Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Nevin Balta

Nevin Balta

SÖZÜN ÖZÜ

Harf İnkılabı'nın 93. Yıl Dönümü

Atatürk İnkılapları'nın en önemli basamaklarından biri cumhuriyetin kuruluşundan dört yıl sonra yapılan Harf İnkılabı'dır. 1 Kasım 1928 tarihinde "Yeni Türk Harfleri"nin kabulü öncesinde Arap yazısının Türkçeyi karşılamadaki yetersizliği tartışılıyordu. Osmanlı Devleti'nde ilk kez Münif Paşa tarafından gündeme getirildi. Mirza Fethali Ahundzade'nin 1863'te  Azerbaycan'dan İstanbul'a gelerek alfabe üzerine hazırladığı ve Sadaret makamına verdiği çalışma Cemiyyet-i İlmiyye-i Osmaniye tarafından kabul edilemez bulundu.

1862-1863'lerde Münif Paşa ve Azerbaycanlı Mirza Fethali Ahundzade'nin dillendirmeye başladığı Türkçede ıslah ve inkılap konusu sonraki dönemde artık üzerinde devamlı olarak durulan ve tartışılan bir konuydu. Şinasi, Namık Kemal, Ali Suavî gibi aydınlar da tartışmaya katıldı. Harbiye Nazırı Enver Paşa, harflerin birbirine bitiştirilmeden yazılması esasına dayalı olan bir yazı düzenini orduda uyguladı. Cedid, Ordu Alfabesi, Enver Paşa Yazısı gibi adlarla anılan bu yazı düzeni orduda kullanılmış, kimi askerî kitaplar bu yazı ile basılmıştı.

1910-1912 yıllarında Selanik'te yayımlanan Genç Kalemler dergisi, millî bir edebiyat oluşturulması için önce dilde sadeleşme gerektiğini savunarak "Yeni Lisan hareketini başlattı. Genç Kalemler dergisi, 2. cildinin Nisan 1911 tarihli ilk sayısında başlatılan "Yeni Lisan" adlı dil hareketiyle tanındı.

"Yeni Lisan" hareketinin manifestosu olarak kabul edilen ilk makalede Ömer Seyfettin "Yazıda, dilde sadeleşme düşüncesini" savundu. Dilde sadeleşme hareketinin özünü, Türkçeden yabancı kaidelerin çıkarılması ve yazı dili ile konuşma dili arasındaki ayrımın ortadan kaldırılmasıydı. Yeni Lisan hareketinin ve Genç Kalemler dergisinin öncüleri, Ali Canip Yöntem, Ömer Seyfettin,  Ziya Gökalp, Mustafa Nermi, Kâzım Nami Duru, Enis Avni, Mehmet Ali Tevfik (Yükselen), Subhi Edhem, Âkil Koyuncu ve Rasim Haşmet beylerdi.

Köprülüzade Mehmet Fuat, Hüseyinzade Ali Bey ile o sırada Türkiye'de görev yapan Teodor Menzel ve Gyula Mezsaros'un Türkiye'yi temsilen katıldığı Birinci Türkoloji Kongresi, Bakü'de 1926 yılı Şubat ayında toplandı. Bu Kongre'de "Birleştirilmiş Yeni Türk Elifbası" adıyla benimsenen Latin kaynaklı alfabe, Sovyetler Birliği'ndeki Türk Cumhuriyetler'inde 1930'lu yıllara kadar bütün Türk dünyası bu yazıyı kullandı. 1937 yılında Stalin'in Türk aydınlarına yönelik olarak başlattığı kıyım sırasında Sovyetler'deki Türk halklarının Latin yazısını kullanmalarına son verildi. 1926 Bakü Türkoloji Kongresi'ne katılan üyelerin çoğu çeşitli suçlamalarla hayatlarını kaybetti. 1937 yılından itibaren Sovyetler'deki Türk soylu halklarının Kiril yazısı kullanma zorunluluğu başlatılmıştı. 

Alfabe Tartışmaları ve "Türk Alfabesi"nin Kabulü

Atatürk'ün Türk toplumunda bir Harf İnkılabı yapılması gerektiğine dair düşüncesi oldukça eskidir ve Cumhuriyet öncesi yıllara dayanır. Örneğin II. Meşrutiyet öncesinde Selanik'te Bulgar Türkolog İvan Manolov ile yaptığı görüşmede Arap yazısını eleştirerek Batı kültürüne girmemize engel olduğunu belirtir. 1916 yılında Tevfik Fikret'in yazdığı "Rubab-ı Şikeste" ile Mehmet Emin'in şiirlerini okurken her ikisinde de aynı derece Arapça ve Farsça kelimeler bulunduğuna işaret etmişti. 1922 yılında Halide Edip'in de bulunduğu bir toplantıda Latin harflerinin kabul edilebileceğinden söz etmişti. Onun bu ifadeleri Harf İnkılâbı konusundaki düşüncenin eskiliğini göstermektedir.

1919 yılında Gazi Mustafa Kemal,  Erzurum'da Mazhar Müfit Kansu'ya: "Zaferden sonra hükümet şekli cumhuriyet olacak, padişah ve hanedan hakkında zamanı gelince gereken muamele yapılacak, medeni milletler gibi şapka giyilecek, Latin harfleri kabul edilecektir." diyerek Harf İnkılabı için ilk işareti vermişti.

Atatürk'ün Nutuk'unu okuduğu günlerde alfabe tartışmaları yeniden alevleniyordu. Adalet Bakanı Mahmut Esat Bey, Latin harflerinin kabulü konusunda Türk Ocakları'nda konuştu. Millî Eğitim Bakanı Mustafa Necati'nin 20 Mayıs 1928'de Başbakanlığa gönderdiği yazıda; "Lisanımızda Latin harflerinin suret ve imkân-ı tatbikini düşünmek üzere, mebus Falih Rıfkı, Yakup Kadri, Ruşen Eşref ve Darülfünun Müderris Muavini Ragıp Hulûsi ve sabık Darülfünun muallimlerinden Ahmet Cevat ve muallimlerden Fazıl Ahmet, Hariciye memurlarından İbrahim Grandi, Talim ve Terbiye Reisi Mehmet Emin, azadan İhsan Beylerden mürekkep bir heyetin teşkilinin muvafık görülmekte olduğu" bildirilmişti.

Genç Cumhuriyet'in Bakanlar Kurulu'nun 23 Mayıs 1928'de yaptığı toplantıda Gazi Mustafa Kemal'in direktifi ve Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati Uğural'ın teklifiyle bir komisyon kurulması kararı ile 27 Mayıs 1928'de kurulan "Dil Heyeti", 26 Haziran 1928'de ilk toplantısını yaptı. Yazı İnkılabı'nın öncüsü uluslararası rakamlar ise 24 Mayıs 1928 günü TBMM'de kabul edildi.

Haziran sonu itibariyle Komisyon çalışmalarını sürdürürken Mustafa Kemal Paşa, 9/10 Ağustos 1928'de Sarayburnu Parkı'ndaki gazinoda Harf İnkılabını başlatan şu konuşmayı yapmıştı:

"…Vatandaşlar, bu notlarım asıl hakiki Türk kelimeleri, Türk harfleriyle yazılmıştır. Kardeşiniz bunu derhal okumaya teşebbüs etti. Biraz çalıştıktan sonra birden bire okuyamadı. Şüphesiz okuyabilir. İsterim ki, bunu hepiniz beş on gün içinde öğrenesiniz.  Arkadaşlar! Bizim ahenktar, zengin dilimiz yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir. Milletimiz yazısı ile kafası ile, bütün  âlem-i medeniyetin (uygar dünyanın) yanında olduğunu gösterecektir" demişti.

Atatürk'ün başöğretmen olarak Anadolu'yu dolaşması

1928 yılı Eylül ayında "Dil Heyeti" çalışmalarını tamamlar ve Gazi Mustafa Kemal'in düzeltmeleriyle yeni Türk alfabesine son şekli verilmiş ve 22 Eylül 1928'de Başbakanlığa bir tezkere ile sonuç bildirilmişti. Bu tezkereden sonra, Millî Eğitim Bakanlığı, "Türk Harfleri Kanun Tasarısını", Dil Heyeti de İmlâ Lûgati'ni hazırladı.

1 Kasım 1928'de, Türkçede kolay yazılıp okunması ve Türkçe sedalı harflerin çok olmasına ve bu harflerin gayet kolay ve açık söylenmesi gibi nedenler ile Millî Eğitimde en kolay ve en verimli şekilde ilerleme sağlamak amacıyla "Arap Alfabesi" yerine Latin esaslarından alınan "Türk Alfabesi" kabul edilmişti. Lâtin esasından alınan harfler, Türk dilinin özelliklerini belirten işaretlere de yer verilmek suretiyle "Türk Harfleri" adı ile 1353 sayılı kanunla kabul edildi.

"Türk Harfleri", 1 Kasım 1928'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilip 3 Kasım'da Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. 

Harf İnkılabı aynı zamanda, dilde reform yolunu açmak isteyenlere bir başlangıç, bir dayanak olmuş ve onlara güç kazandırmıştı. Böylece dilde sadeleştirme, Türkçeleştirme akımına hız verilebilmiştir.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları