Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Nevin Balta

Nevin Balta

SÖZÜN ÖZÜ

Türkiye Cumhuriyeti 98 Yaşında

29 Ekim'e birkaç gün kala yaşanan gelişmelerin heyecanını Atatürk'ün kaleminden Söylev (Nutuk)'den aktaralım.

1923 yılı Ağustos ayında Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükûmeti'nin Bakanlar Kurulu Başkanı Fethi (Okyar) Bey'di. Bu göreve Rauf (Orbay) Bey'in istifa etmesiyle İçişleri Bakanı iken getirilmişti. Rauf Bey'in görevi bırakması ile Hükûmet Başkanlığı görevi Fethi Bey'e verilmişti. Ekim ayına varıldığında Meclis'in bütün gücüyle hükûmete yüklendiği görülür. Meclis'in bu tutumunu Atatürk Söylev (Nutuk)'de şöyle anlatır:

"Baylar, çok geçmeden Meclis'te Fethi Bey'in Bakanlar Kurulu'na ve özellikle Fethi Bey'in kendisine karşı iğnelemeler ve eleştiriler başladı. Anlaşıldığına göre kimi milletvekillerinde bakan olmak istek ve dileği artmıştı. İş başındaki bakanları beğenmiyorlardı. (Fethi Bey, dikkatini ve gücünü Bakanlar Kurulu Başkanlığı görevinde toplayabilmek için İçişleri Bakanlığı'ndan çekildi. Yine o gün, Meclis İkinci Başkanlığı da Ali Fuat Paşa'nın çekilmesiyle boşaldı. (24 Ekim 1923) Bizimle görüşte ve çalışmada uzlaşıp birleşmeyi gerekli görmeksizin bağımsız ve gizli olarak çalışan küçük bir grup belirdi.  Bu grup temiz yüekli ve haksever gibi görünerek, bütün parti üyelerine kendi görüşlerini benimsetmede başarılı olmaya başladı. Örneğin, bir parti toplantısında, İçişleri Bakanlığı'na Erzincan Milletvekili Sabit Bey'in ve Meclis İkinci Başkanlığı'na da İstanbul'da bulunan Rauf Bey'in, Meclis'çe seçilmesini sağladı (25 Ekim 1923). Oysa ben, Sabit Bey'in İçişleri Bakam olmasını uygun görmemiştim. Sabit Bey'inkimi illerde vali olarak çalıştırılmış bulunmasını, yeni Türkiye'nin içişlerini yeni koşullarla yönetebileceğine yeterli kanıt sayamıyordum. Rauf Bey'inde, Meclis İkinci Başkanlığı'na seçilmesini doğru bulmuyordum. Çünkü Rauf Bey, daha dün Bakanlar Kurulu Başkanı idi. Ne gibi duyguların etkisi altında çalıştığından dolayı, başbakanlıktan çekilmek zorunda bırakıldığı biliniyordu. Buna karşın, onu Meclis'in İkinci Başkanlığı'na getirmekle, bütün Meclis'in onun görüşüne katıldığını; yani bütün Meclis'in Lozan Barış Antlaşması'nı yapan ve Bakanlar Kurulu'nda Dışişleri Bakanı olarak bulunan İsmet Paşa'ya karşı olduğunu göstermek amacı güdülüyordu. Bakanlar kurulu çalışmalarının her gün temelsiz birtakım nedenlerle çığırından çıkarıldığı kanısına vardıktan sonra uygulamak için sırasını beklediğim bir tasarının uygulama zamanının geldiği yargısına varmıştım. (…)  Gerek Bakanlar Kurulu Başkanı Fethi Bey'in, gerek öbür bakanların çekilmeleri zamanının geldiğini ve bunun gerekli olduğıınu ileri sürdüm. Yeni Bakanlar Kurulu seçiminde, şimdiki bakanlar Meclis'çe yeniden seçilirlerse; bunlar, yine bakanlıktan çekilecekler ve Bakanlar Kurulu'na girmeyeceklerdi (...). Baylar, alınan bu kararın ve böyle davranışın içyüzü incelenirse şu sonuç çıkar: İktidar tutkusu olan grubu hükûmet kurmakta büsbütün serbest bırakıyoruz (...), bunların diledikleri gibi bir Bakanlar Kurulu kurarak ülkenin alın yazısına el koymalarında bir sakınca görmüyoruz; şu ya da bu yolda bir hükûmet kurmayı başarabilirlerse, bu hükûmetin yönetim biçimini ve yönetimdeki becerisini bir süre izlemenin ve dahası ona yardım etmenin uygun olacağı kanısına vardık (...) Hükûmet kurmayı başaramazlarsa ortaya çıkacak düzensizlik, elbette Meclis'i   uyarmaya yarayacaktı."

                *

                Bu kararlar Bakanlar Kurulu'nun Atatürk'ün konutunda, Çankaya'da 25 ve 26 Ekim günleri yaptığı toplantılarda alınır ve sonunda toplu istifa yazılır. Bu çekilme yazısı 27 Ekim Cumartesi günü önce Halk Partisi Genel Kurulu'nda daha sonra da saat 17.00'ye doğru açılan Meclis'te okunur. İşte bundan sonraki gelişmeleri yine Atatürk'ün kaleminden aktaralım:

 

                "Bakanlar Kurulu'nun çekildiği belli olur olmaz, Meclis üyeleri, Meclis odalarında, evlerinde grup grup toplanarak, yeni Bakanlar Kurulu listeleri düzenlemeye başladılar. Bu durum, 1923 Ekim ayının 28'inci günü geç vakte dek sürdü. Hiçbir grup, bütün Meclis'çe kabul olunabilecek ve kamuoyunca iyi karşılanacak adları içeren bir aday listesi saptayamıyordu Özellikle, bakanlara aday düşünülürken o denli çok istekli çıkıyordu ki, herhangi birini öbürlerine yeğleyerek saptanacak listeyi kabul ettirmekteki güçlük, liste düzenlemekle uğraşanları umutsuzluğa ve kaygıya düşürdü."

Ne bu grupların soluk almadan yaptıkları çalışmalar ne de İstanbul basınının  başta Rauf Bey olmak  üzere, Bakanlar Kurulu Başkanlığı'na seçileceği umulan kimi kişilerin resimlerini yayımlayarak yaptığı uyarmalar herhangi bir sonuç alınmasını sağlayamaz. Öte yandan Halk Partisi Yönetim Kurulu da bir liste hazırlamak için yoğun çalışmaya başlar; ne var ki onlar da üzerinde anlaşma sağlanan bir Bakanlar Kurulu listesi belirleyemezler. Atatürk düğümü açarak, Meclis'in durumunu kurtarmak üzere ortaya koyduğu çözüm yolunu şöyle anlatıyordu:

"28 Ekim günü akşam üzeri toplantı halinde bulunan Parti Yönetim Kurulu beni çağırdı (...). Düzenlenen listeye göz gezdirdim. Bence uygun olduğunu, ama bu listede adları bulunan kişilerin de düşüncelerinin ve kabul edip etmeyeceklerinin sorulması gerektiğini söyledim. Bu önerim uygun görüldü. Örneğin, Dışişleri Bakanlığı'na aday gösterilen Yusuf Kemal (Tengirşenk) Bey'i çağırdık. Yusuf Kemal Bey, bu listeye girmeyeceğini bildirdi. Bundan ve buna benzer başka durumlardan anladım ki, Parti Yönetim Kurulu da kabul edilebilecek kesin bir aday listesi düzenleyememektedir. Yönetim Kurulu üyelerine, gerekenlerle daha çok görüşerek, kesin bir liste yapmalarını öğütledikten sonra yanlarından ayrıldım. Gece olmuştu. Çankaya'ya gitmek üzere Meclis'ten ayrılırken, koridorlarda beni beklemekte olan Kemalettin Sami ve Halit Paşalar'a rastladım. Ali Fuat Paşa, Ankara'dan ayrılırken bunların Ankara'ya geldiklerini o günkü gazetede de okumuştum. Daha kendileriyle görüşmemiştim. Benimle görüşmek için o zamana değin orada beklediklerini anlayınca akşam yemeğine gelmelerini Milli Savunma Bakanı Kazım Paşa'ya söylettim.  İsmet Paşa ile Kâzım Paşa'ya ve Fethi Bey'e de Çankaya'ya benimle birlikte gelmelerini söyledim. Çankaya'ya varınca, orada beni görmek üzere gelıniş olan Rize milletvekili Fuat, Afyonkarahisar milletvekili Ruşen Eşref (Ünaydın) Beylere rastladım. Onları da yemeğe alıkoydum. Yemek yenirken 'Yarın cumhuriyet ilan edeceğiz!' dedim. Orada bulunan arkadaşlar, hemen düşüncemi benimsediler. Yemeği bıraktık. O dakidan başlayarak izlenecek yöntem için kısa bir program düzenledim ve arkadaşları görevlendirdim."

28 Ekim gecesi Çankaya'da bulunan konuklar oradan erkence ayrılırlar. O gece boyunca Atatürk ile İsmet Paşa, Cumhuriyet'in ilanı için Anayasada yapılması gereken değişiklikleri içeren bir tasarı hazırlar. Bilindiği gibi bu değişikliğin en önemlileri yönetim biçimiyle ilgili olanlardır. "Türkiye devletinin hükûmet biçimi cumhuriyettir" cümlesiyle başlayan yenilikler, cumhurbaşkanı seçimiyle ve cumhurbaşkanının devletin başı olmasının saptanmasıyla devam eder. Ardından Başbakanın Cumhurbaşkanınca seçileceği, bakanlan da başbakanın seçeceği ve oluşan Bakanlar Kurulu'nun Cumhurbaşkanı'nın ve Meclis'in oyuna sunacağının belirtilmesiyle noktalanır. Atatürk böylece iki isteğine de ulaşır. İlki yıllar öncesinde düşlediği cumhuriyet yönetimini yeri ve zamanı geldiği için uygulamaya koyması, öteki de artık başbakanı da bakanları da tek tek Meclis'in seçme karmaşasına son verilmesi.

 

*

Ertesi günü  29 Ekim Pazartesi öğleden sonra saat 13.30'da Halk Partisi Genel  Kurulu'nda bu değişiklik tasarısı okunup tartışıldı. Saat 18.00'de de Meclis toplantısında ele alındı. Bu tarihsel oturumun sonucunu Atatürk Söylev (Nutuk)'de şöyle anlatır: "Baylar, Meclis'çe Cumhuriyet'i kabul kararı 29/30 Ekim 1923  gecesi  saat  20.30'da  verildi. On beş dakika sonra, yani 20.45'te Cumhurbaşkanı  seçimi  yapıldı.  Durum o gece bütün ülkeye bildirildi ve her yerde, gece yansından sonra, yüz bir kez top atılarak halka duyıuruldu. İlk Hükûmet'i İsmet Paşa'nın kurduğunu ve Meclis Başkanlığı'na Fethi Bey'in seçildiğini biliyorsunuz.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları