Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

Afganistan işi sıkıntılı süreç

Şu ABD'nin işlerine akıl sır ermiyor vallahi. Sen 20 yıldır Afganistan'da ol, 20 yıldır Bargam Hava Üssünü ana karargâh olarak kullan, sonra kimseye hadi hoşçakalın bile demeden parmaklarının ucuna basa basa bir gecede sessiz sedasız çık ve Amerika'ya tüy. Yani gerçekten pes be kardeşim. Ama tüm dünya biliyor ki; ABD bir yere girmeyi ve sonra da oradan tüymeyi dünyada en iyi beceren ülke. Hele girdiği yer Ortadoğu'da, Kuzey Afrika'da ya da Avrasya coğrafyasında ise ve girip de çıktığı her yerde kan, gözyaşı, kaos kalıyor. Son NATO toplantısında görüşüldü ve Türkiye Kabil Havaalanının güvenliğini temin edebileceğini, bunun için de Afganistan'da muharip askeri personel bulundurabileceğini açıkladı. Uluslar arası ilişkiler açısından bir ülkede askeri güç bulundurmak aslında o ülke üzerinde etkin olmanın önemli yollarından birisidir. Etkin olmak da iyi bir durumdur. Lakin her askeri harekâtın ne getirip ne götürdüğü "harekât durum muhakemelerinde" çok açık ve seçik ortaya konulur. Bu yapılmadan önce de siyasi irade tarafından sözkonusu askeri harekâtın "siyasi hedefini" belirleyen "siyasi direktif" verilir. Siyasi hedef de elde edilmesi amaçlanan milli hedeflerin gerçekleşmesini kapsayacak bir içeriktir. Bu durumda ilk bakılacak nokta Türkiye'nin Afganistan'da muharip askeri güç bulundurması hangi siyasi hedefin elde edilmesini sağlayacaktır. Daha da açık yazalım; Türkiye Afganistan'da muharip güç bulundurarak hangi siyasi avantajı elde edecektir. Sonuçta her askeri harekât bir amaca matuf olarak yapılır. Devletimizden bu konuda açık bir bilgilendirme olmadığı için Türkiye'nin Afganistan'da hangi siyasi kazanımları elde edeceğini şimdilik bilmiyoruz. Ancak Afganistan'ın coğrafi konumu dikkate alındığında Türkiye'nin Ortaasya Türk Cumhuriyetleri ile daha yakın bağlantılar kurabileceği düşünülebilir. Öte yandan yine Çin'in "bir kuşak bir yol" projesi dikkate alındığında kuşak yolun önemli bir kontrol noktasında bulunulabileceği düşünülebilir. Afganistan'ın geleceğinin belirlenmesinde masada olmanın da çok önemli olduğu söylenebilir. Ama böylesi kritik bir coğrafi konumda olan Afganistan'ın geleceğinin belirlenmesinde ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa gibi başat unsurlar bizim ne ölçüde masada olmamıza izin verirler bunu da bilemeyiz. Bütün bunlar alınacak risk ile ne ölçüde doğru orantılıdır bunun hesapları mutlaka Genelkurmay tarafından yapılmıştır kanaatindeyiz. Zira Türkiye, Afganistan'da tek başına değil de Macaristan, Pakistan gibi ülkelerin silahlı kuvvetleri ile birlikte bulunmayı teklif etti. Ancak şu ana kadar örneğin Macaristan'dan bir açıklama görmedik. Yine Pakistan da net bir tavır ortaya koymuş değil. Yani Türkiye'nin orada tek başına kalması da ihtimal dâhilinde gibi görünüyor. Bununla birlikte İngiliz The Telegraph gazetesinin iddiasına göre İngiltere, Afganistan'da Özel Kuvvetlerini bırakmayı planlıyor. Bu Özel Kuvvetler Afgan askerlerine eğitim verecek ve danışman olarak sahada beraber görev yapacaklarmış. Lakin bu konuda Başbakan Boris Jhonson'un nihai bir karar vermediği de ifade ediliyor. NATO güçlerinin çekilmesi ile Taliban ülkedeki etkinliğini arttırıyor ve ilerlemesini sürdürüyor. ABD'nin çekilerek Afgan ordusuna devrettiği bölgeler ise Taliban tarafından ele geçiriliyor. Örneğin güneydeki Pençvaiye kenti hükümet binaları dâhil tamamen Taliban'ın kontrolüne geçmiş durumda ve 300 kadar Afgan askeri hiç çatışmadan kenti Taliban'a teslim ederek geri çekilmiş. Kuzeyde Taliban ile çatışmakta olan bin küsur Afgan askeri de Tacikistan'a sığınmış durumda. Neticede Taliban giderek ülkenin kontrolünü ele geçiriyor. Taliban'ın kontrolündeki alanların ülkenin yüzde altmışını geçtiği belirtiliyor. Ülkede böyle bir tablonun olması Kabil Havaalanının güvenliğini de öne çıkarıyor. Zira Afganistan denizle bağlantısı olmayan bir ülke. Karayollarının büyük bir kısmı da Taliban kontrolünde. Bu durumda ülkeye giriş ve çıkış için en kritik nokta Kabil Havaalanı oluyor. Taliban'ın ülkenin tamamını ele geçirmek istediğini ve nihai hedefin Kabil olduğunu düşünürsek bu durumda Kabil Havaalanını korumakla görevli olacak Türk askerinin Taliban ile çatışması kaçınılmazdır. Zira bu konuda açıklama yapan Terör Örgütü Taliban'ın Siyasi Bürosu Sözcüsü Muhammed Naim, ABD güçlerinin Afganistan'dan 11 Eylül 2021 tarihinden önce çekileceğini doğrulayarak, ülkede İslami bir rejim kurmak istediklerini söyledi.

Öte yandan Muhammed Naim, Afganistan'daki bazı üslerin ve havaalanlarının Türkiye'ye devredildiğine ilişkin bir soru üzerine ülkede yabancı askerlerin varlığını reddettiklerini belirterek, "Diplomatik amaç dışında tüm yabancı güçlerin ülkeden çıkması gerektiğini düşünüyoruz. Eğer biri ülkemizde kalmak isterse onu işgalci olarak gördüğümüzden şüphesi olmasın. Hiç kimsenin ülkemizde askeri ve güvenlik varlığını sürdürmesine izin vermeyeceğiz" dedi. Bu durumda Türk askeri gücü de Taliban'ın hedefinde oluyor. Kabil Havaalanı düz ve çok geniş bir arazide olup saldırılara açık konumdadır. Yani etrafında bir coğrafi engel yoktur. Havaalanının güvenliğini almak bir anlamda stratejik olarak Kabil'in güvenliğini almayı da zorunlu kılıyor. Bu durumda Taliban'ın nihayetinde rejimi değiştirmek amacı ile sözkonusu Kabil Havaalanını ve başkent Kabil'i ele geçirmek isteyeceğini de düşünürsek çatışma kaçınılmaz hale geliyor. Buradaki Türk Askeri Gücünün büyüklüğü ne kadar olacaktır? Çünkü büyük bir meskûn mahal savunması için büyük çaplı askeri güç gerekir. Zira küçük kuvvetler meskûn mahal içinde kaybolurlar. Ayrıca sözkonusu birliğin ikmal ve iaşesi nasıl sağlanacaktır, personel ve mühimmat takviyeleri nasıl yapılacaktır? Bu da ayrıca düşünülmesi ve çok iyi planlanması gereken çok önemli bir konudur. Çünkü birlik "anavatandan" çok uzakta bir harekâtı icra edecektir. Bir önemli nokta da Türk Askeri Gücü ile Taliban arasında çatışmanın sözkonusu olması halinde Taliban'a müzahir unsurların Türkiye içindeki eylem tehdidinin olasılığıdır. Taliban'a müzahir unsurlar Türkiye'de terör eylemlerinde bulunmak isteyebilir. Bu durum da önemli bir risk oluşturur. Sonuç itibariyle Türkiye bütün bu olasılıkları hesaplamak durumundadır. Devletimizin bu konuda yetişmiş kadroları olduğuna hiç kuşku yoktur. Yine de bu Afganistan işi sıkıntılı bir süreç gibi duruyor. Kılı kırk yararak hareket etmek gerekir.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları