam edecek)

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları