Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Nevin Balta

Nevin Balta

SÖZÜN ÖZÜ

"Yeni Türk Harfleri" 1 Kasım 1928'de Kabul Edildi

Atatürk İnkılaplarının en önemli basamaklarından biri cumhuriyetin kuruluşundan dört yıl sonra yapılan Harf İnkılabı'dır. 1 Kasım 1928 tarihinde "Yeni Türk Harfleri"nin kabul ve tatbiki hakkındaki kanunun kabul edilmesi öncesinde Arap yazısının Türkçeyi karşılamadaki yetersizliği çeşitli tartışmalara konu olmuştu. Osmanlı Devleti'nde ilk kez Münif Paşa tarafından gündeme getirildi. Mirza Fethali Ahundzade'nin 1863'te  Azerbaycan'dan İstanbul'a gelerek alfabe üzerine hazırladığı ve Sadaret makamına verdiği çalışma Cemiyyet-i İlmiyye-i Osmaniye tarafından kabul edilemez bulundu

1862-1863'lerde Münif Paşa ve Azerbaycanlı Mirza Fethali Ahundzade'nin dillendirilmeye başladığı Türkçede ıslah ve inkılap konusu sonraki dönemde tartışılan bir konu hâline geldi. Şinasi, Namık Kemal, Ali Suavî gibi aydınlar da tartışmaya katılmışlar, daha sonra Harbiye Nazırı Enver Paşa, harflerin birbirine bitiştirilmeden yazılması esasına dayanan bir yazı düzenini orduda uygulamaya başladı.

1910-1912 yılarında Selanik'te yayımlanan Genç Kalemler dergisi, Millî Edebiyat akımının öncüsü oldu ve "Yeni Lisan" hareketini başlattı. Dergi, 2. cildinin Nisan 1911 tarihli ilk sayısında başlatılan "Yeni Lisan" adlı dil hareketiyle tanındı. "Yeni Lisan" hareketinin manifestosu olarak kabul edilen ilk makale Ömer Seyfettin tarafından kaleme alındı.

Köprülüzade Mehmet Fuat, Hüseyinzade Ali Bey ile o sırada Türkiye'de görev yapan Teodor Menzel ve Gyula Mezsaros'un Türkiye'yi temsilen katıldığı Birinci Türkoloji Kongresi, Bakü'de 1926 yılının Şubat ayında toplandı. Kongre'de "Birleştirilmiş Yeni Türk Elifbası" adıyla Latin kaynaklı bir alfabe benimsenmişti.

Alfabe Tartışmaları ve "Türk Alfabesi"

Atatürk'ün Türk toplumunda bir Harf İnkılabı yapılması gerektiğine dair düşüncesi oldukça eskidir ve Cumhuriyet öncesi yıllara dayanır. Örneğin II. Meşrutiyet öncesinde Selanik'te Bulgar Türkolog İvan Manolov ile yaptığı görüşmede Arap yazısını eleştirerek Batı kültürüne girmemize engel olduğunu belirtmişti. 1919 yılına gelindiğinde Gazi Mustafa Kemal,  Erzurum'da Mazhar Müfit Kansu'ya: "Zaferden sonra hükümet şekli cumhuriyet olacak, padişah ve hanedan hakkında zamanı gelince gereken muamele yapılacak, medeni milletler gibi şapka giyilecek, Latin harfleri kabul edilecektir." diyerek Harf İnkılabı için ilk işareti vermişti. Şubat 1923'te İzmir İktisat Kongresi'nde gündeme gelen Latin harflerinin kabulü düşüncesi Cumhuriyet'in ilanından sonra TBMM'de Şükrü Saraçoğlu tarafından 1924 yılında dile getirildi ve tartışmalar bugünkü alfabenin kabul edilmesine kadar devam etti.

Atatürk Harf ve Dil İnkılabının gerekliliği şöyle anlatır:

"Her şeyden evvel, her gelişmenin ilk yapı taşı olan soruna değinmek isterim. Her araçtan evvel, büyük Türk milletine kolay bir okuma yazma anahtarı vermek gerekir. Büyük Türk milleti bilgisizlikten, az emekle kısa yoldan, ancak kendi güzel ve soylu diline kolay uyan böyle bir araç ile sıyrılabilir. Bu okuma yazma anahtarı, ancak Lâtin esasından alman Türk alfabesidir. Basit bir deneyim, Lâtin esasından Türk harflerinin, Türk diline ne kadar uygun olduğunu, şehirde ve köyde yaşı ilerlemiş Türk çocuklarının ne kadar kolay okuyup yazdıklarını güneş gibi meydana çıkarmıştır.  Şurasını deneyim ile ifade edeyim ki, hece ve alfabe yeniliği gerçekten çocukları güçlüklerden kurtaran, onlara küçük yaşta başarı zevkini tattıran en etkili yoldur. İnsanlar arasında kolay ve istekli okumak yolunun sağlanması, hem millî gelişmeye hem de milletler arasında anlaşmaya çok hizmet eder."

Atatürk'ün Nutuk'unu okuduğu günlerde alfabe tartışmaları yeniden alevleniyordu. Adalet Bakanı Mahmut Esat Bey, Latin harflerinin kabulü konusunda Türk Ocakları'nda bir konuşma yapmıştı. Millî Eğitim Bakanı Mustafa Necati'nin 20 Mayıs 1928'de Başbakanlığa gönderdiği yazıda; "Lisanımızda Latin harflerinin suret ve imkân-ı tatbikini düşünmek üzere, bir heyetin teşkilinin muvafık görülmekte olduğunu" bildirmişti.

Gazi Mustafa Kemal, Yeni alfabenin kabul edileceğini 9 Ağustosu 10 Ağustosa bağlayan gece Sarayburnu'nda yaptığı konuşmada müjdelemişti. Bu tarihten sonra Dolmabahçe Kurultayı düzenlenmiş, kabul edilecek yeni harflerle ilgili çalışmalara başlanmıştı.  Gazi Mustafa Kemal, çıktığı yurt gezilerinde yeni harfleri halka tanıtmaya başladı. Haziran sonu itibariyle Komisyon çalışmalarını sürdürürken Mustafa Kemal Paşa, 9/10 Ağustos 1928'de Sarayburnu Parkı'ndaki gazinoda Harf İnkılabını başlatan şu konuşmayı yapmıştı:

"...Vatandaşlar, bu notlarım asıl hakiki Türk kelimeleri, Türk harfleriyle yazılmıştır. Kardeşiniz bunu derhal okumaya teşebbüs etti. Biraz çalıştıktan sonra birden bire okuyamadı. Şüphesiz okuyabilir. İsterim ki, bunu hepiniz beş on gün içinde öğrenesiniz.  Arkadaşlar! Bizim ahenktar, zengin dilimiz yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir. Milletimiz yazısı ile kafası ile bütün  âlem-i medeniyetin (uygar dünyanın) yanında olduğunu gösterecektir" demişti.

Atatürk, "Yeni Türk Harfleri"nin çabuk öğrenilmesi gereğine şu sözleriyle işaret ediyordu: "Her vatandaşa, kadına, erkeğe, hamala, sandalcıya öğretiniz. Bunu vatanseverlik ve milliyetçilik görevi biliniz. Bu görevi yaparken düşününüz ki, bir milletin, bir toplumun yüzde onu, yirmisi okuma-yazma bilir, yüzde sekseni, doksanı bilmezse bu ayıptır. Bundan insan olanların utanması gerekir. Bu millet utanmak için yaratılmış bir millet değildir; övünmek için yaratılmış, tarihini övünçle doldurmuş bir millettir! Fakat milletin yüzde sekseni okuma-yazma bilmiyorsa bu hata bizde değildir. Türk'ün karakterini anlamayarak kafasını birtakım zincirlerle saranlardadır. Artık geçmişin hatalarını kökünden temizlemek zamanındayız. Hataları düzelteceğiz. Bu hataların düzeltilmesinde bütün vatandaşların çalışmasını isterim. En son bir yıl, iki yıl içinde bütün Türk toplumu yeni harfleri öğreneceklerdir. Milletimiz yazısıyla, kafasıyla bütün uygarlık âleminin yanında olduğunu gösterecektir." 

1928 yılı Eylül ayında "Dil Heyeti" çalışmalarını tamamlar ve Gazi Mustafa Kemal'in düzeltmeleriyle yeni Türk alfabesine son şekli verildi ve 22 Eylül 1928'de Başbakanlığa bir tezkere ile sonuç bildirildi. Bu tezkereden sonra, Millî Eğitim Bakanlığı, "Türk Harfleri Kanun Tasarısını", Dil Heyeti de İmlâ Lûgati'ni hazırladı.

1 Kasım 1928'de, Türkçede kolay yazılıp okunması ve Türkçe sedalı harflerin çok olmasına ve bu harflerin gayet kolay ve açık söylenmesi gibi nedenler ile Millî Eğitimde en kolay ve en verimli şekilde ilerleme sağlamak amacıyla "Arap Alfabesi" yerine Latin esaslarından alınan "Türk Alfabesi" kabul edildi. Türk dilinin özelliklerini belirten işaretlere de yer verilmek suretiyle "Türk Harfleri" adı ile 1353 sayılı kanun, 1 Kasım 1928'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilip 3 Kasım'da Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. 

Harf İnkılabı aynı zamanda, dilde reform yolunu açmak isteyenlere bir başlangıç, bir dayanak olmuş ve onlara güç kazandırmıştı. Böylece dilde sadeleştirme, Türkçeleştirme akımına hız verilebilmiştir.                                        

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları