Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Nevin Balta

Nevin Balta

SÖZÜN ÖZÜ

"Doğu Sorunu"

"Doğu Sorunu", Batılı devlet adamları, diplomatlar ve tarihçiler tarafından XIX. yy.da ortaya atılmıştı. İstanbul'un işgal edilmesi ve ardından İstanbul'da kurulan ve aşağı yukarı dört yıl boyunca sürdürülen Batılı işgal yönetiminin, bu süreci bir anlamda sonuçlandırma çabasıdır. XIX. yy.da Osmanlı İmparatorluğu tarafından yönetilen topraklarda Batı egemenliği çekişmesinin aldığı biçim "Doğu Sorunu" olarak adlandırılır. "Doğu Sorunu", elbette XIX. yy.da ortaya çıkmış değildir. Tarihin başından beri mevcut olan bu sorun 1000 yıl öncesinde Anadolu'nun Türkleşmesi ve İstanbul'un fethi ile yeni bir anlam kazanır. İstanbul'un Türkler tarafından fethi ile Batı, Doğu ile ilişkilerinde açmazlarla karşılaşmıştır. Batı'nın Osmanlı'yla karşılaşmadan Doğu ile ilişkili yeni yollar bulma çabası Amerika'nın keşfiyle sonuçlanan yeni olanaklar yarattı. XIX. yy.da geleneksel Doğu toplumlarını, Batı egemenliğine alma çabası geleneksel Doğu yollarını yeniden gündeme getirdi. Batılı ülkeler arasındaki çekişmeler ve Osmanlı'nın Batılı bazı ülkelerle ittifak çabası, "Doğu/Osmanlı Sorunu"nu bütün Batı diplomasisinin temel sorunu hâline getirmiştir.

Türkler, Doğu-Batı çatışmasında Doğu'nun koruyuculuğu rolünü üstlenmeleriyle Orta Çağdan itibaren Batı saldırıları önünde bir kalkan oluşturdu. Bu dönemden itibaren Batı için "Doğu Sorunu", "Türk Sorunu"na dönüştü. Batı Orta Çağ koşullarında bile Doğu ile ilişkiler kurmaktan vazgeçmedi. Batı, Orta Çağda kendisini kurtaracak bir çıkış yolu aramış, yeni çözüm olanaklarını hep Doğu'da bulmuştu. Batı'nın Orta Çağda Doğu ile ilişkileri egemenlik söz konusu olmadan kutsal haç yerlerini ziyaret ve bununla ilgili kutsal kitapları okumayla sınırlıydı. Kudüs'e hacca geldiklerinde gördükleri, Doğu seyyahlarının birkaç yüzyıl boyunca anlattığı zenginlikler, Batı insanının iştahını kabartmış ve bu zenginliğe el koymanın yollarını düşünmüşlerdir.

Batı dünyası tarih içerisinde kendisini merkezde gördüğü için dünyanın merkezini "Batı bölgesi" olarak belirlemişti. Saatlerin İngiltere'nin başkenti Londra merkezli olarak ayarlanması, Greenwitch'in bulunduğu yerin çıkış noktası kabul edilmesi ile Londra dünyanın merkezi kabul edildi. I. Dünya Savaşı sırasında İngiltere Batı'nın merkezi olarak dünyayı yönlendirmiş, II. Dünya Savaşı sırasında da Amerika'nın yanında yer alan İngiltere, Batı bloku içindeki merkezi konumunu korumuştu.

Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılması nedeniyle Balkanların merkezî konumda yer aldığı dünya savaşlarında, Balkanlar ile "Garp Cephesi" gündeme geldi. Almanya, İngiltere ve Fransa'nın Osmanlı toprakları üzerindeki işgal ve saldırıları ile Osmanlı toprakları üzerindeki savaşları nedeniyle Balkanlar'ın doğusunda "Şark Cephesi" oluştu.

 "Şark/Doğu Cephesi" ile Batılı emperyalist güçlerin Osmanlıyı paylaşım savaşları başlatıldı. Osmanlı devleti artık Batılıların gözünde "Doğu Sorunu" olarak tanımlanıyordu. Osmanlı devleti sürekli olarak Batı tarafından bir "Şark Meselesi" olarak görülüyordu. Bugün "Şark Meselesi"nin doğduğu ve yayıldığı Osmanlı'dan geri kalan topraklarda gene eskisi gibi sıcak olaylar tırmandırılmaktadır.

"Şark/Doğu Cephesi"nde her gün yeni olaylar öne çıkarılıyor ve böylece "Doğu Sorunu" yeniden dünya gündemine getiriliyor. Batı emperyalizminin merkezî bölgesinde "Garp Cephesi"nde sıcak çatışmalar görülmezken, Orta Doğu, Doğu Akdeniz ve Kuzey Afrika ve Kafkasya cephesinde her gün yeni sıcak çatışmalar başlatılmaktadır. "Doğu Sorunu", Birinci Dünya Savaşı'ndan beri güncelliğini korumakta, İkinci Dünya Savaşı'nda da olduğu gibi "Şark Cephesi" varlığını sıcak savaşlarla sürdürmektedir. "Doğu" bölgesinde her gün yeni bir sorun kaşınmakta, yeni bir "Şark Cephesi" ve 3. Dünya Savaşı provaları yapılmaktadır.

Suriye Libya ve Yemen savaşları eski "Şark Meselesi"nin cepheleri olarak yeniden tarih sahnesindeki yerlerini alırlarken, son olarak Ermenistan'ın Azerbaycan'a saldırısı üzerine Azerbaycan'ın işgal altındaki topraklarını kurtarma savaşı ile "Şark Cepheleri"nden biri de Kafkasya bölgesinde meydana geldi.

Dağlık Karabağ Bölgesi Yeni Dönem Savaşların Yeni Cephesi mi Olacak?

Rusya'nın başkenti Moskova'da Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov arabuluculuğunda 10,5 saat süren toplantı sonrası varılan ateşkes anlaşması 10 Ekim'de yürürlüğe girdi.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un 10.5 saat sonrası açıklamayı tek başına okuduğu ortak metinde "10 Ekim 2020'de (bugün) saat 12.00'den itibaren insani yardım amaçlı olarak Uluslararası Kızılhaç Komitesinin arabuluculuğu ve kriterleri doğrultusunda esirlerin, tutsakların ve cenazelerin değişimi için ateşkes ilan edildi" ifadeleri yer alıyordu.

Görüldüğü üzere, Ermenistan'ın Karabağ'dan ne zaman çekileceği ile ilgili bir tarih açıklanmadı.

Erivan Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü tanımadı. AGİT/Minske gurubunun dışında Türkiye'nin 4. taraf gibi sürece katılıp katılmayacağı belirsiz.

 Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov: "Müzakere süreci bir an önce siyasi bir çözümü hedefliyor. Azerbaycan, askerî yollarla toprak bütünlüğünü yeniden kurma hakkına sahiptir ve bunu her zaman yapabilir."

Ateşkesin süresi belli değil. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev: "Askerî operasyonların veya çatışmanın ilk kısmı bitti, şimdi siyasi müzakereler aşaması başladı. Ateşkesin temel özü, Ermenistan'ın bu topraklara sahip olduğumuz gerçeğini kabul etmesi ve onları askerî yollarla iade etmeye çalışmaması olacak" açıklaması ile yol haritasını ortaya koydu.

Azerbaycan Alandaki Başarısını Masaya Taşıyor

Ermenistan ateşkes ilan edilmesine rağmen gece boyu Azerbaycan sivil yerleşim yerlerine füze saldırısı düzenledi. Saldırıda 9 kişi hayatını kaybederken, 34 kişi de yaralandı.

İnsani olarak alınan ateşkes süreci devam ediyor. Geçici ateşkes kalıcı hâle getirmek için Bakü'ye baskı kurulması muhtemel.

Aliyev, alanda elde ettiği başarıyı masaya yansıtacaktır.

Kafkaslar hâlen Moskova'nın arka bahçesi.

 Fransa Erivan'a desteğini devam ettiriyor.

 Türkiye alanda da, masada da Azerbaycan'la omuz omuza.

ABD masada etki oluşturmaya çalışacaktır.

Azerbaycan toprağı olan Karabağ, küresel aktörler için Kafkasya'nın Jeopolitik noktalarını kontrol etmenin aracı haline dönüştürüldü.

Rusya, Kafkasya'yı askerî olarak kontrol altında tutmaya çalışıyor.

 Türkiye, Azerbaycan'a verdiği destekle yeni dengeleyici güç olarak sahada yerini aldı. Azerbaycan masada Türkiye ile daha güçlü.

Küresel aktörlerin yönettiği bu savaşta Ermenistan Karabağ topraklarını ne zaman boşaltacak? Karabağ daha ne kadar işgal-ateşkes-müzakere sürecinde kalacak?

Önümüzdeki günlerde bu soruların cevabı beklenirken bir gerçek açığa kavuştu.

Azerbaycan, Ermenistan'ın bu işgali devam ettiremeyeceğini bir kez daha gösterdi.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları