Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kemal Kamburoğlu

Kemal Kamburoğlu

HAYATIN NABZI

2021’e girerken Dünya ve Türkiye ekonomisi

2021 Yılına girerken dünya hala Covit 19 ile boğuşmaktadır. Şunu söylemek mümkündür; 2020 yılında olduğu gibi 2021 yılının dünyasında da ekonomiyi en çok etkileyecek olguların başında Covit 19 gelecektir. Ekonomik hayatın sanayi, tarım ve hizmetler sektöründen oluştuğunu düşünürsek Covit 19 un tüm bu sektörleri olumsuz etkilediği ve 2021 de de etkilemeye devam edeceğini düşünmek yanlış olmaz. Sanayi sektörü açısından baktığımızda üretimin düzeyinin önceki yıllara göre düştüğünü görmekteyiz. Bu doğaldır. Çünkü üretilen mamul maddelerin pazar payının pandemi nedeniyle daraldığı ortadadır. Üretilen mamul maddenin son kullanıcıya yani tüketicilere ulaşması ve onlar tarafından satın alınması halinde üretim çarkının dönmesi, bir ikinci kez o mamul maddenin üretilmesi mümkün olmaktadır. Tüketiciye ulaşan mamul madde satın alınabiliyor olursa anlamlanır. Tüketicinin satın alabilmesi ise ancak mamulü alabilecek bir gelire sahip olması ile mümkündür. Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi pandemi sürecinde bireylerin işlerini kaybetmeleri sözkonusu oldu. Ülkemizde de turizm tesisleri, kafeler, sinemalar, alışveriş merkezleri gibi pek çok yer toplum sağlığının korunması açısından haklı olarak kapatıldı. Burada çalışan çok sayıda insan üretilen mamulleri alacak gelirden yoksun oldular. Bu durum sanayi tesislerindeki üretimin seviyesinin düşmesine sebep oldu. Dünyada da birçok ülke daha ileri boyutta okullar hariç hemen tüm sektörlerdeki iş yerlerini kapattı. Üretim seviyesi düşünce fizibilite gereği üretim tesislerinde çalışan kişiler de giderek azaltıldı ve işlerini kaybettiler. Hatta birçok küçük işletme pandemi sürecinde işyerlerini tamamen kapatmak zorunda kaldı. Zira gelirler giderleri karşılamakta yetersizdi hatta karşılayamıyordu. Her ne kadar devletler sözkonusu işletmelere destekler sağladıysa da bu desteklerin üretim çarklarının dönmesine yeterli olması çok zordu. Türkiye’de de devlet bu işletmelere ve bireylere elinden geldiğince bir destek sağlamaya çalıştı ama bu durum ekonomiyi eskisi gibi ayakta tutmaya yeterli olamazdı. Aynı durum tarım sektöründe ve hizmetler sektöründe de yaşandı. Neticede tüm dünya ve Türkiye böyle bir pandemi süreci yaşadı. Halen de yaşıyor. Lakin bu süreçten en çok etkilenen hizmetler sektörü oldu. Kapitalist ekonomide en büyük kesim hizmetler sektöründe bulunduğundan ve bu sektörün hareketliliği göz önüne alındığında 2020 de en büyük daralmanın hizmetler sektöründe yaşandığı görülecek ve 2021de de en büyük daralmanın hizmetler sektöründe yaşanacağı söylenebilecektir. Birçok uluslararası finansal ölçme değerlendirme kuruluşunun ortak görüşü de küresel ekonominin 2021 yılında yüzde 5 ölçüsünde bir daralma göstereceği yönündedir. İLO verilerine göre yüzde 14 civarında azalan çalışma saatleri dolayısıyla dünyada 400 milyon kişinin işsiz kalması söz konusudur. Pandemi sürecinde ekonomik süreç önemli ölçüde yavaşlamıştır. Ancak devletin devlet olarak yapması gereken görevlerde bir azalma olmadığı gibi artış olduğunu görmek mümkündür. Örneğin işsiz kalan bireylere yaşayabilmeleri için bir miktar gelir desteğinde bulunmak gibi. İşletmelere ekonomik çarkın dönebilmesi için bir takım hibe ve kredi destekleri gibi destekleri de saymak gerekir. Bu durum kamu giderlerinin artmasına da sebep oldu. Devletlerin de özel sektörün de yatırım kapasiteleri azaldı. Bu da vergi gelirlerinin düşmesine yol açmıştır. 2012 yılında küresel ekonominin ve büyümenin hızlı toparlanacağı yönünde düşünceler de var. Ancak gelişmekte olan ülkelerde bu durum öyle kolay gerçekleşmeyebilir. Türkiye’de uzun süredir devam eden volatil makro-ekonomik performansın istikrar kazanması hedeflenecektir. Bu, cari açığın kapanması ve ekonomik faaliyetin nispi olarak yavaşlaması anlamına geliyor. Bu bakımdan 2021 büyüme beklentilerimiz büyük ihtimalle %5’lerden 4’lere doğru ilk etapta kayacaktır. Daralan cari açık, artan reel faizler ile birlikte enflasyon görünümünün ilkbahardan sonra daha ılımlı seyredebileceği tahmin edebiliriz. Bunun sebebi TL’de daha fazla erime olmayacağı beklentisi ve tüketimin yavaşlayacağı tahmini olacaktır. Bankacılık sektörü açısından ise Kredi Derecelendirme Kuruluşu Fitch’e göre Türk bankalarının varlık kalitesinin corona virüsü salgınının ardından zorlu koşullar nedeniyle 2021'de zayıflayabileceği söz konusudur. 2021 eriyen rezervleri tamir etme, kaybolan güveni tesis etme, devamlı değer yitiren Türk Lirasına çare bulma yılı, bir anlamda geçiş yılı olacak gibi görünüyor. Yani nereden baksanız 2012 zor bir yıl olacak. Bütün bunların ötesinde dış politik gelişmelerin de dünya ve Türkiye üzerinde ciddi etkileri olacağı, 2021de ekonomik süreçlerde bu etkilerin görüleceği açıktır. Bu gelişmeleri de şöyle sıralamak mümkündür. Dünya ekonomisi açısından ABD yeni seçilen Başkan Biden ile yine tek küresel güç olma çabalarını sürdürecek bu durum ABD’nin Rusya ve özellikle de Çin ile sıkça karşı karşıya gelmesine neden olacaktır. AB, Çin’in ekonomik ve siyasi küresel güç olmasının önünü kesme gayretlerine devam edecek bunun için Çin’in etki alanlarında “vekâlet savaşlarına” devam edebilecektir. Öte yandan en büyük ekonomik çatışma Yuan’ın Dolar karşısında “küresel rezerv para” olmasının önüne geçmek için yaşanacaktır. Tabii Rusya ile de özellikle Ortadoğu’da “vekâlet savaşlarını” unutmamak gerekir. Bu durumu küresel düzeyden bölgesel düzeye indirgeyecek olursak Emperyal Gücün gerek Doğu Akdeniz’de gerekse Ortadoğu’da Türkiye ile olan “vekâlet savaşları” devam edecektir. Böylesi bir gelişme de Türkiye ekonomisini de etkileyecektir. Ekonomik pozisyonumuzu ve tedbirlerimizi bu durumu görerek almamız gerekmektedir. Enseyi karartmayalım ama 2021in zor bir yıl olacağını da unutmayalım vesselam.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları