Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

Afganistan meselesi

Geçtiğimiz günlerde yapılan NATO toplantısı sonrasında Türkiye'nin Afganistan'da "Muharip Askeri Birlik" bulundurarak Kabil Havaalanının güvenliğini sağlaması konusu gündemin önemli maddelerinden birini oluşturdu. Meseleyi analiz etmeye çalışalım. Devletler arasındaki tüm ilişkilerde devletlerin milli menfaatleri esastır. Her devlet kendi milli çıkarlarını önde tutarak hareket eder, etmek zorundadır. Eğitim öğretim sürecimizde ve devamındaki devlet görevlerimizde bize her zaman kuşkucu olmamız öğretildi. Kuşkucu olmak devlet görevinde yöneticilerde olması gereken bir niteliktir. Çünkü devletlerin arasındaki ilişkilerde ancak kuşkucu davranılırsa milli menfaatler korunabilir. Zira kuşkucu yaklaşım meseleyi tam kavrayabilmekle birlikte meselenin devamı sürecinde olası muhtemel hamleleri doğru tespit ederek doğru hamlenin yapılmasını sağlar. Her uluslar arası ilişkide neden, niçin, ne maksatla gibi sorularla ilişki ve eylemler sorgulanmalıdır.

NATO zirvesinde görüşülen Afganistan sorununa bu pencereden bakmakta fayda vardır. Afganistan'da bu güne kadar ağırlıklı olarak ABD vardı. ABD orada yenildi, daha fazla asker ve dolar kaybetmemek için 11 Eylül'de tamamen çekileceğini açıkladı. ABD ile birlikte diğer NATO ülkeleri askerleri de çekilecekler. Çünkü Afganistan'da kırsal ağırlıklı olmak üzere ülkenin büyük bir bölümünü kontrol eden Taliban terör örgütü kalan tüm askerlerle savaşacaklarını açıkça ilan etti. Daha öncesinde Taliban bu güne değin özellikle NATO'nun tek Müslüman ülkesi olan, Afgan halkı tarafından daima sevilen, Afganistan ile tarihsel bağları olan Türkiye'ye ve Türk Ordusuna karşı silahlı bir eylemde bulunmadı. Zira Türkiye orada bir "muharip güç olarak değil" Afgan Ordusunu eğiten Türk askeri uzmanlarından oluşan bir askeri heyet olarak bulundu. Türkiye'nin sosyolojik etki sınırları içinde olan Afganistan ise Büyük Atatürk'ten beri daima dost ülke oldu ve her sıkışık zamanımızda kendi ölçüsünde yardıma koştu. Buraya kadar tamam. Şimdi Türkiye gönüllü olarak "muharip askeri bir kuvvetle" Afganistan'da Kabil Havaalanının güvenliğini üstlenmek durumundadır. Lakin Taliban ülkede kalan tüm NATO üyesi askeri güçlerle savaşacağını ilan etmiştir. Taliban, Kabil Hükümeti ile yapılacak barış görüşmelerini İstanbul'da yapmayı reddetti, Kabil Havaalanındaki Türk Askeri varlığı projesini de kendisi için bir tehdit olarak değerlendiriyor. Çünkü Taliban özetle diyor ki, "Ben, Afganistan'daki mevcut meşru hükümeti yıkacağım ve yerine kendi Emirliğimi kuracağım. Bu Emirlik kurulana kadar da savaşmaya devam edeceğim." Bu durumda mesele sadece Kabil Havaalanının güvenliği midir? Taliban gibi cihatçı bir terör örgütünü sırf Rusya meşru seküler hükümeti destekliyor diye 1979 da ABD yarattı sonrasında 1989 da Sovyetler Afganistan'da yenilip çeklince Taliban başa geldi. 11 Eylül saldırısı sonrası Taliban El- Kaide'yi destekliyor gerekçesi ile 2003 de ABD Afganistan'ı işgal etti. Şimdi ise evet, teröristler var ama artık uluslararası bir terör merkezi değil diye Afganistan'dan çekiliyor. Buna karşın Taliban ise bu gün geçmişte yıllarca savaştığı Rusya tarafından destekleniyor. Rusya da diyor ki; Türkiye Afganistan'da kalırsa bu durum ABD ile yapılan anlaşmaya aykırıdır. Yani karşıt görüşte. Ayrıca Ruslar şunu da demişti; "Sovyetler Birliğinin çökmesinin en önemli sebeplerinden biri Afganistan bataklığına saplanmış olmaktı." Bu durumda Rusya ile Suriye'de, Kafkasya'da, Libya'da yürütülen politikalarımızı da unutmamak gerekir. Burada ABD'nin de 50 ülkeden koalisyonla Taliban ile savaştığını ve yenilerek anlaşma imzalamak zorunda kaldığını da dikkate almak lazımdır. Görüldüğü gibi çok karmaşık bir denklem. ABD'nin Afganistan'daki harcamalarını kontrol ederek Kongreye üç- dört ayda bir rapor veren heyet Nisan 2021 de diyor ki "Taliban Afgan hükümetini meşru kabul etmiyor bu nedenle çok güvensiz bir ortam mevcut." Türkiye Kabil Havaalanının güvenliğini alacak ama bu süreçte Afganistan'ın güvenliğini kim alacak? Bu belli değil. Çünkü Taliban buraya gelmeyin cehennem olur diyor. Taliban Afganistan'ın özellikle kırsal alan olmak üzere çok büyük bir kısmını kontrol altında tutuyor. Şimdi asıl soru şu; Türk Muharip Askeri Kuvveti oraya gittiğinde Taliban tarafından kendisine ateş açılırsa ne olacaktır? Türk askeri mutlaka karşılık verecek ve çatışmaya girmek zorunda kalacaktır. Ayrıca Kabil Havaalanının güvenliği km2'lerce bir araziyi kapsamaktadır ki bunun içine Kabil'in güvenliği de girer. Böylesi büyük bir arazi kesimini tutmak için gerekli kuvvet çapı ne kadar olmalıdır? Taliban amorf bir örgüt olduğu için bizim askerin kolunda Türk bayrağının olması Taliban için bir anlam taşımayabilir. Ayrıca Taliban dışı bir takım güçlerin de Türk askerine karşı provokasyonları olabilir. Ya da Taliban'a müzahir unsurlar oradaki bir çatışma sonucu Türkiye'de ciddi güvenlik sorunları yaratabilirler.

 

Askeri operasyonun bir siyasi hedefi olur

ABD, Afganistan'ın kontrolünü Çin ve Rusya'ya kaptırmak istemediği için bir NATO ülkesi olan Türkiye orada olsun diyor. İyi de yukarıdaki riskler ne olacak? Bu işin finansmanı, irtibatları nasıl olacak? Kim yapacak? Zira Taliban için finans sorunu yok çünkü dünyanın en büyük uyuşturucu merkezi ve bundan milyarlarca dolar gelir elde ediyor. Sınır ötesi bir askeri operasyon icra edilecekse her askeri operasyonun bir siyasi hedefi olur. Siyasi hedef daima mantıklı, tutarlı ve elde edilebilir olmalıdır. Hükümetler bu siyasi hedefi içeren "siyasi direktifi" askeri makamlara verirler ve askeri makamlar da bu siyasi direktifte belirtilen siyasi hedeflere ulaşmak için "harekât direktifi" yayınlar. Yani görüldüğü gibi bir siyasi amacın olması şarttır. Buradaki siyasi amaç nedir, bu açık olmalıdır. Çünkü askerlik biliminin temel prensipleri gereği her harekât bir milli hedefi gerçekleştirmek üzere icra edilir. Milli hedefler ise stratejik seviyede olup devletin bekası, milletin refahı için ulaşılması gereken hedefler olarak tanımlanır. Öte yandan harekât alanında alınabilecek riskler tolore edilebilir ölçüde olmalıdır. Sözkonusu alanda riskler yüksek düzeyde görünmektedir. Peki, nasıl bir çözüm yöntemi olabilir? Türkiye Afganistan'da Pakistan vb. gibi NATO üyesi olmayan Müslüman ülkelerin ortak askeri gücü ile ağırlıklı olarak da muharip olmayan askeri temsilci kadroları ile birlikte olabilir. Türkiye bu alanda "yumuşak gücü" ile herkesin yararına çözümler üretebilir. Bütün bunlarla birlikte Türkiye'nin jeopolitik hinterlandında Afganistan vardır. Çünkü Afganistan Türkiye'nin sosyolojik etki sınırları içindedir. Afganistan'da Türkiye'nin varlığı Kafkasya-Orta Asya kuşağında bidayette Türkiye aleyhine olabilecek tehditleri ileri derinlikte karşılama imkânı verebilir. Bunu da göz ardı etmemek gerekir. Günün sonunda Türkiye'nin orada tek başına değil de diğer Müslüman ülke güçleri ile olması, finansal yükleri asla almaması düşünülebilir ancak Taliban ile çatışma riski de çok yüksek olunca bu işin getirisinin götürüsünün hesabının çok iyi yapılmasının da şart olduğu görülür. Türkiye bu hesabı en iyi biçimde yapacak kabiliyettedir.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları